5188 sayılı kanunun 7. maddesine göre yetkilendirilen yapan polis hükmünde polisciklerdir.
kimin arabasına binmiş olurlar ise olsun; istedikleri türküyü çığıramazlar. şimdilerde üniversite kapılarda kralları rektörler tarafından henüz sıkılmamış ama az sonra sıkılacak limon bakış açısı ile kullanılmaktadır. üniversite kapılarında üniversite yönetimini temsilen inler cinler top oynar iken bu gariban apoletlilerin kanuna aykırı deli dumrullar gibi kullanılması bir şark kurnazlığıdır.
özel güvenlik görevlisi hükmündeki kişiler aşağıda da kopi pest edildiği üzere kimseyi kamuya açık alana almama gibi bir yetkileri yoktur. arama yapamadıklarını içeri alamazlar o kadar. eğer tck vs. gibi kanunlara aykırı bir durum söz konusu ise herkesin sahip olduğu yakalama yetkisine sahiptirler o kadar.
özel güvenlik görevlisi sıfatına haiz polisciklerin ilgili kanun ile elinde olan yetki nah şurada pest edilmiştir;
Madde 7 - Özel güvenlik görevlilerinin yetkileri şunlardır:
a) Koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
b) Toplantı, konser, spor müsabakası, sahne gösterileri ve benzeri etkinlikler ile cenaze ve düğün törenlerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
c) (Değişik bent: 23/01/2008-5728 S.K./544.mad) Ceza Muhakemesi Kanununun 90 ıncı maddesine göre yakalama.
d) (Değişik bent: 23/01/2008-5728 S.K./544.mad) Görev alanında, haklarında yakalama emri veya mahkûmiyet kararı bulunan kişileri yakalama ve arama.
e) Yangın, deprem gibi tabii afet durumlarında ve imdat istenmesi halinde görev alanındaki işyeri ve konutlara girme.
f) Hava meydanı, liman, gar, istasyon ve terminal gibi toplu ulaşım tesislerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
g) Genel kolluk kuvvetlerine derhal bildirmek şartıyla, aramalar sırasında suç teşkil eden veya delil olabilecek ya da suç teşkil etmemekle birlikte tehlike doğurabilecek eşyayı emanete alma.
h) Terk edilmiş ve bulunmuş eşyayı emanete alma.
ı) Kişinin vücudu veya sağlığı bakımından mevcut bir tehlikeden korunması amacıyla yakalama.
j) (Değişik bent: 23/01/2008-5728 S.K./544.mad) Olay yerini ve delilleri koruma, bu amaçla Ceza Muhakemesi Kanununun 168 inci maddesine göre yakalama.
k) (Değişik bent: 23/01/2008-5728 S.K./544.mad) Türk Medeni Kanununun 981 inci maddesine, Borçlar Kanununun 52 nci maddesine, Türk Ceza Kanununun 24 ve 25 inci maddelerine göre zor kullanma.
peki şimdi diyecek olursanız ama bunlar o vakit kanuna aykırı nasıl minibüslerden insanları indirebilmektedirler ben de derim ki;
bu ülkede anayasa mahkemesi nasıl anayasaya aykırı karar alabiliyor?
firavunun kızıldeniz'in dibinde musa'nın rabbine iman etmesi kadar bile samimiyetten uzak dini bir gösteriştir.
takiyye ve laikliğe karşı odak oldukları için yargılanmayacaklar o ayrı.
tıpkı kanaltürk'te batırdıkları paralardan dolayı yargılanmadıkları gibi.
ahmet necdet sezer'in kendi ideolojik görüşlerini yansıtan deniz baykal profilindeki chp sempatizanlarının her önemli kararda imzası çıkması sonucu tıpkı tek parti dönemi gibi bir dönemi anlatacak üç kelimedir.
yanlız bu motora deniz baykal ve saz arkadaşlarının start vermesi lazımdır ki çalışabilsin.
cumhuriyet halk partisi genel sekreteri önder sav'ın hacca giderek araplara para kazandırma atraksiyonu ile ivme kazanmış, kendine bir kimlik geçirmiş kültürel devinimini taa danimarkaya dek tamamlayabilmiş, miletin kutsal değerlerine sövmeyi bir halt zanneden yurdumun insanı toplamıdır.
ikinci cumhurbaşkanı ve devamla zamanın cumhuriyet halk partisi* genel başkanı olan milli şef ismet inönü'ye atfedilen, söylediği iddia edilen cümledir ve tamamı; "Sadece padişah değil; kimse işitmesin, bu millet düşmanınızdır" şeklindedir.
evet, ne diyorduk; eksik yönü diyorduk ki o da şudur;
velev ki * bir şekilde girdiğiniz;
anayasa, yasa tanımayan akılcı olmaları gerekirken dogmatik olan rektörlerin ve saz arkadaşlarının şerrinden kendilerini nasıl muhafaza edecekler? velev ki * bir imdat çıkışı gerekti; nereden kaçacaklar?
yoksa gayet güzel, uygulandığı takdirde iş görür rehberdir.
efendim altına benim de naçizane imzamı atabileceğim bir mektuptur.
neden altına benim de imza atabileceğim bir mektuptur; çünkü ben yazarsam bir mektup biraz sert olur. olmaz. eee, burada hazır yazılmışı da var;
hadımköy istikametinden büyükçekmece-avcılar yönüne giderken yolun solunda kalan bir binanın duvarında yazılı yazıdır. en son ne zaman gördüğümü, hala var mıdır yok mudur bilemiyorum ancak bana doğru bir tespit gibi gelmişti.
pek stratejik olmasa da savaş oyunu. oyuncu caption rütbesinde bir askerdir. ismi parker'dır. komutan olarak bir albayın cırtlak sesi sürekli kulaklarını tırmalamaktadır.
oyunun senaryosuna göre 1989'da soğuk savaş bitmemiştir. bilakis sıcak savaş başlamıştır. ve aslında bizim şu anda rusya federasyonu olarak bildiğimiz sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği amerika'nın seatle eyaletine ani ve gizli bir saldırı düzenlemiştir. öyle ustaca gizlidir ki ilk saldırıya uğrayan amerikan güçleri polis devriyesi ve basın helikopterleridir.
ardından ismini şu anda hatırlamadığımı colonel ve sen yani parker amerika'yı kurtaracaksınızdır. paralı askerdir oyuncular.
her ne kadar strateji oyunu değil dediysek de bildiğimiz klasik anlamda strateji oyunu değildir. verilen emirleri yerine getiriyorsun. sürekli destek atışları ve mühimmat-ekipman olarak destekleniyorsun. iş zor değil yani.
oruç tuttuğu bilinen birinin ya da birilerinin tahrik edilmek istenircesine karşısında yemek içmek.
elbetteki dövmek kadar faşistçe değildir bu ancak örnek verebilmek için ille de birilerini dövmek mi gerekir. döverek tebliğ çeşidini ben daha duymadım zaten.