bugün
- en obez özelliğiniz17
- mauro icardi'nin karısı9
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı9
- nişanlı kalmanın saçma olması11
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım14
- karadeniz bölgesinde yaşamak8
- larisalisa'nın parayla şukulatması9
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması16
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım18
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi29
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası19
- icardi190514
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- sevdiğiniz sözlük yazarları16
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- öpüşme ile bulaşan hastalıklar8
- en nefret edilen yazarlar9
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- anın görüntüsü14
- larisalisa18
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- aç karnına poğaça yemek11
- karşı cinse giyim önerileri11
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması20
- jose mourinho29
- en dindar özelliğiniz17
- chat sitesi kurmak9
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- embesil yazarlar9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı25
- doğum gününde hatırlanmamak14
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git13
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
entry'ler (244)
yeni gitme fırsatı bulduğum müzedir, güzeldir. ve kesinlikle çocuklar için açılmış bir müze değildir. çocuk yetiştirecek olan yetişkinler için açılmıştır kanımca. ya da ben öyle olmasını umut ediyorum.
bu tezimi de müzede gezerken görmüş olduğum bir açıklamayla güçlendirmek isterim, bir adolf hitler temalı oyuncak vitrininde "1933 yılında, Nazi Almanya'sında üretilen oyuncak askerler... tarihçiler 2. Dünya Savaşı'nın 1 Eylül 1939 tarihinde Alman ordularının Polonya'ya girmesiyle başladığını söylerler. Oysa ki Hitler ilk önce bu oyuncaklarla çocukların düşlerini işgal etmiştir. Oyuncak askerlerle oynayan çocuklar, 2. Dünya Savaş'ı başlayınca bu oyuncakların yerine geçtiler. Geriye gözyaşı, hüzün ve kırık oyuncaklar kaldı." yazısı asılıydı. ve yine aynı oyuncakların olduğu vitrinin altında asker postalı, oyuncak, savaş kalıntıları vardı. bu da aslında sonsuz bir hayal gücü olan ve bunu şekillendirmeye başlayacak olan çocuğun eline vereceğiniz oyuncağın önemini arttırır. kendi çocukluğumuzda elimize tutuşturulan oyuncaklara bakarsak eğer, kızlara tek tip; çirkin olma, kötü giyinme şansı olmayan bebekler verilmiş, erkeklere ise genelde silah, asker, araba. şimdi çevreme bakıyorum. tabii ki bir çok etkeni de göze almak gerekir ama en basitinden, sürekli olarak güzel olmayı önemseyen kızlar, arabasına sevdiklerinden daha fazla önem verip şiddete meyilli olan erkekler var.
nitekim müzede vakit geçirirken aynı seneler içerisinde yapılmış alman oyuncakları ile türk oyuncaklarını karşılaştırdım. bunu bir ülkeyi övmek diğerini yermek amaçlı yapmadım. ama türklerin yapmış olduğu oyuncaklar basit yapılı ve neredeyse 0 ayrıntı içermekteyken almanlarda oyuncakların adeta ayrıntılara boğulmuş olması çocukların algılarını doğrudan etkilemesi anlamına geliyor.
müze bu tarz çıkarımlar yapmak için çok dolu bir yerdi.
kısacası çocuklarımızın eline oyuncak diye ne tutuşturacağımız önemliymiş.
bu tezimi de müzede gezerken görmüş olduğum bir açıklamayla güçlendirmek isterim, bir adolf hitler temalı oyuncak vitrininde "1933 yılında, Nazi Almanya'sında üretilen oyuncak askerler... tarihçiler 2. Dünya Savaşı'nın 1 Eylül 1939 tarihinde Alman ordularının Polonya'ya girmesiyle başladığını söylerler. Oysa ki Hitler ilk önce bu oyuncaklarla çocukların düşlerini işgal etmiştir. Oyuncak askerlerle oynayan çocuklar, 2. Dünya Savaş'ı başlayınca bu oyuncakların yerine geçtiler. Geriye gözyaşı, hüzün ve kırık oyuncaklar kaldı." yazısı asılıydı. ve yine aynı oyuncakların olduğu vitrinin altında asker postalı, oyuncak, savaş kalıntıları vardı. bu da aslında sonsuz bir hayal gücü olan ve bunu şekillendirmeye başlayacak olan çocuğun eline vereceğiniz oyuncağın önemini arttırır. kendi çocukluğumuzda elimize tutuşturulan oyuncaklara bakarsak eğer, kızlara tek tip; çirkin olma, kötü giyinme şansı olmayan bebekler verilmiş, erkeklere ise genelde silah, asker, araba. şimdi çevreme bakıyorum. tabii ki bir çok etkeni de göze almak gerekir ama en basitinden, sürekli olarak güzel olmayı önemseyen kızlar, arabasına sevdiklerinden daha fazla önem verip şiddete meyilli olan erkekler var.
