oglan midir adam midir bilemem

Birbirini dinlemeyen, dinlese de anlamaya gönlü olmayan, anlasa da umursamayan çiftler, salgın sebebiyle mecburen birarada kalınca, sayının artması doğaldır.

Dinlemeyi ve anlayarak hak vermeyi öğrendiğimiz gün, mutlu çiftler, mutlu aileler çoğalacak.
Tek yolu bu!

Mevzu vatansa hepimiz ölelim, mevzu makamsa hepiniz ölün.

alparslan türkeş.

salt duygusal güdüyle biriyle olmak da hayvan davranışı ama. sonuçta insanın içgüdüleri akıl süzgecinden geçmediği sürece eylemleri bir hayvanınkine benzer olur. salt aşkla evlenmek de bana böyle geliyor. bu tıpkı hormonlarının etkisinde siki kalkınca birinin madarası olan erkek kafasına benziyor.
oysa mantık evliliği temelleri oturtmak için güzel bir seçenektir, üç beş gün sonra karmaşıklaşacak, eski heyecanını kaybedecek duygular yerine mantığa güvenmek daha doğrudur.
sonuçta evlilik de bir yatırımdır, bir işe girişmektir, eksisi ve artısı vardır. sevince her şeyi aşarız değip evden kaçan kızların üç beş seneye ağzı koktuğu için baba beni affet değip geri döndüğü bir dünyada yaşıyoruz.

mantık evliliği kişisel menfaat birliğinin ortak bir paydada buluşmasıdır ve arkasında duygusal bir subjektiflikten çok mantıksal bir objektiflik olduğu için, daha ileriye dönük ve çözüm odaklı birlikteliktir.

ayrıca evlilik de bir anlaşmadır, çocuk üreten, toplumsal düzeni sağlayıp insanların cinsel eğilimlerini daha sağlıklı ve kontrollü yaşamasını sağlayan kurumdur. yani demek istediğim şey: evlilik kurumunun arkasında salt ve yüceltilmiş sevgi değil toplumsal pragmatizm vardır. bu da aşkın sevginin değil bilakis aklın, mantığın ürünüdür.

o yüzden bence gayet doğaldır.

görsel

Kadınları sevin, sevin ama yüzü değil de yüreği güzel olan kadınları sevin. Sesine aşık olun, gözlerine aşık olun ama en çok da yüreğine aşık olun kadınların. Kirpiklerini sevebilirsin mesela, avuç içlerinden öpebilirsin. Makyajsız yüzünü, uyku sersemliğini bile sevebilirsin kadınların. Çirkin kadın var mıdır, yok mudur bilmem ama adam olana sevdiğinden daha güzel bir kadın yoktur. Seviyorsanız bir kadını, saçlarını kesen bir kadının çektiği acıyı anlayabilecek kadar sevin. Ve asla bir kadının saçlarını kesmesine sebep olmayın. Ve bir kadını sevecekseniz önce karakterini sevin daha sonra yüzünü, gülüşünü, kirpiklerini seversiniz. Şiirin yap o kadını, mısralarından öpebilirsin mesela. Ve bir kadını öpüyorsan ilk önce dudakları yerine alnından öpmeyi seçebilirsin. Çünkü onun adına güven derler oysa. Ve her kadın onu anlayan bir adam olmadığı sürece yalnızdır aslında. Bir erkek tarafından korunmak her zaman hoşuna gider bir kadının. Ve demiştim ya gelinlikle kefen aynı renktir, seçtiğin kadın ya sana cenneti yaşatır ya da cehennemi diye, size cenneti yaşatacak kadınları sevin. Kadın cennet gibidir aslında. Kazanılması zor, kaybetmesi mümkün olmayan. Solgun kadınlar vardır mesela, sigarasını kendi yakan, rakısını kendi alan, sevmenin üstesinden gelmiş ama sevilmemenin altından kalkamamış kadınlar. O kadınları o enkazdan çıkartabilirsiniz. Bir kadın ne kadar çok sevip, ne kadar çok sevilirse bir o kadar güzelleşir aslında. Ve sevişmek iki dakikalık zevk ile nefsi doyurmak değil, dakikaları saat, saatleri sabah edip ruhu tatmin edebilmektir aslında. Ve kadın nefsine hizmet eden bir araç değil, yaşamına hayat veren, seni adam eden bir kutsal canlıdır. Ve bir kadın, gitme diyecek kadar sevdiyse bir adamı, o adam gitmemeli aslında. Bilmeli ki onu o kadından bir başkası o kadar sevmeyecektir. Ve bir kadın sizin için çabalıyorsa sıkılmadan sarılın ona. Çünkü kadın inancını yitirdiği yerde ipin ucunu bırakır aslında. Ve bazı kadınlar öyle güzel gider ki, öyle asil, öyle dik ve gururlu. Kal demeye utanırsın, o zaman da hatayı kendinde aramalısın. Kadınları sevin, sevin ki güzelleşsin hayatınız.

eskiye dair bir kitap okurken kafamda şimsek gibi beliren sebeptir. Daha doğrusu sebep olanlardır.

Türkiye'de her yeniliğe karşı çıkan bir çıkar grubu oluşur. Tarihte bir çok örneği var. Mesela hattatların matbaanın Türkiye'ye girmesini geciktirmesi gibi.

ancak sanırım şu benim keşfim: Televizyonun Türkiye'ye geç gelmesinin sebebi, o yıllarda adeta bir "kral" olan sinema salonu işletmecileri...

