Birde selamun alEykume tip tip bakanlar var onu da unutmamak gerekir ikiside Kultur yozlasmasi ...basiyla selam verene basinla Selam vericeksin elini sikanin elini sikacaksin buna görgü derler.
secim yapma sansi verilmeden etek giyme zorunlulugunda birakilan tecihszligin icinde kaliplastirilan sakincali egitim modelinin kusurudur ilkogretimde kizlar kot giysin pantolon giysin tek tip olsun ama ozgurlestirilsin secme hakki ilk okulan baslasin.
Yorumlara ara ara göz attım bazıları çok acımasız geldi bırak biraz git özleyelim seni diyecek kadar sert yorumlar ... Öncelikle bir eleştiri yaparken bunlar bana söylenseydi ne kadarını kaldırabilirdim diye düşünmeli kendi adıma düşünüyorum bana bu kadarı fazla gelirdi ... Avukatlık yapmıycam Okan'ın aşırı fanatiklerindenim ama objektif bakmaya çalışıyorum eleştiri iyidir iyi iş yapanlar eleştirilir . Çünkü bilirsiniz ki o daha iyisini yapabilir ve ondan bekledikleriniz vardır. Okan içinde böyle burdaki insanların büyük bir çocuğunluğu onu çok seviyor ve ondan beklentileri çok fazla. O da bunun farkında ama unutmayın ki insanın iyi işler yapmak için sevildiğini önemli olduğunu hatırlamaya da ihtyacı vardır.Olumuz yorumlar bu kadar çokken insanın prformansının düşmesi zevkinin azalmaması kolay değildir.Ayrıca düşünün ki kralsınız ne yapardınız bence eleştirilerinizi direkt yapmayın da kendinizi onun yerine koyarak kral benim diyerek her hafta beklediğiniz istediğiniz şeyleri yazındeaylı olak yaparsınıznsıl olsa dah güzel olur ama şu gelsin bu gelsin diye isimleri şart koşarak değil fikirler üreterek.Unutmayın ral sizsiniz diyen bir adamı izliyorsunuz. kendini Kral sanan onca soytarının içinde gerçek bir Kral ama kendi değil ruhu çıplak dışardan göründüğü gibi içi de, önemli olan nerden baktığın !
yazma kitaplar, levhalar, murakkalar üzerine ezilerek fırçayla sürülecek hale getirilmiş olan altının ve çeşitli renklerin kullanılmasıyla gerçekleştirilen bezeme sanatıdır.
Bizi dokuz ay ( dokuz ay +10 gün) karnında sabırla taşıyan. Bununla da yetinmeyip bir ömür ne yaparsak yapalım sırtında ve kalbinde taşıyan yüce varlık. Ona sadece insan demek haksızlık olur. Melek bile demek yetersizdir bir annenin kalbini anlatabilmek için . Sabrın, şevkatin, merhametin, sevginin, sadakatin vb. diğer ismidir.
YEDi : Yedi rakamına ait geliştirilmiş bir inanç vardır ki, muhtemelen bunun kökeni, Kur'an-ı Kerim'de "Yedi sema" (Bakara 29) "Yedi deniz" (Lokman 27) "Yedi başak" (Bakara/261 Yusuf/46) "Yedi çift" (Hicr/87) "Yedi kapı" (Hicr/44) "Yedi gün" (Bakara/196) "Yedi gece" (Hakka/7) "Yedi yol" (Mü'minin/17) "Yedi kıtlık yılı" (Yusuf/43) "Yedi sene" (Yusuf/47), "Yedi zayıf inek, yedi şişman inek" (Yusuf/ 46), ayetlerine dayanmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de yedi rakamı, 20 yerde 24 defa geçmektedir. Bir haftanın yedi gün oluşu, Allah'a en yakın olma anı olan secdenin yedi uzuv üzere yapılışı gibi tevafuklar da ilgi çekicidir. Ancak, varlığın bütün sırrını, espirisini yediye bağlamanın doğru olmadığını da vurgulamak gerek. Yediler denilen ri-cal-i gayb grubunun manevî alanda, kendine göre manevî bir fonksiyon icra ettiği hususu, tasavvufî literatürde önemli bir yer işgal eder. Konuyla ilgili bir atasözü: Yedi kat binadan düş, evliyanın gözünden düşme: Allah'ın veli kullarını sevmenin önemini vurgulayan bir atasözüdür. Bir veliyi, a) Allah'ı seviyor diye severiz b) Allah rızası için severiz.
Alıntı: http://www.tasavvufalemi.com
Âyetler
1. "Ey iman edenler! Sabredin sabır yarışında (düşmanlarınızı) geçin!"
Âl-i imrân sûresi (3) 200
Felah ve kurtuluşun temel şartlarını açıklayan âyet-i kerîme ilk olarak sabırlı olmayı sabır yarışında düşmanları geçecek bir dayanıklılık göstermeyi istemektedir. Devamında da sürekli uyanık bir şekilde sınır bekçiliği yapmayı ve Allah'a karşı daima saygılı bulunmayı tavsiye etmektedir.
Âyet-i kerîme kurtuluş ve mutluluğun en başta gelen şartının sabır olduğunu imtihan ve sıkıntılara sabırla göğüs germesini bilmeyenlerin başarıya ulaşamayacaklarını açıklamaktadır.
