Yakın zamanda bütün sosyal medya hasaplarımı kapattım çünkü tanıdık veya tanımadık herkes birbirine gösteriş yapma peşinde.Dışarıdan bakınca yaptıklarının ne kadar basit ve çocukça olduğunun bile farkında değiller.Kişinin kendi içinde mutluluğu çok önemli.Gösteriş suçuyla örülü dijital bir parmaklığın arkasında birbirlerine uzaktan uzağa bakarken sadece ruhları daha da hastalanıyor yazık.
Sevgi ihtiyacı, güzellik algısı, zeki ve kaliteli sohbetler edebileceği bir kadın varken niçin aldatsın? Bu durumda aldatması onun psikolojik yetersizliği olduğunun kanıtıdır. En önemlisi de asıl kendini kötü hissettiği veya kendi dışında kötü gününde yanında olup ona emek eden insana kalleşlik yapamayacak kadar kendini insan hissettiği içindir.
Orhan Pamuk'un diğer kitaplarını da okumuş biri olarak kesin mükemmeldir diye hemen alıp hevesle okumaya başladığım kitaptır. Başlarda gayet olayı betimlemeleriyle bana gerçekçi olarak yansıtarak çok hoşuma gitmiştir hatta müzesini de merak etmişimdir. Kitabın ilerleyen sayfalarındaki melankoliyi de çok fazla hissedince-bu iyi mi kötü mü bilemedim yazarın bunu aşırı hissettirmesi beni aşırı yordu açıkcası- yarısında bırakıp başka bir kitaba devam edip soluk almak istediğim kitaptır. Bugün tekrar başlayacağım bakalım görüşlerimi bitiminde editlerim.
Edit: Araya soktuğumun bir sürü başka kitaptan sonra masumiyet müzesi sonunda bitti tadı damağımda kaldı desem yalan olur Orhan Pamuk’un okumaktan daha çok hoşlandığım kitapları olmuştu. O yoğun betimlemeler sonlara doğru insan alıştığından mıdır yoksa olaylar biraz daha hareketlendiğinden midir bilemem o kadar sıkıcı gelmemeye başlamıştı sonundaki hüznü o uzun betimlemelerde anlatılanlardan daha çok hissettim diyebilirim. Bir de müzesini görmek lazım bakalım yakın zaman da gitmeyi düşünüyorum belki müzesini gördükten sonra fikrimi değiştiririm.
6 buçuk ay önce aşık oldum ama beni en çok etkileyen şey aşk duygusundan çok hayatı boyunca sevilmemiş hep kırılmış kalbimin ilk kez sevgiyle sarılması ve ilk kez birisinin benim kalbime sahip olmak için savaşmasını gördüm. Önce kalbimdeki ve ruhumdaki kırıkları topladı tek tek sonra içini kendiyle doldurmak için her gün didindi benden çok onun emeği vardır gibime geliyor bu sevgide.
Sana yetebilmek için kendi iç yolculuğumu bitirip tamamlanmam gerekli senin beni hayatın boyunca en iyi arkadaşın,en güçlü kadın ve en dürüst kişi olarak tanımanı istiyorum.Bilmelisin ki öyle kişiler girecek ki hayatına yeniden doğma sancısı yaratacaklar vücudunda ve ben o sancıları defalarca yaşamış olarak sana yol göstereceğim dimdik ayakta durman için tutunacağın dalın olacağım sana verdiğim nefesi sonsuza kadar koruyacağım.Sen benim en güzel sorumluluğum hiç mezun olmadığım okulum olacaksın bütün kötülükleri bütün iyilikleri bilip kendini koruyup kimseyi üzmemeyi öğreneceksin.Tam ve sana yetebilecek kadar hazır olduğumda geleceksin diğer yarım.O güne kadar seni bekliyor olacağım.
Şimdi bir densiz bizim 5 yıl okumamıza laf etmiş özellikle ona yazıyorum bu yazıyı iyi okusun.
