türk insanın ezikliği batılaşma çabasından hareketle; aslında bunu osmanlının son dönemi ile cumhuriyetin ilk yıllarında güdülen politikalarla açıklamak bence daha uygun. bilindiği üzere osmanlının çöküşü ve akabinde vatanın işgalinden sonra bir milli mücadele ruhu ortaya çıktı. ben bu ruhu öz be öz türk- islam ruhu ile açıklıyorum. nitekim bu kutsal ruh ve mücadelesi meyvesini verdi ve yeni cumhuriyet kuruldu. fakat işler değişti sonra. bu cumhuriyeti yönetmekle yetkili bir kısım zümre ki -bunlara ittihat ve terakkiciler diyebiliriz- bu millet ve kültürün hiç te alışık olmadığı bir kültür ve düzeni bu millete dikte etmeye başladı. bu yeni ve düzende asıl unsur tamamiyle osmanlı kültür ve mirasını ve islamı unsurunu bu yapının dışında tutmaktı. aslında elbette bir yeniliğe ihtiyaç duyuluyordu fakat ani yıkım ve dikte politikası tam tersi sonuç verdi. burda batılılaşmayı kötülemiyorum. batılılaşma adı altında harf inkılabından tutun türk dil kurumu, türk tarih kurumu politikaları ile daha bir çok bir köklü değişiklikler yapıldı. çünki yönetimin batılılaşmaktan anladığı bu kadar dar bir perspektiften ibaretti. velhasıl harf inkılabı ile yeni bir dil hayatımıza giriyor, eskiye ait kültür adına ne var ise yok ediliyodu. yani bir gecede bu ülke vatandaşları üzerine tabiri caizse reset atılıyordu. ben bunun adını bir gecede cahilleşme olarak tanımlıyorum. batılılaşma adına bu hareket bence ezikliği doğurmaktan başka bir sonuç doğuramazdı. dil kavramının insan kültüre ve sosyal hayatına etkisi öyle bir kaç kelime ile ifade edilemez. sadece dil ile de açıklamak doğru değil. bilinçli ve istenerek böyle ezik bir toplum yaratılmak istendi ve başarıya ulaşıldı kuşkusuz.
3 yaşında yeğenimi oturtsam bilgisayar başına desem ki: 'koçum gündeme dair bir şeyler yaz.' eminim ertuğrul özkök'ten daha gerçek ve akıllıca bir yazı yazar. te allahım aklıma mukayet ol!
çoğu zaman sizin yaptıklarınıza karşılık vermek isterim mesela son ses ahmet kaya dinliyorsunuz ya ben de buna karşılık ac/dc çalmak isterim son ses lakin bu yaptığım şeyin size değil aşağıdaki komşularıma zarar vereceğini düşünürüm zira gürültü üste çıkmaz ne yazık ki. çocuklarına karşı öyle orangutan gibi bağırıyorsun ne bileyim gecenin yarısında ayı gibi geğiriyorsun bunun gibi burada yazmak istemediğim nice iğrençliklerine karşı yapabileceğim bir şey yok. ne yönetici hakkından gelebildi ne de polis. allah a havale ediyorum lan seni antilop kılıklı hayvanımsı terliksi errorrr
işyerinde bazı arkadaşlarım var. acıktıkları zaman mek danılsı arayıp sipariş veriyorlar. yok efendim çikını, halka soğanı falan bi güzel oturup yiyorlar. üstelik 10 dakikada üstü başı ciks robocop gibi motorlu yakışıklı bir çocuk getiriveriyo. ben ise fakir olduğum içün param yok yani acıktığım zaman burada mavipınar diye ekmek arası tavukçu var 2 lira. gariban üstü başı salaş üstelik motoru da yok tüm gün bisiklet sırtında pedal çeviren hayatından bezmiş bir delikanlı getiriyor biz pis boğazlıları doyurmak içün. o kadar acıyoruz ki halimize birbirimize sarılıp 8 dakika ağlıyoruz. hayat lütfen bize adil davran.
