otobüs terminalinde karşılaşabileceğiniz, elinde termos veya küçük bir araba olduğu halde dolaşan elli üzeri yaşlardaki satıcının rutin aralıklarla ve yüksek sesle sarfettiği cümle.
tanıma uyan bu kişiyi peronlarda bineceğiniz otobüsün veya karşılayacağınız yolcunun otobüsünün gelmesini beklerken görmeniz kuvvetle muhtemeldir. kendi adıma hiç bir kişinin bu adamdan çay aldığını ömür billah görmemişimdir. her gördüğümde de bu adam burada sabahtan akşama ne yapar, kaç tane çay satar diye de düşünmeden edemem. yanınızdan yavaşça geçerken yanlışlıkla göz temasına mı girdiniz? eyvah o zaman sıçtığınızın resmidir. hemen yanınıza yanaşırken bir yandan da bir bardak çıkararak combo hareketini yapıştırır. bu yaşlı adam sizin yaşınıza bakmadan size abi diye hitap eder. (bkz: kokoreççi) yürek burkar, üzer adamı. düşündürür. siz daha yok istemiyorum derken bardağı yarım santim doldurmuştur bile. bu dakikada itirazınızı sürdürmezseniz o çayı alırsınız. yok itiraza devam ederseniz de o yarım santim çayı göz açıp kapanıncaya yere dökülmüş olarak görürsünüz.
bardak yerine sinirli bir şekilde geri konur, ağır ağır yürümeye devam edilir. ta ki yeni bir göz teması sağlanana kadar.
bir kaide üzerine tutturulmuş papağan ve bu kaide içinde pil yuvası, mikrofon bir de hoparlör bulunan, söyleneni kaydederek üç kez arka arkaya hızlandırılmış biçimde çalan oyuncak.
yer radament ve abisi astyanax ile iki arkadaşının kaldığı eskişehirodun pazarı ndaki ev. 6-7 sene kadar önce evde toplam yedi ya da sekiz kişiyiz. biri elinde bu papağanla odaya girer ve papağanı konuşturur. papağan ses kaydını çalarken iki üç kat hızlı çaldığı için ses oldukça incelmektedir. herkes papağana yanaşıp bir şeyler söyleyip dinlemek için yarışmaktadır. iş çığrından çıkmıştır. hunhar kahkahalar atılmaktadır. artık çok yüksek sesle bağrılmakta bağırılırken de ses inceltilmekte, papağanın tekrarında ise ses tam çığlık çığlığa bağıran bir kadın sesini andırmaktadır. bu olay biz evdeki öküzleri daha da heycanlandırmış, artık ne varsa imdat, kurtarın, bilmemne ediyorlar gibi papağanı bağırtmaktayız.
birazdan evin önüne siren sesiyle birlikte polis yanaşır ve durur. anında sesler kesilir. noluyo lan, olay mı var acaba diye pür dikkat dışarısı dinlenmektedir. ama dışarıda ses yoktur. işte o anda zırrr kapı çalar. polislerin bizim için geldiği o an anlaşılmıştır. hepimizden soğuk terler boşalmaktadır.
olay en dip odada gerçekleşmektedir ama bu oda yan komşunun oturma odasıyla bitişiktir. burada oturan karı koca yan dairede bir kadının kalabalık bir erkek grubu tarafından tecavüz ve işkenceye maruz kaldığını polise ihbar etmiştir.
hep birlikte kapı açılır. karşı komşular da kapıları aralık, korkulu yüzlerle olayı izlemektedirler. evdeki 7-8 kişilik ekipten bir tanesi bayandır ve astyanax ın kız arkadaşıdır. polisler içeri girerlerde bayanı da görürlerse işin içinden çıkılmaz bir hal alacağından endişe edilmektedir. polisin bir tanesi de gençsiniz evde bayan arkadaşınız varsa da sessiz yapın bu işi, bakın yapmayın demiyoruz yani gençsiniz yaparsınız ama sessiz yapmak lazım, var mı evde bayan? gibi cümlelerle ağzımızdan laf almaya çalışmakta. böyle bir durum varsa da muhabbeti kurup burdan ekmek yer miyiz düşüncelerine dalmaktadır.
neyse içeriden papağan getirilip kapı önünde tatbikat yapılarak durum anlatılır ve tatlıya bağlanır. tekrar dip odaya gidilir, eğlenceye devam edilir.
yıllık izin ve bayram tatilini birleştirerek yaptığım uzun tatilin bitmesiyle yarın gerçekleştireceğim eylemdir.
sanki hiç çalışmıyormuşum da mezuniyet sonrası o boşluktaymışım gibiydi. ne kadar da güzeldi. düşündükçe içim sıkılıyor, kafamı duvarlara vurasım geliyor. sabahın köründe kalk, traş ol, giyin buz gibi soğuğa çık, yürü yürü, tıklım tıkış otobüse bin, işe git. iş yerinde de sen tatilden geldin dinçsin bahanesiyle bütün işleri kitlesinler. imdat.