çok fazla şaşırmadığım tarih duyumlarında, ilk defa bu kadar çok şaşırdığım bilgidir.
son toplanan istanbul meclisinde çok yetkin olduğunu bilirdik, sevrde imzası olmadığını bilirdik, yalnız misak ı milli gibi birçok yerde farklı farklı yayınlarına rastlayacağınız bir ulusal anddı hazırlatacağını öğrenmek bir hayli ilginçtir.
yakın tarih konusunda birçok iddialara bir yenisi eklenmiştir.
" amerika kahrol bu vatan bizim" dediği için yerlerde sürüklenen, tekmeler yiyen bir avuç yurtsever insanın, atması gereken asıl slogandır.
senelerdir kurulan bu tezgahta gerici-faşist bünyelere; "amerika kötü ühühühü" diyip memleketin satmadık yerini bırakmayan, 50 sene sonrasının ipotek haline alındığı şu memlektte atılması gereken tek slogan.
amerika katil diyorsun gözü dönmüş siyasi litaratürde nasıl tanımlacağı belli olmayan bir grup tarafından sille tokat kovuluyorsun,
yaşasın amerika o halde,
yere bir kız düşüyor 60 yaşında adam tekme atıyor,
yaşasın amerika o halde amca,
o salladığın bayrak birgün kıçına girerse umarım kendine gelirsin.
bugun edirne de yaşananlar seneler önce denizlere yapılandan hiçbir farkı yoktur, nazım ın "ben vatan hayiniyim siz vatanseversiniz" demesinden bir farkı yoktur.
post modern solcuların dillerine doladığı bu argümanlara iyi veya kötü bir geleneği olan yapı tarafından savunulmata herkes at gözlüğünü çıkarıp, neyi neden savunduğunu düşünsün biraz.
25 kasım da düzelenen memur grevine katılan "16 arkadaşları" işten atıldığı için bir gün süreyle eylem yapmışlardır.
lakin bugun itibari gelen bilgilere göre 30 u daha işten çıkartılmıştır.
bir aralar çok meşhur olan "orantılı güç" ve bir chp milletvekili tarafından dile getirilen cevabı; " orantılı zeka" evet orantılı zeka demek istiyorum ama ortada zeka adına hiç norm belirtisi göstermeyen bir guruh var.
arkadaş bu adamların grev yapmaları en doğal hakkıdır, sen hangi akla hizmet bu adamları işten çıkartıyorsun?
demokratizm diye diye ortalıkta dolanıyorsunuz sizin demokratlığınız bu kadar işte kıçınıza sokun demokrasinizi.
roberto ando'nun yapımı olan film,Alessio Boni, Donatella Finocchiaro, Valeria Solarino ile Emir Kusturica'nun oynadığı, çocuklukta kalan izlerin insanın ilerki yaşamlarında nasıl etki ettiği, bazen küçümsediğimiz bir çok olgunun insan doğasını tümüyle ele geçirdiğini ve her birimizin bunun içinde olduğunu anlatan son derece güzel bir film.
çocuk dediğimize göre cinsellik demeden geçmiyelim, hem neden çocukları en çok etkileyen ya da çocukken yaşanılan her olay neden; cinseliğe etki eder?
anlatılması çok zor bir şiirdir ve cem karaca eseridir, bir süredir yazıp yazıp siliyorum oysa düşündüğümü yazarım kolay kolay silmem, düz bakarım bu mevzulara lakin bu parçayı nasıl anlatıcağımı bilemedim.
aklıma iki şey hatta üç şey yok dört şey geldi onur, çirkin, güzel ve kız...
ve şu anda bu parçayı dinliyorum sanırım şimdilik bana bunları anımsatıyor, ne alaka ki onur ile bu parçanın,
isyanı barındırdığı için olabilir yazanın erkek olmasına rağmen kız gibi düşünüyorum istanbul sanırım bu da,
ne güzel di mi
bir kızı düşünür gibi istanbul u düşünmek güzel kim peki kız olabilir, o halde çirkin kim, sanırım bu da onursuz bir kız olan istanbul...
yok yok belkide hayatımın bir karesidir belkide çirkin bir kız kim bu ya, ne kadar güzel bir parça
son dönemde yeni atılımlar yapan, ya da ideolojik bir geri dönüşüm sinyallerini veren, süreci yeniden sorgulayan ve tanımlayan çeşitli örgüt ve oluşumları olan siyasi aygıttır.
nedir bu geri dönüş veya süreci tekrar sorgulama yayın isimleri ve yapı isimleri vermeden,
kavramlarının içini doldurmaya çalışan, "68 ruhu "gibi bir ideolojik mevzilenme alanı açmaya çalışan yeni bir "sol" bakış açısı yakalamaya çalışmasıdır.
