Türkiye'nin mevcut durumunu en iyi anlatan söz, en iyi anlatan şarkı.
Ölüm tüm gerçekliğiyle bütün milletimizin üzerine geliyor. Biliyorum; vedalar doğru değil, sevgiler yalan değil ama bu ülke bize hiçbir zaman açık bir kapı bırakmıyor. Bedbaht halimizi gördükçe kahroluyorum.
Arkadaşlar, zor olan basit kod yazmaktır.
5 satırlık bir kodu çeşitli kısayollar kullanarak 1 satıra düşürebilirsiniz. Ancak 5 satırlık kod, okuyan bir başkası tarafından 10 saniyede anlaşılıyorken 1 satırlık kodun ne anlattığını dakikalarca düşünmek gerekiyorsa ve bunu yaparken bir performans getirisi de elde etmediyseniz muhtemelen yanlış bir şeyler yapıyorsunuz.
Yazılım bir maliyet işidir, her iş gibi. Adamxsaat, adamxdakika, adamxsaniye dahi önemlidir. Bu sebeple yazdığınız kodu başkası tarafından en kolay anlaşılacak şekilde yazın ki diğerleri boş yere değerli vaktini kaybetmesin.
Üşenmeyin, üşenmek yazılımcıyı köreltir ve ileride maddi kayba yol açar. Üşenip 1 günde kurmadığınız bir mimari 2 yıl sonra bambaşka bir ekibin haftalarına malolabilir.
Lisenin ilk yıllarında yazım tarzına, mizah ve bilgi seviyesine hayran olduğum bazı yazarlar sayesinde sözlüğe üye olup almaya hak kazandığım ulusözlük unvanı.
Zannımca sözlüğün en kalabalık nesli 11. nesildir. Ancak her gün onlarca entry girdiğim günlerden nerdeyse hiçbir arkadaşımı hatırlamıyorum ya da buralarda göremiyorum. Sözlükçülük mü bitti, benim sözlükçülüğüm bitti bilemiyorum. Burası yıllar içinde yapacak hiç hiç hiç hiç bir şey bulamayınca girdiğim bir yer halini aldı. Şu an yeni yazarlar kaçıncı nesil, kimler popüler, kimler her gün linçleniyor, kimler en komik entryleri giriyor hepsi benim için muamma. Ha bilmek ister miydim hayır ama 2017 yılına bir tekrar dönmek isterdim.
Böyle bir girdi ile geri dönmek istemezdim ama
bu gece çok kötü hissediyorum sözlük. Hayatımın biraz durup da nefes almaya vakit bırakmadığı bir dönemine girdim. Bu gece pek çok şeyi düşünme fırsatım oldu. Ben ister miydim her şey böyle olsun, istemezdim.
Ülkeler anlaşmalarla değil kanla kurulur. Ve içimden bir his ukrayna halkının yakın zamanda kendi topraklarında yaşamayı hakettiğini işgalci ruslara ve tüm dünya'ya göstereceklerini söylüyor. Ukrayna ordusuna önümüzdeki günlerde başarılar diliyorum.
Bir rus şarkısı ama duruma gayet uygun bence. iyi dinlemeler.
Gazeteci Murat kaya tarafından bu yıl başlarında bestelenen çok güzel bir Fenerbahçe marşı.
Açıkçası çok uzun zamandır gördüğüm en güzel Fenerbahçe marşı. Dün Fb'nin hazırlık maçını izledikten sonra maç sonunda çalmış ve dikkatimi çekimştir.
Arkadaşlar büyük şampiyonlukların büyük hikayeleri, büyük ilham kaynakları ve herkesi bir araya getiren çeşitli parametreleri olur. Bu marş da o parametrelerden, o ilham kaynaklarından birisi olacak umarım. Bu marş taraftar arasında daha da yaygınlaşmalı ve dilden dile gezmeli, çocuklar mahalle maçlarında böyle marşları söylemeli.
Şu durumda tüm ihtimaller incelendiğinde en mantıklı hareketin avrupa sınır kapılarının açılıp insanları avrupaya salmak olduğu kanaatindeyim.
Türkiye açısından: mülteciler ekonomiye ağır darbe vurdu, ab'nin verdiği 3 4 milyar euronun telafi edemeyeceği kadar büyük bir darbe. Halk mültecileri istemiyor.
Mülteciler açısından: kendileri de fakir bir ülke olan Türkiye'de kalmayı çok istemiyorlar. ihtimal olsa norveç'in uç noktalarına kadar giderler.
Avrupa açısından: insan haklarına çok saygılı oldukları, insanları çok sevdikleri için mültecilere bayılacaktırlar.
Yarattığı problemin sorumlusu kalacak yeri, yiyecek aşı olmadığı için bir gecede oraya konan halk değil, 4 5 ana görevinden birisi "denetleme" olan devlettir.
Yıllardır Bu durumun bu hale gelmesine göz yuman devlet çarpık kentleşmenin de çözümünü kendisi bulsun.
Tek bir şarkının rastgele çalması tüm gecemin, yüreğimin enerjiminin içinden geçti. Kimseyi beklemiyorum, insanlara hiç olmadığım kadar soğuğum. Herkesin ruhsuz bir otomata olduğunu düşünüyorum. Şarkı belki 10. Defa tekrar ederken haftalardır sonsuz bir döngüye girmiş, ağır bir depresyonun ta içinde olduğumu farkediyorum. Üzerimdeki bu yoğun baskının kalkması için neler yapmazdım ki. Nefes alışlarım yavaşlıyor, nefes almak istemiyorum.
1. selim zamanındaki muharebeler genelde arap topraklarına hükmeden, bir diğer Türk devleti olan memlükler ile yapılmıştır. Osmanlı ordusunun gelişmiş ateş gücü ve ordu sistemi ile kolayca kazandığı söylenebilir.
Bir dönem kavalalı mehmet ali paşa ile yapılmış olan muharebeler de osmanlı'nın kendi valisiyle yaptığı çarpışmalardır. Osmanlı bu muharebelerde genel olarak başarısızdır.
1. dünya savaşındaki hicaz-yemen, suriye, ırak, filistin, kanal gibi cephelerde ise yine araplarla doğrudan muharebeler yoktur. Araplar genelde bulundukları bölgede isyan etmek suretiyle osmanlı ordusuna zorluk çıkartmaya çalışmıştır.
Belki yemen isyanları ve medine müdafası gibi olaylar arap osmanlı muharebesi şeklinde söylenebilir. Bunlar dışında başka direkt muharebeler hatırlayamadım.
Malesef sefaletin bir diğer diyemidir.
En iyisinin 22.00 gibi yatıp 07.00 gibi kalkmak olduğunu hepimiz biliyoruz ancak geceye bu kadar alışmışlıktan sonra işi olmadığı halde bu saatlerde uyuyabilen gerçekten var mıdır bilmiyorum.
Bu öğrencilerin topluma katılması için diğer öğrencilerle birlikte okuması gerektiğini savunuyorum ancak bazı zamanlarda sınıfta bulunan herkes için durum çok zorlaşabiliyor. Öğretmeninden öğrencisinden velisine kadar. Yani bazı öğrencilerinin ayrı, özel bir eğitim alması daha mı iyi olur diye düşünüyorum.