her burç çok güzeldir. burçlara kalsa dünyada hiç kötülük yoktur. varsa da bile, zarar vermeyecek seviyede. her burç, şöyle güzel böyle güzel. la insan burçlara inanıyosa, niye kötü insanlar var bu dünyada amk. herkes melek. ha ''inanmayanlar kötü oluyor, lanetleniyo onlar'' dersen tamam.
üniversite öğrencisi olmak için, prosedürde yer almayan, öğrencilerin pipilerinden koyduğu kurallardan bir tanesidir bira içmek. siklemeyen için herhangi bir sorun teşkil etmez lakin. bira içmeyen üniversitelidir, o kadar. başka bir adı var mıdır? duymadım hiç, zira bira içmeyen arkadaşlarım da vardı. ziya, hasan, mustafa gibi normal isimleri vardı ve ben onları mus, has gibi sıfatlarla çağırıdım. bunun gibi şeyler. heyhat! yine de bira candır, kandır; susuzluk gideren yegane sıvılardan en sidiğe benzeyenidir.
dün ankara' da gerçekleşen eylem. alperen ocakları düzenlemiş. geçerken gördüm. şehitlerimize saygı duyulması ve sahip çıkılması, onurlu ve her türk ferdinin dahil olması gereken iştir. terörü lanetlemek vatan bölünmeziğini, toprak bütünlüğünü savunan ve bu vatanan bir ferdi olan her türk vatadantaşının göstermesi gereken özendir. bunu sen a sın ben b yim diye değil de tek vücut olarak söylemek, düşmanların gözünü korkutmaz mı?
işbu tezatlık burada başlıyor. alperen ocakları güzel bir eylemde bulundular dün, ama eksikti ve yanlıştı. vatan bütünlüğünü tehdit eden belirli bir güruh için, belirli bir güruhun pretostosu yanlıştı. eğer tehdit, tüm bu ülke vatandaşları içinse, bu protestoyu belirli bir gruba mal etmek yanlış. niye böyle söylüyorum; çünkü kurt işretleri yapılıyordu eylemde. herkes alperen oacakları bayrakları sallıyor, kurt işareti yapıyor ve tekbir getiriyorlardı.
ben de dahil olmak isterdim. gördüğüm bir ayrımcılıktı. vatanın bölümezlğini isteyenler ayrımcılık yapıyorlardı. sadece kurt işareti yapanlar ordaydı, çünkü onların düzenlediği bir eylemdi. ama yanlıştı. ben bir solcu olabilrim, terörü lanetleyebilirim. peki, sadece tek bir soru; ben terörü lanetlemek için onların arasına girip, sol yumruğumu havaya kaldırsaydım ve kahrolsun pkk deseydim, benim akibetim ne olurdu? cevabını biliyorum aslında, büyük ihtimal linç edilirdim. bunu sol yumruk olarak düşünme sadece, her hangi başka bir partinin işareti olarak düşün.
söylemek istediğim, ne olursan ol, eğer ortak bir payda için mücade ediyorsan, bu ortak payda her grubun çıkarı içinse parti gütmeyeceksin. eğer yok ben kendimi böyle daha iyi ifade ederim diyorsan, başka gruplara da saygı göstereceksin. kaş yapayım derken göz çıkarmak, o lanetlediğin terör grubuna fayda sağlar ve senin ondan aşağı kalır yanın olmaz.
işbu tezatlık çözüme kavuşmuş olsaydı, zaten büyük sorunlar olmazdı. tabi son yazdığım cümle oldukça ütopik.
eksik kalmışlığın, tutunamamışlığın, bi' boka yaramamışlığın simgesi, -dil bir bilimse- bilimidir. neden bi' boka yaramamışlıktır, -miş li geçmiş zaman. düşünsene sürekli -miş li cümleler kuruyosun. öğrenilmiş geçmiş zaman. başkası yapmış yani, sen III. tekil kişisin o cümlede. özne değilsin, yüklem, belirtisiz nesne bile değilsin. Duyulmuş geçmiş zaman yada. geçmiş zaman, üstünden sular akmış. adam bi' şey icat etmiş misal, demişsin ki; graham telefonu icat etmiş. işte malsın. o cümlede belirtisiz nesne bile değilsin. başkası yapmış, sen duymuşsun üstüne bi' de pişkin pişkin, söylüyorsun. bunu icat olarak düşünmeyin sadece. düşünsene şu bunu yapmış, bu şunu yapmış, bi' başkası başka bi' şey yapmış. hep etmiş, tutmuş, yapmış. hep -mişli geçmiş zaman. sen ne yaptın. ben hiç bir şey yapmadım. -di li geçmiş zaman. yapmadım. lan kendi cümlende öznesin, hadi yüklem de belirtili nesne de sensin, ama yapmadım, diyosun. kendi cümlende bile bi' bok yapmıyosun. -miş,-muş bi' bok olamayanların yandaşıdır, hiç ayrılmaz yanından. pek bi' sevişirler. yazık lan! bi' işin ucundan tut artık. tamam abi yapcam-mış, bulucam-mış, çalışacam-mış.
