Ekleyeyim, (bana göre) güvenmek her şeyini anlatmak değil. Karşındakinden emin olmak. Kendinizi bile tam anlamıyla tanıyamazsınız o yüzden insanlara yerini göstermekte fayda var. Karşınızdaki kişiden emin olmak, onu yanlış tanıdığınızı farkettiğinizde hayal kırıklığına uğramak demek. Tabii bu sadece bir ihtimal.
Güvenmemeyi değil de güvenmeye gerek duymayı nasıl bıraktığımı söyleyeceğim. Aşırı sert görünen bir tipimdir normalde ama aslında çok hassasım. Bazen değer verdiğim birinin en ufak lafına bile kırılabiliyorum. Bir gün benim için çok değerli biri kalbimi kırdı. Sözleriyle falan da değil. Bir şey yaptı ve kırıldım. Ama ona bunu söylemedim özür diledi çünkü. Sonrasında 4-5 yıllık arkadaşıma anlattım. Özür diledi ama kafama takıldı dedim. Ve bana duygularımın abartı olduğunu söyledi. Ayrıca daha fazlası. işte o zaman güvendiğim birinin bile beni tanımadığını gördüm. Ben birine güvenmek mi istiyordum yoksa anlaşılmak mı? Anlaşılmak istemiştim. Derin bir insanım ve o bunu farkedemedi. Yüzeysel biri olduğu için duygularıma abartı dedi. Bence güvenmek demek yargılanmayı kabul etmek demek. Çünkü güvendiğiniz birine kendinizi açıyorsunuz. Kendini açmak, ona ruhundan bir parça vermek demek bana göre. O yüzden herkese karşı belli bir mesafenin olması en güzeli. Ben bunu farkettikten sonra biraz daha kapalı kutu oldum. Ama bu yüzden güçsüz hissediyorum. insanlara sorunumu söylersem bütün özgüvenim gücüm kaybolacakmış gibi.
En güzelidir. Burayı sosyalleşme ortamı olarak görmemek lazım. Canın sıkılır girersin iki entry girer çıkarsın. Gereksiz samimiyete, boş konuşmalara gerek yok. Sürekli burada takılan insan zaten hayatsızdır onlarla da muhatap olmamak gerek.
Genelde geceleri duş alıyorum ve o saatlerde de hep sevgilimle konuşuyoruz haliyle aniden ortadan kaybolmamak için duşa gireceğimi söylüyorum. O da tamam sevgilim diyor ve 1 saat sonra konuşmamıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Aklı sikinde değilse bir erkeğin bunu cinselliğe çekmez. Haber vermektir bu sadece.
Aşk tek başına değil aslında. Bütün duyguları çok yoğun yaşamak.
Artık başka bir insanda bulduğunuz duyguların olması. Ortak duyguların ve mutlulukların olması. Her şeyi paylaşabilmek, asla birbirini kırmak istememek ve bunun için uğraşmak. Çok düşünmek, çok sevmek.
Tat alma duyumu kaybettiğim için doğal olarak kilo vermeye başladım. Ama soranlara sağlıklı besleniyorum diyorum. Sonuçta şu durumda brokoli ile et soteden aynı tadı alıyorum.
Kendi rızasını kazanmak için iyi olandır.
Başkaları için, onay almak ve değer görmek için iyi olunmaz bu sadece insanları kandırmaktır, kendin de bilirsin içten içe iyi biri olmadığını.
iyi insan, en başından beri iyi olandır.
Hem üzülüyorum hem de gülüyorum bu duruma. Kardeşimi hala benim hayatımdaki yan karakterlerden biri olarak görüyorum çünkü. Kabullenemedim onun da hayatı olduğunu. O yüzden her şeyi geçici gibi geliyor. istesem de üzülemiyorum yaşadığı bu acıklı duygulara.
Bir şeylere uyanan gençlerdir. Bağnaz düşünceleri bırakıp yenilikçi bir anlayış benimsemişlerdir. Tabii çoğu böyle değil aslında. Aralarında bir boktan anlamayan ezik gelişmemiş tipler. Tiktokta ağız yamultanlar ve hayatın kendileri için ne ifade ettiğini bilmeyenlerde vardır.
Ama bazılarındaki adalet tutkusuna, sorgulama isteğine hayranım.
Böyle bir tanıdığım da var. Kendisi daha 18ine gelmemiş bir kız ama hem sürekli gelişiyor hem de hayatını sorguluyor. Kendi bir şeyler için uğraşıyor. Ona kendimden bir şeyler katamıyorum ama. Kendi düşüncelerine sıkı sıkı bağlanmış çünkü.
Sanırım Z kuşağının da sorunu bu. Eski düşünceleri kabul etmemeleri.
Böyle yetiştirilen herkes karşısındaki kişiden de aynısını bekliyor. Herkes ona prens gibi davransın ama o karşısındakine üstten baksın. Böyle erkeklerle ilişki de yaşanmaz. Sizi çünkü “araç” olarak görür. Onu mutlu etmesi gereken, ona ilgi vermesi gereken bir araç.
Aşkından bir şey de diyemiyor garibim. Mesaj atmamı beklemesi bir yana(bazen yazacak bir şey bulamıyorum), buluşacağımızda da hazırlanmamı bekliyor. Tamamen isteğim dışında olan bir durum.
Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim. Kimseden akıllı, kimseden güzel ya da iyi olma gibi bi iddiam yok. Kimse için en değilim. Daha değilim. Devasa ve sonsuz iddiasızım. Tek isteğim mutlu olmak buna rağmen insanların sürekli bana dayattığı sorumluluklar ve beklentiler yüzünden mutlu bile olamıyorum. Sanırım yakın zamanda bende bir antidepresan kullanıcısı olacağım.