bugün

meryl streep'in bir kez daha muhteşem oynadığı, gereksiz ayrıntıları fazlaca olan bundan dolayı uzayan ve çok sıkan bir film. meryl streep'in adı yarattığı miranda priestly karakteriyle şimdiden oscar için konuşulmaya başladı bile. dilerim bu yaşında hele hele komedi ile alır ve biz de seviniriz.
manasız;
tatsız tuzsuz bir film.
bahsetmeye değer tek şey merly streep oyunculuğu,
acımasız,kabuğu sert kadın miranda karakterini öylesine güzel canlandırmış ki adeta kadın kanımızı donduruyor.
(bkz: külliyen yalan)
--spoiler--
- her şeyin berbat ama çantan marka ne fark eder ki?
--spoiler--
Lauren Weisberger'in cok satan kitabından beyazperdeye uyarlanmış.filmdir.Filmde Miranda Priestly'i Oscar ödüllü Meryl Streep canlandırıyor.
david frankel in yonettigi 2006 yapimi film.
abd'li bir christian metalcore grubudur.

elemanları :
Mike Hranica - Vocals
James Baney - Keyboard
Jeremy DePoyster - Guitar/Vocals
Chris Rubey - Guitar
Andy Trick - Bass
Daniel Williams - Drums

albümleri :
2005 Patterns of a Horizon
2006 Dear Love: A Beautiful Discord
2007 Plagues
şu türün örneğidir;
(bkz: chick lit)
birbirinden şık kıyafetlerle izledik bütün kadınları. her karesi moda dergisi kapağı gibiydi. moda severler izlemeli.
(bkz: Adrian Grenier) harici izlenesi olmayan filmdir.
moda sever herkesi kalbinden vuracak, kitabı filminden daha güzel olan, moda ile alakası olmayan üniversiteden yeni mezun olmuş bir çirkin ördek yavrusu hatunun moda dünyasının önde gelen dergilerinden birinde iş bulması ile yaşadığı değişimi anlatan hikayedir. Film modanın görselliği ile tatlanmıştır yoksa çekilecek gibi değildir ama kitap sizi hayalgücünüzün sınırlarında gezdirir.
klavyeyi cok iyi kullanan bir gruptur.
bunu dinleyen bunu da dinledi (bkz: drop dead gorgeous)
anne hathaway için, kanımca en iyi referans olacak film.
merly streep'in pırlanta oyunculuğu sayesinde kaliteli filmler arasına girecek olan, sonunu tahmin edeceğiniz türden.
ama insana hoşça vakit geçirtiyor.

(bkz: bir izleyen pişman bir izlemeyen)

(bkz: dünyanın en güzel that s all diyen kadını)
eğlencelik bir filmdir. o kadardır.
popüler kültür ve statü savaşları nın insanı ne hale getirdiğini gayet iyi resmeden bir filmdir. insanların belli noktalara gelmek veya geldiği noktada kalmak adına neler yapabileceğini, o hayata özenen kişilerin gözüne soka soka anlatan bir hikayedir burdaki.

eğer bir şeyleri kazanmak istiyorsanız, mutlaka ama mutlaka onurunuzdan, ailenizden veya arkadaş çevrenizden ödün vereceksiniz. aksi halde bir arpa boyu yol gidemezsiniz. yeri geldiğinde arkadaşlarınız gammazlayacaksınız, yeri geldiğinde patronunuzla yatacaksınız, asla kişisel plan yapmayacaksınız, başkalarının planlarına uyacaksınız vs. kısaca kendiniz olmaktan çıkacaksınız.

o çok özenilen hayatların sahiplerinin esasında pisliğe ve onursuzluğa boğazlarına kadar batmış olduklarını da gösteriyor film, onlara özenenlere bir mesaj olarak. tabii anlayana. türkiye çerçevesinde değerlendirirsek eğer; sırf hülya avşar giydi diye gidip bir kıyafet alanların anlayamayacağı kadar ince mesajlardı verilen.

