bugün

sevdiği entry'ler

evlilik teklifi

Dün akşam bir çift küpe ile aldığım teklif. Evet bir çift küpe. Babasının ilk kazancı ile annesine evlendikleri zaman aldığı ilk hediye. Anlamı büyük; Annesi için cok kıymetli bir hediye. Şimdi benim için öyle... işte o küpeler
görsel

kızların seks olmadan sevgili olmak istemesi

Sevgi istemek neden batıyor bu kadar? Niye ille sevişmeli insanlar ve neden bunun için baskı hissetmek zorundalar, bana bunu bir açıklayın.
Sevişmeyen insanlar vardır. Kabullenin.

özlenen uludağ sözlük ortamı

çok uzun zaman oldu sözlükten gideli.
ille de heaven bu hayattan gideli beri uğramıyordum bile. güzel insandı. hâlâ bile burası bana onu hatırlatır. ve beraberinde bir iki güzel insanı daha.

böyle değildi eskiden. am göt meme başlıkları revaçta değildi. forum tarzı entryler anında silinirdi. ya da tanım içermeyen bir sürü entry çöplüğü yoktu önceden. tamam yine troll yazarlar vardı ama şimdikiler gibi şerefsiz değildiler. vatana millete bayrağa anaya bacıya askere ölüye diriye atatürk'e ya da peygambere ve dahi dini inançlara böylesine saygısız başlıklar yazılamazdı. saygı vardı saygı.

bir yazar diğerine ayar verdiğinde, ayarı yiyen bile beğenirdi güzelse. elinden gelirse karşılık verirdi. keyifli olursa izlerdik olan biteni.

zirve yapardık. deli gibi içerdik. bir arabaya 8 10 kişi biner birimizin evine gider yine içerdik. sızardık. sabah topluca kahvaltıya gidilirdi. en azından büyük bir bölüm böyleydik.

çoğu yazar birbirini bir şekilde tanırdı. soğuk değildi sözlük. iyiydi.

salakça entryler 3 5 dakika içinde silinirdi. her gün en az 1 2 silik yemiş entrym olurdu benim.

deneme amaçlı 3 5 saçma salak şey yazdım. kimse silmedi. utandım ben sildim lan !

özenmemeli uludağ sözlük.
buradan moderasyona çağrımdır. özenmeyin küfürlü saçma sapan sözlüklere.
bir çok eski yazar sözlüğe girip hemen kaçıyordur ali baba çiftliğini görünce.

bu sözlük böyle olmayı haketmiyor.

hıdırellez

hıdırellez duası

Sevdiğim Kim Varsa, Kendim De Dahil,
Sevebileceğim Herkes De Dahil
SaĞLıĞı iYi oLSuN
Kalbi ritmini çalsın.
Yanakları kiraz pembesi, dudakları bal olsun.
Teni sıcak kalsın, enerjisi dışına taşsın.
Ciğerlerinden nefes, midesinden gurultu,
bacaklarından güç eksik olmasın.
Kanı bol olsun, damarlarında
dönüp dönüp dolaşsın.

SeVDiKLeRiYLe BiRaRaDa oLSuN
Kolu kollarına değsin, gözü gözlerinin içine baksın.
Lafları birbiriyle başlasın.
Nesi varsa, bölüşecek biri olsun; nesi yoksa,
bulup getirecek biri olsun.
Bu birileri az ama öz olsun. Bazıları dünyada tek olsun.
Sevgisinin tamamını harcasın.
Harcasın ki, ona büyük bir miras kalsın .

YaPMaKTaN BıKıP uSaNMaYaCaĞı BiR iŞi oLSuN
Başarının gerçek adının bu olduğunu unutmasın.
ibadet eder gibi, bu keşfini hergün yeniden kutlar gibi,
onu yapıp dursun. Yaptıkça daha iyi yaptığını görsün.
Daha iyi yaptıkça bunu başkaları da görsün.
O başkalarının bunu gördüğünü,
dış gözüyle görsün, iç gözüyle işine baksın.

seVMeKTeN BıKıP uSaNMaYaCaĞı BiRi oLSuN
Onun yeri ayrı olsun. Onu soysun,
başucuna koysun ama yalan uydurmasın.
O herşeyine, her haline tek tanık olsun.
Bir hareketiyle güldüren, bir hareketiyle ağlatan olsun.
Duyguların hepsi onda olsun. Kalbi buna teslim olsun.
Bütün şarkılar onu anlatsın.
Aşık olsun, sırılsıklam olsun.
Kurumasın.

NeŞeSi BoL oLSuN
Kendini mutlu etsin, durduk yere neşelenmek nedir bilsin.
içinde birşey durup durup zıplasın.
Duydukları, gördükleri onu gıdıklasın, kahkaha attırsın.
Gürültü çıkarsın, Saçma şeyler söylesin.
Çocuklukta en şımardığı ana,
sık sık gidip gelsin.
Nereye gidip geldiği bilinmesin.

