La mazaaaaa!!! insanı hem coşturan hem hüzne boğan şarkı.
Küba'nın en bilinen folk şarkılarından olan La Maza'yı Silvio Rodríguez 1979'da bestelemiştir ve günümüzde Latin Amerika müziğinin klasikleri arasındadır.
Şarkıda sitem, haykırış, hüzün,aynı zamanda nerdeyse "kalk hadi harekete geç!" dedirten bir havası vardır.
Silvio Rodríguez, Mercedes Sosa, Shakira gibi sanatçılar bu şarkıyı yorumlamıştır. Ama bence en güzel yorumlayanlardan biri, Ginevro Di Marco'dur.
Lübnanlı Nadine labaki'nin senaristliğini, yönetmenliğini ve oyunculuğunu yaptığı güzel mi güzel bir filmdir.
Savaş, sevgi, küçük mutluluklar,hüzün, komedi, zeka, fedakarlık, iyi-kötü, eğlenceli-hüzünlü herşey bu filmde mevcuttur. Küçük olaylardan güzel mutluluklar ve hüzünler yaratan yetenekli ve güzel bayan Nadine Labaki'nin, Beyrut'taki bitmek tükenmek bilmeyen din savaşının eleştirel anlatımıdır. Kadınların erkeklerin doğuştan gelen ve değişmeyen savaşma, kavga dürtüsüne yaratıcı zekalarıyla, hem de komik olaylarla son vermeye çalışmaları, keşke bütün dünyada da; kabalığa, öfkeye, savaşa, düşmanlığa ve kötülüğe filmdeki gibi komik ve şirin oyunlarla son verilebilse dedirtiyor insana.
Nadine Labaki'nin eşi Khaled Mouzanar'ın yaptığı filmin müzikleri de ayrı güzeldir.
Hulki Saner, 1921 yılında savaştan esir düşerek çıkmış bir baba ve Kırım göçmeni bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, 84 yaşında hayatını kaybetmiş, Senarist, yönetmen, film yapımcısı, oyuncu, film dağıtımcısı, film müzikçisi, söz yazarı ve bestecisidir.
Yoksulluk içerisinde çocukluğu geçmesine rağmen, o zamanın iyi liselerinden biri olan (büyük ihtimalle parasız yatılı ile gitmiştir.) Haydarpaşa Lisesinde okumuştur. Lisede okurken bir yandan da Kadıköy Halk Evi caz orkestrasında klarnet çalıp, konserler vermekteydi. işte kanaatimce üstadın caza olan düşkünlüğü bu yaşlarda başlamış ve yarattığı ünlü karakter 'Turist Ömer' filmlerindeki müziklerin bir kısmının latin caz ve klasik caz'dan oluşmasının nedeni de budur. Özellikle 1964 yapımı, Hulki Saner'in senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı, Turist Ömer karakterinin ilk baş rolde oynadığı, tam adı 'Turist Ömer' olan filmin müziklerine dikkat etmenizi tavsiye ederim.
37 yaşında hayatını kaybetmesine rağmen klasik eserleri -bolca- hem filmlerle hem de tiyatroyla oynama fırsatı bulmuştur. Fransız oyuncu, döneminde yakışıklılığıyla da ilgi çekmiştir.
Hayatının, filmlerinin ve tiyatro oyunlarının anlatıldığı çok güzel bir sitesi mevcuttur. Oraya bir göz atmanızı tavsiye ederim.
Edith Piaf'tan dinlemenin de ayrı bir güzellik olduğu şarkıdır. En güzel söylediği bölüm ise şarkının son dörtlüğüdür. insanın içine dokunur, özlemi derinlemesine hisseder. işte o kısım şöyledir:
But I miss you most of all
My darling
When autumn leaves
Start to fall
Türkçe çevirisi:
Ama herşeyden çok seni özlüyorum
Sevgilim
Sonbahar yaprakları
Düşmeye başlarken
Türkiye'nin ilk online sanat televizyonudur. Site ile dünya çapında, gidemediğiniz sergileri ve müzeleri dolaşabilir, çeşitli söyleşileri izleyebilirsiniz.
Video art bölümü de çok eğlencelidir. Güzel, sanatsal videolar içerir.
Yeni Türk Borçlar Kanunundaki değişiklerden birini oluşturur. Mesela alacaklının borçlulardan birini ibra sözleşmesiyle ibra etmesi, diğerlerini ibra edilenin oranında( iç ilişkideki) borçtan kurtarır.
