bugün

sevdiği entry'ler

milli istihbarat teşkilatı

Aslında uzun zamandır yazmak istemiştim bu konuyu teşkilatında gündemde olması münasebeti ile bu başlığa yazmayı uygun budum kendimce.

Cemaat olgusu alsında Ak Parti iktidarlarından çok önceleri var olmak ile birlikte daha çok dehlizlerde yürümeyi tercih etmiş risk alacağı siyasi bir atrikasyona girmemiştir ve sabırla diriliş günlerini beklemişleridir. Ak Parti 2002 iktidarı ile birlikte Recep Tayyip Erdoğan’ a açık destek vermek suretiyle kadrolaşma konusunda Daha doğrusu Güvenlik ve iç istihbarat birimlerinde ağlarını örmeye başlamışlardır.

Karizmatik bir başbakan ve toplumda her zaman geçer akçe olan Recep Tayyip Erdoğan’ ın ardına gizlenmeyi iyi becerdiler, emniyet ve istihbarat kadrolarını kullanmak suretiyle alengirli işler çevirdiler ve Başbakanın etrafını iyice sardılar özellikle size suikast yapılacak, asker darbe yapacak şeklinde sürekli talkın verdiler. Doğal olarak kendi Başbakanın kendi tabiri ile Alnı Secdeye gelenden zarar gelmez dedi ve güvendi. (bkz: rte nin arabada bayılıp kilitli kalması)

Cemaat bu güveni sağladıktan sonra zaten asker algısı bozuk olan RTE doğal olarak yapılan Ergenekon, Balyoz, Deniz Kuvvetleri Casusluk davası gibi fiillere ses çıkarmadığı gibi destek konusunda da çekincesi olmadı, taki Genel Kurmay Başkanı ilker Başbuğtutuklanana kadar (burada uyanışın başlangıcı denebilir)

Hatırlayanlar bilir 2009 yılında Ak Parti ye kapatma davası açıldığında en çok feryat eden kesim cemaatti çünkü emellerine çok yaklaşmışlardı.

Kısaca tarih sinsilesi ile bakalım,

30 Ocak 2009: Başbakan Erdoğan’ın Davos kentinde israil Cumhurbaşkanına “One Minute” çıkışı Cemaati kızdırıyor. işlerin yolunda gitmesi için israil’le ilişkilerin iyi olması gerektiğini savunuyorlar.

Başbakan Erdoğan’ın Davos çıkışını patavatsızlık olarak görseler de desteğe devam diyorlar. 31 Mayıs 2010: F. Gülen, iHH’nın Mavi Marmara seferine çok kızgın; “Otoriteden niçin izin almadan gidiyorlar” diyor. Başbakan Erdoğan’ın Mavi Marmara’yı sahiplenmesi Camiada homurtulara neden oluyor. Kopma noktasına gelen Türkiye israil ilişkileri Cemaati kaygılandırıyor.

Cicim aylar bitiyor.

Cemaatin kafasında Erdoğan’la ilgili soru işaretleri var. AKP Hükümetinin Dış Politikası da Cemaati rahatsız ediyor. Davutoğlu da istenmeyen adam oluyor.

25 Mayıs 2010: Hakan Fidan MiT Müsteşarlığına atanıyor.

israil, Fidan’ın MiT Müsteşarlığına getirilmesine büyük tepki veriyor. Cemaat de israil’le aynı söylemi paylaşıyor. Cemaatin Başbakan’dan MiT Müsteşarlığını kendilerine istedikleri fakat Başbakanın bunu kabul etmediği bu yüzden Hakan Fidan aleyhinde oldukları iddia ediliyor.

12 Haziran 2011: Cemaatin bitmek bilmez talepleri R. Tayyip Erdoğan’a gına getiriyor. Rivayete göre Cemaat, 12 Haziran seçimleri için seçilmesi garanti yerlerde aday gösterilmeleri için Başbakan Erdoğan’a bir liste sunuyor ve 220 kişi olduğu söyleniyor. Başbakan hışımla listeyi yırtıp atıyor. Cemaat öfkelense de seçimlerde destek veriyor ve AKP, %49.8 oy alıyor.

7 Şubat 2012: Başsavcı Sadrettin Sarıkaya, MiT’in terör olayını bitirmek için Oslo’da PKK ile silah bıraktırma pazarlığı yapmasını “terör örgütü ile işbirliği” kabul edip Hakan Fidan’ı şüpheli sıfatıyla sorguya çağırıyor.

Aslında hedefte Hakan Fidan’a değil Başbakan var: Hakan Fidan içeri alınırsa, amiri olan Başbakan da doğal olarak suçlanmış olup içeri alınacak. Bir gecede MiT yasası değiştirilip tezgâh bozuluyor. Ama Başbakan çok kızgın, Cemaatin bu işte parmağı olduğu iddia ediliyor.

Şimdi esas konumuza gelelim her kesin malumu ö dönem Mit’ in ikinci adamı olan Afet GÜNEŞ aslında cemaat tarafından sızdılırdığı aşikar olan ses kayıtlarında pkk lılara sizde şehirlere bomba ve silah yığıyorsunuz ancak biz hepsini biliyoruz ve farkındayız. işte can alıcı soru ve cevaplar burada gizli.

Şunu emin olum Cemaat elemanları emniyette sadece Tem (terörle mücadele şube müdürlüğü) ve istihbarat Şubesinde ciddi anlamda kadrolaştılar.

Recep Tayyip Erdoğan ile tüm gemileri yakan cemaat 2011-2012 yılında yapılan KCK operasyonları ve akabinde 2013 yılında tüm terör kck operayonalarının asıl amacı devletin pkk içerisinde gizlenmiş tüm hücreleri deşifre etmekti. Örgütte aktif konumda olan gerek MiT gerekse askeri istihbarat elemanları yine kck operasyonları yöneten akıl tarafından ifşa edilerek pkk ya yem edilmiştir. Bu konuda birkaç duyumda 35-40 arası kamu personelinin infaz edildiği de bilinmekte.

Kısaca devlet bu konuda kör bırakılmıştır. Üstüne birde 17-25 Aralık ile birlikte görevden alınan veya yer değişikliği nedeniyle tüm bilgileri silen formatlayan ve devletin pkk konusunda kör kalmasını sağlamıştır.

Acı ama gerçektir 2011-2014 yılı pkk konusunda devletin tüm bilgileri formatlıdır. Bugün bakıldığında cemaate yapılan operasyonlar acımasız görünebilir ama inanın tüm gerekçe budur.

Size bir delil daha dhkp-c tarafından Savcı Mehmet KiRAZ’ a yapılan hain saldırıda görüntülerin medyaya düşmesi ile birlikte güvenlik birimleri ilk etapta teröristin kimliği hakkında tam bir tespit yapamamıştı. Ancak ne hikmetse cemaat bağlantısı nedeniyle görevden alınan bir Üst düzey emniyet görevlisi (istanbul emniyet Md görevliydi) twitter tan paylaşım yaparak teröristin kimliği açıklamış ve kinaye yapmıştı işte bizi alırsanız tanıyamazsınız. Düşünün kimliği medyaya açıklıyor, gerçek bir vatansever meslektaşlarına bilgi verir önce.

Özetle, bugün terörün bu kadar azması, sur, Cizre gibi yerlere yapılan tüm yığınaklar bu körlük zamanında yapıldı. Bu ülkenin yukarıda da söylediğim gibi 2012-2014 yılları pkk konusunda tamamen kör bırakılmıştır.