yeni bir kurtlar vadisi bölümü.
bu seferkinde silah, kan, pislik olmayacak. kahramanlar birbirlerine küfür edecekler, hakaret edecekler, tükürecekler.
ilk bölümünde ise abdülhey ile polat alemdar karşı karşıya gelmektedir ve büyük bir saç çekme savaşı başlamaktadır.
lost adlı manyamış dizinin çekmeyi düşündüğüm türk versiyonudur.
kahramanlar acı biber yiyerek kendinden geçmiştir ve bir adaya düşerler.
olaylar gelişir.
tam anlamıyla bir entellik göstergesi, kendini diger insanların arasından sıyırma, onlardan bir gömlek üste çıkma çabasıdır.
nedir küresel ısınma? en kaba tabiriyle '-lan dünya ısınıyor a.k. buzullar eriyecekmiş'
bazı devletler de küresel ısınmaya önlemler almaya başladı; yok parfümleri azaltın, fabrikaya filtre takın, çöpleri şöyle yapın filan...
bizim ülkemizde de hükümet bir önlem almamış buna. genç enteller rahatsızlanıyor ve hükümeti eleştiriyor;'-ıııı yakın bir gelecek içinde dünya üzerinde bulunan su kaynakları tükendigi vakit sizin bu önlemleri almadıgınızı hatırlatırız size'[kalın bir ses tonuyla ve yavaş okunacak]
ulan tamam al ben sana önlemleri yazıyorum burdan;
1-osurma
2-300 kaat bayılıp aldıgın parfümü hayvan gibi üzerine bocalama
3-makyaj malzemesi kullanma[ne alaka lan]
4-bilgisayar kullanma[fan sogutamıyor kardeşim bilgisayarı, dogal olarak uzaya kaçıyor o ısı]
entelcigim, bitanem; bunlara uyarsan küresel müresel ısınma kalmaz. hadi elbirligiyle.
her şeye muhalefet, bin iki bin tane koddan oluşan bir internet sitesinde yazı yazdı diye götü tavana vuran, her şeyi çok bildigini zanneden fakat fikirleri geyik mertebesinden öteye geçememiş zavallı ve hatta bitik türk gençligidir bunlar.
herhangi bir sözlükte yazmak insana nasıl bir nişan vermektedir aklım hayalim almaz. mesela vapurda filan dikkatlice süzüyorum insanları bir yerinde sözlük yazarı olduğu, geçen haftanın en beğenilenlerine 45 entry soktugu filan yazıyor mu diye ama göremiyorum.
bu sözlük yazarımız da atasından * öğrendigini kendi sözlügünde uygulamaktan gocunmayan, alt bakkalın kendisine ettigi küfüre kafa-göz kombinasyonuyla cevap vermektense sözlükte entry giren bir dallamadır.
edit: şu çılgın bakınızları daha sonraya ya da alt komşunuza saklasanız? ben yalnızca 'boku' eleştirdim farkındaysanız. anladın.
en kısa zamanda büroma alacağım sekreter için verecegim ilanın tam metnidir kendisi.
şimdi 'ne alakası var kardeşim sekreterle ön sevişmenin?' demeyin.
her başarılı patronun arkasında iyi ön sevişme bilen sekreter vardır derler.[s.ktir lan iki dakkada ben uydurdum şimdi, yok öyle bir şey gençler, inanmayın]
ama filmlerde görüyoruz ki ön sevişme bilen sekreter eksikliğini hissediyor bu millet. ulan ön sevişme koyup sahneyi 5dk ya kadar bile uzatabilme imkanın varken ön sevişme bilmeyen aptal sekreterler yüzünden sahne 30 saniyeye iniyor. hemen olaya girişiliyor.
bunu şiddetle kınıyorum ve işe ön sevişme bilmeyenlerin başvurmamasını buradan da türk halkına iletiyorum. yakında gelişmelerdeki iş ilanı bölümünde de görürsünüz.
ister sadist diyin ister mazoşist, ister basur, ister humanist[ayrıl da gel bre] mükemmel zevkli olan bir iş.