Diş renklenmesinin içsel ve dışsal olarak iki farklı katagoride nedeni vardır.
içsel nedenler dişin mine tabakasının altındaki dentin tabakasının kişiye özel genetik kodlamasından dolayı kişiden kişiye farklı renkte olmasından dolayıdır veya travma yada herhangi bir nedenden dolayı patolojik veya fizyolojik dişin içindeki pulpanın kendini deplase etmesi sonucunda çekilmesi sonucu beslenmenin azalması, dişe yapılan restorasyonlar sonucunda kanal tedavisi özellikle dişin zamanla patolojik olarak renklenmesi sonucunda veya tamamen dışsal bireyin diyet alışkanlığı sigara alkol baharatlı yemekleri ve kafein içeren içecekleri(çay,kahve,gazlı içecekler-gazlı içecekler mineyi de aşındırıp altındaki dentin tabakasını açığa çıkartır-) tüketmelerinden dolayı renklenebilir, ayrıca dişlerin üzerinde 24 saatte bir oluşan ağızın özel mikroflorasının kalsifiye olmasından dolayı olaşan bakteri plağının uzaklaştırılamaması(diş fırçasıyla mekanik temizlik) yapılmaması sonucunda oluşur. En önemli husus bir bilgiyi hastaya açıklarken onun algı seviyesine göre açıklamaktır ilk önce bu öğretilir ettiğiniz hakaretlerden anladığım kadarıyla sevgili hekim arkadaşım okuduğu 5 yılın hakkını verip hem mesleki hem insani iletişimini çok güzel meslek hayatında yansıtmaktadır. Bu lafları söyleyen insanların yarısı o eğitimi görseler ağlayarak uzaklaşır bundan dolayı asla ne eğitim seviyesinde olursan ol laf edemezsin arkadaşım saygı ve sevgilerimle.(Hekimlere pasif psikolojik şiddet yapmaktan vazgeçin işimizi yapalım.)
1.86 boyunda 95 kilo tıp okuyan felsefe ve psikolojiye ilgi duyan sporcu erkek,kendisi benim sevgilimdir ve bunlardan daha fazla güzel özellikleri de vardır evet.
Eskiden çok korktuğum şey ama şuan olabilecek normal bir durum gibi geliyor insanlar tercih edip tek yaşlanabilir yani bunda çok abartılacak bir şey yok. Toplum baskısı herkesi çift olmaya veya aile kurumu kurmaya itiyor sanki tek yaşlanmak bir felaketmişcesine toplumsal bir şartlanma oluyor adeta fakat gözlemlediğim kadarıyla bir çok kişi de bu aile kurumunu veya çift olmayı beceremiyor aynı evin içinde bir çok birbirine yabancı psikolojisi kötü insan oluyor böyle bir çok insanı kötü etkileyeceğine tek başına pekala insan mutlu yaşayabilir yalnızlıktan sıkıldığında ve kötü hissettiğinde de bir çok sosyal sorumluluk projesinde yer alabilir. Demem o ki bir insanı kalpten sevecekseniz koruyabilecekseniz sorumluluğunu hayat boyu taşıyabilecekseniz aile olun yoksa tek kalarak mutluluğun yollarını aramanız sizin içinde daha iyi olur.
Eğer kız gerçekten sevgi dolu ve ona inanıyorsa en büyük şey başta yalan söylemekle başlayıp sevgililik ilişkileri varsa aldatmaktır(gerçi iyilik midir kötülük müdür bence tartışılır bence iyiliktir kendi iğrençliğinde tek başına boğulur kız daha güzel bir hayat yaşar) eğer arkadaşça bir ilişkileri varsa yalanın yanında küfür ve şiddettir tabi ki her türlüsü psikolojik de fiziksel de.
Susarım ve gözlerimin dolmasını engellemeye çalışırım başlarda dolmasını engelleyemezdim ama artık başarabiliyorum gerçi artık pek insanlara da kırılmıyorum.
