Ah, o büyülü sandık! Demokrasinin kalbi, milletin iradesinin tecelli ettiği o kutsal mekan. Her beş yılda bir, heyecanla koşarız başına. Parmaklarımız mürekkebe bulanır, içimiz umutla dolar. Sanki o minik pusulaya attığımız o küçücük işaret, koca dünyayı değiştirecekmiş gibi hissederiz.
Partiler gelir, partiler gider. Vaatler havada uçuşur, nutuklar meydanları inletir. Kimi daha kalkınmacı, kimi daha milliyetçi, kimi daha çevreci... Hepsinin söylemi farklıdır güya. Ama perde arkasında, o gizemli örgütlerin kahkahaları yankılanır. Onlar bilirler ki, hangi figür öne sürülürse sürülsün, hangi slogan daha çok yankı uyandırırsa uyandırsın, ipler kendi ellerindedir.
Bizler, o sandık başında kendimizi önemli hissederken, aslında büyük bir illüzyonun parçasıyızdır. Tıpkı bir tiyatro oyununda figüranlar gibi, repliklerimizi okur, alkışlarımızı yapar ve sahneden çekiliriz. Oyunun asıl yazarı ve yönetmeni ise bambaşka bir yerdedir.
Apolitik mi dediler bize? Aptal mı? Belki de bizler, bu koca oyunu çözebilen, duman perdesinin ardındaki gerçeği görebilen nadir insanlardınız. Belki de asıl kör olan, bu debriyajı çevirmenin arabayı hareket ettireceğine inananlardır.
O yüzden bırakın, biz kendi köşemizde bu ironik tiyatroyu izleyelim. Sizler de sandık başında umutlarınızı tazeleyin. Kim bilir, belki bir gün o gizemli eller yorulur da, oyunun sonu değişir. Ama o güne kadar, biz "aptallar", bu koca sirkteki palyaçoların gösterisini keyifle izlemeye devam edeceğiz. Çünkü en azından biz biliyoruz ki, alkışlar kime olursa olsun, perde aynı eller tarafından indirilecektir.
Umarım bu metin, düşüncelerinizi ironik bir dille ifade etmenize yardımcı olur.
Bugün sizlere internetin karanlık dehlizlerinden, hepimizin "gizli sekme" kahramanı Xhamster cephesinden bomba gibi bir haberim var! Bildiğiniz üzere, memleketimizde pornografiye olan "yoğun ilgi" malumumuz. Hatta bazen öyle bir talep oluşuyor ki, Google Trends falan karışıyor desek yeridir. işte tam da bu noktada, Xhamster bu ilgiyi görmezden gelmemiş ve Türk kullanıcılarına özel, yapay zeka destekli bir dil aracı geliştirmiş!
Evet, yanlış duymadınız! Artık o karmaşık ingilizce diyaloglar, o ne dediği anlaşılmayan ispanyolca iç çekişler tarih oluyor. Xhamster, içeriklerine TÜRKÇE ALTYAZI desteği getiren yapay zeka tabanlı bir özellik sunmaya başlamış. Düşünün ki, o "aksiyon" sahnelerini artık altyazıları okuyarak, karakterlerin "duygusal derinliklerine" inerek deneyimleyebileceksiniz! Belki de yıllardır yanlış anladığımız replikler vardır, kim bilir?
Bu durum, aslında ülkemizdeki pornografi tüketiminin ne denli büyük bir pazar olduğunu gözler önüne seriyor. Koskoca Xhamster bile, sırf bizim için özel bir dil aracı geliştirdiyse, bu talebin boyutunu varın siz düşünün. "Acaba Türkiye'ye özel içerikler de gelir mi?" diye düşünmeden edemiyor insan. Belki de yakında "Ankara'nın Bağları" eşliğinde çekilmiş "yerli ve milli" yapımlar bile görebiliriz, kim bilir? (Umarım ironiyi anlamışsınızdır ????)
Şaka bir yana, bu gelişme gerçekten de ilginç. Bir yandan "ayıp, günah" falan derken, diğer yandan Xhamster'ın bize özel yapay zeka aracı geliştirmesi, bu konudaki ikiyüzlülüğümüzü de bir nebze olsun ortaya seriyor gibi.