eski çağlarda sık kullanılan bir terimdir. birilerinden kurtulmanın en basit yollarındandır. eski çağlarda biri lanetlenmiş ise yakılarak infaz edilir, birilerinin işine gelir bu durum ve dini sömürmenin en kolay yollarındandır.
şöyle bir durum gerçekleşmiş olması muhtemeldir. hikayeye giriyoruz kemerlerinizi bağlayınız.
yıl: çok eski zamanlar(dedemin dedesinin dedekaresi dahi bilmez o yılları.)
mekan: avrupa
konu: lanetli adam
kişiler: papa(p), lanetli adam(l), halk(h), gammaz(g), konuk oyuncu ben(ben)
g: papa'm papa'm ''senin karıyı yiyollar'' hemde ne biçim.
p: neeee!!! tiz vurun kellesini
g: (içinden) tiz mi o ne ki la? (dışından) emredersiniz papa'm
p: çabık çabık...
g: (gider)
g: (gelir) kaçmış papa'm valla da kaçmış billa da.
p: yalan söylüyorsun. bulun o adamı bana.
g: papa'm bir önerim olacak.
p: dinliyorum
g: ayazdakalmispipi diye bir adam var o kesin halleder.(evet efem ayazdakalmispipi o zamanın en sevilen halk kahramanı. herkes onu sayar, sever, bir dediğini iki etmez. öyle demeyin lan sekiz başlı ejdarha kesmiş, sayısız dev indirmiş hemide tek yumrukta.)
p: yalan söylüyorsun. *
g: valla papa'm. anam babam ölsün doğru.
p: getirin onu buraya
g: ok *
ve ayazdakalmispipi gelir.
ben: s.a papa
p: a.s yeğenim gel otur şöyle
ben: eyvallah bey baba.
p: oğlum başıma ge....
ben: biliyorum biliyorum anlatma *
p: ne yapsak ne etsek yiğidim.
ben: bana 1 ay süre ver bir düşünüyüm.
p: tamam lan.
ayazdakalmispipi gider.*
ayazdakalmispipigelir.
p: ne yaptın yiğidim buldun mu nasıl yakalayacaz?
ben: buldum buldum, çok düşündüm ve buldum.
p: peki nedir nedir nedir?
ben: ben adamı yakalamaya gidiyorum, geliyim konuşalım.
p: bokunu yiyim bulmadan gelme
ben: ( sinsi bir gülüş atarak) ayıp ettin babalık.
ve adamı yakalarım. *. adamla birlikte papa'nın yanına gelirim.
p: aha şimdi sıçtım ağzına(kılıcına davranmıştır)
ben: dur yapma babalık, buna öyle bir ders verelim ki '' ibret-i alem'' olsun millete.
p: ne yapacaz?
ben: sen halkı topla kilisenin önüne
ve halk toplanır kilisenin önüne.
ben: unutma bizi sevgili halkım. * öhööm öhööm. sevgili yurttaşlarım bu adam geçen gün bir insan oldu bir hayvan oldu bişiler oldu.
h: (beyinleri karışmıştır ve çok korkmuşlardır ve konuşamazlardır ve teşhiste koyamazlardır.)
ben: ama ben neden olduğunu biliyorum bu adam '' lanetli'', evet yanlış duymadınız lanetli.
h: (galeyana gelmiştir.) nee lanetli mi? * a.q onu götünden ısıralım.
ben: eve... yok yok yakalım lan biz bunu.
p: evet yakalım.
h: hadi o zaman
l: (oyunculara koyduk bununda adını, oynatmasak olmaz.) yakın a.q çokta tın.
