bunun komünizmin ideolojik içeriğiyle alakası yok. 45 yaşında biri, muhtemelen evlenip çoluğa çocuğa karışmış, bakması gereken bir ailesi var. bu kadar sorumluluk altında insan başka ne düşünebilir ki?
komünist bir ülkede yaşayan 45 yaşın üzerinde bir insan da kapitalizmi savunmazdı muhtemelen.
durumu şu anki iktidardan bağımsız ele almak gerek. belli bir grubu -haklı olarak- havuz medyası diye nitelendirip aşağılıyoruz. fakat kendisine muhalif olan medyanın da özgür olmadığı çok açık. misal cumhuriyet veya birgün gazetesinde bir yazar akp'nin bir faaliyetini ya da icraatını öven bir yazı yazsa akıbeti ne olur? iktidarın yaptığı haksızlıkları her gün manşetlerine taşıyan bu muhalif gazeteler, kendi tayfaları -en kibar tabirle- bir gaf yaptığında sessiz kalıyorlar. bu özgür basın mıdır? evet iktidarın sırtından geçinen gazeteler özgür değil. ama muhalif basında da durum farksız.
görüşü her ne olursa olsun basın kuruluşu karşıt görüşün en ufak hatasını bile gözünden kaçırmazken sırf kendi görüşünden diye başka bir kişinin yaptığı haksızlığa göz yumuyor.
bu yurtdışında da böyle.misal suriye de yaşanan savaşı öyle birbirlerinden farklı anlatıyorlar ki insan neye inanacağına şaşırıyor.
hiçbir medya kuruluşu güvenli değil görüşü ne olursa olsun. kendi akıl ve vicdanımızdan başka güvenilebilecek hiç kimse yok.
günümüz müslüman hoşgörüsüzlüğünden pek bir farkını göremediğim kampanya. kimse size dünya görüşünü inancını dayatmıyorsa rahat bırakın o insanı. saygı duyun demiyorum, tahammül edin. bu kadarı da mı zor? bu kadar mı geri dönülmez yola girdik, anlamıyorum.
halk hareketi, halk desteği olmadan gerçekleştirilmesi mümkün olmayan kurtuluş mücadelesinin başarıya ulaşması halkın verdiği yanıtı gösterir nitelikte olduğundan sorulmasına gerek olmayan sorudur.
işbu entry kişinin şair kimliğinden ayrı olarak yazılmıştır.
tarihimizin en büyük döneklerindendir. tek parti döneminin sonuna kadar yazdığı yazılarla atatürk sevdalısı kesilirken, dp iktidarı ile birlikte tam bir atatürk,cumhuriyet ve chp düşmanı haline gelmiştir. adnan menderes'in başbakan olduğu dönemde örtülü ödenekten resmi kaynaklara göre toplamda 147.000 tl almış bunun karşılığını Büyük Doğu dergisinde chp ve atatürk düşmanlığı yapıp menderes ve dp'yi yücelterek ödemiştir.
cumhuriyet tarihiyle ilgili yazdığı yazıların kaynaksız kulaktan dolma bilgilerle dolu olmasını geçtim, birçok gerici saldırının da önünü açmıştır. (tan matbaası baskını ve ahmet emin yalman'ın öldürülmesi gibi)
bu şahsın kumara ve içkiye olan düşkünlüğü göz önüne alındığında kamuoyuna dindar bir kişi olarak sunulması ve bugün en üst makamdaki kişilerce ''üstat'' olarak anılması kafalarda soru işareti oluşturmaktadır. nitekim farklı dönemlerde aldığını belirttiğim 147.000 liranın tamamının yazı ve dergi işlerine gittiğine inanmak kendini kandırmak olacaktır elbette.
necip fazıl yazdığı yazılarla sadece günümüz siyasal islamcılarını aydınlatmamış (!), yaptığı bir konferansta dersim gerçeğini (!) kendince anlatıp o gün o konferansın dinleyicileri arasında bulunan abdullah öcalan'ı da etkilemiştir.
