arkadaşlıkların kalitesi, sizin onlar için yaptığınız fedakarlıkla orantılıdır.
o yüzden kimse çıkıp da "boş işler yea" demesin. Hakettiğinizi bulmuşsunuzdur.
Sadece kurallardan kaybediyor olabilirim.. Arkadaş köprü altından geçerken hız limiti 30 diyor. 30 nedir yahu? 50 ile giderken bile arkadan kornalar şunlar bunlar...
yok bu iş bana göre değil.
bir adamın her söylediği mi motto olur da dillerden dillere aktarılıp, kabul görür?
aklıma gelen bazıları;
"biz bizinıstık, biz de mi öldük"
"mekan oynatıyor abi"
"götünüzden element uydurmayın"
"hani biz marjinaldik"
"s*kmeseler bari"
günlük hayatta kullanılırken, akıllara sürekli olarak ispanyolcasını getirtir.
işin garibi, doğuştan bu dili konuşanlar bile "tortuuraa" diye telaffuz ederler.
internet ve yan etkileri. yakında tüm dünya aynı dili konuşacak. Yani 50 yıl sonra.
her sene özellikle nisan mayıs aylarında gazetelerin haftasonu ekinde mutlaka okuduğumuz yazıların baş rol oyuncusu.
"sakın kalitesiz güneş gözlüğü almayın"
tamam iyi hoş, okuduk bir kaç kere bu olayı. işte göz bebeklerinin büyümesine, filtre edilmemiş camlardan da bu sayede daha fazla zararlı ışının göze girmesine sebep olurmuş.
ama çözüm nedir? bir kişi de çıkıp açıladı mı ki kaliteli güneş gözlüğü şudur da kalitesizi budur?
yani tezgahtan 5 liraya alınan bir gözlüğü eğer gözlükçüden 200 ve üzeri bir fiyata almamamızın belirteci nedir? Bir kişi de bunları açıklasa ya?
benliğimde takıntı yapmama sebep olmuş iş yere gerecidir.
şöyle ki; ne zaman post-it kullanacak olsam, en üstteki kağıdın altına kalemimi sokarım. sonra kalemimi saat yönünün tersine doğru çevirir yapışkanın kalemime dolanmasını sağlarım.
böylece ne yapmış oluyoruz? post-it'i çekerken curve' oluşmasına ve bu sebepten kötü bir görüntüyü çıkmasına engel oluyoruz.
internet ortamında etkin olan tek tip düşüncelerin aksine pek çok düşünceyi okuyabileceğimiz sözlüktür.
ekşiyi bırakıp, buraya başlama sebebim de budur.
tek ki kaliteli yazarları olsaydı..
ne yapmalı? şikayet edeceğine bir tuğla da biz koyalım.
"satış yapmak her zaman satın almaktan daha üstündür" sözü ile gaza gelip, yıllar önce kariyer yapmaya başladığım keyifli ve inanılmaz yorucu departmanın ismidir.
"nasıl böyle bir başlık olmaz?" dediğim ve beni sözlüğe üye yapmaya vesile olan eylemdir.
üretim sahasının tozlu, kirli ve bir o kadar itici koşullarındansa her üniversite mezunu gibi tercih edilendir. Ayrıca etrafındaki güzel giyimli insanlar sebebiyle kendilerini özel hissettirir insanlara.
moderin dünyanın en güzel getirilerinden biridir plazada çalışmak.