Hayatıma kitaplarını bu kadar geç soktuğum için pişman olduğum yazar. Her kitabı ayrı güzel ve sürükleyici. Elif şafak ve ayşe kulin'in örnek aldığı yazardır.
iyice aradıktan sonra baktım olmuyor Saniyesinde bankaları arar kartlarımı iptal ettiririm. Sonrasında efenim gazeteye kimliklerimin kayıp ilanını veririm. Sonrasında içinde ki paraları harcayana söverim.
Dogmatik bilgidir. Tartışamazsın.
" Bu mükemmel işleyiş kendi kendine olabilir mi? Rabbim can verdi de olduk." Gibi söylemlerde bulunanlara " allah madem bu kadar güzel şeyleri yarattı peki o kadar güzelliği yaratan mükemmelliği kim yarattı" diye sorarsan devreleri yanar ve der ki sana "sorgulayamazsın. Soru saçma. Kem küm.. ". işin komik tarafı allah denilen varlığın kendi kendine varolduğuna inananlar bizlerin kendi kendimize varolduğumuza inanamıyorlar. Mallık..
Şahit olduğum dört beş olaydan yola çıkarak söylüyorum; millete iş beğendiremiyorsun. Adam lise mezunu, dil yok, kendini geliştirmişlik sıfır. 1300+prim diyoruz. Diyo ki prim ne kadar? Hele bir bağla birilerini amk. Cumartesi yarım gün diyorsun surat asıyor. Arabayi akşam eve götürmek istiyor. Maaşı beğenmiyor. Falan da filan da. Yani işletme mezunu biri olarak bir yere gidip ceo olarak başvurursam alınmayacağımı bilirim. Bizim millette hel olamayacağı yerlere başvurmak gibi bir adet var.
Osmanlıspor un saldırısı nerede? Nedir bu isteksizlik? Mis gibi 3 4 tane ara pas şansını siktiler attılar. Sanki birileri sikiyormuş gibi zorla oynuyorlar. Fenerbahçe gidip şu futbolla yenerse sikiyim böyle adaleti. isabetli tekl şutları yok. Pereira it gibi hakeme bağırıyor yine olan bir şey yok.
Ülkemizde yıllardır devam eden, resmen gelenek halini almıştır katletmek aydınlarımızı.
Katletmekten kasıt sadece öldürmek değildir. Hayatlarını mahvetmek, onlarca yıl sürebilen mahkumluklar, işlerinden ailelerinden ayırmak, hedef gösterip sadece aydını değil ailesini de tehlikeye atmak, düşüncelerini söylerse başına bir iş gelir mi paranoyasına sokmakta girer.
Yakın zamanda okuduğum güzel bir yazıdan şöyle bir alıntı yapmak isterim
"Türkiye'de katledilen aydınların ''meçhul'' faillerini on yıllar öncesinden ilan eden bu hikâyeyi iyi okumalıyız. Zira bu ülkede planlanan ve karartılan cinayetlerin hepsinde Sabahattin Ali'nin katillerinin parmak izi bulunuyor!"
Çünkü sabahattin aliden başlayan ve katili ödüllendiren bu sistem hala devam etmekte. işte size yıllardır süren katledilişlerin bir listesi. ( çok çok kısaltılmış bir liste)
Doğan Öz (savcı) Abdi ipekçi (Gazeteci) Cevat Yurdakul (emniyet müdürü), Cavit Orhan Tütengil (öğretim üyesi), ilhan Erdost (yayımcı), Sevinç Özgüner (diş hekimi), Kemal Türkler (sendikacı), Ümit Kaftancıoğlu (yazar), Çetin Emeç (gazeteci), Nesimi Çimen (ozan), Turan Dursun (yazar), Musa Anter (yazar), Uğur Mumcu (gazeteci), Metin Altıok (şair, yazar) Behçet Aysan (hekim), Hasret Gültekin (ozan), Onat Kutlar (yazar), Yasemin Cebenoyan (arkeolog), Metin Göktepe (gazeteci), Hrant Dink (gazeteci) diye sıralanan “utanç kronolojisi”nin başında Filiz Ali'nin babası Sabahattin Ali bulunuyor.
Üzücü bir tablodur. Buraya bilinçli yazarlar, katledilen bir aydın ve onunla ilgili ufak hikayeler bırakırsa, en azından isimleri bir nebze daha çok yerde anılır.
Yeğenimi o gün yine seviyorum. Aynanın karşısındaymışım. Bir an gözüm takıldı. Ulan dedim dışarıdan biri görse felç geçirdiğimi düşünür. Çığlık portresinde ki eleman gibi olmuşum. Birde bunun ses tonu kısmı var. 25 yaşında adamım sesim tavuk ciyaklamasına dönüyor sanırsam. Her seferinde de aynısı oluyor. Bebekleri aynı duyguyla, sadece suratlarında tebessümle seven ağır abilerimiz ablalarımıza hayranım.
Can Dündar ve Erdem Gül davasında Erdoğan'a atıf: Aaaaaeeeeöööggghhh
Can Dündar ve Erdem Gül bugün MiT tırları haberi nedeniyle hakim karşısına çıkarken duruşma arasında Erdoğan'ın korumalarının ABD'de çıkardığı seslere atıf yapıldı.
Erdoğan'ın korumalarının ABD'de protestoları susturmak için çıkardığı tuhaf sesler Can Dündar ve Erdem Gül'ün davasında da gündem oldu.