anayol gibi bir yola çıkmışsınız, minibüslerin filan sık geçtigi bir yol. benim otobüsle minibüsle alakam yok modunda takılırsınız biraz. minibüs yaklaşır, sizin hareketlenmediginizi görünce gaza basmaya başlar ve tam o anda minibüsün gittigi yöne dogru tüm vücudunuzla ani bir dönüş yaparsınız.
tabi sizi yolcu zanneden şoför arkadaş ta ani bir fren koyar. işte o andaki o fren sesi ve minibüse binmeyişin akabindeki kulak çınlaması vazgeçilmezlerim arasındadır.
not: ben bunu arkadaşımın agzından yazıyorum. kendi düşüncemse na böle olayım. valla bak.
iddaacı demek manavcı, bakkalcı demek gibi bir şey işte. iddaa oynayan herif, iddaa manyagı.
bu adamlardan çok var ülkede. her kupondan sonra '-tüh amınskym yine bir maçtan yattı yaa' serzenişinde bulunurlar.
bizim ofiste var bir tane bunlardan. adamın bugüne kadar kazandıgını görmedim. zilyon dolarlar kaybetmiştir adam iddaa'da ama hala tek maçtan yatıyor herif.
anasını satayım kaç kere söyledim 'tek maç eksik oyna olum o zaman' diye. o son maçı yazmasa kazanacak.
bu hollywood zencisi kavramı sokakta, sagda solda gördügünüz, aksaray'da saat satan zenci kavramından çok farklı bir şey.
bu herifler savaş, kavga, kan, pislik için yaratılmışlar sanki. ilahi bir görevleri var bu alanda.
düşünün şimdi iki zenci karşılıklı küfürlerle birbirlerine tehditler savuruyor, kulakta pırlanta küpeler, dişlerin hepsi altın[vay anasını]
ya birbirlerinin sevgililerini düzmüşlerdir, ya biri digerine pandik atmıştır filan.
-hey wattafuck[agız dolusu, dolu dolu]
+dont muuuvv[zenci dudagını bilirsin, uzat onu ileri dogru]
dikkat ettiyseniz sahnede iki kişilerdi. amınakoym digerleri nereden çıktı lan?
-halahalaha
+helehelehle
-vuuv vuuv vuu
hepsi bir agızdan konuşuyor.
70 tane zenci çıktı bir anda. amınakoym yerden mi bittiniz siz? hepsinin silahı digerine çevrilmiş.
hiçbiri de birbirini tanımıyor he. nasıl bir ortam lan bu, nasıl bir memleket?
bu korna dedigimiz aletin gerçek işlevi hakkında otoritelerin kesinleştirdigi bir cevap yok arkadaşlar. bu aletin ne boka yaradıgı açıkça belirtilmemiştir. ama neye yaramadıgı açıkça bellidir, fakat bunu bilmeyen zilyonlarca dallama çılgınca trafikte salınmaktadır.
ilk olarak, korna denen aparatın karşıdakine duyguları iletme, duyguları kelimeye dökme işlevi yoktur. yani 'ananı avradını ulan itoglu it' şeklinde içinde biriken kelime gruplarını kornaya 'daaaaaaaaaaaaaat' diye basarak karşıdakine iletemezsin. he çok mu küfür istiyor canın, git bir elektronikçiye kardeşim, herif sana bir dügme taksın oraya, kendi sesinden de etmek istedigin küfürleri bir kasete daha önceden kaydet. gününe, keyfine göre kasedini tak, dügmeye bas, hoparlörden yayalara ya da öndeki araca da sesini duyur, o güzelim romantik mesajlarını ilet. öküz herif. öndeki araç turuncu ışıkta hareketlenmedi mi bas 3 nolu tuşa 'ananı avradını kodumun dallaması' combosu yankılansın hoparlörlerden. daha etkili olur yani. valla.
ikincisi ise bizim insanımızda bulunan büyük bir yanılgıdır. insanımız kornaya dehşet degerler yüklemiş, onun görevlerini ulvileştirmiş, adeta bir illuzyonist yapmıştır göt kadar korna aparatını. kornaya basınca sıkışmış olan yolun açılacagını zanneder bizim angutlarımız. korna, üstüne 4 kaplan gücüyle hayvanlar gibi abanınca önündeki trafigi açabilecek yetenege sahip bir alet degildir.