DeĞiŞTiRMeK iSTeDiKLeRi DeĞiŞSiN
içte ve dışta, iyi günde ve kötü günde tadilat yapsın.
Eskilerini atsın, ruhunu havalandırsın.
Kapıda hep
kamyonu dursun.
Dilediği yere taşınsın.
Kendinden taşınmak isterse, içindeki güç, dışındaki sevgi ona yardımcı olsun.
Bileği, bütün alışkanlıklarıyla, bağımlılıklarıyla güreşsin.

BiRŞeY oNa SüRPRiZ oLSuN
Günlerinden bir günü, bir pakete sarılı olsun.
Açılınca, içinden hiç beklemediği güzel bir haber çıksın.
Bu gün üçyüzaltmışbeş'ten herhangi biri olsun.
Öylesine bir pazartesi, arkaya kavuşturduğu ellerinde, unutulmaz bir salı saklasın.
Öyle tahmini mümkün olmayan birşey olsun ki bu, hayatın zekasını anlatsın.

BiR HaYaLi GeRÇeK oLSuN
Bir hayale gözünü yumsun.
Peşinden koşup, onu sobelesin.
Hayalini kendinden saklamasın.
Bir çizgi filmde olduğunu, herşeyin mümkün olduğunu unutmasın.
amin*

istanbul

...öldürüyorlar bu şehri; ama, öyle bir şehir ki bu, can çekişirken bile, güzel...*

kitap alıntıları

Yolun açık olsun…
Ben bunu ilk kez yürekten söyledim.
Ve ben bunu ilk kez böyle yürekten söyleyince;
“yolun açık olsun”
Bir dua niteliği kazandı.
Kalbim barıştı seninle böylece
Herkes ettiğini bulur; ben de, sen de…
Bu hep böyle.

Çalıkuşu

ankara resim heykel müzesi

yemişim dost'unu, ykm'sini, kızılay avm'sini...

buluşma yeri olarak resim ve heykel müzesi'nin bahçesini öneren bir kız bulursanız yapışın yakasına, bırakmayın...

ben bu yazıyı sana yazdım

solmuş bir gri renkteydi yaşlı şehir. Dağınık bulutlar değildi sadece donuk olan, her şey hareketsizdi. Yapraklarının düşüren ağaçlar, evlerin bacalarından çıkan gri dumanlar, boşlukta savrulan gri yapraklar...

Biri cezalandırıyordu sanki devamlı bantı saran bozuk zamanı ama kimse nasıl tamir edeceğini bilmiyordu. buzla kaplıydı her yer, aynı "zaman" gibi. Kardan adam soluk grinin içine saklanmıştı ama arkasında bıraktığı donuk kar tanelerinden anlaşılıyordu nereye saklandığı. aberystwyth'di sadece hareket eden, hareket ettiği halde yol alamayan. Kaybolmuştu...

Dizlerini koydu buzdan toprağa, kafasını kaldırıp gökyüzüne, asılı duran kar tanelerine baktı. Düşüşünü bekledi birinin ufak ellerini açarak ama düşmedi. bir adım attı buz tutmuş toprakta. ardından bir adım daha... ve bir adım daha... ilerledi kırık dakikalara basmadan. akreple yelkovan inatlaşıyorlardı birbirleriyle. yolun ilerisine baktı aberystwyth. bir şeyler vardı hareket eden. dondu, kaldı. adımını attı yavaşça. yolun diğer tarafındaki kar tanelerinin düşüşünü izledi. hiçbir şey donuk değildi diğer tarafta. evlerin bacalarından çıkan dumanlar gökyüzünün içinde kayboluyorlardı ve bulutlar göç ediyordu.

yüzünü, duvara yasladığı ufak ellerinin arasına gömmüş, gözlerini yummuş sayan bir çocuk vardı yolun diğer tarafında. uzaktı aberystwyth'e. 10'a kadar saydı kırmızı yanaklı çocuk, sesi yankılandı yaşlı şehirde. herkes saklanmıştı saymayı bitirdiğinde. oyun başlamıştı. ne zaman başladığını hatırlamıyordu sanki. kafasını kaldırdı şaşırmış bir halde, çevresine baktı. arkadaşlarını aramaya başladı...

saydığı duvarın arkasına baktı, heyecanla. kimse yoktu. kırık dökük bir ev vardı karşısında. yaklaştı tedirgince. kapıyı tuttu. itti yavaş bir şekilde, olduğu yerde durarak. ağır ağır açıldı. gölgesi, siyaha boyadı beyaz duvarları. kafasını uzattı içeriye doğru... kimse yoktu içeride. kapıyı kapattı yavaşça, gölgesini içeride bırakmaya çalışarak. yeniden başladığı yerdeydi. kimse çıkmak istemiyordu saklandığı yerden dışarıya, oyuna devam etmek için. oyunun bitmesiyse ona bağlıydı sadece. evlerin arasında kaybolan yolu takip etti. içeriye doğru kıvrılan bir sokağa girdi, evlerin açık bıraktıkları aralıktan. boşlukta asılı duran dev bir ağaç vardı karşısında, sokağı saklayan. yaklaştı yanına. uzun bir atkı vardı yerde. aldı eğilerek. ağacın altındaki karları eşemeye başladı minik elleriyle... kimseyi bulamadı. saklanmak için iyi bir yer değildi belki de. belki de kimse yoktu saklanan ve saymayı bitirdiğinde oyun bitmişti çoktan. irkildi bir anda. çok korktu. ya oyun aslında hiç var olmamışsa diye düşündü. ya en başından beri aslında yalnızlığı ile oyun oynuyorsa...