Para ve güç onların elindeydi. Bu güçlerini kullanarak siyasete etki yaptılar. Televizyonun türkiye'ye gelmesini on yıllarca geciktirdiler. Bu arada rakipsiz bir şekilde karlarına kar koydular!

Kendilerine esaslı bir rakip olmasın diye Televizyona 80'li yıllara kadar siyah beyaz yayın yaptırdılar. Halbuki o dönem renkli televizyon ve renkli yayınlar çoktan vardı.

Televizyon yayıncılığına devlet tekeli koydurdular. Millete yıllarca "tek kanal" izlettiler.

Her zaman yeniliklere karşı olan bir grup olmuştur. Bu televizyon için bence "sinema işletmecileri" oligarşisi idi.

Genellemeciliğin ve Önyargıların verdiği zararlardır.

insanlar erkekler böyle namussuzdur, şöyle fırsatçıdır, şöyle şerefsizdir, şöyle düşüncesiz, şöyle arsızdır vb derken siz ben değilim diyorsunuz

Sonra şaşkınlıkla bakılıyor hadi canım sen de der gibi bakılıyor.

Onlar erkekse ben neyim diyorsunuz sonra.

Ve erkeklerin bir sürü iğrençliklikleri sizinde erkek olmanız nedeniyle size de yapıstirılıyor, isnat ediliyor.

En azılı erkek eleştiricilerinin dahi, Sanki erkeklik bu igrençlikleri gerektiriyormus gibi düşünceler içinde olması bizim neyi ne diye tartışıyor olduğumuzu sorgulatıyor o zaman bana da.

Kuru kuruya ve sonuçsuz bir kısır dongüden başka nereye varacak.

Kadın dilinden; 'Erkekler doğal olarak kotüdür, ve biz de dogal olarak genelleyici ve suçlayıcı'

hem türkiye'de yaşanmaz abi nefret ediyorm deyip hem de atatürkçüyüm diyemezsiniz, atatürk türkiye'yi yaşanabilir kılalım diye biz gençlere emanet etti. siz zırlayın diye değil.

erkekler için daha geçerli bir durumdur. erkeğin bakirliği bir zara ya da başka bir şeye bağlı değildir. sadece vicdanına bağlıdır. bu yüzden bakir olmayan erkek de aldatma potansiyeline sahiptir. evlenene kadar her boku yeyip ben doydum artık evleneyim demek, karımı aldatmadan hayatımın sonuna kadar yaşarım demek değildir. ayrıca evlendikten sonra bekaretini kaybeden kadın bastırılmış duygularını daha rahat ortaya çıkarabilir. her bakire kadın evliliğine sadık kalacak diye bir şey de yoktur. sonuç olarak aldatmanın bekaretle değil sadakat ve vicdanla alakası vardır. 10 adamla yatan kadın 11 incide doğruyu bulduğuna inanıp o erkeğe sadık kalabilir. aynı durum erkek için de geçerlidir. sonuç olarak yanlış bir önermedir.

" Altını gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayana acı bir azabı müjdele"

tevbe suresi.

" Allah ın peygamberine savaşmaksızın kazandırdığı mallar Allah ın, peygamberin, yakınlarının , yetimlerin, yoksulların, yolda kalmışlarındır. Bu mallar zenginler arasında dönen bir ayrıcalık olmasın diye Allah böyle emretmiştir. O peygamber size ne verdiyse onu alın, neyden nehyettiyse ondan sakının"

nahl 71.

Allah rızk bakımından kiminize kiminize üstün kılmıştır. Üstün kıldıklarım ellerinin altındakilere verdiğimiz rızklardan vermezler ki her kes eşit geçim seviyesine ulaşsın. Onlar Allah ın verdiklerini inkar mı ediyorlar?

haşr7

faiz ayetlerini de eklersek islam dini bal gibide siyasettir. Lakin Hz Ali nin vefatından sonra gelen emeviler bu siyaseti iktidar ve güç odaklarının lehime çevirdiler baboo. Namaz kılmayan hakkında dünyalık hiç bir ceza uygulaması olmayıp, sadece kılanların övüldüğü bir dinden " namaz kılmayana ölüm cezası çıkarmışlar" yuhh. Oysa yukardaki ayetler ya nesh edilmiş ,ya da anlamları eğilip bükülmüş.

Tanım: islam, kendinden önce kelime kaldırmayan bir dindir. Şu andaki " siyasal islamcılar(!)" islam ı öcü olarak göstermeye çalışan emevi artıklarıdır.
Onlar benim sykimde bile deeeller.

kendisine sürekli küfredildiği sanılan lider.
kim küfrediyormuş nerede lan?
yok derdin chp yi övmekse , oradan ezikliğini zavallılığını gidermekse tamam senin ne cins olduğun belli de zaten. hayır her girdiğimde yok "küfrediyorlar:(" kim? nerede ? hani?

bu halktan %1-2 dışında atatürk karşıtı bulamazsın. ama "atatürk üzerinden chp yi yalayan" karşıtı ararsan %90 ı rahat geçersin. inşallah o %90 , %100 olduğunda rahat bir nefes alacağız ülkece.