üçüncü ve en önemlisi ise kornanın bizde bıraktıgı en büyük yanılgı olan öndeki aracı hızlandırabilme yetenegine sahip oldugunu sanmamızdır. bak yemin ediyorum sana, vallahi billahi öyle bir yetenegi yok bu kornanın. amınakoym daha yeşil yanmamış ya, niye abanıyorsun kornaya öküz gibi? kornadan çıkan ses öndeki araca el mi atacak? haydeee hep beraber itiyoruz arkadaşlar modu mu yaratacak? hayvanat bahçesi herif. yok kardeşim, korna öndeki aracı hızlandırmaz ya. olsa olsa öndeki adam sende soy-sop bırakmaz, pati çekerek kaldırır arabayı.
bu korna denen aleti sınavla vermeliler bu dallamalara. koy oraya 3 tane soru çogu çözemez lan zaten. flüt vereceksin korna sınavını geçemeyenlere. hayır, zaten adamın ihtiyacı yok ki kornaya. öküz herif kullanması gereken yerde, birini yola çıkmasın diye uyarması gereken yerde kullanmaz, gaza yüklenir.
ver ellerine flüdü. kızdıkça üflesinler, do mi so do mi so.
dünyada yapılabilecek en gerizekalı şakalar sıralamasında ilk üçten hiçbir zaman inmeyen, ara ara zirveyi zorlayan bir futbolcu şakasıdır.
genelde dogumgünü olan futbolcuyu idmanın neşe kaynagı haline getirmek için un kombinasyonuyla birlikte yumurtaya bularlar.
ulan bu nasıl bir espri anlayışıdır, nassıl bir komedidir ya?
hayvan gibi gülüyor bir de koskoca adamlar. koşuyor kafada un patlatıyor, yumurta atıyor sonra da 'eahehaehaehaheha' diye anıra anıra gülüyor.
adam egleniyor lan bundan. nasıl bir zevktir yarabbi?
ellerinde neonlu tabelalarla, havai fişekler eşliginde ben öküzüm yazdırmaya gayret eden kimselerin yeni gözdesi, merakı, öküzlügü.
altın şamdan almış herif. kim bilir iç mimarı mı yasladıysa artık. ne kadar girip ne kadar acıttıgını sorup yarasını deşmemek için fiyatını ögrenemedim.
salonun tam ortasına koyarlar şamdanı. [e tabi amınakoym yatak odasında beslemek için mi aldı şamdanı?]
hayır, tabii ki yatak odasında beslemeyecek. ama salonun tam ortasına şamdan konulur mu lan? halının orta yuvarlagına, rakip sahaya bakan kısmına koymuş herif.
yakında bu dallamaların tümüne altın iplikten halı diktirip yaslamayı planlıyorum. üstünde gezmeyin ki eskimesin. size yeni bir ev satalım şuradan?
nasıl bir duygu nasıl bir hissiyat ile hareket ediyorsa aynısından istedigim ruhsuz mu ruhsuz, terbiyesiz, duygusuz, anti-romantik, anti demokratik bir kişilige sahip olan şofördür.
işten çıkmışsın, vapurdan inmişsin sizin durakta bir hareketlenme seziliyor. mal degilsin ya anladın otobüsün kalkacagını. yarım saat daha beklememek için bir depar koyarsın ki o kadar olur. süreyya ayhan regl olmasa bile geçemez seni. nasıl anlatayım ya çizgi film gibi olur bir an, arkandan ışık çıkar, power yanar filan.
