Otohaber Dergisi'nin Yazı işleri Müdürü. Kendisi otomobil konusunda ciddi manada bilgi birikimine sahiptir, ayrıca Almanca içerikleri Türkçe'ye çevirme konusunda Türkiye'deki en iyilerden biridir. Otomobil dışında hemen her konuda bilgi sahibi olması, insanın kendinden nefret etmesine sebep olsa da kendisi candır.
Dikkatli oyuncular, oyunda San Andreas'taki Carl Johnson'ın yaşadığı sokağı görecektir, ama ne yazık ki mahalle 20 yılın ardından Ballas'ın eline geçmiş!
Direksiyon sistemi fazla yumuşak kalan otomobil. Ayrıca dizel otomatik kombinasyonunda yine meşhur otomatikleştirilmiş şanzıman konularak sıçıltılmış. Otomatik modda çok fazla yığılma oluyor.
üstteki entrylerde yazanlara ek olarak bir şahin'i doğan haline getirmenin yollarından kısaca bahsetmek gerekirse;
eğer bahsi geçen şahin, 93-97 yılları aralarında üretilenlerden ise;
-tamponların alt kısmı gövde rengine boyanır
-ön tampona sis farları eklenir
-arka stoplar çerçeveli olanlarla değiştirilir
-bagaj içi halıyla kaplanır
-kaput içi keçeyle kaplanır
-ön radyatör ızgarası gövde rengi üç çizgi olanla değiştirilir
-aynalar gövde rengine boyanır
-jantlar slx jantlarıyla değiştirilir
-izolasyon güçlendirilir
-torpido kalitesi arttırılır (ki bu mümkün değil tamamen yenisinin alınması lazım)
-kapı döşemeleri ve tutamakları slx ile değiştirilir
-elektrikli cam ve merkezi kilit takılır
-far fıskiyesi takılır
-sinyal ve silecek kolları değiştirilir
-tavan ve taban halısı değiştirilir
-motor 86 HP gücündeki tempra motoru ile değiştirilirse ancak doğan görünümlü şahin olabilir. Görüldüğü gibi pek de kolay olmayan bu işlemler silsilesi görünümün dışında teknik bir takım farklılıklar da gerektiriyor.
124 HP 1,6 litrelik benzinli motor, 4 ileri tork konvertörlü otomatik şanzımanlı versiyonu huzurlu bir otomobildir.
Kapı ve bagaj kapanma sesinden dahi kendini belli eder, tınk diye metalik bir sesle kapanmaz, -dup- diye sessiz bir şekilde kapanır.
iç mekanı yeterince geniş, malzeme kalitesi rakipleriyle kıyaslandığında vasat fakat uzun yıllar boyunca görevini yerine getirecek kadar da yumuşak. Ses sistemi tatminkar. Direksiyon tepkileri ve sertliği gayet iyi ayarlanmış. Şanzımanın geçişleri oldukça yumuşak ve geçişleri hissettirmiyor. Ayrıca geri kaydırma da yapmıyor. Bu şanzımanın 2010 yılı itibariyle kullanıldığını da belirtelim.
Sağlam, sakin ve pek fazla problem çıkarmayan, heyecan istemeyenler için güzel bir alternatif. Tek eksi yanı yüksek hızlarda rüzgarlardan etkilenmesi ki bu sınıfta pek görülen bir şey değil.
2,0 litrelik dizel versiyonu kısa süre kullandığım otomobil.