nitekim müzede vakit geçirirken aynı seneler içerisinde yapılmış alman oyuncakları ile türk oyuncaklarını karşılaştırdım. bunu bir ülkeyi övmek diğerini yermek amaçlı yapmadım. ama türklerin yapmış olduğu oyuncaklar basit yapılı ve neredeyse 0 ayrıntı içermekteyken almanlarda oyuncakların adeta ayrıntılara boğulmuş olması çocukların algılarını doğrudan etkilemesi anlamına geliyor.
müze bu tarz çıkarımlar yapmak için çok dolu bir yerdi.
kısacası çocuklarımızın eline oyuncak diye ne tutuşturacağımız önemliymiş.
1-2 saat önce memleketime geldim. bu şehri çok seviyorum çok özlüyorum. ama ne zaman gelsem ve eski evimizin olduğu sokağın yoluna girsek, ne zaman sürekli limonatasını içip dondurmasına bayıldığımız pastanenin önünden geçsem; sanki hiç büyümemiş hissi yaşıyorum ve ardından bir hüzün çöküyor. hala bakkalında meybuz, bilye satılıyor. hala tornetci çocuklar taze nohut satıyor. sabahları aynı simitçi amca geçiyor sokağımızdan, daha ağarmış sakalıyla. ama evimde başkaları oturuyor. beni sokağa cağıran ve hani şu topu olan kız yok. abim bisikletine bir tur bindirmeyecek. annem kavanozla asağıya su sarkıtmayacak. babam akşam eve gelmeyecek. bizi celal bayara ya da Irmağa pikniğe götürmeyecek. oysa çok sever Irmağı. hep şunun kenarından bir ev alalım dermiş. burada değişmeyen tek şey, babaannemlerin tırmanarak girebildiğim balkonu ve dedemin ısrarla karşı apartmanın garajının önüne park ettiği torosu. ha bir de yıllarca hiç usanmadan bizi sabah erkenden arabayı çekin diye uyandıracak olan karşı komşu.
ne bileyim sözlük. doğduğum ve sokaklarında ter döktüğüm, dizlerimi parçaladığım mahalleye girince ağlayasım geliyor.
ne bileyim sözlük. doğduğum ve sokaklarında ter döktüğüm, dizlerimi parçaladığım mahalleye girince ağlayasım geliyor.
8 canımızı daha yitirdiğimiz hain olarak nitelendirilmesi gereken saldırıdır.
allah geride kalanlarına sabır versin.
allah geride kalanlarına sabır versin.
alternatifi "sevgiliyi diz kapaklarından öpmek" olan eylemdir.
diz kapakları da özeldir, çocukluğundan yaralarından öpersin sevdiğini.
diz kapakları da özeldir, çocukluğundan yaralarından öpersin sevdiğini.
sabaha kadar ağladım. gözlerim o kadar şiş ki bir tanesini açamıyorum bile.
o'nunsa umrunda bile değildim. defalarca canim yanıyor dememe rağmen. değildim.
bir insanı kaybetmek istememenin bedeli bu kadar ağır olmak zorunda mı.
bir ayrılıgın bedelini sadece tek taraf mı öder her zaman.
sen mutluyken benim içimde ölen biri var.
canım çok yanıyor. artık bir şey yap.
o'nunsa umrunda bile değildim. defalarca canim yanıyor dememe rağmen. değildim.
bir insanı kaybetmek istememenin bedeli bu kadar ağır olmak zorunda mı.
bir ayrılıgın bedelini sadece tek taraf mı öder her zaman.
sen mutluyken benim içimde ölen biri var.
canım çok yanıyor. artık bir şey yap.
bir gülüşü var;
ya sizi dünyanın en mutlusu yapar
ya da o dünyayı size dar eder.
Çünkü birinde sebebi sizsinizdir.
diğerinde ise yaninda bile değil.
ya sizi dünyanın en mutlusu yapar
ya da o dünyayı size dar eder.
Çünkü birinde sebebi sizsinizdir.
diğerinde ise yaninda bile değil.
Çakmak. önce yakardı bacaklarıma tutar sonra da söndürünce de o ısınan demir kısmını bastırırdı.