Eski bir tanıdığım vardı, üniversite sınavı zamanı tanışmıştık. Türkçe paragrafları okumakta çok zorlanırdı ygs zamanı ailesinin maddi durumu çok iyiydi Türkiye'nin en iyi hocalarından özel ders alıp,taktikler vs alıp ygs dönemini atlattı ve bir mühendislik dalında okumaya başladı öyle ya da böyle. Bir ara irtibatımız kesildi duyduğuma göre şimdilerde akademik kariyer yapmak istiyormuş, bir kitap okumaktan bile canı sıkılan bütün gün elinde telefon saçma sapan sitelerde dolaşan,sevgilisini darlayan biri nasıl akademik kariyer yapar ya da akademik kariyer akademik makale incelemesi yapmadan yapılır mı? Bakın görün yapar belki yaptığını öğrenirsem editlerim ama bence yapabilir çünkü ülkemizdeki sistem çok basit herkes her yere gelebiliyor hiç bir araştırma hiç bir bilimsel araştırma gerçeğe yakın olmuyor kalifiye insanlar yetiştirilip eğitilmiyor genel kültür bilgisine,kapasitesine belki yeri geliyor donanımına bile bakılmıyor birey terfi ettirilirken.
Soruyorum sen insan mısın? Sen erkek oldun da noldu Dünyayı mı kurtardın arkadaşım? Bu Dünyada bu ülke de senden milyon kat üstün o kadar kadın var ki o kadar büyük işler başarıyor ki senin salyaların çeşme olur başarılarından haddini bil! Bu toplumda en eğitimli diye geçinen tipler bile ilk fırsatta bir kadına baskı yapıp sindirmeye çalışırlar ama böyle açıktan açıktan yapan cahil, insan olamamış gözümde tek hücreli canlılardan farkı olmayan mahlukatların da baba olma kutsal görevini haketmediğine inanıyorum. Boşayacaksın o adamı o çocuğu da göstermeyeceksin inadına iyi yetiştirip vatana millete bir erkeğin yapabileceğinden daha hayırlı bir insan yapacaksın o zaman görecek gününü.
Kimse kimse için değişmemelidir.Değişmeye çalışan insan yıpranır yorulur ve hırçınlaşır değişimi isteyen insan bencildir kendini düşünüyordur karşısındakinin değişimin ona mutluluk getireceğine inanır ama yanılır hep daha fazlasını isteyecektir karşısındakini psikolojik olarak çıkmaza sokacaktır bundan kimsenin değişmesini isteyecek kadar bencil olmayın biri gerçekten sizi mutlu ediyorsa huzurluysanız yanında olun sevdiğini söyleyin başka kalıplara oturmaya çalışıp karşınızdakinin de psikolojisiyle oynamayın emin olun sizin yokluğunuza daha çabuk alışıp kendi kafasına,hayat görüşüne uygun kendini sizden daha çok seven biriyle daha mutlu olacaktır ona bu iyiliği yapın.
Bu nasıl bir sapkınlıktır?isminden söz ettirmek için uç olmak için aykırı olmak için insan ve hayvan haklarını ihlal etmek de neyin nesi? Hangi edebi dilde bunun karşılığı vardır edebiyat bunun için midir sen yapma bu işi arkadaşım bırak kalemi,dili en önemlisi hayal dünyası daha iyi insanlara daha güzel şeyler katacak onlarca yazar ve yazar adayı var bırak sen kendi pisliğinde bilinçaltında boğul.
Körlük kitabında kullandığı dil ve betimlemeler toplumun bir bölümünden çok sayıda insanı isimsiz kullanması ve olayların içinde yaşatması bir çok yazarın sayfalarca yaptığı karakter betimlemelerinde bile yoktur olası bir felaket durumunda devlet düzene ne kadar güvenmemiz gerektiğini uç bir örnekle açıklayan kalemi,edebiyatı nadir hatta hiç bulunmayan yazardır kitabının henüz 100. Sayfasında olmama rağmen beni kendisine hayran bırakmıştır.
