bugün
- larisalisa16
- şampiyonluk için yanak okşatmak36
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır12
- sözlükten gitse üzüleceğiniz yazarlar8
- sevdiğiniz sözlük yazarları11
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası9
- aç karnına poğaça yemek11
- anın görüntüsü17
- karşı cinse giyim önerileri14
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması20
- jose mourinho29
- nişanlı kalmanın saçma olması8
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım13
- en dindar özelliğiniz37
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi29
- chat sitesi kurmak9
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı27
- doğum gününde hatırlanmamak19
- düşün ki o bunu okuyor8
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git24
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin11
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu20
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- anneler günü8
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor13
- icardi19058
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım9
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
entry'ler (431)
(#38661209) entry'sine zamanında çok katıldığımı hatırladığım, az önce bir başlıkta entrysini görünce sevindiğim, sonra "aa ben de burdayım lan, ahahah geri dönmüşüm" dememi sağlayan yazar.
bir şeyler galiba değişmiş midir, yoksa kendisi de benim gibi sıkılıp iki yazıp çıkayım mı demiştir?
bir şeyler galiba değişmiş midir, yoksa kendisi de benim gibi sıkılıp iki yazıp çıkayım mı demiştir?
ego savaşı.
3,5ken alıp kenara attığım, şimdi ise "meh 6 değil 6,5 olsun da bozdurayım" dediğim para birimi. son zamanlarda düşüşte, biraz üzülüyorum.
özellikle türk erkeklerinde gençlik yıllarında bolca rastlanan, eğer düşünce olarak ilerlememiş ise ileri yaşlarında rastlanabilen eylem. hiçbir amacı, mantığı olmamakla birlikte; aynısını bir kadın yapsa çeşitli ithamlar yapıştırılır.
viski sevmeyen insana sevdirecek güzel bir karışım.
değer verdiğim insanların her şeyine koşturup hiçbir anımda yanlarımda olmamaları sebebiyle ara ara gelen his.
her yaz olduğu gibi bu yaz da eski türk dizilerine düşme kararımla birlikte düştüğüm kanuni sultan süleyman dönemini anlatan entrikası bol, hareminde olayları ve tabii ki hürrem sultanıyla öne çıkan dizi.
sevgili sözlük,
hayatıma daha kimseyi almam, kimseyi önemsemem dediğim dönemde birlikte sabahlara kadar satranç oynayıp komik video izlediğim bir adam dahil oldu hayatıma. arkadaşlarımla geçirdiğim zamandan farksız zaman geçirdiğim, yanında oldukça eğlendiğim bu adama karşı bir şeyler hissetmeye başlamam da yaklaşık 4 ay kadar sürdü. kendisi benim kadar dişli, benim kadar huysuz olduğundan olsa gerek, bir de işin içine karşılıklı inatçılık da binince, ne bir ilişki, ne bir takılma başarılı olamayacak biri göründü. kendisi bir ilişki istemediğini, benimle zaman geçirmeyi sevdiğini ve beni kaybetmek istemediğini söyleyince arkadaş olmaya karar verdik, lakin arkadaşlık boyutunda da değiliz. karışık kafalar, sarılarak uyunulan geceler, terli vücutlar derken; kendimi aşırı bir şekilde bağlanmış, lakin susmak zorunda hissediyorum. bu sebeple de başka biriyle görüşüp kafamı ondan uzaklaştırmaya çalışıyorum, ama aklıma her saniye düşüyor.
nasıl kafamdan bu hissi silip atacağım sözlük?
