en etkili yöntem kucağına alıp tepedeki avizenin aksesuarlarına baktırmaktır.avizenin camında ışığın renkli hareketlerini gören çocuk hipnoz olmuşcasına bakar sizde o arada sessizliğin tadını çıkarıp kaynaşma fırsatı bulursunuz.
Ototiter, dediğim dedik bir o kadar zeki ve hemen her durumda yeni fikirler geliştirebilen erkektir. Gezmeyi de sever bunlar efendim. Huyuna gittiğinde pamuk gibi olurlar.
Her gün sabahın köründe kalkıp istanbul-izmit arası gitmek. Müşteriye ve patrona güler yüzlü olmak uğruna yüzüne kocaman bir gülümseme yapıştırmak ve devam etmektir nasıl gidiyorsa öyle.
gebze-harem
*: arka boş oturun.
(arkada dört kişi dördü de belli*) pis pis sırıtırlar birde üstüne."aha geliyor!" okunur düşünce balonlarından.
bi cesaret hadi dersin de gönlün elvermez. "ben biraz sonra ineceğim"le şoför ikna edilmeye çalışılır. Bu sırada şayet bir yolcu binerse...
içsel upuzun bir oh çekilir ayakta ve huzurlu yola devam edilir.
Tabi eğer şanslıysan...
saçma şirketin öğlenleri sana attığı büyük kazıktır.
evet abartma değil. her öğlen yemeği arasında sekiz kişiye bir polo araba verip bakalım benim personelim tırı yükleyebildiği gibi kendini de yükleyebilecek mi diyen yönetici hareketidir.ikinci bir aracı sizinle paylaşmaktan acizdir kendisi.
Balık konservesi gibi dizilip indiğinde aynı düzende boşaltmaktır.
Lojistiğin temelini öğretir efendim.
insanı deli eder efendim.
Açmak istersin suratına kapatır.
Bir daha ve yeniden...!
Tam yakalarsın bu sefer de sana laf söylemeye başlar. Neden beni aramıyorsun diye.
Tabi kendini zeki zanneden insan kişisi bilmiyordur ki telefonunun numarası gizli.
Sonrası malum..
Bir anda boşluğa düşmüş hissine kapılan adamdır.Alışınca bütün lüzumsuz sitelere girdiğini fark eder kendisi.Daha kesmedi mi tüm çalışan insanların yanına yapışıp gereksiz muhabbetler yapmaya başlar.Sonra yavaştan hayallere vurur kendini dalar ve kopar taa ki saat altı olup eve dönüş başladığı ana dek...
Henüz nasıl davranması gerektiğini kavrayamamış kişi hareketi.
Arkadaşlar yanında sevgili sevilmez gibi bir mantığa girmiştir kanımca ya da adaptasyon aşamasını geçememiştir kendisi.
Oturma odasından tuvalete giderken karanlık koridordan korkan bu sebeple ardından gelecek koşmak, şarkı söylemek, elindeki oyuncağı duvara vurarak ses çıkarmak gibi anlamsız hareketleri yapmamızı sağlayan korkulardır efendim.
bir türlü sıcağa eremeyen havanın attığı büyük kazıktır.Çalışmaktan soğutur ayrıca sıcak birşeyler içip ısınma ihtiyacı sonucu tüm gün tuvalete gitme isteği artar.
karşı apartmanda oturan tuğçe diye bir arkadaşın varsa ve sesini duyuramıyorsan eline geçen patetes itinayla apartmana atılır çok dikkat edilmesi gereklidir.şayet 1.kat ıskalanıp farklı bir daireye denk gelirse kapınızda agresif ve şikayet sever bir komşu belirebilir anneden fırça yiyebilirsiniz.ama o patatesler yüzsüzce atılmaya devam edilir.
genellikle baharda papatyanın bollaştığı zamanlarda fotoğrafta nasıl güzel çıkarım derken sergilenen genel davranıştır efendim.
O çiçekle anında bambaşka bir ruh sergiler kendisi.
o pembe bulut denilen sanal görseli görmek bir anda kanatlarım mı çıkıyor diye sormak içinden o şapşal gülümsemeyle etrafa bakmak ta görememek hiç birşey. şayet içtense ve yerindeyse...
bir kere aşık olur insan bir çok kez sever de o bir kereyi unutamaz terketsede bırakıp gitse de içinden nicelerini saysa da aydınlanan sabahla yeniden aklına gelir.düşündüğü anda içi acır uzaklaşmak istese de yapamaz ve sen ona bu acıları yaşatmak istemezsin ama o kadar yalancı olamamışsındır işte dürüstlük acı verir ve sen belki de o acıları en sert şekilde yaşatırsın karşındakine ... işte unutmak ve unutulmak bundandır ama olmaz.
bilmediği bir konu üzerinde çok biliyormuşçasına yorum yapması,
kendini acındırması olduğundan daha vahim bir hale bürünmesi yada tam tersi durumu..
umursamıyormuş gibi davranıp soğutmayı becerdiğinde olayı tersine çevirmeye çalışması.
bitirir siler efendim.
lunaparktaki hız trenleri gibidir.Yavaş yavaş heyecanlandırır sizi aynı zamandada korku vardır içinizde. sonra tam zirvedeyken dursun orda dersiniz ama devamını da merak edersiniz.sonra sakinleşir tamamen bitti dersiniz ama bi kere daha denemek istersiniz ya alın size iki yüzlü aşk..
insan çok sevdim der de bir anda sevilmediğini görür ya yavaş yavaş mesafeler girer kalplerin arasına yalvarırcasına ufacık bir sevgi dilenirsin de hiç bir karşılık göremezsin.. işte gerçekten kalbin acır o zaman acır da söyleyemezsin susarsın.. o gün kopar kalbinden parça parça aşkın kara kabukları ve düşer gözlerinden damla damla ferahlatana kadar yüreğini..