Her bölümü ayrı ayrı oturup defalarca izlenebilecek dizi her izlediğinde ayrı detaydan etkilenmek nasıl mümkün olur? Hoşuma giden 1-2 çok ayrı bölüm olmasına karşın her bölüm çok standardın üstünde ve çok iyidir.1.sezon 2.bölümde en sevdiğim kitaplardan biri olan cesur yeni dünyayı bulup yine 1.sezon 3.bölümde kendimi bulmuştum ve en iyi kurgusuyla etkileyici bölümlerden biri de şüphesiz 3.sezon 6.bölümdü.Mutlaka izlenmesi gereken ve izlenilmekle kalmayıp üstünde uzun uzun düşünülmesi gereken dizidir.
Biz sevgilimle hemen hemen her hafta birbirimize bir kitap hediye ederiz bence en değerli hediyedir her kitapçıya girişimizde birbirimizin seveceği tarzları yada okumasını istediğimiz tarzları araştırıp karşımızdakini ne kadar düşündüğümüzü gösteriyoruz. Burda yazanlar gibi dünyaya at gözlüğüyle bakmayıp ufkumuzu genişletiyoruz ya da "yndki kz kmdi?","bn sna izn vrdm mi?" Gibi gereksiz kıskançlık,trip vsye gireceğimiz süreyi birbirmize okuduğumuz kitapları anlatarak , izlediğimiz filmleri anlatarak, beraber izleyeceğimiz filmleri seçerek veya gideceğimiz kültürel aktiviteleri planlayarak geçiriyoruz sizde denemeye çalışın zihni dinç tutuyor.
Eserlerinde nü kadın temasına önem veren Nazım Hikmet'in annesi Yahya Kemal Beyatlı'nın büyük aşkı Celile Uğuraldım hanımefendinin tabloları unutulmamalıdır. Öyle donanımlı bir kadındır ki o çağlarda bile tablolarını satın alan seçkin zümrelerdeki evleri ziyaret edip tablolarını yatak odalarına değil salonlarına asmalarını rica etmiştir utanan insanlara da sanatın ayıbı olmaz diye karşılık vermiştir. Başta Yahya Kemal Beyatlı olmak üzere yüreksiz erkeklerin karşısında duran,aydın,ileri görüşlü(halen bu noktaya gelememiş insanlar vardır),sanatı koruyan ve yaşatan gerçek sanatçımızı saygıyla anıyorum.
Ahlak için dine ihtiyaç yoktur. Din bundan yüzyıllar önce kendi kendini idare edemeyecek toplumları düzene koymak için getirilmiş bir çeşit kurallardır kanımca ve günümüz şartlarından çok çok uzak şeylerdir. Günümüz şartlarında her insan toplumun düzenine uyan,barış içerisinde ve yaptığı işle diğer insanlara ve insanlara maksimum fayda sağladığı ve yardımsever olduğu sürece kimse ona hangi dine mensup olduğu veya dine inanıp inanmadığını sormayacaktır.
Siyasetle trollük yapabilirsiniz ne bilim toplum için "hayati(!)" bir çok konuda trollük yapın da bugün gündüz tecavüzle alakalı troll başlıklar gördüm çok yazık keşke insan hakları gerçekten insan yaşamındaki en "hayati" konu olsa.
Beyni olmayan kültürden ve bilimden haberi olmayan tüketim toplumunda kaybolmaya mahkum 1.70 boyundaki tipi patatese benzeyen yer cücesi türk erkeği söylemi
Edit: 1.70 boyundaki bi tane patatesin kalbi kırıldı ağlıyor(insanları dış görünüşlerine göre yargılamam asla ama kadınları fiziksel özellikleriyle sınıflandıran bütün erkekleri ben de böyle sınıflandıracağım kimse sizin psikolojik şiddetinizi çekmek zorunda değil)
Bu dünyada geçmişle gelecekte aramızdaki tek bağ paylaşacağımız topraklardır. Şuanın dünyasının şartları öyle değişik ki paran kadar mutlu huzurlu ve sağlıklısın ama o para bile sınırlarını geçtiğin anda ülkenin değerini kaybeder. Hep masum halklar vardır her ülkede bir de kandan masum insanların emeklerinden beslenen bir takım başka insanlar. Bazı şartlanmalarımız var bir de toplumsal bir de bunlara uyuşmuyor diye çatışmalarımız dökülen kanlarımız.Ne uğruna? Yüzyıl sonrasına ve öncesine bak bir ne taşınmış geçmişten sana veya ne taşınacak senden geleceğe? Sadece kandan beslenenler rant ile yaşayanlar ayakta kan döken masum insanları sömürüp bir de adaletten demokrasiden bahsedenler ayakta hiç birinin adı hatırlanmadan ama.