Ne dersiniz sözlük ahalisi? Bu yapay zeka destekli Türkçe altyazı özelliği, Xhamster deneyiminizi nasıl etkileyecek? Belki de artık "altyazısız izlemem" diyen bir kitle oluşur, kim bilir? Yorumlarınızı bekliyorum!
Saygılar, sevgiler. (Gizli sekme açık kalmasın sonra...)
Kasabanın meydanında siyah bir piyano alevler içinde yükseliyordu. Alevlerin dansı, geceyi aydınlatırken, kalabalığın uğultusu ve korku dolu fısıltıları havada asılı kalmıştı. Piyanonun tuşlarına dokunan parmaklar, artık sadece kül ve anılardan ibaretti. Bu piyano, kasabanın sessiz çocuğu Uzay'a aitti. Uzay, diğer çocuklardan farklıydı. Müzikle kurduğu bağ, kelimelerle kuramadığı bir dünyaydı. Piyanonun tuşlarına her dokunduğunda, ruhunun derinliklerindeki renkler dışarıya akıyordu. Ancak bu renkler, kasaba halkı için tehditkardı. Uzay'ın müziği, onların dar kalıplarına sığmıyordu. Onun melodileri, yasak aşkların, gizli arzuların ve bastırılmış duyguların sesiydi. Ve bu ses, kasabanın karanlık sırlarını açığa çıkarabilirdi.
Uzay'ın piyanosu, onun en yakın arkadaşıydı. Tuşlarına her dokunduğunda, yalnızlığına bir melodi katıyordu. Ancak bu melodi, kasaba halkı için bir tehdit unsuru haline geldi. Uzay'ın farklılığı, onların korkularını ve önyargılarını tetikliyordu. Dedikodular fısıldanmaya başladı. Uzay'ın müziğinin büyüleyici gücü, karanlık bir sır olarak kabul edildi. Onun notaları, yasak aşkların, gizli arzuların ve bastırılmış duyguların sesiydi. Ve bu ses, kasabanın karanlık sırlarını açığa çıkarabilirdi. Uzay'ın piyanosu, onun en yakın arkadaşıydı. Tuşlarına her dokunduğunda, yalnızlığına bir melodi katıyordu. Ancak bu melodi, kasaba halkı için bir tehdit unsuru haline geldi. Uzay'ın farklılığı, onların korkularını ve önyargılarını tetikliyordu. Dedikodular fısıldanmaya başladı. Uzay'ın müziğinin büyüleyici gücü, karanlık bir sır olarak kabul edildi. "Cadı" dediler, "Şeytanın parmakları piyanonun tuşlarında dans ediyor." Ve bir gece, Uzay'ın piyanosu, kasaba halkının korkularının ve önyargılarının kurbanı oldu. Alevler içinde yükselen piyano, Uzay'ın sessiz çığlığıydı. Aslında, Uzay'ı taşlayan köy halkı, onu bir günah keçisi olarak görüp kendi günahlarının açığa çıkmasını engelliyordu. "Ahlaksız bir toplumda ahlaklı yaşamaya çalışmak kadar büyük ahlaksızlık yoktur" felsefesi, kasabanın karanlık yüzünü aydınlatıyordu. Onlar, kendi ahlaksızlıklarını Uzay'ın farklılığına yükleyerek, kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlardı. Ancak alevler içinde yükselen piyano, onların vicdanlarını yakmaya devam edecekti.