Empresyonizme ve realizme karşı çıkmış bir akımdır. Katı kuralcılıktan sonra özgürleşmeye başlayan akımlardan birisidir. Ruhun tuvalde şekillendiği, çirkinliğin ve çıplaklığın bile cesur bir şekilde yansıtıldığı bir dönemdir. Belki ortaya çıktığı dönemin savaş ve acı dolu yıllara denk gelmesi dolayısıyla acı ve ızdırap net bir şekilde resimlerde yer almaktadır.
Bu anlayışın ilk örneklerini Van Gogh ve Munch'da görebileceğimiz gibi, diğer temsilcileri; Kirchner, Nolde, Rouault, Modigliani'dir.
20. Yüzyılın başlarında entellektüel kesimin seçtiği hayat tarzıdır. Bohemlere göre paranın hayatta hiçbir önemi yoktur. Önemli olan sanattır. Korkmadan, anı yaşarak ve anın tadını çıkartarak sanatı ve yaratıcılığı ibadet haline getirmektir. ilk temsilcilerinden biri de Amedeo Modigliani'dir. Hatta onun iyi bir bohem olduğunu şu sözüyle anlayabiliriz: " Korkuyorsan hayatı sadece seyredersin.".
amedeo modigliani (1884 1920), italyan da yeni şehirleşen livornoda, kültürlü ama yoksul bir yahudi ailenin dördüncü çocuğu olarak doğdu.
sarraf olan babası iflas edince ailesi alışkın olmadıkları müthiş bir yoksulluk içine düştü. kanunen hamile veya yeni doğum yapmış bir kadının üzerine olan eşyalara el konulması yasaklandığından, değerli mallarını modigliani'nin annesinin üzerine geçiren aile, malvarlığının büyük bölümünü koruma altına almayı başardı.
modigliani,1895 yılında geçirdiği veremin ardından 1898 yılında tifoya yakalanınca lise eğitimini bırakmak zorunda kaldı. bu yüzden sanata yönelerek resim dersleri almaya başladı. annesi günlüğünde bu durumu şöyle dile getirmiştir:"modigliani zekilikten çok uzak değil. gelecekte ne olacağın bekleyip göreceğiz. ama sanki ressam olacak?".
Daha sonra birçok akademi ye gitti. Pariste montmartre'deki le bateau-lavoir'a yerleşti. orada komşuluk yaptığı ressamlardan biri de pablo picasso idi.tabi bu esnada, paris'in bohem yaşamına ayak uydurarak alkol ve içki bağımlısı oldu. Zaten Venedikte de akademi sırasında, duyuşturucuyla tanışmıştı.
daha sonra romanyalı heykeltıraş constantin brancusi ile tanışınca resmi bırakıp heykeltıraşlık yapmaya başladı ve bu alanda da başarılı oldu. ancak heykel çalışmaları sağlığına dokunduğu için kesmek zorunda kalır. 1914'te heykel çalışmalarını tümüyle bitirip tekrar resme döndü.
aynı dönemde , 1912 gibi, rus kadın şair anna achmatova ile tanıştı. onunla 1 yıl süren yasak bir aşk yaşadı. evli olan anna achmatova ile ilişkileri annanın eşine geri dönmesiyle son buldu.
birinci dünya savaşı çıkınca, modigliani orduya katılmak istese de sağlık sorunları nedeniyle kabul edilmedi.
1917 yılında academie colarossi'de , yapmayı düşündüğü bir tablosu için model aradığı sırada, arkadaşı olan rus heykeltıraş chana orloff, onu 19 yaşındaki güzel sanatlar öğrencisi jeanne hébuterne ile tanıştırdı. bu olay jeanne hébuterne ile güzel bir aşkın doğumuna sebep oldu. ancak koyu katolik jeanne'nin ailesi, bir yahudi olan modigliani ile olan ilişkisine karşı çıkmaktaydı. ancak buna rağmen ilişkileri devam etti.
modigliani 32 tablodan oluşan ilk kişisel sergisini, ressam arkadaşı leopold zborovski'nin de teşvikiyle, paris'te berthe weill galeri'de açtı. bu sergiyle Modigliani ekonomik açıdan önemli bir başarı elde etti ve modiglianinin bir tablosu çok yüksek bir fiyata satıldı. bu tablonun alıcısı yazar arnold bennettdi. bennett , kendi roman kahramanlarından birini anımsatması nedeniyle bu tabloyu aldığını söylemiştir. kazanılan bu paralar sayesinde modigliani ve jeanne güzel bir apartman dairesine taşındılar. sergi, çok sayıda çıplak kadın çalışması barındırdığı gerekçesiyle paris polisi tarafından kapatıldı.