aramaya devam etti. sarmal sokaktan çıktı. bir şey yoktu fark eden. başladığı yoldaydı bir kez daha. oyundan çıkmak istiyordu artık. ama oyunu bitirmekten başka çaresi yoktu çıkmak için. kar taneleri vardı yola dağılmış. onları izledi tek tek. dakikalarca devam etti izlemeye. sonunda küçük bir ev belirdi ileride, dev ağaç gibi boşlukta asılı duran. son kar tanesi de evin önündeydi. kırmızı yanaklı çocuk adımını attı eve doğru. kapıyı araladı...

saklanan kardan adamı buldu erimiş halde...

gözlerinden bir damla yaş süzüldü kırmızı yanaklı çocuğun...

ve oyun bitti.

siyah-beyaz, içinden dikey çizgilerin geçtiği eski bir film gibi izledi her şeyi aberystwyth. anlam veremedi hiçbir şeye. yolun diğer tarafına geçmek için bir adım attı dikkatlice. bastığı yer kırıldı aniden. aşağıya doğru düşmeye başladı. her şey bulanıktı çevresindeki, her şey paramparça olmuştu.

dakikalar kırıldı, gece gündüzle boyandı, donuk kar taneleri eridi, ağaçlar yapraklarını savurdu, dikey çizgiler dağıldı...

yüzünü, ufak ellerinin arasına gömüp gözlerini yumdu ve duvara yaslayıp 10'a kadar saydı aberystwyth. sesi yankılandı yaşlı şehirde. herkes saklanmıştı saymayı bitirdiğinde. oyun başlamıştı. ne zaman başladığını hatırlamıyordu. kafasını kaldırdı şaşırmış bir halde, çevresine baktı. arkadaşlarını aramaya başladı...

belki de kimse yoktu saklanan...

ve saymayı bitirdiğinde oyun bitmişti çoktan...

ben bu yazıyı sana yazdım

yine bir yusuf hayaloğlu şiirinde rastlandım sana. hayaloğlu nalanına sesleniyordu ve şöyle diyordu.

ben sana bakınca
dolardım bir bulut gibi,
dolardım da bir türlü yağamazdım.
sen bana bakınca
bir ağlamak düğümlenir boğazımda,
gurur yapar
ağlamazdım.

ne biliyim tam 5 yıldır sana bakamıyorum, bir bulut gibi dolamıyorum, bana bakamıyorsun boğazımda bir şeyler düğümlenemiyor, gurur yapamıyorum...

ölmek

düşünsene artık yoksun. sensiz yine sabah olacak ve o sabahın akşamı.. yine çocuklar ağlayacak. bir doğumhanede yine bir can dünyaya gelecek.. sen mezarda ilk geceni yaşarken birileri anne baba olacak, birileri ilk ayrılık acısını yaşayacak.. kimi de ailesinden uzakta yurtta ilk göz yaşını damlatacak yastığa. sonra yine sabah olacak, kimisi onu zorla uyandıran alarma ve hayatına küfrederken kimisi annesinin okul için onu hazırlamasını bekleyecek.. birileri için ilk iş günü olacak belki de, belli mi olur hayatının aşkıyla karşılaşacağı ilk gündür kimisi için de.. yine akşam ve sabah olacak, ama bu sefer senin için olmayacak.

hastası olunan sözler

görsel

ciddi ciddi açık öğretim okuyan insan

2. Üniversite olarak okuyorum . seni mi gerdi ?

Edit : mq oytun malının konusuna entry yazmışım. Engelliydi çıktım baktım kim açmış diye . bu malı ciddiye aldığım için özür dilerim .

başörtümle çok mutluyum

ne güzel. ama şort giyen ayşegül mutlu değil, kıyafeti yüzünden suratına hiç tanımadığı bir adam tekme attı çünkü.

mini etek giyen kadın da baskı altında, o da tecavüzü hak ediyor yargısından mutsuz.

sen başörtünle çok multu ol. ama bırak da abin baban kardeşin de mini etekliye şortluya karışmasın. onlar da mutlu olsun.

kitap okumanın fazla abartılması

-dedi hayatın sadece kız bulmak olduğunu düşünen bir insan... Oysa her kitap bize başka bir özellik ekler. En gereksiz olanları bile.