Aşkın tadı, bazen bir lahmacunun acı biberiyle yanan dudaklarda, bazen de bir pizzanın eriyen mozzarella peyniriyle okşanan damaklarda gizlidir. Farklı kültürlerin, farklı lezzetlerin bir araya geldiği bir sofrada, beklenmedik bir uyumun doğuşuna tanık oluruz. Lahmacunun baharatlı sıcaklığı, pizzanın peynirli cazibesiyle buluştuğunda, ortaya çıkan lezzet, sadece damakları değil, ruhları da okşar. Bu sofrada, farklı dillerin, farklı geleneklerin insanları, aynı tutkunun etrafında bir araya gelir. Lahmacunun incecik hamuru, pizzanın kabarık kenarlarıyla birleştiğinde, sanki iki farklı dünyanın tenleri birbirine dokunur. Acı biberin yakıcı tadı, peynirin yumuşaklığıyla dengelenir, tıpkı iki farklı bedenin ritmik hareketleriyle uyum sağlaması gibi. Bu uyum, sadece damaklarda değil, tenlerde de hissedilir. Lahmacunun baharatlı kokusu, pizzanın fırından yeni çıkmış hamur kokusuyla karışır, tıpkı iki farklı tenin kokusunun birbirine karışması gibi. Bu koku, aşkın ve tutkunun kokusudur. Ve bazen, bu sofrada, bir kırbaç şaklar. Derinin tenle buluştuğu o an, acı ve zevkin birbirine karıştığı o an, sınırların zorlandığı, tutkunun doruklara ulaştığı o andır. Kırbacın şaklaması, lahmacunun baharatlı tadıyla, pizzanın peynirli dokusuyla birleşir, ortaya unutulmaz bir lezzet şöleni çıkarır.
Bakire kadınlar istiyorsunuz, çünkü cinsel performansınızın kıyaslanmasından ve yetersiz bulunmaktan korkuyorsunuz. Edilgen ve tecrübesiz kadınlardan eş istiyorsunuz, çünkü hizmetinizi yaptırırken sözünüz geçsin istiyorsunuz. Her kadının bedeninde hakkınız var gibi bakıyorsunuz, sahip olduğunuz kadınlara da başka erkekler aynı şekilde bakacak diye o kadınların da hayatlarını zehir ediyorsunuz. Aşağılık kompleksinizin adı sizin için kıskançlık. Kıskançlığı sevgi ile bağdaştırmak tam bir gerizekalılık. Özgür düşünen, güçlü kişilikli kadınlardan korkuyorsunuz, çünkü ne kadar aciz olduğunuzla yüzleşmekten kaçıyorsunuz. Bir erkek her haltı yediğinde görmezden geliyorsunuz, fakat bir kadın "Bedenim benimdir, sana ne?" dese adını çıkarmaktan gocunmuyorsunuz. Ahlakı kişilikte kaybettiniz maalesef, kadının cinsel organında arıyorsunuz. Namusunuzu kadın belirler, nasıl bir erkek olduğunuz kadına göre ölçülüdür. Utanmanız ancak karınız namussuzluk yaparsa olur, ödünüz kopar. Maalesef bu faşizm sizin gibi düşünenlerden başlar, zihniyetsizliğinizin farkına varın bunu. Cinsel organından yukarı çıkamayan kafalar, siz bu dünyada neden varsınız? Cahillikle övünen tek canlı olmak, kendinize nasıl bir hakarettir, farkında mısınız?
ortalıkta "Erkek Cenabet olduğu zaman kendisine has kötü bir koku salgılar" şeklinde söylentiler var . sizlerin bu konu hakkında ki görüşleri nedir ? sevgili yazarlar
içerisinde bulunduğumuz dünyada artık insanlar sermayeleri ile değil fikirleri ile para kazanıyor . Fikir ticaretinin en yaygın olduğu ortamlardan biride tartışmasız you tube . Geçtiğimiz günlerde Panormal mekanları ziyaret eden ve orada Vlog çeken bir kaç kişi gördüm. Ve neden olmasın dedim ? ihtiyacım olan tek şey g?tüne güvenecek çalışma arkadaşları . birde video düzenlemeden anlayan bir dahi . ilgilenen kişiler bana mesaj atsın .
evet vardı öyle çılgınlıklarımız . 12 yaşımda iken her yıl tatile gittiğimiz köydeki evlerin camına itina ile lazer sıkardım . Günümüzde yeni yeni popilel olan yeşil lazerler o dönemlerde bana Rusya da ki bir yakınımdan hediye gelmişti . Bu işler için çok ideal bir lazer di . Evlerin tuvalet camlarına lazer sıktığımda kadınların kocalarını çağırmalarını , küfür ve çığlık atmaları bana mastürbasyondan bile daha büyük bir zevk veriyordu .