Son olarak evinde hasta halde bulunan modigliani, tüberküloza bağlı ağır bir menenjit geçirdi. Ancak, modigliani girdiği komadan bir daha çıkamadı ve 24 ocak 1920de öldü. monmartreda kendisi için güzel bir cenaze töreni düzenlendi. iki gün sonra ailesinin yanlarına aldığı jeanne, karnında dokuz aylık bebeği ile beşinci kattan kendini atarak öldü.
jeanne ve modigliani önceleri ayrı mezarlıklarda toprağa verilmiştir. ancak daha sonra, 1930 yılında jeanne'in ailesi, onun modigliani'nin yanına gömülmesine rıza göstermiştir. her ikisi de ölünce 15 aylık kızlarını modigliani'nin kız kardeşi florence evlatlık alarak yetiştirdi
çiftin mezarı oldukça sadedir. modiglianinin mezar taşında mutluluk ve şöhret anında ölüm tarafından yakalandı., jeanneninkindeyse sıradışı fedakarlığa dek sadık bir eş yazmaktadır.
'Herkesin Bildiği Sırlar', Yavuz Özkan'nın yazdığı, Hidayet Erdinç'in yönettiği, Devlet Tiyatrosunun bu güzel oyunu, kadının ve erkeğin ilişkideki bakış açısını, sevgi ve duygusunu kendi cinsine göre yansıtma tarzını, bazen de her iki tarafın da kendisine bile itiraf edemediği; ama isminden de anlaşıldığı gibi, 'herkesin bildiği sırları' sahnede bize göstermektedir.
Oyun hem güldürüp hem ağlatan cinstendir. Kanaatimce hiçbir abartılılık olmadığı gibi, aksine hayatın tamamen içinden kesitler yer alması dolayısıyla, oyun ne zaman başlamış ne zaman bitmiş anlaşılmaz.
Sahnedeki küçük detaylar da; yani yağmurun yağması, müzik, dekor gibi unsurlar, oyunu daha eğlenceli ve dolu kılmıştır.
Sonuç olarak; bu güzel oyunu izlemenizi ve her sahnesini tek tek düşünüp, oyuncuların başarılı performansından zevk almanızı dilerim. Zira benim çıkardığım sonuç şudur ki, ilişkilerde karşı tarafın farklı cinsten ve karakterden olduğunu unutmamak gerekir.
Hukuk bölümünün en zevkli alanıdır. Hukuk fakültesinde ana dersler arasında yer almadığı için ilgi gösterenler bakımından önem arz eden bir alandır.
Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'de, markalar için hukuki düzenlemeler getirilmiştir. Marka tescilinde bakılması gereken en önemli maddeler,556 Sayılı MarKHK'nın 7 ve 8. maddesidir. Zira bu maddelerde, marka tescilinde red için mutlak ve nisbi red nedenleri yer alır.
2001 yılında, Muammer Ketencoğlu'nun öncülüğünde, brenna maccrımmon, sumru ağıryürüyen ve cevdet erek'in katkılarıyla oluşturulan bir balkan türküleri albümüdür. Albümde, Muammer Ketencoğlu akerdeon ve vokal, brenna maccrımmon vokal, sumru ağıryürüyen vokal ve mandolin, cevdet erek vurmalılar ile emeğini sunmuştur. Albümdeki parçalar ve balkan kökenleri şu şekildedir:
Jarnana, Arnavutluk
Grabile, Ya Nane, Mori Makedonya Cumhuriyeti
Lalun Flogeres,Yunanistan
Razbolese Tsare Suleıman, Bosna-Hersek
Ediye,Makedonya
Milo Mi E Magde, Bulgaristan
Saraka inima Me, Romanya
Radile, Yunanistan
Se Rasplakal Star Bel Dedo, Makedonya Cumhuriyeti
Kerem Eyle,Yugoslavya
Çobankat, Arnavutluk
Ayde Vino Piyam, Makedonya Cumhuriyeti
Vale Populare, Arnavutluk
Tri Mi Zvedzo, Bulgaristan
Batı kültürü ve filmlerine odaklanma dolayısıyla göz ardı edip, hayatın içinden çıkma güzellikleri göremediğimiz kategoride yer alan filmlerdir. Aslında iran filmleri hem senaryosuyla, hem yönetmeniyle hem de oyunculuklarıyla batı filmlerinden çok farklı tatlar bize sunabilmektedir. Benim gibi bu kültürle yeni tanışan kişilere güzel bir başlangıç olması açısından önerebileceğim iki güzel filmden birisi, A separation (bir ayrılık) iken, diğeri ise Marmoulak (Kertenkele)'tur. iki filmin konusu ve kurgusu birbirinden çok farklı olmasına rağmen her ikisini de zevkle izleyebilirsiniz.