köpek gibi deparı koyduktan sonra duraga yetişirsin. tam o anda da şoför kapıyı kapatır hareketlenmeye başlar. gidersin ön kapıya tıklarsın, şerefsiz herif kafayı çevirip bakmaz. kıracakmış gibi tıklarsın[ne tıklaması lan yumruk, yumruk] döner, masum bir yüz ifadesi takınarak ellerini iki yana kaldırır, dudagını büzüştürür. hay o dudakların öyle kalsın e mi, o eller de açık vaziyette g.tüne girsin.
sorun otobüsü kaçırmak degil burda. ulan ana durak orası be insafsız. zilyonlarca herif var sagda solda. herifi siktiret bayanlar var, aynı otobüse binmek için sabahları erken kalktıgınız hatun durakta bekliyor.
bu gibi durumlarda sakın nefsinize yenik düşüp şoförün arkasından saymaya başlamayın. saglık için pek yararlı olmuyor. meger biletçiler filan tanıyormuş şoför beyi.[yok lan ne dayak yemesi. karşı tarafı görün siz bir de]
ilk önce bu yerine başka bir şey bulamadıgım 'off roadçu' tamlamasından ötürü kendimi yüce türk milleti önünde kınıyor ve kendime kelime haznesi göt kadar olan insan sıfatını yapıştırıyorum. siz de ayrıntılara takılmayın artık o kadar, önemli olan verilmek istenen mesaj.
gelelim konumuza. off road bilindigi üzre yagmur, çamur, kar, kış demeden motorlarla, arabalarla yapılan bir yarış türüdür. bunu spor olarak ve profesyonel olarak icra edenler sayılıdır.
fakat türk insanımız bilmeden bu sporu icra etmekte, hem de en babasını icra etmektedir.
ne alakası var ulan koduum, ben icra micra etmiyorum demeyin. izleyin.
bizim yollarımız nedense yer yer 15 metreyi bulan tepeler, daglar ile bezenmiştir. 1 km lik yol üzerinde 5 tane kasis bulunmasının mantıklı açıklaması ne olabilir hala anlamış degilim? tamam, millet öküz de bu kadar da degildir kardeşim. sen direkt kasis şeklinde yap lan o zaman yolları.
kasis desen var, çukur desen var, çamur desen olmayan yer yok. e hadi çıksın bir tanesi de ben off roadçu degilim desin.[off roadçu ne yaa allah belamı vermesin]
light kolayı saglık problemleri, bıngıl bıngıl sallanan yaglı göbekleri, vs. için içenlere lafımız yok. bu herifler karizma için[amınakoym ne karizması varsa light kolanın] içiyorlar sadece.
genç kızların yeni gözdesi midir nedir? bakın kızlar ben cool'um havası mı veriyor artık, neyse?
ama bu igrenç, tatsız şeyi yalnızca hava atmak için içen embesiller kızılcık sopasıyla inceltilmesi gereken heriflerdir.
ulan şekeri yok onun be, allahtan kork. iki rekat agız tadımız var, içine sıçtınız be. bir de kilo kilo alıyor herif, bize de dagıtıyor, içmesen ayıp[ayıp filan degil lan beleş ya ondan içiyoruz]
yok kardeşim bok gibi bir şey ya, tadı tuzu yok. ulan kola dedigin şeyi alırsın yaz günü açarsın, coss diye bütün genzini yakar, şekerlidir, tatlıdır, güzeldir. ulan o kıza yavşaklık olsun diye alıyorsun bunları zaten biliyoruz.
herif reklamda gördügünden etkileniyor ya. geçen patrondan önce çıktı zaten işten. hiçbirimiz de siklemedik, alkışlamadık, öyle kaldı ortada. bir kaç güne kalmaz kovulur zaten.
dünyada tad aranacak, zevk alınacak başka hiçbir şey kalmamış gibi mutlulugunu bir kolaya bağlayan tiplerdir bunlar.
onu sevindirecek tek şey içtigi light kolanın kalorisinin az olması, bıngıl bıngıl sallanan yaglarına bir kat daha eklenmemesidir.
ulan hiç mutlu olunacak bir bok kalmadı şu dünyada, bulacagın bir numaralı şişeyle, 1 yıl boyunca bedava içecegin kolayla, hediye gelen buzdolabıyla orgazmı yakalamaya çalışıyorsun.
onu içince nasıl mutlu oldu, nasıl. sana kocaman bir de alkış yollarlar. bunun için embesilsin sen işte, hedef kitlesin.
adam seviniyor lan light kola içti diye, bi boka benzese bari.
ne zaman yaşlılarla ilgili olumsuz bir şey söylense sanki ilahi bir emirmiş gibi hemen ardına yapıştırılan kalıp.