ve lanetlenmiş adam, ruhu kaka olmuş adam yakılır. evet sevgili okurlar gökten 3 elma düşmüş biri okuyanların başına, biri yazanın başına, sonuncusu ise ıska geçti kimseye düşmedi. bu hikayeden alınacak ders ''lanetli'' olmayın yanarsınız.
ancak ve ancak zaman makinesinin icadıyla olabilecek durumdur geçmişe gitmek, şarkılar hep geleceğe götürür.5 dakika bile olsa şarkıyı dinlerken geleceğe gittin değil mi?
evde yalnız mısın? karnın mı acıktı? yemek yapmaya üşeniyor musun? yemek yapacak bir şey yok mu? üzülmeyin aç kalmayacaksınız. yoğurt ve şeker karışımı sizlere enfes bir aparafit keyfi hatta ana yemek keyfi yaşatacak... hazırlanışı çok kolay şeker ve yoğurdu karıştırıyoruz efendim ve yenmeye hazır. aa kaşık mı yok dert etmeyin dalın elinizle aynı keyifi yaşayacağınızdan emin olabilirsiniz. işte böyle reklamcı yapar adamı şekerli yoğurt. afiyet bal, şeker olsun.
gaylar arasında ''sen pasifsin'', ''ben aktifim'' vaziyetleri vardır. bunu bilen ibneci de '' ulan aktif ayaana götürürüm bir kaç göt'' diye düşünendir. bu düşünce yapısıyla ibneyle yatar, ibneyle kalkar. ibneden çok ibnecidir bu mahlukat-ı insan.
fırtınalı havalarda tek demirde yatılırken demirin taraması ihtimaline karşı olduğu yerde atılan ikinci demirin bosaya vurulmamış ve kaloma verilmemiş durumudur.
sabır abidesidir. Öncelikle bir tornavidaya kafa tutatacak kıvamdadır çünkü; dede çakısı olmayı başarabilmiş her alet son teknoloji ürünlerine kafa tutabilir. Şimdi bu tornavidanın marifetleri nedir? vidaları kolayca yerlerinden sökmek ve kolayca tekrar yerlerine takmak, arasıra da adam deşmek. elimizde vidayla sıkılmış en az 60 yıllık bir dede dolabı var. kısaca dolaba değinecek olursak; hangi ağaçtan yapıldığını tam bilmesemde oldukça eski bir dolap ve anı, hatıra, günlük notlar, günlük ve bilimum kumbara niyetinde kullanılmaktadır dede tarafından.
dolabın bir bölmesi vardır ve ora sökülecektir. elimize envay çeşit tornavidaları alırız. yıldız uçlu -ki favoridir her zaman- düz uçlu, bok uçlu, püsür uçlu... nazikçe dolabın o narin yapısını bozmadan açmaya çalışırız o bölmeyi. Çok özenle hazırlanmış bir bölmeden bahsediyorum. kripteks gibi yanlış bir hareketinde içinde ki tüm ''şey''lerden mahrum kalabilirsin. o yüzden odukça nazik, son teknoloji ürünü yıldız tornavida ilk tercihtir. tüm çabalar boşa gitmektedir. zaman bir saman alevi gibi işlemekte, alından gelen terler göğüs uçlarına doğru süzülmekte, gözler buğulanmaya başlamaktadır. tüm bunlar olurken emektar dede çakısı tüm olan biteni büyük bir tecrübe ve soğukkanlılıkla izlemektedir nitekim; sahneye çıkacağı zamanı iyi bilir. tüm tornavida çeşitleri denenip tam umutsuzluğa kapılmışken, munuzur bir gülüşle emektar dede çakısı çıkar karşınıza. - lan acaba! ha?- diye düşünürken, o çoktan ilişmiştir elinize. elinize aldığınız anda içinizi anlayamadığınız bir özgüven sarar ve kripteks vari o özel bölmeye korkmadan hamlenizi yaparsınız. vidayla emektar dede çakısının birleşme anında bir şimşek çakabilir çünkü; yıllardır buluşmayan dostlar buluşmuştur o vakit. ve bir tamirci kıvraklığıyla gizli bölme açılır. emektar dede çakısı ile özenle tekrar kapatılırken duygu seli olur akarsınız ve özenle onu yerine yerleştirirsiniz. eyvallah dede çakısı, eyvallah. hayatım şimdi daha bir anlamlı.
gün içerisinde, Sözlüğe girilen girilerin %70 lik -önemli bir kısımını- bu nesil oluşturmaktadır* tıklıyorum tıklıyorum hep aynı bu nesil. hem öyle deme lan, ağutor bile 6. nesil. buraların büyüğü o bir başka 6.nesil-6.nesil çok yaşa.
