if you ever go down trinidad
they make you feel so very glad
calypso sing and make up rhyme
guarantee you one real good fine time
drinkin' rum and coca-cola
go down point koomahnah
both mother and daughter
workin' for the yankee dollar
oh, beat it man, beat it
since the yankee come to trinidad
they got the young girls all goin' mad
young girls say they treat 'em nice
make trinidad like paradise
drinkin' rum and coca-cola
go down point koomahnah
both mother and daughter
workin' for the yankee dollar
oh, you vex me, you vex me
from chicachicaree to mona's isle
native girls all dance and smile
help soldier celebrate his leave
make every day like new year's eve
drinkin' rum and coca-cola
go down point koomahnah
both mother and daughter
workin' for the yankee dollar
it's a fact, man, it's a fact
in old trinidad, i also fear
the situation is mighty queer
like the yankee girl, the native swoon
when she hear der bingo croon
drinkin' rum and coca-cola
go down point koomahnah
both mother and daughter
workin' for the yankee dollar
out on manzanella beach
g.i. romance with native peach
all night long, make tropic love
next day, sit in hot sun and cool off
drinkin' rum and coca-cola
go down point koomahnah
both mother and daughter
workin' for the yankee dollar
it's a fact, man, it's a fact
rum and coca-cola
rum and coca-cola
workin' for the yankee dollar
Zannımca Avrupa Birliği'nin, birliğe girme sürecinde olan Türkiye için her sene yazdığı, geçen seneler boyunca popülaritesini yitirmiş; artık orada burada adı nadiren geçen, özellikle eskilerine ulaşılması neredeyse imkansız rapor.
2010 raporundan:
"özellikle islamcı ve aşırı sağcı basındaki nefret söylemi bağlamında antisemitizm sorun olmayı sürdürmektedir"
Metinde geçen semitik insanlar Yüzyıllar boyunca Avrupa'da korku içinde yaşar, soykırıma, aşağılanmaya maruz kalırken, bir çoğunun huzuru topraklarında bulduğu Türkiye'nin aradan henüz yüz yıl geçmemişken nasıl antisemitik ilan edildiğini anlayamadığımdır.
objektif bir iç gözlem sonucu farkedilen yanlışların düzeltilmesini hedefleyen ve kimi zaman bu konuda ciddi manevi baskıları olabilen, süresince ve sonunda ruhun üst kademelere tırmandığına/tırmanacağına fütursuzca inanılan süreçtir. Tamamlanmasının bir ömür sürdüğünü sanıyorum.
kimi marketlerde karşımıza çıkan, çalıştığı market tarafından mı maaş alır, bizden 3-5 kuruş kendisine vermemizi mi bekler belli olmayan ve sivil kıyafetle dolaşan, çoğunluğunu 15-16 yaşında çocukların oluşturduğu insan güruhudur. Poşeti elinizden zorla alarak adeta sizinle yarışarak torbalara doldurur. Yapmasındır.
okul çağlarında, arkadaşları yaz tatillerinden sonra "köye gittik, yaylaya çıktık, çayırda koşturduk" derken, "köy" diye büyülü ve popüler bir yer olduğunu sanan ve bütün yaz tatilini kah karşıdaki binadan başka hiçbir şey görmemek üzere inşa edilmiş apartman dairesinin penceresinden sokağa bakarak, kah tepeden izlemekten sıkıldığı sokağa oyun oynamak dileğiyle inerek geçiren apartman çocuğudur. Aynı çocuk Büyüdüğünde de, "ulan bir köyümüz olsa da gitsek, yaşlıların elini öpüp, biraz da kafa dinlesek, bir yerlere ait hissetsek" diye içi içini kemiren şehir insanına dönüşür.
hemcinslerin kişiden önce hareket ederek, tuvaleti doldurması durumunda hiç çekinmeden karşı cinsin tuvaletini kullanmaktır. Tuvaletten çıkınca kapı önünde bekleyen karşı cinsin şaşkın ifadesine aldırmadan, hızlıca masaya dönülmesi durumunda hiç sıkıntı çıkarmaz.
elimizi attığımız hemen her kalemlikte karşımıza çıkan, bitmiş tükenmez kalemleri, bitmiş olduğunu farketmemize rağmen, aldığımız yere geri koyma davranışının süreklilik kazanmış formudur.
