bugün

entry'ler (20)

nasıl hissediyorsun

Evi yeni temizlediğim için elimdeki bir adet saç telini yere atamıyorum. Şu an sol elimde duruyor ve bu entariyi sağ elimin işaret parmağıyla yazıyorum.
Hislerim biraz ibne gibi puşt gibi.

üniversite okumak

iş için gidilecek son yerdir çünkü ülkemizde iş okulda değil, işte öğrenilir. Üniversite iş için istenilen şartlardan sadece biridir. Doğru yerdeyseniz, doğru arkadaşlar edindiyseniz hayatınıza güzel ve eğlenceli bir dört yıl, başka şehirde okuyorsanız biraz tecrübe, aktifseniz kendinizi geliştireceğiniz güzel bir yoldur. En iyi yolu seçmek en iyi seçenekleri doğurur.

ben bu yazıyı öylesine yazdım

Senin iyi bir kalbin olduğuna
inandım, bekledim sabırla,
Ama kabul yanıldım,
Sen yalandın...
Ne kadar uğraştıysam olmadı,
Aşk sana bir türlü yakışmadı.
Kimsin, kimsin?
Kalpsizsin, kalpsizsin...

uludağ sözlük kitlesinin büyük bir çöp olması

Valla daha yeni besmele çekip sağ ayağımlan girdim. Yani tabi çöp demeyelim de girdiğim günden beri gördüğüm manzara bir hanım kızımız fotoğraf atıyor diğerleri hemen nickinin altına koşup hanım kızımız bitli bakla olmasına rağmen belki nasiplenirim diye yov çok güzel gız yorumları yapıyor ve perde kapanıyor. Cidden hep böyleyse söyleyin bakın ebleh ebleh zaman kaybediyorum böyle.

psikoloji mi öğretmenlik mi daha mantıklı

Eğitim artık koca bir endüstri. Atanabilirsen ek dersler, özel dersler ve hatta daha çok para istiyorum diyip bir de etüt merkezinde çalışırsan paranın anasını ağlatabilirsin.
Psikolojide de kendini geliştirirsen iyi kazanırsın.
Yok vatan millet sakarya, ben idealistim, para ve iş imkanı benim için sorun değil diyorsan geçelim bu kısımları. Çünkü o okul bittiğinde hayat sana en trajikomiğinden bir hoşgeldin diyor. Seçeneklerini iyi düşün. Ha bir de öğretmen tavsiyesi, öğretmenliği asla kolay bir meslek sanma, diyene de inanma. Kendi çocuğuna tahammül edemezken bir günde yüzlerce öğrenciye kucak açmak zorunda kalacaksın. Doğuya atandığında dilini bile bilmeyen öğrencilerin olacak. Hoş gerçi doğuya gerek yok şimdi suriyeli öğrencileri de eğitmek zorundayız... Velhasıl bu ülkede yaşayacaksan hangi mesleği seçersen seç yolunun cicili bicili olmayacağını bil. iyi düşün, iyi çalış. Mükafatını öyle ya da böyle alırsın.

iz bırakan kitap cümleleri

“Bazen düşünüyorum, ne garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?"

Kitabın bir başka sayfasında tanpınar kahramanına, "Ben zamana, kendi zamanıma çelme atmakla yaşıyordum." dedirtiyor. Zamanımıza çelme atmakla yaşıyoruz. Farkına vardığımızda çok geç oluyor.

(bkz: saatleri ayarlama enstitüsü)

türkçe bilenin işi rast gider

Cemal Süreya'nın denemelerinden oluşan, Selahattin Özpalabıyıklar'ın hazırladığı oldukça zengin bir yky kitabıdır.
Arka kapağında kitaba adını veren şu sözler geçer:

"Atasözü dedim, burda hemen bir iran atasözü anımsayabiliriz;
‘Türkçe bilenin işi rast gider’. Türkçe böylesine büyük bir dil. Ama dilimizin son yüzyılda kendisini iki kez yenileme çabasına girdiğini de unutmayalım. Türkçe dil devriminden sonra yeni yeni oturuyor. Bugün de tam oturdu sayılamaz. Belki de bazı yazarları ‘şive taklidi’ne sürükleyen nedenlerden biri de o günlerde Öz Türkçenin getirdiği sorunlardı, dilin oturmamışlığıydı belki de. 1940 kuşağından olup şive taklidine yönelmemiş yazarların on beş yıl kadar önce yazdıkları bugün daha okunaklı değil onlarınkinden.’’

çokta kederlenir azda gülerim

"Çokta kederlenir azda gülerim,
Ustura ağzında düşüncelerim,
Deliliktir belki bırakın kalsın.

Doğan her bebeğin hakkı var bende,
Öğütülen benim her değirmende,
Ne sonu ne ilki bırakın kalsın.

Sevdam büyüdükçe dünyam dar olur,
Zamandan çıktığım zamanlar olur,
Ve öyle güzel ki bırakın kalsın.

Saatler ya geri ya hep ileri,
Kıran yok hileli terazileri,
Umutlar ırakta bırakın kalsın.

On binlerle sohbet on bin nafile,
Dönmüyor toprağa giren kafile,
Öfkeler yürekte bırakın kalsın.

Ne yarım tam yarım ne bütün tamam,
Yolcular anlamaz ben anlatamam,
Tren son durakta bırakın kalsın.

Gelir beni yakar suya düşer kor,
Düşünen baş çekmek dert çekmekten zor,
Kutsaldır bu yara bırakın kalsın.

Dursun ayazına uyandığın kış,
Dursun ki şevk ile sürsün bu yarış,
Lüzum yok bahara bırakın kalsın.

