her seferinde bitirdim diye eve dönüyorum ama atılan bir mesajla tekrar konuşmaya ve hiç bitirmemiş gibi ertesi güne devam etmeye kara veriyorum. Ama bu kez gerçekten bitirdim. Artık bir daha......
Bir dakika mesaj geldi....
aslında iyi birisi...
bi dakika yine mesaj...
neyse yarın sinemaya gidecez.

Dün akşam itibariyle sayılan oylar sonucu kesin çıkmaz deyip sabah haberlerinde şaşkına döndüğümüz olaydır. AB nin prestiji açısından kötüdür. ingiltere gibi vasfa sahip ülkelerin de çıkma olasılıklarını arttırmıştır. pound'dun gidişatı ise aşağı yönlü olacaktır fakat enfazla 3,80 lere kadar gerileyecektir.

bugün itibariyle izmir'de yakalandığı haberini aldığımız kişiyle, bu şerefe kedisini yakalayan ekipteki bir polis memuru nail olmuştur. adamın çok zeki olmasından mıdır ya da polislerimizin çok "kaliteli" olmasından mıdır bilemem ama adam 3 yıldır türkiye de hayalet gibi dolaşıyormuş. sanırsam bu bir başarı. polisimiz de bunu bildiği için aynı karede bir hatıra resmi ile anı ölümsüzleştirmek istemiş zaar.

Genellikle Akşam Nasıl yattığınız önemlidir. Kafayı bulmuşsanız ya da çok uykusuz kalıp pat diye dalmışsanız yastık bile kullanmadan , elinizi kolunuzu doğru şekilde yerleştirmeden uyuduğunuzda sabaha karşı vücudunuzun belirli bölgelerindeki geçici felçlik ve iğnelenme hissiyle uyanırsınız. Bunların dışında eğer boyun fıtığı başlangıcınız varsa, Nasıl tertipli yatarsanız yatın , illaki bir yerleriniz uyuşarak kalkacaksınızdır.

artık bazılarını okuma gereği duyuyorum, çünkü çoğu zaman entrylerime geri dönüp baktığımda "bunu ben mi yazmışım" diye hayıflanasım geliyor. tabi bazen de tam tersi olmuyor değil. ama asıl mesele şu ki bazı entryleri özellikle okumuş olmam o anki yoğun hissiyatımla yazılmış olanlar ve bunları tekrar okuyunca o olguya karşı varolan olan duygu değişimimin başkalaşmamış olduğundan emin olmaktır. okurken ilgili konu hakkında eski hissettiklerime nazaran herhangi bir değişim kıvılcımı hissedersem ise hayatımdaki birilerinin beni içten içe değiştirmeye çalıştığını farketmiş oluyorum.

Genelde imla kurallarına ve Zaman kiplerine dikkat edilmeden ve az biraz da devrik cümlelerden oluşan paragraflar şeklinde çoğunlukla telefon üzerinde entryler döşemektir. Aklıma bir şey geldiğinde, ya da birşey yaşadığımda sıcağı sıcağına ve detaylarını unutmadan yaptığım şeydir.

bugünkü erken uyuma isteği ramazan ayına mı özeldir, yoksa akşam yemeğinde ölümüne tıkınmış olmamdan mıdır tam bilemiyorum ama en az 5 saat farkı olan bir yerde 10 günden fazla bulunup tekrar türkiye'ye döndüğünüzde uykunuzu aldırmış olsanız bile erkenden uykunuz geliyor. 2 hafta oldu yurtdışından döneli, halen türkiye 'deki biyolojik saatime geri dönemedim.

