Tıppın ilerlemesinden mütevellit umudu kesmemek gerekir yine de. Gerçi sağlık bir sektör, hastalar müşteri olarak görüldüğü müddetçe bu kısır döngü de kirilmayacaktir ya neyse.
Yeryüzüne gönderilmiş en şanslı oyuncudur ki (bkz: doctor who) ve (bkz: harry potter) filmlerinde rol almıştır
Ancak
Dünyanın en şanslı hayran kitlesine de sahiptir . Vücut dilini ve sesini mükemmel kullanmasının yanında sadece gözleriyle bile yeryüzünü gökyüzüne firlatabilecek duyguları toplayabilme yeteneğine sahiptir .
Güvenmeyi bilir, hatta sever
Hayata dair umut etmeyi bir borç bilir ve umut etmenin ağır gelmediği mekanlar yaratır kendine
10 yıl sonraki kadın ona söz vermişti
Her şey yoluna girecekti...
Değişen çok bir şey yok küçük kız .
Ama hala gitarın elinde. Bir ses kartı aldın, artık kayıtların daha pürüzsüz.
Duygularımı senin kadar yoğun yaşayamadığımdan şarkılarım seninki kadar hissettirmiyor ama ya, bakalim .. .
aylinaslim la tanıştın . En büyük hayallerinden biriydi. O da seni bildi.
Sanat tarihi okudun, mimar sinan da. Çok güzel dostlukların oldu. Sana Nuray 'ı, Feyza ' yı, Merthan 'i , Ercan Amca yı, güzel yürekli bir çok hoca kattı.
Başarıyı, emeği, bilgiyi iliklerine kadar hissettin.
Şimdilerde çok minnoş bir bankada minnoş ıs arkadaşların var. Hayat beni nereye götürecek bilmiyorum... Ama sana daha büyük sözler vermeme kararını verdim. Sanırım buna "büyümek " deniliyor.
Onun dışında.. Peşinde dolaşan küçük kız, çocukluğumuz , hala peşimde. Bizi bırakacağı yok. Korkma.
Bir ağaç sürüsünün üstünden
Çok ağaçlı bir ağaç sürüsünün üstünden
Kesilmiş limon dilimleri gibi düşüyor güneş
Votka bardağımın içine
Benim olmayan bir sevinç duyuyorum.
Kesiyorum durduğumuz yeri ortasından
Ey görünüş! seni bir yerinden hiç anlamıyorum
Dibimde değil ayaklarımın, damarlarında
Derinliğini orda tutan, orda harcayan
Uçsuz bucaksız bir uçurum.
Zamanla değil, bir yerde
Benim olmayan bir şeyle yaşlanıyorum
Geçiyorum ilk şeklimi tüketerekten
Ağır ağır yanan bir tuğla harmanını
Billurdan sarkaçlarıyla.
Usul usul konuşuyorlar aralarında
Denize bakıyorlar bazen - çatalını gezdiriyor biri tabağında -
Gölgesi bir kuş ölüsü
Karşıda yeni budanmış ağacın
- Olsa, başlangıçlar sona kalsa -
Kolyesiyle oynuyor kadın - tabağımda soyulmuş elma -
Saatime bakıyorum sık sık
Kapıyı gözlüyorum arada
Biraz soğum mu geliyor ne - kapatır mısın -
Sinirli bir kırmızılık suya batıyor
Düşünüyorum, ansızın bir dost yüzü
Görmemiştim de yıllarca.
Gelse
Değişmiş çok, yaşlanmış da
Sigaramı yakıyor durmadan
istemem diyemiyorum - ama yakmasa -
Konuşuyoruz -konuşuyor muyuz -
Yazmayı bırakmış çoktan
Gerçi bir roman taslağı varmış kafasında
"Bir elimde elma elmada bir el"
Diyorum
Hayretle bakıyor yüzüme
Bir bardak bira içiyor, çekip gidiyor az sonra.
Kadranı kırmızı saat
Plasterle tutturulmuş kırık cam
Şurda burda plastik çiçekler
Evet, aralık kapıdan soğuk geliyor
Tam kalbimin üzerine bu akşam.
Ölüm
Sen en güzelsin bu saatlerde
Büyütmüş yetiştirmişsin beni
Söyler miyim hiç sana hayran olmasam.
Bugün de ince, bugün dekırıldı kırılacak
Bugün de
Tam nerede kalmışsam.
Anlamlararası geçişler yapmayı huy edinmiş düş adamı .
"Fakat bütün dünyada hiçbir şeyin, hiçbir yerin, hiçbir göğün, hiçbir ruhun ve hiçbir bedenin olmadığına inandırmıştım kendimi; böylece kendimin de var olmadığına inanmış olmuyor muyum?
Hiç de değil. Kendimi inandırmışsam ya da sadece herhangi bir şey düşünmüşsem, varmışım demektir... 'ben'im, varım önermesini her dile getirişimde veya her tasarlayışımda bunun zorunlu olarak doğru olduğu sonucuna varmak ve bu sonucu değişmez saymak gerekiyor."