insan gibi müzikler dinlemesini öğütlerdim lakin bu konuda kendisini suçlamak biraz insafsızlık olur. zira 15 yaşımda her adım başı buram buram kokan arabesk tipler vardı. yani önümüze sadece bir çeşit yemek sunuluyordu. o yüzden yargılayamıyorum, istediğimiz sanatçıları ve plakları bulmak oldukça zordu fakat halihazırda internet çağında oldukça güzel sanatçı ve eserleri var. araştırmak lazım.
Müzik hayatımızın neden bu kadar yoksullaştığının sebebi şarkı nedir, müzik nedir? bilmeyenlerdir. memlekette ne bir şarkıcı var, ne de şarkı. Bu kadar kötü şarkıların ve 'şarkıcıyız' diye ortalarda albüm yapılan bir zamanda, ismail yk dinleyen bir gencin varlığını elbette yadırgamıyorum, çünkü onun önüne o konuluyor. sonuç ortada. eskiler bu bakımdan biraz şanslı, çok iyi değerler vardı gerçi hala var ama adlarını blen yok.
televiyonda çıkan her kalitesiz, bayağı, iğrenç vs... yapımın altında imzası olan insan. fakat neden bu kadar popüler anlam veremediğim olay. gerçi türk dizi seyircisine layıktır o ayrı.
ne yazık ki olmamış bir alper çağlar filmidir. hikayesi ile gayet eksik, tekdüze ve kopuk, tam bir fiyasko ve hayalkırıklığı. bana sırf yapılmış olsun diye yapılmış olan bir film gibi geldi. ülkemizde dizi ve film hikayelerini yazan insanlar kendilerini geliştiremediği müddetçe böyle kalitesiz filmlerin çıkması kaçınılmaz. artık 'bu millet'e ne verirsen yer' zihniyetinden vazgeçin.
halihazırda devam eden 28 şubat yargılamasına tanık sıfatıyla davet edilen dönemin gazetecileri malum baskı ve yönlendirmeleri itiraf edip eteklerindeki tüm taşları dökerlerken içlerinden biri tüm bu iddiarı redetmiştir. bu şahıs ertuğrul özkök tür. gerçekten çok inandırıcı! vicdan ve hakikatten yoksun bu insan hala hiçbir şey olmamış gibi ortalıkta ahkam kesiyor ve daha da acısı adam diye mahkemeye çağırıp dinliyorlar.
artık şaşırtmayan görüntüdür. o kadar yoğun,olağan ve normal oldu ki bu şehit cenazeleri, insanlar ne yapacağını şaşırdı. herşey yapmacık ve yalan. acılarımız bile. bu kadını nasıl bu moda soktular, nasıl beynini bu şekilde yıkadılar anlamak çok güç. bu vatanın genç insanları bir hiç uğruna sırf birilerin çıkarları uğruna yok yere ölürken, birilerinin şehitlik mertebesinden bahsetmesi, vatan sağolsun, vatan bölünmez nidaları o kadar büyük yalan ki, yazıklar olsun demekten başka birşey demek elden gelmiyor.
son otuz yıldır içinde debelendiğimiz berbatlığa damgasını vurmuş biri. bataklığımızın müsebbibi. bu saçma sapan anayasayı başımıza bırakan ve halihazırda yargılanıp yargılanmaması gibi konularla sinirleri alt üst eden kişi. ne fark eder? ben asıl nasıl ölecek onu merak etmekteyim.
günü kurtarmaya yönelik, anı kurtarmaya yönelik öylesine bir toplum. belki de yüz yıllar, bin yıllar süren göçebeliğin neticesinde oluşmuş genetik bir deformasyon. 'benden ötesi tufan', 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın,' umursamazlığı. 'her koyun kendi bacağından asılır,' kaygısızlığıdır.
