bugün
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj15
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni13
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı10
- icardi19059
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek49
- anın görüntüsü12
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı18
- nervio13
- allah ile tanrının farkı var mı8
- allah yerine hızır'dan yardım istemek8
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay8
- iğrenç bir his tarif et29
- düşün ki o bunu okuyor16
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz15
- sözlük kızlarının saç rengi18
- galatasaray12
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak16
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz14
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks22
- insanlar melek mi şeytan mı10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- hemşire kızlar nasıl oluyor17
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi9
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- içip içip entry girmek8
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
entry'ler (39730)
ilk tanışmam 1978 senesinde oldu burayla. 2008'de battığında neyse, o zamanlar da öyleydi. Altındaki dubalar 10-15 senede bir, o da anca paslanıp da su almaya başlayınca değiştirilirdi. batacağı biliniyordu, yenisinin getirilmesi düşünülüyordu ki; pof, battı!
*
eskiden... sabahları yolcu çıkışında, kadıköy'den gelenlerin okunmuş gazeteleri küçük çocuklarca toplanırdı meselâ. bu çocukları da civardaki gazete bayileri gönderir, böylece topladıkları gazeteleri ana bayiye iade diye yazarlar, iyi de para kazanırlardı o günlerin parasıyla. normalde sattıkları gazete başına %3-4 gibi bir kâr ettikleri düşünülürse, bahis konusu gazete miktarı da yüzlerce olunca ortada net %100 kâr var, azımsamamak gerek.
burhan pazarlama'nın henüz köprü çıkışında son model bagajından değil, vapurda "şu elimde görmüş olduğunuz"la başlayarak satış yaptığı yıllardı o zamanlar.
13 yaşındayken ortaokula gidiyordum kadıköy'den yeşilköy'e. eminönü iskelesi (kadıköy-eminönü hattı) çalışmadığından, mecburen galata köprüsü'nü yürürdüm. üçkağıtçılar vardı meselâ köprünün üzerinde. bi' sahici üçkağıtçılar vardı, bir de üçkağıtçılık adı altında tantanacılıkla yankesiciliği harmanlayıp kolaj çalışması yapanlar vardı. Aradaki fark büyüktü! sahici üçkağıtçılar adam gibi adamdı. cebindeki para senindi ve istediğin kadarını oraya yatırmak senin elindeydi. Oysa kolajcılar... acımasızlığın ne denli insanlık dışı olabileceğinin suretiydiler birer birer. üçkağıtçı oyunu kurar, oyuncular ve ekipten adamlar tezgahı sarar, tantanacılar kendi aralarında kavgayı başlatırlar, kurban ayırmaya kalkar, yankesiciler de görevlerini yapıp ellerinde, ceplerinde ne varsa hepsini götürürlerdi 10-15 saniye içerisinde. geriye ağlamaklar, sızlamaklar, dükkânın hasılatını kancığa kaptıranlar. bir dolu hüzün hikayesi.
*
akşamları gece 10'dan sonra, yarım ekmeğe at eti satılırdı iskelenin önünde. üç tekerlekli, camekanlı arabasının camında kötü bir türkçeyle "yarım ekmek küheylan 10 lira" yazardı bunların. bir nevi doğaldı yani bunu satmak. kimse yadırgamazdı. eminönü'deki büfelerin, insanların iş çıkışı vakti, üç tane sırf soğan/domates, kırmızı biber ve bol tuzlu sıfır kıyma lahmacunu 5 liraya sattıklarını biliyorsanız, çok da pahalı değildi yani yarım ekmek at eti. ben de yedim bi' çeyrek ama sadece bir ısırık. iğrenç değildi yok, çok sertti eti. çiğne çiğne geçmiyordu boğazımdan. 13 yaşında çocuksun işte. nereden bileceksin küheylanın ne olduğunu!?