Orjinal adı 'Jodaeiye Nader Az Simin' olan A Separation( Bir Ayrılık), Asghar Farhadi tarafından yönetilen ve Leila Hatami, Peyman Moaadi, Shahab Hosseini, Sareh Bayat ile Sarina Farhadi'nin oynadığı, 2011 iran drama filmidir. Film, boşanma davası esnasında, bir çiftin kızlarının velayeti konusunda anlaşamamalarını ve bu süre içerisinde çiftin yaşadıklarını konu almaktadır. Basit bir olay örgüsü üzerine kurulmasına rağmen, hayatın içinden kesitler vermesi ve gerçekçi duygularla yaşananları yansıtması dolayısıyla sizi sıkılmadan filmin içine alıp sürükleyebilmektedir. Tabii buna iyi oyunculuklar da eklenince filmin; 61. Berlin Film Festivali'nde En iyi Film dalında Altın Ayı ve En iyi Aktör ile En iyi Aktris dallarında Gümüş Ayı kazanması ve 2012 Akademi Ödüllerinde de en iyi yabancı film seçilmesi kaçınılmaz olmuştur.
Marmoulak( Kertenkele) ise yönetmenliğini Kamal Tabrizi'nin yaptığı, Parviz Parastui, Bahram ıbrahimi, Reza Saeedi, Naqi Seif-jamali ve Ali Abedini'nin oynadığı, 2004 yapımı bir iran aile, komedi filmidir. Film, din ile hiç alakası olmayan bir hırsızın molla kılığına girerek hapisten kaçışını ve onun bir köyde imamlığa başlayışı ile ilginç, komik ve aynı zamanda düşündüren olayların yaşanması üzerine kurulmuştur. 1955 doğumlu baş rol oyuncusu Parviz Parastui, oyunculuğu ile bizi kendine hayran bırakmaktadır. Zira duygu geçişlerini başarılı bir şekilde yansıtması, oynadığı 'Kertekele Rıza' karakterini sempatik kılmıştır.
Yeşilçam'ın önemli ismi Hayri Esen; tiyatro ve sinema oyuncusu, ses sanatçısı, yönetmen ve senaristtir. Bu yetenekleri arasından en çok ses sanatçılığı ile öne çıkmıştır. Zira Yeşilçam'ın; Ediz Hun, Ayhan Işık, Cüneyt Arkın, Kartal Tibet,izzet Günay, Erol Büyükburç, Yılmaz Güney, Eşref Kolçak, Müjdat Gezen, Aytaç Arman, Müşfik Kenter gibi duayenlerini o güzel tok sesiyle seslendirmiştir.
1950 yılında kamera karşısında rol almaya başlayan Hayri Esen, 1952'de 'Bergama Sevdalıları' ile ilk sinema yönetmenliği ve senaristliğini yapmış olup, 1956' da da Küçük Sahne'ye geçmiştir. Daha sonraları tiyatro oyunculuğuna Hayri Diligil ile birlikte Muammer Karaca Tiyatrolarında devam etmiştir.
1977 yılında üstad kalp krizi sonucu hayata veda etmiştir.
Cazın ilk köklerinden birisidir. Köleliğin kaldırılmasıyla ufakta olsa özgürlük alanı elde eden siyah müzisyenler Afrika kökenli ezgilerini barlarda, gece klüplerinde ve genelevlerde, danslarıyla birlikte sanatlarını gerçekleştirebilme olanağı bulmuş ve 'cakewalk' ın içinde kendini göstermiş ve gelişmiştir.