Kısaca "Zafer ve başarı gösterilecek sabra bağlıdır" mesajını vermektedir. Elmalılı merhum Âl-i imrân sûresinin son âyetinde Allah'tan kâfirlere karşı yardım ve zafer isteyen mü'minlere Allah Teâlâ'nın bu âyetle cevap verdiğini belirtmektedir.
2. "Sizi korku açlık mallardan canlardan ve ürünlerden biraz eksiltmekle elbette deneriz. Sabredenleri müjdele!"
Bakara sûresi (2) 155
Bu âyette korku açlık mal can ve ürün kaybı gibi müslümanların tâbi tutulacağı imtihan çeşitleri sayılmaktadır. Bütün bunlar karşısında sabırlı davranan ve Allah'a karşı güvenini kaybetmeyen teslimiyetini bozmayan mü'min kazanacaktır. Bu kazancın niteliğini aşağıdaki âyet haber vermektedir.
Ödülün hesapsız olması sabrın ehemmiyetini göstermektedir. Felâketler karşısında gösterilecek sabır pek büyük bir meziyet olmasaydı hesapsız mükâfat vadedilmezdi.
4. "Fakat sabredip (kendisine yapılan kötülüğü) bağışlayanın işi işte bu benimsenmeye değer işlerdendir."
Şûrâ sûresi (42) 43
Sabretmek ve affedici olmak kolay bir iş değildir. Kendilerine benzemeye ve yaptıklarını izlemeye değer kişiler böyle insanlardır. Çünkü onlar gerçekten zoru başarmış güzeli ortaya koymuşlardır.
Sıkıntılara sabretmek ve başkalarının hatalarını bağışlamak gerçekten önemli ve sebep-sonuç açısından birbiriyle yakından ilgili iki tavırdır. Bu iki davranışta bulunan kişi örnek alınmaya lâyıktır
5. "Ey iman edenler! Başınıza gelecek her şeye sabretmekle ve namaz kılmakla Allah'tan yardım isteyin. Allah sabredenlerle bera-
berdir."
Bakara sûresi (2) 153
Güçlükler ve zorluklar karşısında yardım isteme durumunda kalan müslümanlar sabırlı davranmak ve dua etmek suretiyle Allahtan yardım dileyeceklerdir. Dayanmadan göğüs germeden hemen başarılı olmayı beklemeyeceklerdir. Namaz nasıl öteki ibadetlerin başı ise sabır da bütün ahlâkî davranışların başıdır. Bu sebeple Allah'ın yardımı ancak bu iki üstün halde istenmelidir. islâmî hedeflere devamlı kulluk yapmakla ve bu uğurda karşılaşılacak güçlük ve felâketlere göğüs germekle varılabilir. Çünkü kulluk ve sabırla Allah'tan yardım dilemek başarının iki önemli şartıdır.
6. "içinizdeki mücâhidlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya kadar elbette sizi deneyeceğiz."
Muhammed sûresi (47) 31
Bu âyet mücâhidler ile sabırlı davrananların birbirlerine çok yakın olduklarını yani sabrın da bir nevi cihad demek olduğunu anlatmaktadır. O halde cihad ne ölçüde babayiğit işi ise sabır da aynı şekilde yiğitçe bir tavırdır. Hele cihadın güçlüklerine sabretmek ise başlı başına ayrıca bir cihad anlamındadır. Hayattaki imtihanların hikmeti de bu mücâhidler ile sabredenlerin ötekilerden ayrılıp ortaya çıkarılması belirlenmesidir
Namazı doğru kılanın, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür.) [i.Ahmed]
Her peygamberin ümmetine son nefeste vasıyeti namazdır.
Namaz, çok önemli bir ibâdet olduğu için, namaz kılmıyanın imanla ölmesi çok zayıf bir ihtimaldir. Namaz kılmıyanın kalbi kararır, diğer günahları işlemekten çekinmez.
Tadil-i erkana riayet etmek vaciptir. Namazın vaciplerinden biri bilerek terkedilirse, o namazı tekrar kılmak vacip olur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
Hırsızların en büyüğü, namazından çalandır. Yani namazın erkanına riayet etmez, rükû ve secdelerini hakkıyle yerine getirmez.
Herkesin namazında, kalbin hazır olduğu kısımlar yazılır. Kalbin hazır olmadığı namaza, Allahü teâlâ nazar etmez.
Münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Bunlardaki ecri bilen, sürünerek de olsa, cemaate gelir.[Buharî]
Bazı insanlar peygamber efendimize ruhu sordular. Cevap vermeyip, vahyi bekledi. Gelen ayet gayet netti: "o, rabbimin emrindendir, de." Ruhun varlığı tasdik ediliyor, fakat mahiyeti açıklanmıyordu. Çünkü, muhatapların söyleneni anlamasına imkan yoktu. Akıl, "emir aleminden" olan bir varlığı kavrayacak kapasitede değildi.
Uyku sınırlarını zorlayarak insanı altüst eden bir o kadar da hayata dair bilgi biriktirmemizi eğlenmemizi düşünmemizi sağlıyan topluma karşı sorumluluklarını yerine getiren yegane program...