türkiye - suriye hududunda, kara kuvvetleri 4'üncü hudut alay komutanlığı (mardin) kapı hudut karakol komutanlığı sorumluluk bölgesinde, türkiye tarafından gelerek suriye / ayn el arab ilçesine ışid tarafından yapılan saldırıları protesto etmek isteyen 4000-5000 kişilik bir grup, 2'nci derece askeri yasak bölge içerindeki mayınlı sahaya girmişler, bilahare 1'inci derece askeri yasak bölgedeki hudut nöbet kule ve mevzilerine doğru ilerlemeye başlamışlardır. nöbetçilerin "dur'' ve "mayınlı sahayı terk et'' konusundaki ikazlarına rağmen ilerlemeye devam eden söz konusu gruba, bölgede görevli hudut personeli tarafından önce havaya, sonra yere ve daha sonra söz konusu şahısların yanlarına ikaz ateşi açılmıştır.
açılan ikaz ateşlerine rağmen grubun, ilerlemeye devam etmesi ve hudut hattında görevli askerlerin üzerine yürümesi üzerine, askerlerimiz tarafından uyarı ateşlerine devam edilmiştir. bu esnada hududun suriye tarafından bölgeye yaklaşan başka bir grup da yine aynı bölgede askerlerimizin bulunduğu kule ve nöbet mevzilerine yaklaşmaya başlamış, anılan gruba da gerekli uyarılar yapıldıktan sonra, havaya uyarı ateşi açılmıştır. ancak, suriye tarafındaki söz konusu grup, uyarı ateşi üzerine, hedef gözetmeksizin askerlerimizin üzerine ateş açmaya başlamıştır. askerlerimiz, derhal ateşe ateşle karşılık vermiş ve grubun hududa yaklaşmasını engellemiştir.
olayda, türkiye tarafındaki gruptan biri ağır olmak üzere dört kişi yaralanmıştır.
hudutta görevli askerlerimizin kararlı davranışı üzerine her iki taraftaki grupta saat 17.35'den itibaren bölgeden uzaklaşmıştır. "
-------------
eylemlere katılmadığı için maalesef vurulabilen kürtlerdir.
"istediğini söylediği" sonuçla alakasız eylemlerde bulunan,
aslında istediği sadece ve sadece yarattığı terörle halkları birbirine düşürmek olan teröristlerin
aynı kökende bulunduğu insanlarda dehşet ve korku yaratma amaçlı son saldırısı.
bölücü terör örgütü mensubu teröristler tarafından bir vatandaş eylemlere katılmadığı gerekçesiyle göğsünden vururlarak ağır yaralanmıştır.
yaralı vatandaş devlet hastanesine sevk edilmiş; olayla ilgili adli işlem başlatılmıştır."
--- spoiler ---
tam anımsayamadım, "doğu'da zorun gücü" diye bir küçük kitabı mı vardı terörist başının, propagandasını yediremediği doğu insanını silahla zorlamayı va'zeden.
hakkında söylentiler üzerinden yorumlar yapılması popüler olan operasyon.
söylentilerin bazıları:
-ışid'e (...) verdiler. ("silah yardımına devam", "askeri müdahale yapmama sözü", "kobane", "ticaret" vs. garip sözler)
-ışid'in önemli isimleri rehin alındı, karşılıklı takas yapıldı. (mantıklı, doğrulayacak bilgi yok)
bakalım.
mesela, müdahale konusunda söz vermeye gerek var mı?, sebep olduğu onca kayıp, kimyasal silahlı katliam ve onca mülteciye rağmen esad'a doğrudan saldırmayan, sınırlarının dışına çıkmayan türkiye işid'in gözlerinin önündeyken, aynı sonuçlara sebep olan ışid'in 'askeri anlamda dokunulmayacağı' sözü almasına ihtiyacı yok.
