iyi hoş güzel şiirlere sahip olmakla beraber 21.yy insan trajedisine takıntılı genç adam.Yazdıkça yazar cümle sonlarına nefesiniz yetmez.Bazı şiirlerinde cümle süsleme çabalarından ötürü şiirin temasını kavramada sıkıntı yaratır.Şair burada kime seslenmiş lan sorusu gelir akla.Leoparlarla ne alıp veremediği var çözemedim onu da.Biraz abartıldığını da eklemeden geçemediğim son yılların ardı arkası kesilmeyen genç şair akımına mensup insan.
nasıl babacan,insanlığın damarlarında dolaştığını hissettiren bi' adamdır ki o ne güzel bi' insandır.yalnızlıklar kitabı her cümlesiyle vurur adamı,tek başınalığınıza yepyeni tanımlar getirir,nedenlerden arındırır,kabulu sunar size huzurla.
--spoiler--
ben sensizliği yalnızlık sanmıştım bir keresinde.
--spoiler--
--spoiler--
ama, yalnızlığın kelimeleri yoktur.
o, bütün kelimelerden oluşmuş bir kelimedir.
--spoiler--
"fırsatı varken ağlamalı insan.ele güne sergilenmeyecek duyguları olduğunu düşünmemeli.sadece gözüne sabun kaçmış çocuklara bırakmamalı bu işi. derdini anlatabilecek kadar ağlayabilmeli en azından.ve önündeki yol yürüyebileceğinden uzun olsa da yürümeli o yolu, yürüyebildiği yere kadar.sonunda perişan olacağını bilse de, zihni karmakarışık ve kalabalıkken kendisi yapayalnız kalacağını bilse de yürümeli." * ne de güzel demiş,zaten her zaman bir bahanen olmalı.can çekişirken/çekiştirirken bir yerden bir yere giderken bazen gidemezken hep bir bahanen olmalı ve ağlamanın bir özgürlük olduğuna artık inanılmalı.
her ne kadar filmin ana konusu olmasa da Albert'in annesinin kocasına duyduğu sevgi ve yaşadıklarına duyduğu saygı şapka çıkartmalıktır.
--spoiler--
senden daha çok nefret edebilirim ama daha az sevemem.
--spoiler--
söz konusu komşu komşunun külüne muhtaçtır atasözünü çok yanlış anlayıp üst kattan sigara külünü savuran insan ise gecenin bir vakti kavga edilebilecek kişi.
an itibariyle küfrettiğim düzenlemeler ve ilkeler dizisi.hayır arkadaş tüm bu içeriğe sahip bir insan oluşumu olamaz.nitekim de sadece kağıt üzerinde kalmıştır.eğer eğitim fakültesi sınırları içerisinde iseniz ve türk eğitim tarihi gibi ezbere dayatılmış! ki kanun içerisinde yer alan "topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli bir kişi olacak"tır hükmü giydirilen öğrenci profiliyle pek bağdaştıramadığım bir ders için sunusunu yapmanız isteniyorsa çok küfredilesi bir kanun olabilir.
daha ikinci bölümünün başında yer alan "eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet ve din ayırımı gözetilmeksizin herkese açıktır. eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz." maddesinden sonra gelen "milli eğitim hizmeti, türk vatandaşlarının istek ve kabiliyetleri ile türk toplumunun ihtiyaçlarına göre düzenlenir." maddesi biraz sıkıntılıdır.şöyle oluyor ırk ayrımı gözetmeksizin gibi bir cümlenin ardından "türk" kelimesi bu kadar vurgulanınca "iyi de biraz önce ne dedik biz neyse sorgulama eyvallah de" demekten başka bir şey gelmiyor elden.
kanun içerisinde belirtilen öğretmen,öğrenci ve eğitim-öğretim sistemi ile şuan ki durumu değerlendirirsek sayfalarca ilkenin boşlukta sallandığı gerçeği bir parçada iç burkar.eğitim öğretim programlarının dayandırıldığı bu temel kanun daha nereye kadar dayanır bu ülkede bilinemez.
velhasıl genel olarak bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiğini düşündüğüm 1739 sayılı 1973 yılında kabul edilen ve sayıların karıştırılmasının mümkün olduğu kanundur.
yoktur böyle bir pay.bilinir ve yine de 3 vakte kadar kişiyi hayatta tutabilecek ağır dozda bir umut içeriği barındırabilir.dördüncü vakte yeni bir yalanda yaratıcılığın sınırlarını zorlarken bulabilirsiniz kendinizi.30 liralık bir faldan umut doğurmaya çalışmak;evet umutsuzluğun mına koymak tam olarak budur.
beklediğini bulamamış bir behzat ç. izleyicisi olarak 38.bölüm* bu filmi ezer geçerdi diye düşündürdü.yine de kocaman beyaz perdede behzat ç. izlemek ne güzeldir.iyi de oldu çok da guzel oldu.dvdsi pardon'un yanina yakışacaktır.
bir sisteme sağcı yada solcu kukla olmamayı reddetmektir.birilerinin belirlediği akımlara kapılmak yerine düşünmeyi,kendi başına var olmayı misyon edinmektir.
umut sarıkaya'nın meriç e mektup yazısına konu olan sevgisizlik eylemi.
--spoiler--
killaniyorum senden arkadasim. hareketlerinden degil varligindan killaniyorum. an be an etrafimizda olabilme ihtimalinden killaniyorum. omo´nun yanina bantlanmis limonlu cif gibisin. ben sadece omo almak istiyorum sen ise sadece ayni firma üretti ve daha az satildi diye ele geliyrosun. gelme artik sevgili arkadasim. bak ikidir bilerek "arkadasim" diyorum bizim oralarda genelde tartakalamadan kisa bir zaman once insanlar birbirlerine "arkadasim guzel kardesim" gibi beraberligi hatirlatici sifatlarla seslenirler. evet cekinmeden soyluyorum sana karsi engellenemez siddet hissi besliyorum. acaba bir ben miyim ayı bir ben miyim paranoyak diye cok kereler dusundum. ve konuyu cok az samimi oldugum halde diger kizlarin erkek arkadaslarina da actim bir kongre duzenleyerek geceler boyu seni tartistik. delegelerin oylari sonucu oy birligiyle "bir yere cağırıp isiklari kapatalim. kurekle sopayla terlikle dovelim kimin dovdugunu bilmesin" karari cikti. boyleyken boyle meric.
--spoiler--