*
-özel bölüm-
12 eylül sonrası çok dipçik yedi o iskelenin çıkışında insanlar. askere gelmeden önce köyünden dışarı çıkmamış, 20 yaşında eline g3 verilmiş, şehirdekilere düşman zırcahil köpekler tarafından dipçiklendiler. öyle "onlar da emir kuluydular, asıl emir veren suçlu" filan diyenler olur, hep oldu. yok, öyle olmadı o iş. yüzlerindeki hıncı okudum ben o yaşta. ben kimdim ki? nice değerli insan okudu onların hıncını. nice kadın, nice erkek, nice bebe okudu.
-özel bölüm-
*
eskiden... sabahları yolcu çıkışında, kadıköy'den gelenlerin okunmuş gazeteleri küçük çocuklarca toplanırdı meselâ. bu çocukları da civardaki gazete bayileri gönderir, böylece topladıkları gazeteleri ana bayiye iade diye yazarlar, iyi de para kazanırlardı o günlerin parasıyla. normalde sattıkları gazete başına %3-4 gibi bir kâr ettikleri düşünülürse, bahis konusu gazete miktarı da yüzlerce olunca ortada net %100 kâr var, azımsamamak gerek.
burhan pazarlama'nın henüz köprü çıkışında son model bagajından değil, vapurda "şu elimde görmüş olduğunuz"la başlayarak satış yaptığı yıllardı o zamanlar.
13 yaşındayken ortaokula gidiyordum kadıköy'den yeşilköy'e. eminönü iskelesi (kadıköy-eminönü hattı) çalışmadığından, mecburen galata köprüsü'nü yürürdüm. üçkağıtçılar vardı meselâ köprünün üzerinde. bi' sahici üçkağıtçılar vardı, bir de üçkağıtçılık adı altında tantanacılıkla yankesiciliği harmanlayıp kolaj çalışması yapanlar vardı. Aradaki fark büyüktü! sahici üçkağıtçılar adam gibi adamdı. cebindeki para senindi ve istediğin kadarını oraya yatırmak senin elindeydi. Oysa kolajcılar... acımasızlığın ne denli insanlık dışı olabileceğinin suretiydiler birer birer. üçkağıtçı oyunu kurar, oyuncular ve ekipten adamlar tezgahı sarar, tantanacılar kendi aralarında kavgayı başlatırlar, kurban ayırmaya kalkar, yankesiciler de görevlerini yapıp ellerinde, ceplerinde ne varsa hepsini götürürlerdi 10-15 saniye içerisinde. geriye ağlamaklar, sızlamaklar, dükkânın hasılatını kancığa kaptıranlar. bir dolu hüzün hikayesi.
*
akşamları gece 10'dan sonra, yarım ekmeğe at eti satılırdı iskelenin önünde. üç tekerlekli, camekanlı arabasının camında kötü bir türkçeyle "yarım ekmek küheylan 10 lira" yazardı bunların. bir nevi doğaldı yani bunu satmak. kimse yadırgamazdı. eminönü'deki büfelerin, insanların iş çıkışı vakti, üç tane sırf soğan/domates, kırmızı biber ve bol tuzlu sıfır kıyma lahmacunu 5 liraya sattıklarını biliyorsanız, çok da pahalı değildi yani yarım ekmek at eti. ben de yedim bi' çeyrek ama sadece bir ısırık. iğrenç değildi yok, çok sertti eti. çiğne çiğne geçmiyordu boğazımdan. 13 yaşında çocuksun işte. nereden bileceksin küheylanın ne olduğunu!?
*
-özel bölüm-
12 eylül sonrası çok dipçik yedi o iskelenin çıkışında insanlar. askere gelmeden önce köyünden dışarı çıkmamış, 20 yaşında eline g3 verilmiş, şehirdekilere düşman zırcahil köpekler tarafından dipçiklendiler. öyle "onlar da emir kuluydular, asıl emir veren suçlu" filan diyenler olur, hep oldu. yok, öyle olmadı o iş. yüzlerindeki hıncı okudum ben o yaşta. ben kimdim ki? nice değerli insan okudu onların hıncını. nice kadın, nice erkek, nice bebe okudu.