necip fazıl kısakürek öldü fakat o dönem yüklendiği misyonu bu dönemde yüklenenler var ne yazık ki. sadece isimler farklı ama misyon aynı. çıkarttıkları devlet destekli tarih dergileriyle, sürekli çıktıkları programlarla tarihi ters düz etmek suretiyle atatürk'e ve tek parti chp'sine hakaret eden tipler günümüzde el üstünde tutulmaya yüz tutuyor ne yazık ki.
neyse ki biliyoruz, savaşmamız gereken ideolojiler değil, siyasal islam değil, ya da menderes,erdoğan vs. değil. savaşmamız gereken şey cahillik.
insanlar ayrışma konusunda geri dönülmez noktaya geldiğinden ütopyadır. artık barış yoktur, çıkar ilişkileri vardır. rekabet vardır. arkadan iş çevirme vardır.
ayrıca savaşlarla yayılan din barış getirmez. hatta direk ''dinler barış getirmez.'' bile diyebiliriz.
fin black metal grubu horna'nın son albümünün adı. ilk albüm çıkardığı günden beri çizgisini koruyan grup bu albümde de bekleneni vermiş kanımca. black metal severler kaçırmasın derim.
en çirkininin bile yurdum abazası tarafından götü kaldırıldığından çekilmeyendir.
ayrıca bir erkek için gerçekten arkadaş olunmaması gerekendir. kızlar kendi aralarındaki kıskançlık haset vb. gibi nedenlerden bazı şeyleri kendi aralarında konuşamazlar. bu konuşamadığı şeyleri de gelip biz erkeklere anlatırlar. yani anlayacağınız kız arkadaş muamelesi yaparlar erkeklere.
bak aklıma geldi yine sinirim bozuldu, tüylerim diken diken oldu. neyse sakinim.
geçenlerde 10 bölümünü de izleyip ilk sezonunu noktaladığım dizi. aslında bir oturuşta biter ama izlemeye kıyamadığımdan her gün ikişer bölüm izleyip kapattım. dizide ara ara kısa görüntüler halinde escobarla ya da o an anlatılan olayla ilgili bilgi verilmesi çok hoş olmuş. oyuncularından olayların anlatılış biçimine ve defalarca dinlediğim jenerik müziğine kadar her şey harika.
1 yıl nasıl bekleyeceğimi bilemiyorum. mutlaka izleyin derim.
çiftin birbirlerinin beklentilerine göre kendi karakterlerini değiştirmeye başlaması ve bunun sonucunda çiftin giderek birbirine benzemesi. epey sıkıcı oluyordur lan düşünemedim ama olan bu.
gerek olmayandır. sorsan hepsi şehit olmak istiyorum der. gönder doğuya, hiçbir günahı olmayan, zorunlu askerlik adı altında ölüme gönderilen insanlar yerine bunlar çatışsın orada ne kadar terör örgütü varsa.
biri 17 ağustos depremine ''rabbim zina yuvalarını vurdu'' yorumunu yapmış, diğeri ateistlerle şeytanı bir tutup milletin manevi duygularını sömürmüş, yaz aylarında kazandığı parayla, beleş kaldığı dinci otellerle gününü gün ederek yoksul halkın şükretmesini buyurmuştur. seçim sizin.
birbirinden muhteşem 9 albümü bulunan kaliteli grup. müzik tarzını dönem dönem değiştirmesine karşın sürekli dinleyici kitlesini arttıran nadir gruplardan. 29 ağustos 2015 günü kendilerini izledik ve internetten izlediğim canlı performanslarına nazaran çok iyiydi performansları.
albümlerini kendi müzik zevkime göre en iyiden en az iyiye sıralayacak (zira kesinlikle kötü denilebilecek bir albümleri yok) olursam:
1-Discouraged Ones
2-Tonight's Decision
3-Last Fair Deal Gone Down
4-Brave Murder Day
5-Dead End Kings - The Great Cold Distance (bu ikisini birbirinin altına veya üstüne koyamadım maalesef)
6-Dance of December Souls
7-Viva Emptiness
8-Night is the New Day
eğer daha önce Katatonia dinlemediyseniz kronolojik sırayla dinleyip grubun geçirdiği değişimleri görmenizi öneririm. insan bir bağlanınca bırakamıyor yalnız. Hayatımda ilk 5'e rahatlıkla alabileceğim gruptur Katatonia. Sembolik derin anlamlar içeren şarkı sözleri çok etkiler insanı. Keşke hiç Katatonia dinlememiş olsam ve şu an şimdi yeni başlasam diyorum içimden, keşke o hissi bir daha yaşayabilsem diyorum ve entryimi noktalıyorum.