'siz de bir gün yaşlanacaksınız.'
nerden biliyorsun lan? elinde kader defteri mi var amınakoym? sana mı düzenlettiriyorlar bu işleri?
ben yaşlanmayacagım lan. ölümsüzlük iksiri buldum, mutluluk çubugu buldum, babam da zeus. yarı insan, yarı tanrıyım, baştan aşşagısı da at şeklinde.[oha]
hep bu yaşta kalıyorum ben, dondurttum kendimi.
yaşlanmazsam göt olacak mısın bir kere? bunu kabul ediyor musun? al, 35 yaşına geldigimde kesicem bilekleri var mı?
yok böyle bir şey lan. kimse bir gün yaşlanmayacak. söz bak. artık hiçbiriniz yaşlanmayacaksınız. otobüste tepenizde car car konuşup beyninizi siken teyzeleri rahatça şikayet edebilirsiniz.
hem varsayalım bir yanlışlık oldu yaşlandık. bu teyzeler, amcalar gibi olmak zorunda mıyım? olmam lan, kimsenin beynini ambale etmem otobüslerde, öyle bir gidişat görürsem kendimde en yakın binanın üst katından salarım kendimi aşagıya.
genelde otobüslerde ya da otobüs duraklarında rastladıgımız, dünyada bilinmesi gereken ne bok varsa bilen, size yarım saatlik s.ktigimin otobüs yolculugunu zehir eden andaval amcalardır bunlar.
dünyada en gereksiz kişiler kimler diye sorsanız tereddüt etmeden bunları gösterir, bir an evvel yok edilmeleri için oy kullanırdım.
arkadaşınızla sakin bir yolculuk yapmak için binmişsiniz[gerçi bu amaçla binen adam var mıdır bilmem de], en arkalardan ikili bir koltuga oturmuşsunuz[halk otobüsü, en arkadaki yüksek olur, onun önündeki biraz daha alçak] öndeki alçak koltuga da bir amca geliyor. 72 köşeli kasket, kaç bin yıldır giyildigi belli olmayan, giyilmekten macun haline gelmiş siyah deri bir yelek.
-abi bu şey vardı kafka'nın kitabı hani herif böcek filan oluyodu ya neydi o?
arkadaş: ??..?!?
+dönüşüm
-buyur amca
+dönüşüm, dönüşüm kitabın adı.
-hee eyvallah abi.
normal şartlar altında böyle bir şeyi bilecek bir tip gibi görünmüyor. arada bize insanları giyimlerine göre degerlendirmemek gerektigiyle ilgili bir hayat dersi de çakıyor amca.
arkadaş: lan bu marmaray yüzünden vapurları iptal ediceklermiş, öyle bişey olursa göte geliriz şerefsizim
-bilmem?
+yok yok
-efendim amca?
+öyle bir şeyler söylendi, hatta oradaki hali filan da yıkacaklar dendi de şimdilik öyle bir şey yokmuş, öyle bir şey olursa zaten otobüs filan bir plan yaparlar
anasını satayım herifin işi, gücü yok bizi dinliyor ya. kodumun herifi kulaklar olmuş maşallah radar. insan kulagının duyaiblecegi en alçak desibel ile konuşuyoruz. herif bir kelimesini bile kaçırmıyor. bir de cevap vermek için arkaya dönüyor, beli 180 derece dönebilme yetenegine sahip herifin.
amınakoyim yarım saatlik yol boyunca 15 kere bize cevap verdin ya. işin gücün yok mu amca senin? al bi posta gazetesi çıplak karılara bak, ateşböcegi ercan'ın gazetesini al bulmaca çöz, sudoku çöz zekan gelişsin filan. ne bileyim lan bi boklar ye de bizle ugraşma daha fazla.