-özel bölüm-
ahlaktı, inançtı, güvendi... bırak bir kenara! bunlar tanrıya inananlar için bahane. öbür tarafta görürler zaten cezasını ya da hediyesini.
koldu, bacaktı, çüktü, memeydi... bunlar da fasa fiso! çok maddeseller.
***
opsss!
* çalışan, tüm fonksiyonlarını yerine getirmeye motorlaştırılmış bir 'beyin' çok hoşuma giderdi ama bende yok.
* etrafında yaşanan her türlü pisliğe rağmen, tüm olanları sükunetle karşılayacak sağlam bir 'mide'. hayır, o da bende yok.
* safça adalete inanmış birisinin, o safça anlayışıyla ve hala daha bugünkü sisteme dayanmasının sebebi: 'dürüstlük!'
* leş gibi semtlerde ya da ne bileyim, leş gibi mahallelerde yaşayanların, orayı kendilerininmiş gibi 'sahiplenme'si:
(duvar yazısı: ''semt bizim, ev kira'') tam öküzlük, ekleyeyim.
* o her gün, belki de zamanladığın veya ansızın gelen barsak seslerinden sonra çıkarmak istediğin nesneyi, senin bir parçan olarak gören ve başarıyla o görevi yerine getiren götün. işte o bende ve herkeste var!
teşekkürler...
koldu, bacaktı, çüktü, memeydi... bunlar da fasa fiso! çok maddeseller.
***
opsss!
* çalışan, tüm fonksiyonlarını yerine getirmeye motorlaştırılmış bir 'beyin' çok hoşuma giderdi ama bende yok.
* etrafında yaşanan her türlü pisliğe rağmen, tüm olanları sükunetle karşılayacak sağlam bir 'mide'. hayır, o da bende yok.
* safça adalete inanmış birisinin, o safça anlayışıyla ve hala daha bugünkü sisteme dayanmasının sebebi: 'dürüstlük!'
* leş gibi semtlerde ya da ne bileyim, leş gibi mahallelerde yaşayanların, orayı kendilerininmiş gibi 'sahiplenme'si:
(duvar yazısı: ''semt bizim, ev kira'') tam öküzlük, ekleyeyim.
* o her gün, belki de zamanladığın veya ansızın gelen barsak seslerinden sonra çıkarmak istediğin nesneyi, senin bir parçan olarak gören ve başarıyla o görevi yerine getiren götün. işte o bende ve herkeste var!
teşekkürler...
VI
Buranın düzenini ezip geçen haşmetli yaşamdan arta kalan, sadece keçi yollarıyla kazınmış bayırdı.
geçtin.
insana insanca davranan insanları sorar olduk, onlar zaten göçmüştüler.
Sana kalan iktidar hırsı;
bana?
Buranın düzenini ezip geçen haşmetli yaşamdan arta kalan, sadece keçi yollarıyla kazınmış bayırdı.
geçtin.
insana insanca davranan insanları sorar olduk, onlar zaten göçmüştüler.
Sana kalan iktidar hırsı;
bana?
v
farz et ki; ellerin ikiye, bacakların ikiye, beynin ikiye ayrılmış. keza böbreklerin de.
n'apardın? akıl ziyanı... başka bir şey değil! kalp de!
düşünmezdim örnekse. ikiye bölüneceğimi bilirdim.
zarar! külliyen israf. beynimizden geçen her düşüncenin birer elektron taneciğinin oluşturduğunu muhtemelen en ilkel toplumlarda yaşayanların bile bildiğinin farkındayız.
*
kaleyi tuttur, gol olur! kaça ayrılırsan ayrıl, o top kaleyi bulacak. kimsenin seni ayırmasına izin verme.