eskiden her gün şehit haberi gelirdi. 4-5 yıl içinde insanlar alıştı şehit haberi duymaya. 2-3 şehiti önemsememeye başladılar artık. o bitti, şimdi de madenci ölümleri başladı. analar ağlamasın diye gezenler bu konuda ne yapacak merak ediyorum. fıtratını sevdiklerim.
düşünsel-siyasal anlamda varlığını etliye sütlüye karışmadan sürdüren, ekonomi alanında varlığını sürdürmesi imkansız hale gelen akımdır. tabi buna menderes döneminde izlenmeye başlayan ekonomi politikaları sebep olmuştur.
ölümünü duyunca hiçbir şey hissettirmemiştir. ne iyi ne kötü anlamda. kendisi öldü ölmesine, kenan evrenler iktidarda olmayı sürdürüyor. belki siyaseti takip ettikçe kendisi de şaşırmıştır ''lan bunlar benden daha kenan evren.'' diye, bilemiyorum. sonuçta düşüncesi iktidarda olduğu sürece ölümü bir şey ifade etmeyen insandır.
ülkemize 24 ocak 1980 kararlarıyla giriş yapmıştır. insanların en temel ihtiyaçlarını, en basit hobilerini, günlük zevklerini meta haline getiren bir sistemdir. 2001'de tepeden inme derviş sayesinde ülkemize iyice nüfuz etmiştir. zaten sonrasında gelen akp hükümeti de uzun süre derviş modeliyle ekonomiyi yönetmiştir.
bugün gördüğünüz paraya, güce tapan tipler; kim iktidardaysa onun yalakası olan, iktidarı biter bitmez de o kişiye sırtını dönen çıkarcı tipler neo liberalizmin ürünüdür.
bugün partilerin seçim bildirgelerine baktığımızda, ekonomi politikalarında çok farklı şeyler görmüyoruz maalesef. zaten chp derviş modelinden devam edeceğini kendisi açıkladı. 2002'den beri bir sürü özelleştirme oldu, tüm kurumlarımız yabancı şirketlere satıldı, türk telekom bile gitti, mhp'den bir tane itiraz duymadım. isminde ''milliyetçi'' olan parti hani.
akp ise zaten ''istikrar'' maskesi altında sermayenin hükümranlığının sürmesine ön ayak olacaktır, buna şüphe yok.
günümüzde seçmenin yetkileri öyle kısıtlandı, öyle indirgendi ki... artık sadece gidip oy kullanıp sonraki 4 sene evimize kapanıyoruz. oysa çok açık ki akp de gelse chp de gelse mhp de gelse bu neo liberal politikalar durmaksızın sürecek.
özellikle seçim barajı kaldırılmadığı sürece meclisin süsten farkı yoktur. bunun nedenleri çok fakat başka bir başlık açıp yazmak gerekir belki.
konu neo liberalizmden döndü dolandı seçime geldi ama.. bu konuda kafam baya dolu olduğu için yazmaya başlayınca kaptırıp gidiyorum. neyse ilerleyen zamanlarda dönüp bu başlığa yine yazarım belki.
genç parti akp'nin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şeye yaramadı lan. 2002 seçimlerinde boş vaatlerle birçok farklı kesimden oy topladı ve chp dışında tüm partilerin %9 oylarla barajın altında kalmasına neden oldu. partinin misyonu buydu gibi geliyor bana bu nedenle.
hani bir karar anı olur. ya duygularının ya mantığının sesini dinlemek zorundasındır. öyle günler geçiriyorum. bir karar vermem gerek fakat iki ucu boklu değnek.