Otomatik şanzımanın tepkileri başarılı, 163 HP'lik dizel motor 360 Nm torkun da etkisiyle ara hızlanmalarda fazlasıyla iyi bir performans sağlıyor. Otomobilin izolasyonu ve süspansiyon konforu da başarılı fakat; her şey bir yana, bu kadar güçlü bir otomobil için bu kadar boktan bir direksiyon sistemi "yok artık" dedirtiyor. Keyifsiz olduğu kadar tehlikeli de, yeterince yüksek hızlarda sertleşmiyor, gayet lakayıt, yumuşak, gevşek ve tamamen hissiz bir direksiyon sistemi mevcut. Yol hakkında gerekli geri bildirimi vermiyor ve yeterince direkt çalışmıyor. GM mühendisleri lütfen gitsin diğer markaların otomobillerini kullansınlar ve feyz alsınlar...
iki farklı versiyonu olan şarkı. hemen hemen hepimizin bildiği The Dub of Doom versiyonudur. Ellenmemiş en orjinal versiyonu ise MK Dub Revisited Edit'tir.
Peugeot'nun birçok huyunu geçmişte bıraktığına şahitlik eden ilk model. Silecek kolu, vites topuzu, müzik sistemi, direksiyon simidi gibi tüm detaylar 208'de artık tamamen modele özgü tasarlanmış. Direksiyonun ilerisinde konumlandırılan gösterge takımı ilk başta yadırgansa da alışılması gereken bir problem olarak görünmüyor. Bu arada direksiyon simidi standart simitlerden oldukça küçük bir çapta olduğu için çok keyif veriyor. iç mekanda kullanılan malzeme kalitesi tatminkar seviyede. Görüş açılarında yine sıkıntı mevcut. Dış görünüm olaraksa fotoğraflardakinden daha farklı olarak insanın gözü çok çabuk alışıyor. 1,2 litrelik giriş seviyesindeki 3 silindirli motorun sesi güzel olsa da daha fazlasını vaat edemiyor. Performans arayanlar 1,6 litrelik dizel ve benzinli motorlara yönelecektir.
kullanılan sac malzemesi gerçekten kibar olan otomobil. istanbul gibi büyük şehirlerde yaşıyorsanız, sürekli avm otoparklarında sorumsuzca kapıları açan ibnelerin kapılarıyla yaptığı göçüklerle moraliniz bozulur.
2009 yılı Eylül ayından 2012 Mayıs ayına kadar aralıksız hergün 3-4 saat müzik dinlediğim, bana mısın demeyen ancak metrobüse binme telaşıyla jak bölümünde kablo kırılması sebebiyle sağ kulaklığının perte çıktığı, fiyat/performans oranı %99 olan kulaklık. Üç yıl içinde bariz şekilde sesin düzeldiğine de şahit oldum. Zamanla bass tonlar derinleşti, tiz tonlar yumuşadı.
Ve sözlüğe katılma sebebim de bilgi odaklı entryler yazmaktı. Arada bir bir iki entry okuyup gülmek de tabii ki herkesin olduğu gibi benim de hakkım.
amma ve lakin gördüğüm kadarıyla "uludağsözlük"'n içine sıçanların yeni nesil olması gibi bir durum söz konusu değil. Aksine eskiden yeniye umarsızca herkes sıçıyor. Üzülerek söylüyorum ki sözlük 10.06.2012 tarihi itibariyle gerçek manada bir sike benzemiyor. istisnalar elbette kaideyi bozmayacaktır fakat; sözlükteki yazarların çok büyük bir kısmı kesinlikle ziyan. Yok yani, kurtarır hiçbir yanı yok. Eksici ibneleri de geçtim hadi, hadi cinsel içerikli abazyan muhabbetleri de geçtim, siyaseti, politikayı da geçtim. Yahu bir sözlükte hiçbir sikim olmaz mı? Çok büyük umutlarla katıldığım sözlüğe çoğu zaman yazmayı geçtim entry okumak için dahi girmek istemiyorum. Bu iş çığırından çıkmış gibi gözüküyor ve bir ekşi sözlük olması için kafadan beş yıla daha ihtiyacı var maalesef.
Bu konuda en iyisi Volvo iken ironik bir şekilde en berbatı ise Volvo'nun sahibi olan Geely modelleri oluyor. O kadar kötü ki camlar kapalı bir şekilde seyahat etmek imkansız.