Kalemi alıyoruz, yazmıyor, yerine koyup, başka kalem arıyoruz, o da yazmıyor, onu da diğerinin yanına koyuyoruz. Yazan bir kalem bulana kadar bu şekilde devam ediyor.
Halbuki bazı şeylerin bittiğini kabul etmek ve onu hayatımızdan çıkarmak lazımdır ki, yerine yenilerini koyabilelim.
2007 yapımı, siyah beyaz ve %90 oranında sessiz, izlenesi Esteban Sapir filmidir. filmde, sesleri çalınmış bir kasabanın, sesini geri alma mücadelesi konu edilmiştir.
"-iyi günler mustafa bey'le görüşmek isterdim.
-ıı kendisi şu anda toplantıdalar. hangi konuda görüşmek için ararsınız?"
gibi komik diyaloglara neden olan ve özellikle telefon konuşmalarında, kâh geniş zaman, kâh geniş zamanın hikayesi yapılarında kendini gösteren durumdur.
halbuki adam gibi, "görüşmek istiyorum" de, kipi kaydırmanın ne anlamı var.?
nadine labaki'nin hem yönetip, hem oynadığı fransız-lübnan ortak yapımı ve 2007 tarihli filmdir. bir kuaförde çalışan 4 kadının hikayesini anlatan bu son derece mütevazi film, şaşırtıcı ve beklenmedik şekilde çok başarılıdır; ayrıca müzikleri de kendi kadar güzeldir.
görevini yapmak üzere makamında bulunması gerekirken, vaktinden önce, "nasıl olsa bu öğle paydosu vakti gelecek" düşüncesiyle hareket eden, ileri görüşlü devlet memurudur. bu devlet memuru arkadaşımız, genellikle 11:50'de çıktığı öğle tatilinden, saat 13:30'da döner. önünde daha uzun mesai saatleri bulunan memurumuz için hayat çok, çok zordur.
ülkemizde hiçbir standardı bulunmayan, son derece esnek, "öğle tatili" kavramının istismar edilişinin en uç noktalarından biri olan, erken yemeğe çıkma davranışı, türk devlet memurunun en belirgin özelliğidir.
asıl başlık: arkadaş ortamında sürekli kendi arasında konuşan çift
yeni tanışılan insanlar, konuşulan konular, paylaşılacak deneyimler varken sürekli sevgilisini hedef alan atılımlar yapan kız * ve bunun sevgilisi olan er kişiyi * kapsayan ve iki kişiden oluşan gruptur.
Sohbetin tam ortasında, ses tonunu düşürmek suretiyle sevgilisine sikindirik bir soru soran kızımız, aldığı yarım ağız cevapta aradığını bulamayarak, az önce içine ettiği sohbetin kaldığı yerden devam etmesi ve dahası kendini eğlendirmesini bekler.
Şöyle ki;
bla bla bla bla
kızımız: ben limon çello çok beğendim, geçen bir arkadaş denetti.
sohbet kişisi: aa evet limon çello süperdir, ben tarifini aldım çok da kolay yapması. Burada bulunmuyor zaten.
kızımız (sevgilisine, ses kısılarak): selim aradı mı?
adam green'e ait eğlenceli şarkıdır. Sözleri de şöyledir:
Carolina, she's from Texas
Red bricks drop from her vagina
Oh, her lips taste just like sunk ships
But her breasts taste just like breakfast
There's her hand now on the cock sock
Filled with white tears from the thrift store
She's an eyesore in her red dress
I'm the ghost of her deceased when she said
Give us back our lives
Leave him, Carolina
Everything's just fine
Refill my prescription
Until next time
I get so lost inside the rooms inside my mind
California presidente
Cogi mucho estoy cansado
Dostoevsky, Fab Moretti
Antiseptic, complimentary
There's her hand now on the cock sock
Filled with white tears from the thrift store
She's an eyesore in her red dress
I'm the ghost of her deceased when she said
Give us back our lives
Leave him, Carolina
Everything's just fine
Refill my prescription
Until next time
I get so lost inside the rooms inside my mind
Goodnight Sweetheart
Flying high on birth control
She knows the pregnancy will show
That she smells nice when you look twice
Who's your boyfriend, Carolina?