çatal. bilhassa yemek yemeyen bir çocuk olduğum icin akşama kadar kahvaltı sofrasından kaldırmaz. çatal bastırırdı. bir keresinde sofradan kaçarken çatalı fırlatmıştır koluma saplanmıstır.
terliği, oklavayı saymıyorum zaten.
çatal. bilhassa yemek yemeyen bir çocuk olduğum icin akşama kadar kahvaltı sofrasından kaldırmaz. çatal bastırırdı. bir keresinde sofradan kaçarken çatalı fırlatmıştır koluma saplanmıstır.
terliği, oklavayı saymıyorum zaten.
içinde bulunduğum ruh haline hiç de iyi gelmeyen filmdir. çok acıtmıştır.
keşke şuana kadar yaşadığım acılara burada nokta koyup, seninle bambaşka isimlerle tekrar bir araya gelebilsek. bunun için ölüm gerekmese.
keşke şuana kadar yaşadığım acılara burada nokta koyup, seninle bambaşka isimlerle tekrar bir araya gelebilsek. bunun için ölüm gerekmese.
sokaklara çıkıp olmuyor işte sensiz insafın kurusun diye bağırmak istiyorum. evini taşlamak burdayım beni görmezden gelme demek istiyorum.
bunalımdayım sözlük.
bunalımdayım sözlük.
benim olası kızımdır.
bir öğrencisi, instagram hesabında biyografi kısmına "nineteen may university" yazarak çığır açmıştır.
Kocaeli Üniversitesi'dir.
Başka yok..
edit: eskileyen arkadaşıma saygılarımı yolluyorum. ben olsam ben de eksilerdin valla.
Başka yok..
edit: eskileyen arkadaşıma saygılarımı yolluyorum. ben olsam ben de eksilerdin valla.
üzüntü halinde ellerimi bileklerimden kesmek suretiyle benden uzağa koymadığınız vakit, tırnak üzerindeki katmanları soyarak yapmış olduğum eylemdir. üzüldüğümde kendime acı çektirmeye bayılıyorsam demek.
okula gitmek tabiki. *
sayılara takılmadan hayatını yaşayarak çok mutlu olabilecek erkektir. sayılara takılan diğer insanları da duymamazlıktan gelirse değmeyin keyfine.
Bir gencin ölü bulunması olarak okunması gereken başlıktır. Allah sevenlerine dayanma gücü versindir.
edit: son derece muhafazakâr ve milliyetçi bir memlekette, bir o kadar muhafazakâr ve milliyetçi bir ailede, ülkücü bir babanın kızı olarak dünyaya geldim. adım bile bu ülküsü uğruna koyulmuş. bu şekilde yetiştim. ve evet kimine göre ırkından dolayı gurur duyulması saçma olsa da ben Türk olarak doğduğum için mutlu ve de gururluyum. ama hiçbir zaman bir insanın ölmesini desteklemedim. taraf olmak, öldürmeyi gerektirmez. ölümler üzerinden düşünce savunulmaz. kusura bakmayın milliyetçi olduğum kadar da vicdan sahibiyim!
edit: son derece muhafazakâr ve milliyetçi bir memlekette, bir o kadar muhafazakâr ve milliyetçi bir ailede, ülkücü bir babanın kızı olarak dünyaya geldim. adım bile bu ülküsü uğruna koyulmuş. bu şekilde yetiştim. ve evet kimine göre ırkından dolayı gurur duyulması saçma olsa da ben Türk olarak doğduğum için mutlu ve de gururluyum. ama hiçbir zaman bir insanın ölmesini desteklemedim. taraf olmak, öldürmeyi gerektirmez. ölümler üzerinden düşünce savunulmaz. kusura bakmayın milliyetçi olduğum kadar da vicdan sahibiyim!
kandırıkçı yazar beyanı.
Muhtemelen Pek işinize Yaramayacak 19 Troll Futbol Bilgisi olarak açılması gereken başlıktır ayrıca.
Muhtemelen Pek işinize Yaramayacak 19 Troll Futbol Bilgisi olarak açılması gereken başlıktır ayrıca.
ata sporu olarak değerlendirilmesi yanlış olan eylemdir.
annemiz izin vermiyordu bizim poşetlen kaydık biz.
annemiz izin vermiyordu bizim poşetlen kaydık biz.
filmi kaç kere izledim kimbilir, hiç böyle bir sahne hatırlamıyorum. gözümle izlememişim demek ki dedirten sahnedir.
21'dir. ama hayata dönmesi için hala içinde umutlar besler.