Gusto italyanca kökenli bir kelime olup, beğeni ve zevk anlamına gelir.
'Gusto' World Travel Channel kanalında Ayhan Sicimoğlu'nun sunduğu, Barış Aladar'ın yönettiği gezi, kültür, müzik, alışveriş programıdır. Aynı ismi gibi program da size izlerken zevk vermektedir. Özellikle italya bölümü, kanalın web sitesinindeki arşivinden izlemeye değerdir. Zira Ayhan Sicimoğlu italya'nın pek bilinmeyen arka sokaklarıyla bizi tanıştırmaktadır.
17. yüzyılda Hollandalı ressamların cansız nesne ve varlıkları yansıtmak için kullandıkları bir isimdir. Ancak ressamlar, tek bir nesne ile değil, nesnelerden oluşan bir kompozisyon oluşturmakla eserlerini meydana getirirler.
Van Eyck 'natürmort' sanatının ustası kabul edilir. Tabloları ışıkla yüklü ünlü ressam Vincent Van Gogh'un, 'Ay Çiçekleri' tablosu da 'natürmort'un en güzel örneğini oluşturur.
Rönesans sonrası akımlar zincirinin başlangıcını oluşturan ve kendisinden sonraki üslup ve akımlara ön ayak olan bir sanatçı buluşudur. Eserlerde 'göz yanıltma' ve 'karmaşa' hakimdir. Katı kuralları yoktur. Bu akım tablolarında insan bedeni değişikliklere uğrar, organlar eğilip bükülürken suratlar uzatılabilir.
Amelia, Portekizli ünlü fado kraliçesi, Amelia rodrigues' in ismidir. Portekizli olan bu sanatçı ilk kez profesyonal olarak 1939 yılında, o dönemin fado evlerinden biri olan 'Retiro Da Severa' da sahne almıştır.
Spiritual, cazın temelini oluşturan ilk dönemidir. Afrika kökenli Amerikalıların getirdiği ezgilerle, kilise vaazı içeren ilk caz eserlerinin verildiği bu dönemde, çok zengin vokal pratikleri karşımıza çıkar.
Ritimli vaaz, dinsel ezgi, ritimli şarkı sonunda transa uzanan 'ring shout' , spiritual müziğin içerisindedir.
Türkçe'ye çevrildiğinde 'Teşekkürler Hayat' anlamı taşıyan bu şarkı, tarihte en çok yorumlanan Latin Amerika şarkısı olma ünvanı taşır. 'Gracias A La Vida', Şilili sanatçı Violeta Parra tarafından bestelenmiş ve ilk kez seslendirilmiştir. Bu şarkı sanatçının 1966 yılında piyasaya çıkan 'Las Ultimas Composiciones' albümünde yer alır.
Sebepsiz zenginleşmeyi klişe örnekler üzerinden açıklamak gerekirse; rüzgarın uçurması nedeniyle bir tarladaki buğdayların komşu tarladaki buğdaylara karışması sonucunda, komşu tarla sahibinin zenginleşmesi durumuna denir. Veya bir fırtına sonunda boşalan hayvan sürüsünün, komşunun otlağına girerek oradaki ottan yemeleri halinde, sürü sahibinin hayvanların yedikleri otların parası kadar zenginleşmesi durumudur. Tabii bunlar bir tabiat olayından doğan zenginleşme halidir. Sebepsiz zenginleşmenin diğer bir türü de üçüncü kişinin fiilinden doğan zenginleşmedir.
italya' da ilk ortaya çıktığı sıralarda dini öğeler içeren, daha sonra 'kantat' ın yaygınlaşmasıyla din dışı öğelerinde yer aldığı, şiirsel eserlerin orkestra eşliğinde büyük salonlarda veya kiliselerde seslendirilmesiyle oluşan, birden fazla bölüme sahip olan, tek veya çok sesli bestedir. En iyi eserlerden biri Catulli Carmina' dır. Carl Orff' un 1940-1943 yılları arasında bestelediği kantattır. Catulli Carmina müziksel üçlemenin bir parçasıdır. Sözleri M. Ö. 1. yüzyılda yaşamış Romalı şair Catullus'a dayanır. Hikayesi de kendisine sadakat göstermeyen Lesbia' ya aşık Catullus' u anlatır.