hayatıma daha kimseyi almam, kimseyi önemsemem dediğim dönemde birlikte sabahlara kadar satranç oynayıp komik video izlediğim bir adam dahil oldu hayatıma. arkadaşlarımla geçirdiğim zamandan farksız zaman geçirdiğim, yanında oldukça eğlendiğim bu adama karşı bir şeyler hissetmeye başlamam da yaklaşık 4 ay kadar sürdü. kendisi benim kadar dişli, benim kadar huysuz olduğundan olsa gerek, bir de işin içine karşılıklı inatçılık da binince, ne bir ilişki, ne bir takılma başarılı olamayacak biri göründü. kendisi bir ilişki istemediğini, benimle zaman geçirmeyi sevdiğini ve beni kaybetmek istemediğini söyleyince arkadaş olmaya karar verdik, lakin arkadaşlık boyutunda da değiliz. karışık kafalar, sarılarak uyunulan geceler, terli vücutlar derken; kendimi aşırı bir şekilde bağlanmış, lakin susmak zorunda hissediyorum. bu sebeple de başka biriyle görüşüp kafamı ondan uzaklaştırmaya çalışıyorum, ama aklıma her saniye düşüyor.
nasıl kafamdan bu hissi silip atacağım sözlük?
insanın tabularını dahi yıkmasını sağlayan, mutluluk ve mutsuzluğu bir anda getiren, kontrolü olmayan bir fıtı'dır kendisi.
bu fıtı'ya düşmüş yazarlar için pinhaniden geliyor:
https://www.youtube.com/watch?v=_WOhjrmVZe0
bu fıtı'ya düşmüş yazarlar için pinhaniden geliyor:
https://www.youtube.com/watch?v=_WOhjrmVZe0
öncelikle bir başkentten çok da büyük şeyler bekleyerek gelmemeniz gerektiğini bilip, beklentinizi minimuma düşürün; üzülürsünüz. eğer odtü'de okumak için geliyorsanız kesinlikle yurtta yaşayarak ankara'da yaşamaya başlayın çünkü kampüsün içi ile dışı arasında çok ciddi bir fark var; ankara'nın tamamıyla bir anda yüzleşmeniz çok da sizi mutlu etmeyebilir.
eğer eğleneyim, gezeyim tozayım içeyim diyorsanız şuanda revaçta olan bölgeleri bulun; tunalı her zaman revaçtadır, şimdi de 100yıl son birkaç yıldır en çok gidilen üniversiteli mekanlarıyla dolu. biraz leş, lakin ilk yıllarınızda kesinlikle ortam kurmanıza yardımcı olacaktır. ankara'da üniversite okumuş herkes gibi bir kez de olsa kızılay'da sakarya'ya gidin ve canlı müzik eşliğinde içkinizi yudumlayın-lakin kesinlikle şişe bira dışında hiçbir şey tüketmeyin.
kışı ayaz, ayazı harbiden ayaz, yaz akşamları bile soğuk bir şehirdir ankara. gerçekten soğuğu da soğuktur. kazaklarınızı, kabanlarınızı unutmayın.
eğer eğleneyim, gezeyim tozayım içeyim diyorsanız şuanda revaçta olan bölgeleri bulun; tunalı her zaman revaçtadır, şimdi de 100yıl son birkaç yıldır en çok gidilen üniversiteli mekanlarıyla dolu. biraz leş, lakin ilk yıllarınızda kesinlikle ortam kurmanıza yardımcı olacaktır. ankara'da üniversite okumuş herkes gibi bir kez de olsa kızılay'da sakarya'ya gidin ve canlı müzik eşliğinde içkinizi yudumlayın-lakin kesinlikle şişe bira dışında hiçbir şey tüketmeyin.
kışı ayaz, ayazı harbiden ayaz, yaz akşamları bile soğuk bir şehirdir ankara. gerçekten soğuğu da soğuktur. kazaklarınızı, kabanlarınızı unutmayın.
yaşadığım mahallenin hem öğrenci mahallesi olmasıyla, hem de çıkınca gittiğim yürüme mesafesindeki mekanlarda kesinlikle birileriyle oturabileceğimi bildiğim için hakkını neredeyse her gece verdiğim istektir.
dede hikayeleriyle olsun, deniz bağdaş'ın kanalındaki sohbet videolarıyla olsun; çok sevdiren bir topluluk.