tabi artık bir süre sonra herif iyice can sıkıcı olmaya başlıyor. bilmedigi bir şey olmalı bunun, olmalı ama ne? neyle ilgilenmez bu adam acaba? anasını sikeyim bulmam lazım, herifi susturmam lazım.[şeytan diyor tepeden tepeden göm beynine, yıgılsın kalsın oraya]
-selim bu borçlar kanununu dilini sadeleştirme tasarısı ne zaman kabul edilecek acaba?
arkadaş: bilmem valla
+........[amcadan ses yok. noldu lan at y...? bilemedin mi?]
-amca ne zaman yapılacakmış o?
+ne evladım?
-[ibne sanki sabahtan beri bizi dinlemiyor, ne sordugumu bilmiyor.] borçlar kanununun dili sadeleşecek ya abi, o ne zamana yetişir?
+[hayatta duyabileceginiz en yumuşak ses tonu ile, o bilgiçlikten eser kalmadı, kaplan amca gitti yerine s.kilmiş kedi yavrusu geldi] ben nerden bileyim be yavrucugum onu? bilmem ki ben...
bu adamlar yüzünden gittim paraya kıydım mercedes aldım, şimdi de şoför konuşuyor cır cır, neyse ki bardagı bin dolara gelen viski var da onu içip sakinleşiyoruz biraz.
her türk ergeninin hayallerini süsleyen bir fantezidir bu.[evet benim de süslemişti dünyaya penisten baktıgım zamanlar] zaten bu hollywood filmleri ebemizi belledi, hala da belliyor, o ayrı bir konu. dehşet bir fantezi. komşu kızı, sekreter, alt komşu filan asansöre biniyor, biraz kesiştikten sonra bir kelime bile konuşmadan sevişmeye başlıyorsunuz.
ama bu en az bir 20-30 yıl daha ergen fantezisi olarak kalacak, türkiye'de bir kaç yer dışında hayata geçirilemeyecek. ulan bizde bir kere sevişmeye elverişli binalar yok. en fazla 20-25 katlı binalar...yapsana şöyle 150 katlı gökdelen, çılgınlar gibi sevişsin millet. yok anam yok, düşünce denen şeyden eser yok bu mimarlarda, mühendislerde.
hem 150 katlı bile olsa rahat edemezsin bizde. bak o filmlerdeki adamlara 100. kata kadar merdivenleri kullanıyorlar, sportmen herifler. bizde olsa 0 dan başlarsın sevişmeye yukarı dogru 2 de durur, 4 te durur, 6 da durur, böyle iki iki artarak durur katlarda. en fazla öpüşmeye elverişli zaman var. iki katta bir agzında diş kalmamış, gözlüklü teyzeler biner asansöre, ters ters sizi keserler, arada cık cık cık atarlar ortaya.
tisörtüne laf söyler, uzun saçına laf söyler, kızın etegine laf söyler, eskiden buralar dutluktu muhabbetine girer. ne şehvet kalır, ne orgazm, ne fantezi.
bir saç kestirmeye 50 ytl veren kütük başlıgında bunların diger bir türünü incelemiş ve irdelemiştik. her ne kadar katılmasam da insan saçına önem verir, güzel kesilmesini ister filan gibi mantıklı açıklamalar gelmişti. peki buna ne demeli? 30ytl, bir fön çektirmeye.
daha geçen gün gördüm, indirim günüymüş kuaförün. halk ekmek kuyrugu gibi entel kuyrugu oluşmuş kapısında. ulan şu fön dediginiz bok saçı düzleştirmeye yarayan olay degil mi? yoksa yıllardır bizi mi siktiler, biz mi yanlış ögrendik?
tamam kuaförlük ustalık gerektirir de fön çekmede bir insan ne kadar ustalaşabilir ki? lan eninde sonunda başında boyunda fön lan bu. vuuuvv vuuuv eden bir fön makinesine bir de taraga ihtiyacın var.