filmin hedef kitlesi, mesajlarını anlayabilecek kadar okumuş, kariyer peşindeki kişilerdi zaten. hafif bocalama içerisindeki insanlardı. ne olacaklarına karar veremeyenler, nereye varmak istediğini bilmeyenler, varmak istedikleri yerde kendilerini nelerin beklediğinin farkında olmayanlardı o mesajları anlaması gerekenler.

anlamışlardırda umarım. film bu açıdan çok güzeldi. gösterdikleriyle değil, anlattıklarıyla yani.
insana izlerken, "tuvalete giderken bir senaryo yazsam, kesinlikle daha özgün olurdu" dedirten film. zira film tamamen sponsorlar (gizli sponsor) etrafında dönen bir film olmuş.

bu film için iyi ya da kötü kelimelerini kullanmak her iki kelimeyi de zayi etmek anlamına gelir. yapımcı, oyuncu ve de yönetmen açısından bu film oldukça "kÂrlı" olmuş gibi görünüyor.

gişe mi? gişede ne yaptığı konusunda en ufak bir fikrim yok. ancak sadece filmde geçen markalardan dolayı, dünya ölçeğinde meraktan bile milyonlarca kişi izlemiştir bu filmi. *
film iyi mi kötü mü diye nasıl karar verilir. bu film hiç çekilmemiş olsaydı, kim ne kaybederdi? hiç kimse, hiçbir şey.

peki bu film çekildi. kim ne kazandı. oyuncular, yönetmen ve prodüktör para, filmde geçen parkalar ise prestij reklamı.
başı belli, sonu belli diye nitelendirilebilecek, bir çirkin ördek yavrusunun dönüşümü ya da küçük bir kuşken annesi tarafından yetiştirilip iyice serpildikten sonra yuvadan uçup anneye okkalı bir tekme atan kuş örneği gibi olaylara benzetilebilecek kapasitede olan film..
holly hollywood klişelerin olmazsa olmazlarına, abartı sosları da eklenerek servis edilmiş; açgözlü dünyaların, kolaycılığa kaçarak yine açgözlü bir şekilde anlatıldığı film. marly streep evet kral-içe rol kesmiş.kendisinden kolay kolay nefret edebileceğimi sanmazdım. başardı. anne hathaway da ara sıra şeker şerbet gibi tatlandırdı atmosferi. filmin başka da bir cacığı yok.
sonuna gereksiz anlamlar yükleyip nedense bir hüzünlendiğim ve fakat gayet keyifli ve can sıkıntısı anlarına ilaç gibi gelen meryl streep ve anne hathaway rollerinin hakkını verdiği hoş bir filmdir.
cok guzel muzik yapan bir metalcore grubu. gecen sene summer fest de calmislardir. still fly, hey john whats your name again, goats on a boat gibi sarkilari mutlaka dinlenmelidir. grubun clean vokali inanilmazdir.
Lauren Weisberger'in yazdığı Andrea Saschs isimli yazar olmak isteyen bir genç kızın Vogue'un baş editörü Miranda Priestley'in yanında asistan olarak işe başlamasını ve orda geçirdiği zorlu dönemi anlatıyor. Dünyadaki tüm genç kızlar bu iş için kendilerini feda etmeye hazırken durum hiç de dışarıdan görüldüğü gibi değildir ne yazık ki. Miranda'nın bitmek bilmeyen istekleri ve kaprisleri Andrea'yı oldukça zorlasa da sonunda kendi hayatını yaşamaya karar verir...
merly streep ve anne hathaway' in başrollerini paylaştığı başyapıt moda dünyasını ve bu dünyanın uç noktalarını bize sunuyor.
lauren weisberger'in ilk, oldukça beğenilen çerez tadında romanıdır. Okurken yüzünüze tatlı bi gülümseme yerleşmesine yetecektir. "Cennet gibi bir işe gireceğinizi düşünürken, aslında cehenneme düştüğünüzü anladığınız an ne yaparsınız?"
anne hathaway'in kendini kanıtladığı film.