(öğrencilerime...)
farz et ki; ellerin ikiye, bacakların ikiye, beynin ikiye ayrılmış. keza böbreklerin de.
n'apardın? akıl ziyanı... başka bir şey değil! kalp de!
düşünmezdim örnekse. ikiye bölüneceğimi bilirdim.
zarar! külliyen israf. beynimizden geçen her düşüncenin birer elektron taneciğinin oluşturduğunu muhtemelen en ilkel toplumlarda yaşayanların bile bildiğinin farkındayız.
*
kaleyi tuttur, gol olur! kaça ayrılırsan ayrıl, o top kaleyi bulacak. kimsenin seni ayırmasına izin verme.
(öğrencilerime...)
"hassiktir!"
türkçe ağlıyor
allah belanızı vermesin... e mi
allah belanızı vermesin... e mi
galiba şu anda ölü o... öldüğüne sevindiğim nadir insanlardan.
bizim kültürümüzde ölünün arkasından kötü konuşmak her ne kadar doğru olmasa da, iyi ki öldü. hatta bi ara allah a bile inandım. demek ki hep iyiler ölmüyor diye.
bir bu, bir penguen, bir de bugünlerde yaşayan pezevenk.
aa aaa! pezevenk mi...
kim o ayol!
bizim kültürümüzde ölünün arkasından kötü konuşmak her ne kadar doğru olmasa da, iyi ki öldü. hatta bi ara allah a bile inandım. demek ki hep iyiler ölmüyor diye.
bir bu, bir penguen, bir de bugünlerde yaşayan pezevenk.
aa aaa! pezevenk mi...
kim o ayol!
ıv
dünya ne güzel
sanki arkadaşımmış
bazen seviyorum
çoğu kırıyor
kalp hiç kırılır mı
dünya ne güzel
sanki arkadaşımmış
bazen seviyorum
çoğu kırıyor
kalp hiç kırılır mı
III
birincik: ben
ikincik: elbette sen
Üçüncük: Allah
dördüncük: el
Beşincik: peygamber
Yedincik: öküz
Dokuncuk: bu!
"veleddâlin, âmin"
birincik: ben
ikincik: elbette sen
Üçüncük: Allah
dördüncük: el
Beşincik: peygamber
Yedincik: öküz
Dokuncuk: bu!
"veleddâlin, âmin"
II
Elleri gökyüzüne
Yüzü suretime gülümserdi
Bir kokusu vardı
Miskiamber kokardı
ismini duydum muydu
Kıvrılıp uyurdum kedimin götünde
Mışıııl da mışıl...
gariiip de garip.
Mırmırlayıp... Gırgırlayıp.
(ce.a)
Elleri gökyüzüne
Yüzü suretime gülümserdi
Bir kokusu vardı
Miskiamber kokardı
ismini duydum muydu
Kıvrılıp uyurdum kedimin götünde
Mışıııl da mışıl...
gariiip de garip.
Mırmırlayıp... Gırgırlayıp.
(ce.a)
I
Evrene biz de bir nefes üfledük
Nereye gidecek bilmez idük
Dün yoktuk
Yarın da yok
Ömrümüzün dününü eyyu yaşaduk
Kaç insan var gördük
Kötüsü vardıysa da içinde
Biz iyisini hep önce gömdük
Evrene bir nefes üfledük
Nereye gidecek hiç bilmedük
(ce.a)
Evrene biz de bir nefes üfledük
Nereye gidecek bilmez idük
Dün yoktuk
Yarın da yok
Ömrümüzün dününü eyyu yaşaduk
Kaç insan var gördük
Kötüsü vardıysa da içinde
Biz iyisini hep önce gömdük
Evrene bir nefes üfledük
Nereye gidecek hiç bilmedük
(ce.a)
"türk müziğinin es geçtiği, daha doğrusu kaçırdığı insanlardandır."
diyebilecek cesaret ya da cüret, ilk önce kendi "türk müziği" seçimlerinden ötürü sorgulaması gerekir. Örnekse, grubun kendi arkadaşlarından:
* duygu karpuz / özlem tekin
* gül ağrıca
* ebru bank / buket doran
* şebnem ferah
Kalanlar kim?
