bugün
- bugün hangi kadın yazara ne diksem8
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı17
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak28
- ali koç12
- anın görüntüsü21
- jose mourinho21
- günahların takımı galatasaray13
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır9
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri9
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu21
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- anneler günü18
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- zall beceremiyorsan bırak git15
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor14
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi17
- icardi19058
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri9
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- doğum gününde hatırlanmamak13
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması8
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkeklerin sadakatsiz olması9
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması11
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- uludağ sözlük kapatılacak11
sevdiği entry'ler
Senin hesaba göre sevişirken kafanı sokman lazım
O zaman da sik kafalı oluyosun
Doğru mudur???
O zaman da sik kafalı oluyosun
Doğru mudur???
bir tek bana mı antipatik geliyor anlamış değilim. doğallıkla patavatsızlık arasında ince bir çizgi falan yok, gayet büyük alabildiğine bir uçurum var. seyirciyi iğnelemek laf sokmak meziyet mi lan.
Benimki cerendi.
Yes may friennd.
We go next day. Don't today. Yes.
We go next day. Don't today. Yes.
ah ne bela bir şeydir. basit gibi görünse de iç kemiren, can sıkan bir özleme biçmidir. hele bir de o muhabbeti asla o eski günlerdeki gibi yapmak mümkün değilse...
geçmiş olsun arkadaşlar.
iyi geceler.
geçmiş olsun arkadaşlar.
iyi geceler.
Şimdi diyorum, tam da şu saniye. Bir adım ötemde olsan. Kokunla dans etsem histelyam. Açık bir çay söylesem, vapur seslerini dinlesek birlikte. Uzatsan ellerini, dokunsan yüreğime. Kara kutuma hapsettiklerime, damla damla biriktirdiklerime, iç çekişlerime dokunsan sessizce…
Ah Histelyam!
Savaş sonrası yorgunluğu dolaşıyor damarlarımda. Pıhtılaşıyor yorgunluğum. Tıkıyor bütün damarlarımı. Kalbim sıkışıyor histelyam, kalp ritmim bozuluyor.
Uzatsan ellerini, dokunsan yüreğime de iyileşse kalbimin kederi…
Martıların ahenkle uçuşuna takılıyor gözlerim. Simit atarken, kırışmış ellerime bakıyorum. Bakakalıyorum… Yılların hesabını, ellerime karalıyormuşum meğer. Ne de çirkin eller…
Sonra, senin “sus” deyişini hatırlıyorum Histelyam. O güzeller güzeli ellerinle beni susturuşunu hatırlıyorum. Teninin tuzunu tadarken, gözlerimle “sustum” deyişimi hatırlıyorum.
Gülümsüyorsun. Ellerimi öpüyorsun. Şefkat yüklü dudaklarınla acımı söndürüyorsun.
Şimdi diyorum, tam da şu saniye. Bir adım ötemde olsan. Dokunsan dudaklarıma ellerinle. “Sus” desen. Ömür boyu sussam bende…
Yağmur sonrası, toprak kokusunu bekler gibi, tırtılın kelebek oluşunu bekler gibi, hazirandan sonra temmuz gibi bekliyorum seni Histelyam.
Sen yokken yalnızlığıma hüzünlü şarkılar bastırıyorum. Burnumun direğini sızlatıyor. Yalnızlığımı kanatıyor. Bu acıya dayanamıyorum…
Hatırlıyorum da “içinde hep bir yalnızlık var” derdin. itiraz eder, küserdim. Sen varken, yalnızlığı hiç ister miydim? Şimdi diyorum, tam da şu saniye. Bir adım ötemde olsan, yalnızlığın katili olsam. Müebbet yesem. Kurtarsam kafesteki kuşları. Kavuştursam gül ile bülbülü.
Sen olsan Histelyam, ben sen olsam. Göğüs kafesimde saklambaç oynasan…
Boyumdan büyük hüzünler dökülüyor bahçeme. Gülüşünle suladığın, parmak uçlarında açan çiçeklerim soruyor seni. Sesini duyduğumda geçecek kederlerim göz kırpıyor, tüylerimi ürperten bir sinsilikle. Kitaplarım da artık sen kokmuyor…
Ah Histelyam!
Şimdi diyorum, tam da şu saniye. Bir adım ötemde olsan da yeniden koklasam kitaplarımı. Bahçeme dökülen hüzünleri kurutsam aralarında. Sesin süpürse sonbahar kederlerimi. Parmak uçlarınla sevsen yüzümün her yerini. Yeşerse, umut açsa hayallerim. Kıskansa çiçekler beni…
Gönül bahçem sen dolsa Histelyam. Sen dolsan, sen olsam.
Tam da şu saniye sen olsan…
Ah Histelyam!