10 yıl kadar önce yazılarıyla tanıştığım, farklı bir yazım tarzı olup her okuyuşunda farklı yere takılmayı sağlayan, güzel sözleriyle başka diyarlara alıp götüren kişi, yazar.
"yattın mı?
yorgun musun?
biraz kıpırdasan uyumadan önce-
bilemesen
nereye koyacağını ellerini,
biraz oynatsan bileklerini
düşünürken beni
uyuyamadan önce-
bilsen,
nasıl özlediğimi ellerini
bileklerini.
(bkz: oruç aruoba)
yorgun musun?
biraz kıpırdasan uyumadan önce-
bilemesen
nereye koyacağını ellerini,
biraz oynatsan bileklerini
düşünürken beni
uyuyamadan önce-
bilsen,
nasıl özlediğimi ellerini
bileklerini.
(bkz: oruç aruoba)
kendimi yalnız hissediyorum. hatta yalnız kalmış değil de, yalnız bırakılmış gibi.
mutlulukları, özel günleri, gelmeleri, gitmeleri; her bir şeyleri için çaba harcadığım insanlar hiçbir iyi ya da kötü anımda yanımda değillermiş, bunca zamanın sonunda bunu fark ettim. elimi, eteğimi herkesten çektim ve kendime kaldım; ama bu noktada yalnızlığı ben seçmedim. hala arayıp yanına gidebileceğim birkaç insan varken, onları dahi görmeye cesaretim kalmamış, onlar için bile çaba harcamaya takatim yok.
insanlara değer vermek istemiyorum.
mutlulukları, özel günleri, gelmeleri, gitmeleri; her bir şeyleri için çaba harcadığım insanlar hiçbir iyi ya da kötü anımda yanımda değillermiş, bunca zamanın sonunda bunu fark ettim. elimi, eteğimi herkesten çektim ve kendime kaldım; ama bu noktada yalnızlığı ben seçmedim. hala arayıp yanına gidebileceğim birkaç insan varken, onları dahi görmeye cesaretim kalmamış, onlar için bile çaba harcamaya takatim yok.
insanlara değer vermek istemiyorum.
ara ara aklıma gelip de sözlüğe girdiğimde, nick altına yazmadan gidemediğim sözlüğün en güzel trollüdür. zamanında kendisi bir sözlük kurmaya kalkmıştır, ancak herkes zengin trollüne girince işler kontrolden çıkmıştır...
(bkz: dolarahahaha)
(bkz: kalbimizde yaşıyor)
(bkz: dolarahahaha)
(bkz: kalbimizde yaşıyor)
mimarlık isteyip de güzel okullarda kazanamayanlar için, şehir ve bölge planlama bölümünü öneririm. mimarlıktan daha geniş bir alanda çalışma fırsatı sunduğu, birçok disiplinle iç içe olup kendi yolunuzu çizmenizi sağladığı için.
lakin, eğer oralarda bir yerlerde; mezun olduğumda hemen işe gireyim yok şu olsun bu olsun diyenler varsa, ne okursanız okuyun bu çok mümkün olmuyor. o yüzden "geleceğin mesleği abi yaa" denen mesleklere değil, kendi ilginizi çeken şeylere yönlenin.
bölüm hakkında bilgi almak isteyenleri beklerim.
lakin, eğer oralarda bir yerlerde; mezun olduğumda hemen işe gireyim yok şu olsun bu olsun diyenler varsa, ne okursanız okuyun bu çok mümkün olmuyor. o yüzden "geleceğin mesleği abi yaa" denen mesleklere değil, kendi ilginizi çeken şeylere yönlenin.
bölüm hakkında bilgi almak isteyenleri beklerim.
gözlerinin içine bakarak konuşan bir ikinci şahıs. belki de kenarlarda sessizliğe gömülmüş kalbini biraz olsun hareketlendirdiği için, belki de çocukluğundan kalma yaraların üstü göz gözeyken kendiliğinden kapanabildiği için. ama, gözlerinin içine bakmak; işte o en çok mutlu eden olsa gerek.