“insan optik bir illüzyon aslında. Zira senden uzaklaştıkça gözünde büyürken, sana yaklaştıkça gözünde küçülür. işte tam da bu illüzyon nedeniyle, sahip olduğunuz bir şeyin kıymetini kaybetmeden fark edebiliyorsanız eğer, siz müthiş bir insansınız. Ne mutlu size...”
beykoz rüzgarlıbahçe’de bulunan, istanbul’un en iyi dönercilerinden biri. günün hemen hemen her saati kalabalıktır, özellikle öğle yemeklerinde kapıda uzun kuyruklar oluşur. ama bu kalabalığa rağmen servis konusunda hızlı ve ilgili çalışanlara sahiptir. havuç dilim baklavası mutlaka denenmeli.
iyisiyle kötüsüyle öğrencilik yıllarımın geçtiği, kadıköy’ün merkezinde yer alan kampüs. kampüsün küçük ve plansız yapılanması, binalarının lise binası gibi olup üniversite havasından yoksun olması, hiçbir fakültede doğru düzgün amfi bile olmaması, simit ve altıgen cafede takılmak dışında yapılabilecek sosyal aktivite imkanın sınırlı olması gibi olumsuzluklarına rağmen kadıköy’ün merkezinde olmasıyla, insana birçok anı biriktirmesine olanak sağladığı için yine de sevdiğim kampüs.
2002’de ingiltere’de kurulmuş ındie rock grubu. favourite worst nightmare albümü ile takip etmeye başladığım ve o günden beri kopamadığım grup. her albümlerinde kendilerini değiştirmelerini ve geliştirmelerini seviyorum. nirvanaya ulaştıkları am albümü sonrası beş yıl bekledikten sonra tbh+c gibi bir albüm çıkarttıklarında herkes gibi ilk dinlediğimde şaşırsam da sonradan müptelası oldum. alex turner vokali, söz yazarlığı ve karizmasıyla benim için şimdiden efsaneler arasına adını yazdırmıştır. ayrıca alex, bir diğer grubu the last shadow puppets ile de güzel işlere imza atmaktadır.
2014 cannes film festivalinde büyük ödül olan altın palmiyeyi kazanmış nuri bilge ceylan filmi. insanların güler yüzlülüğünün altındaki fırsatçılığını, bencilliğini, özgürlüğünü, gururunu, farklı karakterlerin çatışmasını kısacası insan denilen varlığın insanlığını çok güzel gözler önüne sermiş bir film. tüm oyuncular rollerinin hakkını vermiş, ancak haluk bilginer her zamanki üstün performansıyla diğer oyuncuları biraz gölgede bırakmış gibi. görsel olarak fazla bir şey söylemeye zaten gerek yok klasik nuri bilge kalitesi, her sahnesi fotoğraf karesi gibi etkileyici görüntüler yakalamış yine.
insanların doğum, ölüm, hastalık, sakatlık, emeklilik gibi yaşamını; kaza, yangın, deprem, hırsızlık, sel gibi mal varlığına etki eden, önceden bilinmesi beklenmeyen olayları, bu olaylardan kaynaklanacak finansal etkileri inceleyen bir bilimdir.
aktüerya bilimi üniversitelerde lisans ve yüksek lisans programları arasındadır. aktüerya programının amacı bizleri bilebilecek durumda olmadığımız olaylara karşı doğabilecek olumsuzluklara karşı finansal açıdan korumak, hasarları en aza indirgemektir.
lisans programları: marmara, hacettepe, karabük ve kırıkkale üniversitelerinde, yüksek lisans programları: marmara, hacettepe, odtü, bahçeşehir, yaşar ve ufuk üniversitelerinde bulunmaktadır.
mezunlarının sigorta şirketleri, finans kurumları, fon yönetimi şirketleri, devlet kurumları, üniversiteler, araştırma ve danışmanlık şirketleri gibi geniş bir çalışma alanı bulunur.
ancak aktüer unvanı alabilmek için bu bölümü okumak yeterli olmayıp, hatta şart bile olmayıp, hazine müsteşarlığının açtığı 4 aşamalı sınavda başarı göstermek gerekmektedir.
yurt dışında prestijli meslekler arasında yer alırken, ülkemizde ne yazık ki hak ettiği değeri göremeyen bir meslektir.
kızların ve erkeklerin aynı takımda olarak oynadığı dünyadaki tek takım sporudur. takımlar 8 kişi olup, 4 erkek 4 kız şeklinde olur. amaç rakip takımın potasına 360 derecelik açıdan topu atarak sayı kazanmaktır.
2012'de ingiltere'de kurulmuş, gelecek vaat eden, alternatif rock grubu. özellikle amsterdam, live like animals, broken machine, drawing pins parçaları gayet başarılı.
2008 yılının son aylarında ortaya çıkan ve birçok ülkeyi olumsuz yönde etkileyen ekonomik gelişmeleri, finansal hizmetler sektörünün abd' de sistemik yolsuzluğa neden olmasını ve bu sistemik yolsuzluğun sonuçlarını anlatan belgesel film. eleştirmenlerden olumlu değerlendirmeler almış ve en iyi belgesel film oscar ödülünü kazanmıştır.
"yalnızdım, ama bir kente yürüyen ordu gibiydim..."
jean-paul sartre'ın 1938 yılında yayımlanan edebiyat alanındaki ilk eseri. öyle oturayım okuyayım biraz kitaplardan değil, oturup yoğunlaşılması gereken, okudukça üstüne düşünülmesi gereken kitaplardan. hayat ve varoluşla ilgili incelemelerini genel olarak zevkle okudum ve okurken sonunu nasıl bağlayacağını merak ettim. kitabın sonu da kitaba yakışır bir biçimde bitti ne eksik ne fazla..
1964 yılında kendisine verilmek istenen nobel edebiyat ödülünü geri çevirmiş fransız yazar ve düşünür. felsefi içerikli romanlarının yanı sıra kendine özgü olarak geliştirdiği varoluşçu felsefesiyle 20. yüzyıla damgasını vuran düşünürlerden biri olmuştur. nobel edebiyat ödülünü geri çeviren tek yazardır.
(bkz: bulantı)