Gerçekten demokrasi ve adalet isteselerdi savaş çıkartmak için harcayacakları parayı ve zamanı aç çocukları doyurmak için kullanılardı unutma.
Kimsenin maşası olma çocuk insan ol yeter!
Bu dünyada evrensel bakıp herkesin insan olduğunu kabul edip birbirimize elimizin ulaşabildiği kadar iyilik yapıp gitmek lazım bilinmezliğe bu dünyadan. Kötülükler bir masal gibi anlatılmasın artık çocuklarımıza ve çocuklar sağlıksız aç uyumasın diye hepimiz insan olalım.
Daha güzeli daha özeli karşınıza çıkar çok mutlu olursunuz. Zaten ilişki dediğin şey mutluluk için değil midir süre önemli değildir önemli olan mutlu anılar bırakmaktır eğer mutlu anınız azsa kısa sürede daha mutlu olabileceğiniz mutlu anılar biriktirebileceğiniz bir ilişkiye başlamak hayat standartlarınızı da yükseltecektir takılmayın geçmişe.
Hayatımda sadece 1 hafta sigara içtim o 1 haftada 3 farklı marka denedim bunlardan en hafifi olan winston light slim bile dokunurken kırmızı tuborg biraz şov olmuş ben de kabul ediyorum. Zaten sigara benim için biraz şovdu aslında.
Bir istiridyenin kıymetli incisini sakladığı gibi saklarım seni...
Bir bahar dalının narin tomurcuklarını koruduğu gibi korurum seni...
Çok derin...
Derinlerimde ellerin.
Bir armağan gibi Tanrıdan bana,
Kış güneşinde altın rengi kirpiklerin...
Ben seni çok sevdim,
Ben seni çok sevdim,
Belki anlaması zordur sessizliğimden...
Ben seni çok sevdim,
Ben seni çok sevdim,
Sen oku kelimeleri gözlerimden....
Cem Adrian/Ben seni çok sevdim
Bunu okuduğunu biliyorum, ben seni çok sevdim sevgilim.
Yeni başladığım fakat çok akıcı olduğundan dolayı ortalarına geldiğim kitaptır.En son hangi kitapta bu kadar etkilendiğim hakkında hiç bir fikrim yok.Beni en çok etkileyen detay kitabın yazarının 1930larda bütün tarihteki felsefecileri,1. Dünya savaşı dahil olmak üzere dünya tarihinde 20. Yüzyıla kadar dünyanın kaderini etkilemiş savaşların nedenlerini ve sonuçlarını inceleyip kendi fikir dünyasında ideal bir dünya nasıl olurdu diye sorgulamasıdır. Yazarın 1930larda idealleştirdiği dünyası 2017de bile şaşırtarak kendini okutabilecek tarzdadır bu ileri görüşlülüğün nedeni bence gerçek ve doğru bilginin doğru yorumlanmasından kaynaklanmaktadır doğru yorumlama demek tek tip yorumlama değildir bütün seçenekleri düşünüp her seçeneği bir soyağacı gibi neden ve sonuçlarıyla ele alınmasıdır. Ütopik bir dünya hayalinin içerisinde bizden götürecekleri de çok iyi düşünüp yazı diline aktarmıştır. Tasvir ve betimlemeleri bu kadar ütopik bir dünyayı okuyana okumaktan ziyade yaşatır. Gerçekten çok etkilendim. Mutlaka okunmasını önereceğim kitaplar listesinde yer almaktadır.