Savaş sonrası yorgunluğu dolaşıyor damarlarımda. Pıhtılaşıyor yorgunluğum. Tıkıyor bütün damarlarımı. Kalbim sıkışıyor histelyam, kalp ritmim bozuluyor.
Uzatsan ellerini, dokunsan yüreğime de iyileşse kalbimin kederi…
Martıların ahenkle uçuşuna takılıyor gözlerim. Simit atarken, kırışmış ellerime bakıyorum. Bakakalıyorum… Yılların hesabını, ellerime karalıyormuşum meğer. Ne de çirkin eller…
Sonra, senin “sus” deyişini hatırlıyorum Histelyam. O güzeller güzeli ellerinle beni susturuşunu hatırlıyorum. Teninin tuzunu tadarken, gözlerimle “sustum” deyişimi hatırlıyorum.
Gülümsüyorsun. Ellerimi öpüyorsun. Şefkat yüklü dudaklarınla acımı söndürüyorsun.
Şimdi diyorum, tam da şu saniye. Bir adım ötemde olsan. Dokunsan dudaklarıma ellerinle. “Sus” desen. Ömür boyu sussam bende…
Yağmur sonrası, toprak kokusunu bekler gibi, tırtılın kelebek oluşunu bekler gibi, hazirandan sonra temmuz gibi bekliyorum seni Histelyam.
Sen yokken yalnızlığıma hüzünlü şarkılar bastırıyorum. Burnumun direğini sızlatıyor. Yalnızlığımı kanatıyor. Bu acıya dayanamıyorum…
Hatırlıyorum da “içinde hep bir yalnızlık var” derdin. itiraz eder, küserdim. Sen varken, yalnızlığı hiç ister miydim? Şimdi diyorum, tam da şu saniye. Bir adım ötemde olsan, yalnızlığın katili olsam. Müebbet yesem. Kurtarsam kafesteki kuşları. Kavuştursam gül ile bülbülü.
Sen olsan Histelyam, ben sen olsam. Göğüs kafesimde saklambaç oynasan…
Boyumdan büyük hüzünler dökülüyor bahçeme. Gülüşünle suladığın, parmak uçlarında açan çiçeklerim soruyor seni. Sesini duyduğumda geçecek kederlerim göz kırpıyor, tüylerimi ürperten bir sinsilikle. Kitaplarım da artık sen kokmuyor…
Ah Histelyam!
Şimdi diyorum, tam da şu saniye. Bir adım ötemde olsan da yeniden koklasam kitaplarımı. Bahçeme dökülen hüzünleri kurutsam aralarında. Sesin süpürse sonbahar kederlerimi. Parmak uçlarınla sevsen yüzümün her yerini. Yeşerse, umut açsa hayallerim. Kıskansa çiçekler beni…
Gönül bahçem sen dolsa Histelyam. Sen dolsan, sen olsam.
Tam da şu saniye sen olsan…
Universite son sınıftayken... Neyse anlatmıycam bunu. Zaten üsttekinin çakması gibi duruyor.
(bkz: tahrik var dalıyorum)
şimdi sen diyorsun ki bana, pencerenin kör kasasının duvar içine kaç cm gireceğini ve burada kaç cm su yalıtımı, ısı yalıtımı ve buhar yalıtımı için malzeme kullanılacağını gözüm kapalı hesaplarım.
dediğine göre malzemeleri tanımak senin için 5 dakika. sen hiç bims üzerine 5 cm taşyünü, onun üzerine taş kaplama, onun üzerine de alüminyum kompozit malzeme koydun mu? koymadın. bak ben koydum ve bunları birimi birimine hesapladım.
"bunun için okumaya ne gerek var yaa" dersen seni şantiyedeki ustabaşıları çatıdan aşağı atar, düşene kadar düz işçiler dürter, düşünce de beyaz yakalılar başında güler.
o yüzden oytun musun nesin, bilip bilmeden boş laflar ile sözlüğü meşgul etme.
bir de son olarak söylemek istediğim bir şey var, sen seversin. evet.
şimdi sen diyorsun ki bana, pencerenin kör kasasının duvar içine kaç cm gireceğini ve burada kaç cm su yalıtımı, ısı yalıtımı ve buhar yalıtımı için malzeme kullanılacağını gözüm kapalı hesaplarım.
dediğine göre malzemeleri tanımak senin için 5 dakika. sen hiç bims üzerine 5 cm taşyünü, onun üzerine taş kaplama, onun üzerine de alüminyum kompozit malzeme koydun mu? koymadın. bak ben koydum ve bunları birimi birimine hesapladım.
"bunun için okumaya ne gerek var yaa" dersen seni şantiyedeki ustabaşıları çatıdan aşağı atar, düşene kadar düz işçiler dürter, düşünce de beyaz yakalılar başında güler.
o yüzden oytun musun nesin, bilip bilmeden boş laflar ile sözlüğü meşgul etme.
bir de son olarak söylemek istediğim bir şey var, sen seversin. evet.