bu şekilde 3, bilemedin 4 dakikada düzleşir bir saç eger zenci saçı degilse.
bizim de saçımız sıfır numara degil herhalde, biz de hergün fön ile ugraşan insanlarız. al işte ben eve aldım; arzum xl professional fön makinesi. profeyşınıl hem de, her yerde bulamazsın öyle. senin iki fön parana ben makinesini aldım, hergün kendi fönümü kendim çekerim, götüm yayarım.[kafiyeli olmadı ben de biliyorum, idare et]
ulan bu adam fön işinde çok ustalaştıysa anca amuda kalkıp filan çekiyordur fönü, öyle olur yani. bekleyin lan zaten evimi kuaför yapıyorum, artık benim eve domalırsınız paraları. hee domalmak demişken bu 30ytl verip te fön çektirdiginiz kuaför strip-bar hizmeti filan veriyor mu? anca o zaman tutar o kadar. yani sahibi gelse önünde domalsa yine o kadar etmez.
evet efenim son zamanlarda çokça karşılaşıyoruz bu sanrıya kapılmış insanlarla. otobüste cep telefonu ile konuşmanın görgüsüzlük, hatta yeri gelince hayvanlık bile olabildigi söylentileri var.
neden?
hayır ben şunu anlamıyorum otobüste konuşmayla, cafede konuşmanın, sokakta konuşmanın ne farkı var? he bagıra bagıra konuşmak görgüsüzlüktür dersin, tamam. ne yani, biri arayınca açmayayım mı? ulan görgüsüzlük olur şimdi mi diyeyim? hem kim koymuş bu kıstası? neye göre görgüsüzlük, kime göre görgüsüzlük.
otobüste telefonla bagıra bagıra konuşan, çatır çatır osurandan daha görgülüdür kanımca.
yani cep telefonu sonuçta, ufacık bebelerde bile var artık en son modelleri. hadi hava atmak için açıyor toplu bir yerde konuşuyor desen ben de katılırım görgüsüzlük oldugu düşüncesine. ama artık en yaşlı teyzeden tut en ufak velete kadar herkeste var bu. kalem gibi bir şey.
son zamanlarda otobüslerde sıkça görmeye başladıgımız kombinasyon bu. kulagında ya mp3 player'ın ya da cep telefonunun kulaklıgı, elinde de genelde felsefe içerikli kitapların bulundugu gençler dehşet verici bir hızla artmaktadır son zamanlarda. yeni moda herhalde diyip modayı yakından takip eden biri olarak ben de bunları uygulamaya koydum.
otobüslerde kitap taşıyan gençleri gördükçe sevinen amcalardan degilim ne yazık ki. hatta bunlarla taşşak geçiyorum sesli sesli.
ulan adamın kulagında bangır bangır hard rock hallelujah çalıyor, degil yanında oturan ben, öndeki burnunu karıştırıp cama süren amca bile duyuyor şarkıyı. ama eleman bir yandan da nietzsche'nin ahlakın soykütügü üstüne adlı kitabını okuyor. bu sözü geçen yazar olan sevgili kardeşim nietzsche bile bu kitabın önsözünde kendisinin etkin bir şekilde okunabilmesi için okuyucunun yorumlama sanatından ustalaşmış olması gerektigini vurgular.
ulan gerizekalı yavrucugum sen o kulagında şarkı, lambur lumbur giden otobüste mi kendini geliştireceksin, derin felsefik analizler, sosyolojik çözümlemeler okuyacaksın?
kitap okumak ta bir artistlik aracı haline getirildi ya ona uyuz oluyorum. herifin bir bok anlamadıgı o kadar belli ki. yüzü bas bas bagırıyor ben dallamayım, sırf şu hergün otobüse binen hatunu kaldırmak için bunları taşıyorum diye.
kitabı sırf vakit geçirmek için okuyor dallama. bir de hatunların dikkatini çekeyim filan diye. başka bir amacı yok yani. evde de siksen yüzüne bakmaz kitabın.