Her otomobil firması bunun üzerinde ayrıca çalışıyor ve neredeyse tüm marka otomobillere bindiğim için şu sonuca ulaşabildim; içlerinde en güzel kokanları ise sırasıyla; Volvo, Opel, Range Rover, Audi. Opeller bariz kavun kokuyor. Volvolar ise ilginç şekerli bir kokuya sahip. BMW, Mercedes gibi otomobiller ise bariz kaliteli deri kokuyor.Bu konuda en iyi Volvo denilebilir.
beni acayip duygulara sokan aslında gereksiz kokulardır. Neden bilmiyorum ama bu hani aynalara asılanları var ya, beni direk çocukluğuma götürüyor. Ve itiraf ediyorum ki hindistan cevizli ve vanilyalı olanlarına bayılıyorum. Hele ki doksanların ortalarında kırmızı şahinimizde bir koku vardı böyle, bulamadım gitti arkadaş. Little Trees'in çam ağacı şeklindeki kokularından biri olabilir sanırım.
işin kötü tarafı bu kokuyu sevmeyenlerle cebelleşmek zorunda olmak. Otomobile baba ya da babaanne gibi aile fertleri binince direk kokuyu atıyorlar olan 5 liraya oluyor. En iyisi gizli bir yere koymak.
Altın yıllarını doksanların başından ortalarına kadar yaşamış olan müzik türüdür. Özellikle 92-96 yılları arasında ortaya koyulan eserler, şimdilerde "House music yaptığını sanan David Guetta" gibi ucuz adamların yaptığı işlerden çok daha saygı duyulasıdır. Kerri Chandler, Roger Sanchez, Mood II Swing, Grant Nelson, Master At Work gibi kişilerin/grupların yaptığı işleri dinledikçe neden on yıl daha erken doğmadım diye sormadan edemiyorum.
hem arazide hem de asfaltta oldukça becerikli bir tomofil. Tasarımı fütüristik olsa da arka koltuk sırası yüksek cam çizgisi sebebiyle oldukça klostrofobik. Sürüş pozisyonu ise roadsterları aratmayacak kadar alçakta ve keyif veriyor.
Yeni yüzüyle yollara çıkacak olan otomobil. iç mekan kalitesinde artış var, ön yüzü ağabeylerine oldukça benziyor. En büyük yenilikse yazın gelecek olan 1,1 litrelik dizel motor.
200 km/s hızla giderken dahi hızı hissettirmemekte usta olan otomobil. Ayrıca aktif koltuklar sayesinde elektronik olarak yan destekler virajlarda sürücü ve yolcuyu tutuyor. Düşük hızlarda hele ki yerler ıslaksa ESP ışığının hiç sönmediğini görebilirsiniz; arkası fazlasıyla oynak. Sesi ise gerçekten tahrik edici.
ses izolasyonu ve süspansiyon konforu gerçekten tatmin edici, bluemotion modelinde lastik ve rüzgar gürültüsü yüksek hızlarda duymak dahi oldukça zor. Ayrıca iç mekan kalitesi de gerçekten takdir edilesi. ne var ki bir şekilde çok "steril" hissettiriyor, eğlenceden ve keyif vermekten uzak, iç mekan da bunu destekliyor.
Muhteşem ötesi olmayan otomobil. Tasarım anlamında iyi hissettirse de mekanik anlamda vasatı aşamamaktadır. Zevksiz kullanımının yanı sıra test aracındaki gibi kısa bir sürede bitmiş güvensiz baskı balata takımı da düşündürmektedir.
kışları göt donduran bir yer, geçen sene açıldı. Mahallenin avm boşluğunu büyük ölçüde kapattı ve birçok konuda başarılı olduğunu söyleyebilirim. özellikle sabahları kipa'nın kafesinde komik rakamlara kahvaltınızı yaptıktan sonra yukarda çayınızı yudumlayabilirsiniz. Ayrıca bu aralar hep 80'ler, 90'lar çalıyorlar bu da artısı.