12 eylül sonrası sürece göre konumlanan türkiye sol u, değişen olguları tekrar tanımlayıp geldiğimiz süreçte farklı bir perpesktif yakalama çabasıdır,
ya duvara toslar ya da 1 2 sene içinde sol da yeni haraketlemer görülür.
menfaat ilişkilerinin doruk noktasına ulaştığı günümüzde, çokca rastlanıcak durumdur, bizim toplumuzda bakireliği giden kıza orospu yaftası yapıştırılır bildiğimiz gibi, ayrıca bu bakirelik gitmesi nedir? nereye gidiyor arkadaşım bu bakirelik eee gidiyorsa geliyordurda ki geliyor...
o halde günümüzde bu "orospuluk" kavramını tekrar oturmak gerekiyor, nedir sahiden bu orospuluk para ile etini satanlar mı, peki para karşılığu ruhunu satanlar? ya da karşısındaki kadın veya adam, meslek sahibi diye, ego peşinde koşan ve daha sonra bu şekilde bir evlilik yapan insan çok mu temiz?
bakireliği çirkin kızda sorun yapan ama güzel kızda sorun yapmayan erkek nedir? orospu değil midir, ruhu sağlam mı şimdi bu adamın, ya da mevki sahibi bir kızda bakirelik aramayan ama köylü bir kızda bakirelik arayan toplum nedir?
ya ciddi ciddi soruyorum bu orospuluk nedir? sadace kadınlarda görülen bir tür hastalık mı yoksa meslek mi?
herkes kendi orospuluğundan yola çıkıp bir karşı tarafı orospu ilan ederken, bu "orospuluk kavramına çok uzak değildir.
nikahlı orospular ise hem biz, hem sevdiğimiz hem de arkadaşlarımız olabilir çokda uzakta değil bu insanlar bizzat içimizde yaşatıyoruz ve buna göre bir döngünün içinde yerimizi alıyoruz ne zamanki bu döngü bizi red etmeye başlıyor veya biz onu red ediyoruz,o zaman gerçek orospular çıkıyor ortaya...
sadace türkiye de görülebilicek olaylardan sadace bir tanesidir efendim, bu ülkede neler olmadıki,buda olmasın.
bundan yaklaşık 7 ay önce ntv denen, katil medya (ulen katil mdeya tanımı tamamen oturdu)
tarafından bir helikopter bilinçlice defalarca aranmış ve sonunda düşürülmüştür.
evet efendim görüyorsunuz dünyanın neresinde böyle bir gazatecilik anlayışı var nerde böyle sadist medya mensupları var.
adamlar öyle bir komplo kurup, öyle kumpaz planlamışlarki şaşırmamak mümkün değil.
ve bunu ülkemizin yüz akı ahmet altan efendi sonunda çözmüş kamuoyuna duyurmuştur, laa derdim bu ahmet taşşakları öpülcek adamdırda kimse değerini bilmiyor neyse efendim doğuştan taraf olanların tarafda olduğu ama böyle ince elene sık dokunan mevzularda büyük gazateclik dersi veren "taraf" olayı çözmüş ülkeyi bir kaostan kurtamıştır.
ne diyelim efendim allah başımıdan taraf ve taraf olanların eksik etmesin.
sözlük vatanseverlerinin yurdu koruma bahanesi adı altında bir halkı günün 24 saati itin götüne çıkarıp sokma, eylemidir.
bu klavye delikanlıları, her gün bu ülkeyi bin kere bölmektedirler lakin bu ülke nasıl bir ülke ise bu hainlere rağmen hala bölünmemeye direniyordur ve direncektir.
yorumlara bakılırsa hemen hemen oluşan ortak yargı bunun bir hayvanlık olmasıdır, öyledirde lakin benim şaşırdığım bu kadar ortalaması yüksek eleştiri varsa, bu kızları, kadınları kim dövüyor, kadınlar herhalde kendi kendilerini dövüp hastahanelere ya da sivil toplum kuruluşlarına başvurmuyor dimi?
ülkemizde kadına yönelik şiddet oldukça yüksektir sanırım her iki kadından birisi şiddete maruz kalıyor bana kalırsa her iki kadından bir buçuğu olucaktır çünkü kadınların hepsi bu durumu belirtmiyor veya geçici olduğu için önemsemiyor.
o halde bir sorun var bu kadınları kim dövüyor?
ekleme:ulen burda bir sürü giri vardı nereye gitti?
sol bitti diye sokaklarda gezenelerin yüzlerine tokat gibi inen gerçektir,tekrar doguyoruz küllerimizden yeninden kuşatıyoruz geliceğimizi umutlarımızla döşüyoruz.
bitmiyecek bu hasret,bitmiyecek bu aşk,bitmiyecek bu sevda...
ikisini ayrı anlamlarda düşünemiyeceğimiz,terimleri birleşik yükleyceğimiz tanımla biçimidir.
emek ile sosyalizm ayrı düşünelemez,tarihsel arka planda çıktıkları nokta kesiştikleri yer birdir.
bu kadar emek veren bir toplumda emeği anlamlı bir biçimde,bilinçli bir şekilde neden kullanmaz insanlar.
neden bu kadar düşünmekten uzak bir toplumuz anlamak güç...