Yıkılır yırtılır her kalın perde,
Hesaba çekilir dünya mahşerde,
Yazın şu duvara bırakın kalsın."

Güzel bir Abdürrahim Karakoç şiiridir.

yaprak şiiri

Bir Ali Canip Yöntem şiiri.

Anıyordum baharı çırpınarak
Düştü bir gölge şey avuçlarıma
Baktım, zavallı ölmüş bir yaprak…

Ey hazan artık intikam alma
Şimdi zulmetleriyle haykıracak
Sana hüsran bakışlı mavi sema…

Bu hazan belli, çok fidan kıracak
Örtecek dallarıyla yollarımı…

Sen, fakat söyle ey güzel yaprak
Söyle çehren kadar ölüm sarı mı?

mahur beste

"Bir medeniyetin iflası nedir, bilir misin? insan bozulur, insan kalmaz. Bir medeniyet, insanı yapan manevi kıymetler manzumesidir.
Cahilsin, okur öğrenirsin. Gerisin, ilerlersin. Adam yok, yetiştirirsin. Paran yok, kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur."

Satırlarının geçtiği Ahmet Hamdi Tanpınar eseri.

en çok özlenen günler

Sabahları okula gitmeden önce minik sobanın karşısında ekmek arası zeytin yiyerek hayat bilgisi'nin tekrar bölümlerini seyrettiğim, abimle el ele tutuşup okula gittiğim, matematik derslerinden çişim var bahanesiyle arazi olduğum günler. Sırf o günler yüzünden sözelci olduk ama neyse. Güzeldi.

adana da muzlu süt içmek

Kazım Bey'e köşeyi bir milyon kez döndürmüş eylem.
Adam muzlu süt turizmi diye bir şey yarattı bunun için başka şehirden kalkıp gelen manyaklar var müsaadenizle ben onların aklına tüküreyim.

en güzel film müzikleri

https://youtu.be/uSjS_l3wGu8

Şüphesiz, muhteşem Kill Bill'in en muhteşem sahnelerinden birinde çalan şu iki şarkıdır.
Don't let me be misunderstood zaten filmin gözbebeği fakat the flower of carnage bu sahneyi muhteşem kılıyor bence.

çocukken sahip olunan salakça fikirler

Ezanı allah'ın okuduğunu sanmak. Kimse bana imamlardan bahsetmemişti...

kader

insanın kendini avuturken kullandığı bir numaralı argüman.
Nasip ve kısmet'in anası.

flört

https://youtu.be/O3rM-pPNnP0

Şu şarkılarıyla beni bilmediğim bir Hasan'ın derdine düşürmüş grup.

Hasan gardaşım iyi misin nerdesin kimdesin hasan gardaşım?

enerjiyi tüketen insan tipi

Parazit gibidir bunlar. Hiçbir zaman hiçbir şeyden memnun olmazlar, mutlu değillerdir çünkü mutsuzluzluk edebiyatı yapmayı çok severler, acıyla beslenirler ve sanki çok iyi bir cacıkmış gibi bunu insanlara yayarlar. Ha bir de sizinle sadece dert konuşurlar ama sadece konuşurlar. Sizin dertleriniz onların umrunda bile değildir yazık boşuna yormayın çenenizi çünkü anlatsanız bile sadece kendi dertleriyle yarıştıracaktır. Bu eziklerle vakit kaybetmeyin.

memurluğun beyni köreltmesi

Memur olana kadar köreliyor zaten. Memur olduktan sonra her gün aynı yerde sabah 8 akşam 5 yapmaktan, her gün aynı yerde aynı insanların yüzünü görmekten ve her gün aynı yerde aynı işi yapmaktan kaynaklanan kronik bir sorun. Şifası için emeklilik bekleniyor fakat emeklilikten sonra da başka yerlerine şifa aramakla geçiyor zaman. Kısır döngü...

12 yaşındaki suriyelinin türkiye pis fakir demesi

Başta gerçekten üzülmüştüm. Küçücük çocukların bombayla paramparça edilmesi her insanın yüreğini yakar. Hiçbir zaman yardım etmeyelim geberip gitsinler demedik hiçbir zaman öyle bir millet olamadık zaten. Ama sen yardım diye milyonlarcasını topraklarına alıp kendi milletinin huzurunu, düzenini alt üst edemezsin, kendi ekmeğini onların eline veremezsin. Verirsen karşılaşacağın şey bu tablodan başka bir şey olamaz. Bunları kalıbı bu çünkü daha önce bin kez tecrübe etmiş olmak yetmiyor mu öğrenmek için? Aç karnını doyurduğumuz itlere bak sen. Ulan 30 liralık faturanın 10 lirası vergiye gidiyor. O vergiler de senin aç karnına, kedi gibi yavrulayan ananının vajinasına gidiyor ya ben ona yanıyorum. Kendi vatandaşı kendi ilacını suriyeliye yazdırıyor ama...
Neyse pek kıymetli din kardeşlerimiz bizi beğenmemiş biraz da buna ağlayalım.
Ahahahah allah belanızı versin.

filozof atakan

Soyut dönemin eşiğine tek ayağını bile sokamamış bir "çocuk" olmasına rağmen haddinden ve olması gerekenden fazlasını yüklenmiş çar. Okuduklarını anlamlandırma becerisini yaşı itibariyle henüz kazanamamış olduğundan mütevellit onun için okudukları yalnızca ezber yapacağı sayfalardan ibaret. Soru sorulduğunda kurulu gibi aynı şeyleri makine edasıyla seslendirmesinden aşikar. ilerleyeceği yolda kendisine psikiyatristlerin eşlik etmesini diliyorum. Zira gelişim sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için bu şart gibi görünüyor.