bugün

çevresindeki diğer insanların da morallerini bozmamak için yapılandır.böyle durumlarda en güzel çözüm,ortamdan acilen uzaklaşmak ve kendinle başbaşa kalmaktır.belki ağlamak...
(bkz: kendini kandırmak)
(bkz: dediler ki)
(bkz: mutlu olmak senin elinde)
(bkz: nah)
(bkz: yapmacıklık)
(bkz: esra ceyhan)
göz yaşlarını içine akıtmak,sahte gülücükler saçmak etrafa için ağlarken.
zaman zaman çevrenize içinizdeki oluşan garip duyguları, üzüntünüzü, ya da burukluğunuzu yansıtamamak için onların yanından uzaklaşana kadar bir rol yapma durumudur ki; kişi kendiyle baş başa kaldığı anda her şey daha pis koyar, daha kötü olur... yapılmamalıdır.
son 6 aydır devamlı yaşadığım ruh hali. zor bir hadise.
(bkz: doğan görünümlü şahin)
(bkz: karşısındaki insanı kandırmak).
Maskelerle yaşamaya alışmakdan ibarettir.

(bkz: Mutlu olmadığı halde belli edemeyen istesede başaramayanlar)
hayatla bir nevi dalga geçme çabası.
ağzınızın kenarındaki içinizi kanatanlardan olan kırmızılığı soranlara kızılcık şerbeti içtiğinizi söylemenizdir...
(bkz: o palyaço benim)*
''bosuna rol yapiyorsun. ne kendini ne de cevrendekileri kandirma. boyle giderse daha cok mutsuz olacaksin.'' tarzi sozlerin kendi kendine soylenmesi ile vazgecilen durumdur. elbet pes edilir.
bilmem zor mu?

gir kalabalıklara, kalabalık dediysem yabancı değil arkadaşlarının arasına... bunlar sıkı dost dediklerin değil karıştırma, öyle hemen kendini bırakma. mutsuzluk zehirinin ucuz panzehiri karışmaktır insanlar arasına.

hala evdesin di mi? üşeniyorsun hazırlanmaya. hadi kalk artık, kafa dağıtmalısın sağda solda.

üzgün süzgün, düşünceli, kırgın yürü yolda. kime ne? kimse seni izlemiyor ya. sıkıntıların bir kısmını evde bıraktın nasılsa. yükün az hadi! gidene kadar arkadaşına az vaktin var kendini toparlamaya.

hah geldin mi? ev kalabalık belli. silkele kendini. "gülmekten gözümden yaş geldi" diyerek acının kanattıklarını dökerken az yalan söylemedin etrafına. bir idman daha az gelmez sana. de haydi çal kapıyı şimdi...

mümkünse çok konuş, gül hatta. kahkaha patlat ara sıra. sonbetten kopma. cümlenin son kelimelerini yakalayıp aval aval kafa sallama.

elini kolunu sallayarak bir şeyleri anlatmayı sevdiğini bilirim. saklama bağdaş kurduğun bacaklarının arasına o elleri.

gitmeye niyetlenirken "tekrar görüşelim" de mutlaka. ileriye dair umudun var gibi bir tavrın olsun hep. uygulayamayacağın planlardan bahset. "yalan söyleyemem ben" deme, yalancısın sen şimdi...

sonra git evine nasıl istersen. kime ne? kimse seni izlemiyor ya...
(bkz: polyana)
tüm geceyi ağlayarak geçirdikleri için kıpkırmızı olan gözlerine "dün de sabahladın di mi? eğlen bakalım ohh valla" yorumunun yapılmasına gülerek karşılık verip, ne kadar eğlendiğinden bahsedebilmektir. insanı çok yorar, çok yıpratır ama etrafında sadece mutsuz olman için ellerini ovuşturarak bekleyenler ve mutsuzluğunun sebebini tüm beyin hücreleriyle uğraşsa bile anlayamayacak kişiler varsa zorunludur.
(bkz: maskeli balo)
gayret etmektir. en azından mutsuzluğu kendi içine hapsedip yakın çevreye zarar vermememktir. bir tebessüm bile yeter pozitif ortamın inşası için. bu sebepten insan kendi mutsuzluğunu başkalarına dayatma hakkını kendinde görmemelidir.
kimseyi sıkmamak adınadır. kibarlıktandır birazda. ama hep dertler sana anlatılır, sen güzin abla modunda gezersin ayrı konu.
transparan gülmektir. gülmeye çalışmaktır. şeffaflaşan, zoraki gülüşlerinizde oluşan burukluğun içerlerinizde büyük yansımalarının olduğunun anlaşılmasıdır.
hayata dair, kalbindeki umudu, güzelliği ve tüm iyi niyetlerini canlı tutmaktır.
Üniversite okuduğum yıllar boyunca takındığım maske.
içimde Şefini Kaybeden Bir Orkestranın Hüznü Var, Dışımda Charlie Chaplin Gülüşü...
pollyannacılık mı desem bilmem ki. zor şeylerden biri ama. herşey berbat giderken sırf etrafındakileri üzmemek için gülmek ya da neden moralin bozuk gibi sorulara maruz kalmamak için asık suratına herşey yolunda ifadesini yerleştirebilmek. oyunun finaliyse içe ata ata biriktirilen şeylerin bir anda patlamasıyla gerçekleşir muhtemelen.