6. nesil çaylak. sözlüğe gelmesiyle birlikte; bilgi birikimiyle, baktığı çerçeveyle kalitesini belli edecek olan, can ciğer kuzu sarması yazar. bekliyoruz canım, ciğerim.
yazar olunca sevincinden, kendi nick başlığını yanlış açmış yazarımsı. -daha ilk başlığını yanlış açan sonra ne yapmaz- diye sorarlar mı(?) insana, sorarlar. O vakit; Buyrun burdan devam edelim efem.
ara güler der ki; sanat kolay yapılan bir uğraş değildir lakin; fotoğraf öyle değildir bas çek. yani fotoğraf çekiyorum diyen herkes hemen sanatçı kılıfına girmeye çalışıyor. yok böyle bi' şey sıkıyosa resim çizsin der. - tam değil ama buna yakın bir cümle-
bu bakımdan yani ara güler' in sanatçı ibaresini ve sanat anlayışını sadece bas çek olarak gören ve ego tatmin etmeye çalışan güruhun sanatçı olamayacağını söyler. doğrudur fakat; yanlış bir önermedir. sürç-i lisan etmiştir. beleş sanatçılara - yani aha bastım çektim sanatçı oldum ben diyen güruha- sinirlenirken aslında sanat olan fotoğrafı tümüyle sanat olmaktan çıkarmıştır. ara güler büyük bir üstadtır bu tartışılmaz ama bu konuda pekte haklı sayılmaz. dediğim gibi bir anlık sinirle ettiği sürç-i lisandır. yoksa kedisi de bana göre bal gibi sanatçıdır. ve biliriz ki ara güler çok çabuk sinirlenebilen ve ağzına geleni hemen söyleyen bir fotoğrafçıdır. kendi deyimiyle foto muhabiri.
ha bir de sanatı foto muhabirliği olarak görür. yani bir olayı bir anı bir yaşamı fotoğraflarla başkasına aktarabilen, sanatçıdır. eşittir foto muahabiri. günümüzde bir çok fotoğraf alanı vardır ve benim görüşüme göre bir çok alandan bir çok sanat eseri ortaya koyulmaktadır. tabii bu benim görüşüm. ara güler başka düşünür ben başka ama; o bu işin en iyisidir, ben sadece küçük bir virgül belki de ayraç.
batı ülkeleri dediğimiz avrupa devletlerinde durum farklı değildir aslında, nasıl mı?
avrupa ülkelerinde bireyler cinselliğe 12 yaşlarında başlıyorlar ve bu durumu her ne kadar aileleri istemeselerde pekte sorun etmiyorlar. orda ''taciz'' istenilen, istenildiği için yaşanan duruma dönüşüyor, yani taciz edecek kişiyi bulmak zor, çünkü gerek yok, zaten taciz etmeye de gerek yok.
doğu ülkelerinde buna türkiye de dahil durum böyle değil nitekim iffet ve namus her zaman önemlidir. önemli olması da gerekmediktedir. hal böyle olunca insanlar biraz daha saldırgan hale geliyorlar, bunun sebeplerinden biri ise şudur; ergenlik çağı gelen erkek için bir kızla ilişkiye girmek zordur, doğu ülkelerinde. yaş ilerledikçe kanı kaynayan ve doyumsuz olan erkekte kendisini tatmin etmek için ''taciz'' yoluna baş vuruyor.''maganda'' olup çıkıveriyor, bu yüzden doğu ülkelerinde kadın olmak zor. gelişmemiş beyinler, cehalet, mahalle baskısı gibi nedenler kadın olmayı iyice zorlaştırıyor.
aslında kadın her yerde kadın, bunu türkiye ya da başka ülke diye ayırt etmek gerekmiyor. sadece toplumsal yargılar farklı. kadınların değerini anlayabilmek bir çözüm olabilir. bir hadis ''cennet anaların ayağının altındadır'' der, yani bir kadının. giderek artan cehaletin bir sonucudur, kadınları ''cinsel obje'' olarak görmek.