Kimse kimseyi hiçbir şeyden kaçırmadı. Herkes kendi yolunu seçti, çocuk filan bile yaptılar bazıları.
diyebilecek cesaret ya da cüret, ilk önce kendi "türk müziği" seçimlerinden ötürü sorgulaması gerekir. Örnekse, grubun kendi arkadaşlarından:
* duygu karpuz / özlem tekin
* gül ağrıca
* ebru bank / buket doran
* şebnem ferah
Kalanlar kim?
Kimse kimseyi hiçbir şeyden kaçırmadı. Herkes kendi yolunu seçti, çocuk filan bile yaptılar bazıları.
Senin o "hayla" diye başlayan entrysine sokayım ablam! Ne güzel Türkçen ve ingilizcen karma karışık lan...
O bilgiler de bir tarafına girsin. Çok ayıp! Etme!!!
O bilgiler de bir tarafına girsin. Çok ayıp! Etme!!!
Şu dikkatimi çekti afedersiniz: Verenlerin hemen hepsi erkek lan!
Not:
Girilere gönderme yapmadım. Öyle çünkü. Bir Türkiye gerçeği
Not:
Girilere gönderme yapmadım. Öyle çünkü. Bir Türkiye gerçeği
Anamızdaki ufacık bir su haznesinden geldik dünyaya, iki metrekare toprağa gideceğiz gene dünyada.
***
Konumuz: Öldükten sonra dikkat edilecek hususlar:
- Madde I; Gömülürken kontrol etmeyi ihmâl etmeyin:
a. Pamuk mu yoksa silikon mu seçtiniz?
a.1
Pamuk, biliyorsunuz lifli bir madde. Öldüğünüz zaten sıçtığınız anlamına geliyor; hem koku yapar hem de ahirette sizi kötü bir intiba yaratmış olarak iz bırakır. Yapmayın; silikonu ilk olarak vasiyetinize yazın. Yapışkandır, göt bağımlısıdır, ne bu hayatta ne de ölümde kıçınızdan ayrılmaz; vefalıdır.
a.2
Kefen meselesine gelelim. Cepsiz olmasına gerek yok. Direkt ceplileri ve daha renkli kumaşları deneyin. Zira öbür tarafta da "Yaratan"ın bir şekilde geçinmesi gerek. Hatta seni peygamber bile yapabilir ama güzel ve içli bir şey söylersen.
(Ben beyaz benekli mor seçtim örnekse)
a.3
- Yüzünüz ve vücudunuz Kâbe'ye bakıyor mu! Ölmeden önce gömücülere söyleyin bunu zira, toprak altında çok zor ölüyü çevirmek. Onca çapraz tahta, onca toprak baskısı... ve onca ölmek! Cidden sorun yani. Emekçilerden yanayız.
a.4
Mezarınızı hemen yaptırmasınlar.
Bazıları içki içsin, sizi sevenler!
Bazıları üstünüze işeyebilsinler, sevmeyenler!
(*Bu memlekette, Can Yücel'in mezarına gidip, mezar taşını kırıp, üstüne o sikindirik sidiğini bırakan acizler var!*)
a.5
Nekrofili! Ki, bu çok önemli!!!
En çok bizim yaşadığımız ülkede var bu hastalık. Pamuk değil abi; direkt ve hemen soğuyan maddeler lâzım bize;
Çükünde hemen patlayacak yani.
***
Evet; yaşadığımız ülke bu denli sapık! Siz me sanmıştınız?
