bir türkiye dönüşümü sunan dizidir. generalle evlenip mafyalaşan bir anne ç, özel yetkileri kullanan badem bıyıklıların o anneyi harcaması vs çok şeyle açıklanacak bir sürü numarası var dizinin. devlet'in aynasıdır. kısacası, "kişiler ve kurumlar hayal ürünüdür" klişesini yıkmış, aşmıştır.
türkiye tv tarihinin başına gelen en güzel şey oldu çoktan.
her güzelliği bir yana, elvin beşikçioğlu'nun müthiş oyunculuğuna da şapka çıkaralım. resmen çılgın atıyor kadın.
bir de bu akşam savcı'nın "miras hukuku" kitabı anne ç'yle ilgili düşündürttü beni. malum, behzat çözer senaryosu...
fenerbahçe tribünlerinden vamos bien ile kardeştir. son maçlarında 96'da trabzon görmüş bir fenerbahçe bayrağı sallayarak "deplasmanına dokunma" pankartı açmışlardır. tribüncüdürler, ultrastırlar.
hücumu ersan ilyasova'ya yükleyip gittiğimiz, hidayet'in bir an önce devreye girmesi gereken, spanoulis'i 3 sayıda tutarak müthiş bir başarı yakaladığımız ve blok manyağına çevirdiğimiz; murat murathanoğlu'nun her yunanistan maçı hakemlerine ettiği laflara ilk defa hak verdiğim heyecanlı maç.
nowitzki, parker, kirilenko, gasol ve mehmet okur gibi nba'deki beş yıldız avrupalı'nın olmayacağı şampiyonadır.
buraya yazıyorum, ersan, jasikevicius, spanoulis ve navarro tüm dünyaya basketbolu sevdirecektir.
gönlüm türkiye'den yana, aklım yunanistan'da kaldı, beynim ispanya diyor.