And it's goodnight sweetheart
Flying high on birth control
She knows the rejections in her bones
Carolina, she's from Texas
Red bricks drop from her vagina
Carolina
Carolina
Carolina
bulundukları ülkede, kendi vatandaşlarının acil ihtiyaçlarını karşılamak için bulunan; kısıtlı yetkileri ve yetersiz bilgileriyle genellikle iki soruya cevap vermekten aciz bireyler çalıştıran temsili konsolosçuklar.
Robert Weide'in 2004 yılında önce kısa metrajlı olarak çektiği; 2006 yılında uzun metrajlı formata getirdiği, izlenesi filmidir. Filmde the devil wears prada tadinda ögeler olsa da, bu film anafikir bazinda oldukça farklı ve özgündür.
son model spor arabayla gezip, ona buna caka satan paralı insanın, içinde iki tane sigara kalmış marlboro pakediyle ortama gelmesi, bir şey alınacağı veya hesap ödeneceği zaman aniden ortadan kaybolması, evine gidildiğinde misafirperverlikten hiç nasibini almamış olduğunun öğrenilmesi gibi hal ve hareketlerin gözlemlenmesiyle varılmış sonuçtur.
Aslında burada, zengin insanımızın cimri olması bir sonuç değil, sebep olmaktadır. Ancak cimri insanların bu derece zengin olabileceği gerçeği ile bünye sarsılır. Bu tip insanlar gözlemlendikten sonra, "gönlü zengin olmak" kavramı daha anlaşılır ve anlamlı bir hal almaktadır.
Evine gidildiğinde, şahit olunan tüm diyaloglarında torununun geldiğinden bahseden ya da ima eden ve bu bahis ve imalarında, "Bak benimkiler ara ara da olsa geliyor, hani nerede seninkiler?" der gibi bir ses tonu kullanan; alalade bir babaannedir. Bu babaanne, çeşidine göre torunun ne getirdiğini de imalı söylemine ekleyebilir. Yerine göre bu şahıs bir anneanne de olabilir.
Komşu: Merhaba X Hanım, nasılsın?
Babane: iyi işte, torunlar geldi; dondurma getirmişler onu yiyoruz.
Komşu: Eh, afiyet olsun. iyi akşamlar.
yalnız şu anda değil; "genel" olarak, bu onun için bir hayat felsefesiymişçesine, merkezi ısıtma sistemini açmama tutumunu benimsemiş; kış mevsiminin tüm yıldırıcı belirtilerine rağmen, soğuğa inatla direnen ve apartman halkının da bu dirence sahip olması gerektiği inancını sabitlemiş, evinde kesinlikle pimapen marka cam çerçeveleri bulunan, emekli, ak saçlı apartman yöneticisidir.
genellikle kaldırım kenarlarında konuşlanmış olsalar da, sayılarının çokluğu itibariyle kaldırımın hemen hemen tamamını kaplayan; insan türünün, yolda yürürken şekilden şekile girmesine neden olan sürüdür. Her ne kadar basmamaya çalışılsa da, zaman zaman duyulan kırılmış salyangoz kabuğu sesi, insanın bu konudaki başarısızlığını yüzüne vurur. Bir yandan salyangoz katili olmanın yaşattığı vicdan azabı, bir yandan yeni katliamları engelleme çabası ve dikkati insanoğlunun yaşadığı sayısız ambivalanslardan biridir.
"You, the Living" adıyla ingilizceye çevrilmiş; isveç, Almanya, Fransa, Danimarka, Norveç ortak yapımı, sürrealist ögeleriyle "insan"ı ele alan eğlencelik film. Eğlenceli müzikleri ve basit ama çarpıcı dekoruyla kendine hayran bırakır.