***
Konumuz: Öldükten sonra dikkat edilecek hususlar:
- Madde I; Gömülürken kontrol etmeyi ihmâl etmeyin:
a. Pamuk mu yoksa silikon mu seçtiniz?
a.1
Pamuk, biliyorsunuz lifli bir madde. Öldüğünüz zaten sıçtığınız anlamına geliyor; hem koku yapar hem de ahirette sizi kötü bir intiba yaratmış olarak iz bırakır. Yapmayın; silikonu ilk olarak vasiyetinize yazın. Yapışkandır, göt bağımlısıdır, ne bu hayatta ne de ölümde kıçınızdan ayrılmaz; vefalıdır.
a.2
Kefen meselesine gelelim. Cepsiz olmasına gerek yok. Direkt ceplileri ve daha renkli kumaşları deneyin. Zira öbür tarafta da "Yaratan"ın bir şekilde geçinmesi gerek. Hatta seni peygamber bile yapabilir ama güzel ve içli bir şey söylersen.
(Ben beyaz benekli mor seçtim örnekse)
a.3
- Yüzünüz ve vücudunuz Kâbe'ye bakıyor mu! Ölmeden önce gömücülere söyleyin bunu zira, toprak altında çok zor ölüyü çevirmek. Onca çapraz tahta, onca toprak baskısı... ve onca ölmek! Cidden sorun yani. Emekçilerden yanayız.
a.4
Mezarınızı hemen yaptırmasınlar.
Bazıları içki içsin, sizi sevenler!
Bazıları üstünüze işeyebilsinler, sevmeyenler!
(*Bu memlekette, Can Yücel'in mezarına gidip, mezar taşını kırıp, üstüne o sikindirik sidiğini bırakan acizler var!*)
a.5
Nekrofili! Ki, bu çok önemli!!!
En çok bizim yaşadığımız ülkede var bu hastalık. Pamuk değil abi; direkt ve hemen soğuyan maddeler lâzım bize;
Çükünde hemen patlayacak yani.
***
Evet; yaşadığımız ülke bu denli sapık! Siz me sanmıştınız?
Danimarka'da evlenmiştir ve kocasıyla gitmiştir. N'oldu, zoruna mı gitti?
1987...
Yozgat/Yerköy ilçe jandarma bölük komutanlığı'nda geçici karakol komutanlığı yapıyorum. Üstler aynı anda izne çıkmışlar, görev de bana kalmış.
Öğrencilerim aradı, dediler ki; "hocam sizi ziyarete geleceğiz, olur mu?" Askerlik bu! Memleketine ilişkin her şeyi özlüyorsun.
Dedim; "elbet, ne zaman isterseniz!"
Ertesi gün haydarpaşa'dan bilet almışlar üç çocuğum, yola koyulmuşlar. Dörtlü bir kompartımanı paylaşıyorlar ama biri, yaşlı bir amcaları. Gebze'yi geçince, amcam açmış bohçasını, içinden çıkarmış soğanla ekmeğini, hatır hutur ısıra ısıra yemeye başlamış soğanını. Bir yandan da ekmeğini... sarımsak kırdığından başlıkta bahsedemedim, sınır var, biliyorsunuz başlıkta.
Yemek faslı bitince, bir de üstüne kısa maltepe sigarası! Oh... uykusu da gelmesin mi! Çıkarmış ayakkabılarını, sızıvermiş oracıkta. Çocuklarım da yorulmuşlar, onlar da uykuya dalmışlar
Elbet... iki paket bisküvi, üç de süt içtikten sonra.
Ha bir de amcanın gece uyurken osurduğundan, horul horul horladığından; çocukların korkup, üçünün birden kompartımandan kaçtıklarından bahsedecektim ama vaktinizi almayayım.
Yerköy'de ben karşıladım onları. Bölüğe gittik, öğlen yemeğimizi
Birlikte yedik. Bir otele yerleştirdim, "akşam görüşmek üzere" dedim...
Hayat çok kısa.
iki sene sonra, bu çocuklarımdan birini kaybettim; alerjik sinüzitten. Biri şu anda paris'te, bir café işletiyor, hâli vakti yerinde. Diğeri, izmir'de bir sokakta takı satıyor karısıyla birlikte.
2021...