Az önce karşıdan karşıya geçerken uzunca bir bekleyişin ardından yeşil yandığını farkedip rahatça ileri doğru yürümeye başladım. iki araba mesafesi gittikten sonra tekrar emin olmak için sağıma bakma ihtiyacı hissettim. Koskoca 71 KD 142 plakalı kamyon hızla durmadan ramak kalacak şekilde geçti. Bir de kornaya basıyor geçerken. Verilmiş sadakam var diyip kendimi kontrol ederken , mecburi olarak karşısından araba geçerken durmak zorunda olan kamyonu görünce bende kayış koptu. Pencereye doğru sinirimden , ne var lan tarzı el kol hareketi yapıp yeşili gösterince. O da sanki haklıymış gibi sana noluyor diye karşılık verince. O an elimde sopa olsaydı herhalde camını tuzla buz ederdim diye düşünüyorum. Neyse ben sinirimi alamayıp, çıkardım telefonu ve çektim plakayı. Ardından sanki devletimin bana her yönüyle sahip çıkacağını düşünerek aradım trafik şikayet hattını. Karşıma çıkan abi , ben tane tane açıklarken üslubu öyle ki , şikayet ettiğinize pişman olacak şekilde. Şikayetin ney senin, ne ne ,, nerde olmuş ki gibi karşıdaki çocukmuşcasına hitap ediyor. Neyse dedim , tek tek açıkladım. Elimde ispat var isterseniz resimli ya da mobese varsa ordan bakın gibisinden ispatı göndereyim dedim. Yok gerek yok. Ceza vermiyoruz , sadece anons ediyoruz Dedi. Kendi kendime için için güldüm şu düzenimize. Ama sinirden... Ha Bi de dedim burda insan canı söz konusu, eğer yeşile aldanıp geçmeye devam etseydim eziliyordum dedim. E geçmiş olsun Dedi ... Ölürsen ancak, o Zaman ceza alıyor kamyoncu kardeşimiz. Bazen Avrupa'larda gezince kendi ülken de öyle sanıyorsun. insan canı sudan ucuz ve değersiz...

bu çaba uzun bir döneme yayıldığında çoğunlukla başarı ile sonuçlanıyor. başarı ile sonuçlanmayanlar ise sevgi eksikliğinden yollarını ayırıyor. ayrımcılık olarak değil fakat etrafımdaki insanları gözlemlediğime dayanarak söylüyorum ki; kadınlar için ya erkeğin değiştirme çabası olmuyor, ki olsa da çok kolay uyum sağlayabiliyorlar ya da öyle görünebiliyorlar, fakat erkekler bu konuda bayaa zorlanabiliyorlar. gün sonunda değişmediklerini düşünüyorlar , fakat içten içe değiştiklerinin farkında olmuyorlar.
insanların birbirlerini değiştirmeye çalışmaları ne kadar doğru bilmem ama, beni değiştirmeye çalışan birisiyle bir ömür yapamayacağımı anlayamamam çok uzun sürdü. galiba ayrılık köşede pusu kurmuş bekliyor...

Merhum, parkinson hastalığının kötüye götürdüğü solunum yolu rahatsızlığı sebebiyle bugün aldığımız habere göre hayatını kaybetmiştir.

Son zamanlarda tartışmalarımız sıklaştı. en ufak şeyleri büyütüyor oldu. ona göre ise benim ufak saydığım şeyler büyük şeyler oluyordu. bazen tükenmişlikle kendimi savunup durumu yanlış yorumladığını söylesem de bir buçuk yılın verdiği dırdırlar kafamda dolanırken söyleyeceklerimi unutturur oldu. haklıyım ama kendimi ifade edemiyorum ve buna izin vermiyor karşımdaki. bir şekilde kendinin haklı olduğunu kendi kriterlerine göre empoze etmeye çalışıyor. bir şeyleri ispatlasan ve onun yanlış konumda olduğunu hissettirsen bile önüne konulan cevap; ama böyle yapman beni incitiyor, beni hiç mi düşünmüyorsun. elin kolun bağlanıyor. haklısın ama için gidiyor, yüreğin tükeniyor, yılgınlık ve bitkinliğe doğru ağzından çıkan lafları kontrol edemiyorsun ve bir an önce susmasını istiyorsun. baktın o durumuna rağmen seni başka noktalardan vurup, yapmadığın şeyleri yapmışcasına, sana iftira atıp senin suçlu olmanı sağlayarak üste çıkınca o zaman tel kopuyor. ağzımdan öyle laflar çıkıyor ki, hakaret bir tarafa, karşıdakini kırabilmek adına defol git demek istiyorsun ve diyorsun da. sonuç olarak gidiyor, bir ton lafını da alarak gidiyor ama. kafan dırdırsız, sessiz sakin kalıyor diyorsun ama eve gelince içine bir ateş düşüyor. yine rahat değilsin, yine değilsin. nedir bunun sonu, nolacak halimiz diye düşünürken bir çözümü de olmadığının farkına varıyorsun. çünkü ne o huyundan vazgeçiyor, ne de sen...

hoşuma gitmemekle birlikte aşırı sağcı arkadaşlarımı bile güldürememiştir. düşüncesi ne olursa olsun insan hayatının bu kadar değersiz görülebileceğini ispatlayan bir mizah anlayışı gibi görünüyor. Sadece bir afiş resmi olduğunu zannedip zekadan yoksun, sorgulamayan, malak gibi sağılan insaların elinden çıkmıştır kesin demiştim. Bir derginin kapağı olduğunu görünce de ne düşündüm tahmin edersiniz.