an itibari ile 2$ lık bir ücret ile 2 günlük deneme premium unu aldığım porno sitesi . içerik ilk başta çok kaliteli görülse de üyeliğiniz ile giriş yaptığınızda çok sade , basit ve geç işleyen bir arayüzle karşılaşıyorsunuz . işin en kötü kısmı sadece 1 video izleyebiliyorsunuz . 1. video dan sonra karşınıza "35$karşılığında hesabınızı yükseltin " gibi bir uyarı metni çıkıyor . Tam anlamı ile gerçek zamanlı bir (bkz: )Kapitalizim . Uzak durun dostlarım , kardeşlerim , ablalarım , teyzelerim , dedelerim , eniştelerim , ninelerim . https://galeri.uludagsozluk.com/r/1041843/+
Yerel gazeteye röportajlar hazırlayan, bununla birlikte daha başka türde yazı çalışmaları da deneyen gazeteci arkadaşımız. Kendisi hakkındaki detaylı bilgiyi şahsına ait web sitesinde bulabilirsiniz.
an itibari ile Facebook ta görmüş olduğum ve kınadığım eylem . Barajlarımızın can çekiştiği bu günlerde toplum olarak dikkatli ve duyarlı olmamız gerekirken bu denli bir eylemin hayata geçiyor olması bir hayli gereksiz . serinlemek istiyorsan havuza git , akua parka git , denize git , kasap dolabına gir ama geleceğimizi ve hayatımızı 1-2 saatlik ve anlık bir zevk uğruna harcama , harcatma !
Etkinliğin Facebook bağlantı linkine buradan ulaşabilirsiniz
Arkadaşlar an itibari ile you tube üzerinde türlü ahlaksızlıkların yapıldığı videolarını gördüm . Ağzım açık bir şekilde izledim... alt kısımdaki bağlantı linklerini sıra ile açın sizde çok şaşıracaksınız . bu ruh hastaları cezasız kalmamalı
mezarliklari gothic parti vermek hevesiyle yanip tutusan insanlara karsi korumasi icin para verilen kimse. cok tehlikeli ve zor bir meslektir, zira goth gencligi boyle yerlerde parti yapmaya kalkti mi mezarlari acalim, dur su cesedin kaburgasindan kendime bilezik yapayim, ahanda legen kemigine bak bozdur bozdur harca tribine girer. e girince ne olur, mezarlik bekcisi hemen btun mezarlari korumaya gecer, hic birinin kilina dokundurmaz merhumlarin. gerektiginde tirnaklara, cigliklara gogus gerer, kazandigi parayi alin teriyle hakettigini gosterir.
An itibari ile aldığım ve mutlu olduğum haberdir . Dizinin yönetmeni (bkz: Tunca Yönder) eski senaryonun kaldığı yerden devam edeceğini açıkladı . konuyla ilgili Change.org ta bir kampya başlatmışlar . Sizlerde kampanya ya destek verebilirsiniz.
izledikten sonra "ne çok güldük" ya da "ne aşktı be, ağlattı da" gibi yorumlardan çok düşünceli bakışlarla hala ekrana bakmakta olan bireylerin paylaştığı derin bir sessizliğe sebep filmlerdir.
kimisinin etkisi uzun bir süre atılamaz üzerinizden. filmi izledikten sonra araştırma yapma ya da konuyla ilgili daha derin düşünme ihtiyacı doğar hep. yani biterken hayatınızda muhakkak bir kapı aralayabilen, gerçekten bir söz söylemeyi başarmış filmlerdir.
tabi, eski anneler çok şahanelerdi mesela, o kadar şahanelerdi ki yetiştikleri oğullar bu ülkede günde 5 kadın öldürüyor. çok delikanlı adamlar hepsi, kafası attı mı öldürüyorlar. öyle de adamlar.
o eski anneler ki tecavüzcü oğulları beraat etsin diye mahkeme kapılarında dua ederlerdi. tecavüz davalarında senelerce mağdura "orospu" diye bağırdılar oğulları için. o kadar ahlaklı kadınlardı. o kadar şereflilerdi.
sevgililerine kahve ısmarlayıp yıllarca arkasından "paramı yedi orospu" diye konuşan oğullar yetiştirdiler, hayatlarında bir gün çalışmayıp koca parası yerken. öyle de zeki kadınlardı.
şimdiki kızlar hiç hak etmiyorlar anneliği. inanır mısınız sevgilisinden izin almadan sokağa çıkanları bile var.