Ben hocalık yapıyorum, avcılar'ın bir köşesinde. 2019 senesinin, istanbul için söylüyorum, en başarılı antrenörüyüm. (Üç ikincilik, bir küme yükseltme, bir de kurulduğundan beridir ilk defa bir ortaokulu şampiyon yapmak bazında)
Onlar gibi öğrencilerim sayesinde oldu işte tüm bunlar. Her be kadar ben de elbet onlara iyi davransam da, onlar da bana hep ama hep vefakâr oldular.
Kalan ikisiyle hâlâ daha görüşüyorum. Gideni de her ay mezarında öpüyorum.
Vefa iyidir. Ve geçici değildir.
-ergun'a-
Yozgat/Yerköy ilçe jandarma bölük komutanlığı'nda geçici karakol komutanlığı yapıyorum. Üstler aynı anda izne çıkmışlar, görev de bana kalmış.
Öğrencilerim aradı, dediler ki; "hocam sizi ziyarete geleceğiz, olur mu?" Askerlik bu! Memleketine ilişkin her şeyi özlüyorsun.
Dedim; "elbet, ne zaman isterseniz!"
Ertesi gün haydarpaşa'dan bilet almışlar üç çocuğum, yola koyulmuşlar. Dörtlü bir kompartımanı paylaşıyorlar ama biri, yaşlı bir amcaları. Gebze'yi geçince, amcam açmış bohçasını, içinden çıkarmış soğanla ekmeğini, hatır hutur ısıra ısıra yemeye başlamış soğanını. Bir yandan da ekmeğini... sarımsak kırdığından başlıkta bahsedemedim, sınır var, biliyorsunuz başlıkta.
Yemek faslı bitince, bir de üstüne kısa maltepe sigarası! Oh... uykusu da gelmesin mi! Çıkarmış ayakkabılarını, sızıvermiş oracıkta. Çocuklarım da yorulmuşlar, onlar da uykuya dalmışlar
Elbet... iki paket bisküvi, üç de süt içtikten sonra.
Ha bir de amcanın gece uyurken osurduğundan, horul horul horladığından; çocukların korkup, üçünün birden kompartımandan kaçtıklarından bahsedecektim ama vaktinizi almayayım.
Yerköy'de ben karşıladım onları. Bölüğe gittik, öğlen yemeğimizi
Birlikte yedik. Bir otele yerleştirdim, "akşam görüşmek üzere" dedim...
Hayat çok kısa.
iki sene sonra, bu çocuklarımdan birini kaybettim; alerjik sinüzitten. Biri şu anda paris'te, bir café işletiyor, hâli vakti yerinde. Diğeri, izmir'de bir sokakta takı satıyor karısıyla birlikte.
2021...
Ben hocalık yapıyorum, avcılar'ın bir köşesinde. 2019 senesinin, istanbul için söylüyorum, en başarılı antrenörüyüm. (Üç ikincilik, bir küme yükseltme, bir de kurulduğundan beridir ilk defa bir ortaokulu şampiyon yapmak bazında)
Onlar gibi öğrencilerim sayesinde oldu işte tüm bunlar. Her be kadar ben de elbet onlara iyi davransam da, onlar da bana hep ama hep vefakâr oldular.
Kalan ikisiyle hâlâ daha görüşüyorum. Gideni de her ay mezarında öpüyorum.
Vefa iyidir. Ve geçici değildir.
-ergun'a-
(bkz: caz)
https://galeri.uludagsozl...s-g%C3%B6lgeleri-2180168/
Bu nedir lan?
Yakında götünüzü de siktireceğiniz dildo mu amk? Artık onları da mı sergiliyorsunuz?!
Bu nedir lan?
Yakında götünüzü de siktireceğiniz dildo mu amk? Artık onları da mı sergiliyorsunuz?!
Akp' yi eleştiren herkese "vatan haini" diyen tiplerle kesinlikle benzeşmiyor. O yüzden rahat olsunlar. Onların da sırası gelecek.