postmodern romancılığın günümüzdeki en iyi temsilcisidir.edebiyat ödülü aldığı vurgulanmalıdır.yoksa kendisinin ödüle layik bir tarafının olmadığı kanaatindeyim.
17 dakika boyunca "ben kimim ? yaşamla ölüm arasındaki çizgi ne kadar ince ?" benzeri sorular sormama neden olan hayatımın şarkısı.
üçten fazla dinlemede filozof olabileceğiniz şarkı.
"seni düşünmek güzel şey
ümitli şey
dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
fakat artık ümit yetmiyor bana
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum.." 30 Eylül 1945
ömrünün yarısını maphuslarda geçiren biri özlemin ne demek olduğunu çok iyi biliyordur hiç şüphesiz.
sensiz de denizi seyredebiliyorum
hem dalgaların dili seninkinden açık.
nekadar hatırlatsan kendini boş
sensiz de seni sevebiliyorum.. özdemir asaf
herşeyin değerinden çok fiyatının bilindiği bu dünyada böyle olmalıyız belki de..
aşk uyumadan önceki son şey, uyandığın zamanki ilk şeydir.(aşkname) demiş işi bitirmiştir.günümüzde tarihi roman denildiğinde aklıma gelen ilk isimdir.divan edebiyatını sevdiren adam olarak anılır.nitekim sevdirmiştir de.
"ne içindeyim zamanın
ne de büsbütün dışında
yekpâre geniş bir ânın
parçalanmaz akışında." derken sanki anne karnındaki bebekten bahsetmiştir üstat.
saatleri ayarlama enstitüsü bambaşka bir harikadır.henry bergson'un zaman kuramı ile ilgili nice bilgi edindiğim bir eserdir.henry bergson'un kendisini okusam bu kadar zevk almazdım muhtemelen.böyle bir adam yeryüzüne bir daha gelmez kanısındayım.
internet üzerinden yapılmış olan "istanbul otobüsünü seçiyor" isimli bir anket sonucunda eski kırık dökük otobüslerin yerini yeni nesil otobüslerin alacağını okumuştum.
buyrun bu da resmi: http://www.kurultay.net/r...babasi-kim-2011-04-22.jpg
fikir babasından çok bu rengi çok mu aramışlar merak ettim doğrusu.ya da ankete sadece bayanlar oy vermiş olabilir.
"ulan kasımda aşk nasıl başka olur ?" diyip denemişim ve görmüşümdür.kasım ayları genellikle ülkemizde yağmurlu geçer.yağmurda da sevgiliyle yürümek hoş romantik birşeydir.