türkiyeyi düşünelim. k. ırakta pkk ile aynı safa girmesi çok düşük olasılık, suriye topraklarında askeri müdahale bakımından esad için alınamayan bm kararının alınmasını bekleyecek. bunun dışında istihbarat ve insani yardım konusunda bir destek açıkladı. türkiyenin müdahalesi olasılığını artırmanın bir yolu varsa o da örgütün inatla rehine krizini sürdürmesi, onlara zarar vermesi veya ülke topraklarında türkiyeye zarar vermesi gibi değişkenler olabilir. sonuçta bu söze ihtiyaçları yok.
bilgi yok ama ışid herhangi bir sözü aldı ve rehineleri verdi varsaysak bile türkiye'nin yine de saldırmayacağının veya verdiği herhangi bir başka sözde duracağının garantisi yok elinde, güveneceği şey bir söz olamaz ancak açıklanan reel durum olabilir.
bir de, 'belli ki' dediğimiz tarz bir analiz yolu çok doğru değil biliyorsunuz, açık bilgiye dayanmalıyız. terör örgütüne yardım edildiği hakkında sadece iddialar, mit tırları olayının manipüle edildiği yorumlar var, o kadar. bunun gerçekliği hakkında bile bilgi yokken devam edeceği hakkında bir şey söylenebilmesi mümkün değil.
eldeki bilgi, sınırın iki tarafında da mensubu bulunan aşiretler aracı edilerek ikna edildiği şeklinde.
şart kabul etmek yok, bir şey vermek yok öyleyse nasıl? değil mi? (bir bilgi de ben ekleyeyim), iknanın tek yolu somut bir şeyler vermek değildir, sadece durum ve olasılıklar hakkında bilgi vermek veya bazı güdülere ve duygulara hitap etmek (örn. korku gibi) vb. araçları da vardır. öyleyse en fazla, mevcut durumun veya rehinelerin öldürülmesinin onlara maliyetinin, teslim edilmesi maliyetinden fazla olacağını daha doğru hesap ettikleri bazı bilgilere ve duygulara sahip olmaları sağlanarak ikna edildiklerini düşünebiliriz. kendi kararları için ellerinde başka değişkenler, hesaplar olabilir bunları bilemiyoruz fakat bir şart kabul ettirdikleri veya başka bir şeyler elde ettiklerini iddia edecek veya buna yorulacak bilgiye sahip değiliz.
edward hallett carr\'ın \"the twenty years\'s crisis, 1919-1939: an ıntroduction to the study of ınternational relations\" (london: macmilan, 1939) isimli eserine kitap hakkındaki literatür ve değerlendirmenin de eklendiği bir versiyonun türkçe çevirisidir.
ilk baskının künyesi: edward hallett carr, yirmi yıl krizi 1919-1939, çev: can cemgil, istanbul: istanbul bilgi üniversitesi yay., eylül 2010.
\"gelecekteki barışı yapacaklara\" adadığı kitabında carr, ütopyacılık ile gerçekçilik hakkında etrafını cami ağyarını mani bir tarif yaptıktan sonra, ikisi arasında olmasını önerdiği sağlıklı dengeye dayanacak * bir güç ilişkileri değerlendirmesi ile savaşa başvurulmadan gerçekleşecek bir barışçıl değişim mekanizması önerir.
hakkında söylenecek çok şey olan kitapta; yazarın, bilim olmanın kriterlerini tartıştığı ve uluslararası siyaset biliminin başlangıcını ele aldığı \"bir bilimin başlangıçları\" başlıklı birinci bölüm, ütopya ile gerçeklik arasındaki gerilimin yansımalarını değerlendirdiği \"ütopya ve gerçeklik\" başlıklı ikinci bölüm, kitabın temel savının geliştiği \"gerçekçi eleştiri\" ve \"gerçekliğin sınırları\" başlıklı beşinci ve altıncı bölümler, siyaset biliminin ve uluslararası siyasetin temeline dair düşünceleri geliştiren \"siyaset, ahlak ve iktidar\" başlıklı üçüncü kısımın tamamı, pratikteki temel önerilerinden biri olan \"barışçıl değişim\" başlıklı onüçüncü bölüm özellikle önemli birkaç kez okunası bölümlerdir.