oyunu aldım bir kenarda duruyor. sadece yüzüne bakıyorum. bugün itibariyle kurup oynamaya karar verdim fakat kurulum işlemi o kadar uzun sürdü ki halen kuruyor. grafiklerinden de anlaşılacağı gibi taş devri dönemleri anlatan FPS tarzı bir oyun. açıkçası ign deki puanı benim beklediğimden az. grafikleri ve gameplay leri görünce en az 9 olur diye düşünmüştüm. demek ki çok çok da iyi bir oyun değil. bu arada oyun 7.9 almış.

bazıları vücut dışından da görülebilir. Çok az bir morluk oluşan kısımlar ve hafif şiştirler. bastırıldığında ağrırlar. el ile dokunmak istediğinizde bir sertlik hissedebilirsiniz.

Son onay verdiği projeler eğer gerçekten medyanın bizlere söylediği gibiyse , kendini aşmış bir kurum olmuştur. Ne kadar bilimsel projelerdi onlar . Maşallah devamını bekleriz. Babamın bir sözü vardır; Millet aya giderken sen de bunlarla uğraş dur.
Eğer bir işletmeyi karakteri otumamış ve bir kişinin dudakları arasına bakan yalaka insanlarla doldurursan o kurumdan her şeyi bekle...

Geçenlerde işlek bir caddenin kenarında bulunan özel sağlık hizmeti sunan bir yere işim düştü. Arkadaşın arabasındaydık. Buraya geldiğimizde bizi "nur ve güler yüzlü, dünyalar tatlısı ve sempatik bir vale" karşıladı.
Arkadaşın daha önce valelerden ağzı yandığı için kendisi parketmek istediğini söyledi. Bu muhteşem ve iyilik timsali vale kardeş ile geçen konuşma şöyleydi.
-müsait yer varsa kendimiz parkedebilir miyiz?
--buranın sorumlusu benim gardaş (elinde çat çat yazdığı telefondan başını kaldırmayarak)
-eeee
--buranın sorumlusu benim!
Sonrası şiddet içerdiği için anlatmayıp sadece birbirimize girdik demekle yetineceğim.

Özel bir durum ve özel bir statü. Din öğretmek devletin işi değil diyebilirsiniz fakat imamlığı bir meslek olarak görmeyip denetlemesini yapmazsanız her imam'ım diyenin kendi kendine birşeyler üretip hurafelere bulaşmayacağını nereden bilebilirsiniz ki. Ayrıca günde 5 vakit namaz kıldıracak mektepli insanlar Nasıl yetiştirilecek ve kazandırılacak. Gönüllü , kendini adamış illaki çıkar ama nereye kadar.

Aslında derinlemesine bakılırsa hiç bir din bilimden geri kalmayı desteklemiyor fakat şu caiz ve caizn't durumları dinin yorumlanmasıyla ortaya çıkıyor. Genel hatlarıyla din ; çalma, çırpma, iyi ol, iyiliği destekle , vicdanlı haklı doğru dürüst ol... Şeklinde etik olguları emrediyor. Bir şeyi yasaklıyorsa da açıklamasını çoğunlukla yapabiliyor. Ben de dini yorumluyorum ki ; eğer seni çağımızda geri çekecek bir bilimsel hareketi yasaklıyor ise önceliği bilime vermen gerekir ey insan .... Herkesin dini kendine...

şiir sevenler sofistike olan veya olma yolunda ilerleyen insanları aklıma getirirler, gay olma ihtimalleri de yüksek olabilir tabi...

gün olur iş biter herkes evine dağılsın derken bir de bakarsın ki senin sevgilin var ve biliyorsun ki kendi evine değil önce onun evine gitmelisin , yoksa akşama tatlı yok. hal böyle iken bir de üstüne, kendisinde yatıya kalmanı isteyecektir, ki sabah erkenden işe gideceksin. eğer kalırsan sabah aynı kırışık kıyafetlerinle hangover vaziyette iş yerinden kat kat uzak olan bir mesafede araba kornaları ve trafik sıkışıklığı içerisinde cebelleşerek varış noktan olan işine gidersin, ulaşır mısın bilmem ama baya bi zor olacaktır. ha yok ben evimde kalacam dersen ki eğer , ya sabah uyandığında mesajlarındaki tripleri akşam eve gittiğinde tatlısızlık - pastasızlık ile uğraşacan ya da her güne bir bahane uydurup kendi evine dönecen ve evinde, mis gibi sabun kokulu yatağında sereserpe uzanacaan.