mezun olmama günler kala adanadan ayrılmama en çok içerlememe sebep olan şey. yemeyenler bilmeyenler zevksizler bok atmasın lütfen! tek sevindiğim şey evlendiğimde yerleşeceğim memlekette bulunuyor olması. izmirin şırdancısını zengin etmeye geliyorum!
elbette böyle filmler için az şey yazılır çoğu kişi bilmez izlemeye gerek duymaz zira aklınızı zorlar böyleleri.
harika bir filmdi yeterince can acıtıcıydı james mcavoy hayranı biri olarak izlediğim için çok mutluyum.
duvarları boş boş izlememe sebep olan hede. daha dün sabah manitası olan kendince özerk kendince özgür bir hatun idim... oysa bu sabah herşey değişti. yılbaşı haftası gelin kız olarak sevgilimin ailesiyle tanışmaya gideceğim. buda yetmezmiş gibi sömestr tatilinde isteneceğim. yazınca bile hadi lan ordan bu ben olamam diyorum hala ama tüm bunlara hiçbir baskı altında kalmadan bilincim açıkken evet dedim.
daha düne kadar ales kitabım elimde, aslında avustralyaya mı gitsem okul bitince kafasındaydım şimdi kendimi pırlanta yüzük modellerine bakarken buluyorum. güvendiğim tek şey yaptığım peşin pazarlık sözlenirim ama yıllar sonra evlenirim budur benim garantim!
herşey bir yana aklımı deli gibi kurcalayan çok önemli bir sorum var: evlenme teklifindeki pırlanta yüzük söz yüzüğü yerinede takılır mı?
teyzenin ruh hali yaptıkları beni çok ilgilendirmez zira çok sağlıklıda bulmadım davranışlarını. yinede dinci! yavşaklarla içinde allah insan sevgisi olan gerçek müslümanların ayrılması açısından güzel bir video olmuş.
not: burasıı fatih diye kırıta kırıta konuşan abi sen bence sakalını falan kes ya.
babasının süsü, kuzusu anlamına gelir diye okudum. babamla 23 yıl boyunca hiç kuramadığımız ve bu sene tamamen koparıp attığım baba kız ilişkimizi düşününce iki adımdan birini zeynep koyması ne komik.
bundan 5 yıl önce eski evimizde kardeşimle aynı odada kalıyoruz. o 9 ben 18 yaşındayız. neyse bir kış gecesi 2-3 suları uykumda birinin beni izlediğini hissettim uyanıp arkamı döndüm o sırada annem odadaydı ayakta durmuş bana bakıyordu ona dönünce arkasını dönüp hızlıca odadan çıktı yandaki kendi odasına girdi. anne falan dedim ama takmadı sonra kardeşimin yatağının boş olduğunu farkettim dedim bizim oğlanmış meğerse döndüm yine vurdum kafayı yattım. yalnız garip olan kardeşim korktuğu için odada gece lambası açıktı ama odada gördüğüm kişi o ışığa rağmen oldukça karanlık görünüyordu. hem saçları ve vücut tipi aynı annemdi ben bunları düşünürken uyuyakaldım.
ertesi sabah uyandığımda önce kardeşimle konuştum gece su içmek için mutfağa gittiğini annemi bizim odamızdan çıkıp odasına girerken gördüğünü saçlarının çok dağınık olduğunu ve hızla hareket ettiğini söyledi. bu safer annemin yanına gittik ve annem bize hiç uyanmadığını söyledi. ailecek tırsıp bu olayı pek dile getirmemek üzere kapattık.
anacığımın gençlik aşkı. istanbulda otel kapılarında nasıl beklediğini, bir kez dans etme şansı elde ettiğini övünerek anlatırdı hep. gözyaşları içinde öğrendi acı sonu.
allah rahmet eylesin bence büyük usta ve gerçek bir beyefendi idi. mekanı cennet olsun.
uzun zamandır izlediğim en iyi gerilim filmi. adeta sinirleriniz bozuluyor, bir kaç sahnede gözlerinizi yada kulaklarınızı kapama ihtiyacı hissediyorsunuz. ama gereksiz bir gerilim değil film bunun hakkını veriyor. iyilik yapmak, aile bağları ve tsunami etrafında dönen şahane bir film. ayrıca kader olgusu büyük yer tutuyor filmde.
ewan mcgregor ve naomi watss elbetteki güzel oynamışlar, çocuk oyuncular filmi parlatan isimler olmuş. tom holland cidden çok iyi ama en çok bayıldıklarım samuel joslin ve aşırı sevimlilikten ısırmak istediğim Oaklee Pendergast. bu iki ufaklık az rolle çok fazla duygu aktarıyorlar.
hiç tahmin etmezdim bir berksan şarkısı dinleyip de içleneceğimi. berksan lan o çilek dudak yani bildiğin ve ben bu zıpırın büyük yalan şarkısında üzüm üzüm üzülüyorum.
2 gün evel arabadaydık onunla sevdiğim adamla, iki çift başka bir şehre gezmeye gitmiş dönüyoduk mutluyduk. gezdik tozduk, alışveriş yaptık başka bir şehirde olmanın rahatlığıyla yolun ortasında sevgilime sarılıp bağıra bağıra düet yaptık insanlar bize gülerken. arabada arka koltukta oturuyoduk bacaklarım onun kucağındaydı bu şarkı çalmaya başladı. hareketli öylesine bir şarkı işte, dans ediyodum o da beni izliyodu güzeldi yani çok güzel.
dün gece geçirdiğim kıskançlık krizi sonucunda o adam şimdi yok ve bu şarkıyı dinleyip ağlıyorum amk. lan bileydim daha güzel daha acı bir şarkı dinlerdim. ah be sevgilim dön gel yine ağzına sıçarım söz ama bu sefer fonda sezen çalarım. olmuyor berksan bizim ayrılığımıza yakışmıyor, bu kadar karı dudaklı bir adamı görüp üzülemiyorum yapamıyorum!
hiç ucuza almadığım hayvan gibi para verdiğim telefon. pişman mıyım? kesinlikle h-a-y-ı-r! ben bu telefona aşığım arkadaş apple halt etmiş afedersin. kim ne derse desin her kuruş hakkı.
ben onun beyaz rengini, elime bir türlü sığdıramadığım güzeller güzeli kasasını, daha almadan ezberlediğim özelliklerini falan yerim yeeer. *
iphone son derece uyuz olarak ve note 2 yi elime hiç hiç sığdıramayacağımı bilerek en doğru seçimi yaptım. sizde yapın alın aldırın verelim sırt sırta aksın gitsin all sharelar *
gökhan gönül'ün bugün yaptığı açıklama: hocamız bize geriye yaslanın demiyor elbette ama golü attıktan sonra maç içindeki psikoloji yüzünden geri çekiliyoruz çünkü golü atmışsın, geriye çekilip gol yemezsen 3 puanı alırsın. olay bundan ibaret.