bugün
- gideon reid morgan jj35
- hakemlerle şampiyon olmak8
- sözlük erkeklerinin fotoları başlığına bakan erkek8
- anın görüntüsü12
- yazarlardan akıl almak18
- jose mourinho28
- fenerbahçe9
- islamcıların saç ile alıp veremediği nedir11
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması9
- siradansiradisibiri8
- kuresele yavsayan gotler tam liste24
- sözlük erkeklerinin fotoğraf atmaması18
- meral akşener11
- küresel ısınmanın erkek kökünü kurutacak olması11
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir16
- galatasaray'ın ünlü bir hakemle anlaşması15
- türk kızlarının türk erkeklerinden nefret etmesi8
- yeşil pasaportlu koca arayan hanım abla13
- 4 israilli rehine için 274 filistinli ölmesi10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- beyler moralim bozuk yardımcı olur musunuz9
- türbanlı bacımızın milletin ortasında öpüşmesi22
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak23
- aydinoglu bombala22
- bik bik kiraz yerken siz fakirler ne yapıyorsunuz15
- erkeklerin çoğunun yalnız olması11
- bir kızın sizi sevip sevmediğini anlama yöntemleri9
- tebliğcilerin insanların giyimine karışması15
- üstteki yazar sevdiği ve sevmediği iki şey11
- allah'ı seven insan9
- vatanınızın kıymetini bilen diyen gurbetçi16
- ramazanda anne sütü içmeyen oruçlu bebek12
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi14
- tehlike içermeyen köpeği götüreni durdurmak15
- ellerim bos gonlum hos10
- ağzı göt gibi kokan erkek8
- 3 çarpı 3 çarpı 38
- lise mezuniyet törenleri11
- hapistekiler birbirine mi basıyor sorunsalı8
- sözlük bir tımarhane olsa doktoru kim olurdu12
- sokak köpekleri11
- magnum un 2 tl olduğu yıllar10
- erkekleri aşağılayan kadın9
- ali koç12
- sözlükten hatun kaldırmak24
- amerikan film klişeleri9
- magicovento14
- kuduz karantinası olan bölgeden 35 köpek almak13
- çağırılan yere gitmemek için bulunan bahaneler17
- en sevmediğiniz sözlük yazarları16
entry'ler (162)
belki hayatımızı yaşamayı çoktan bitirmişizdir, şu an baştan sona kadar izliyoruzdur. bazen bunu düşünüp uyanmaya çalışıyorum, olmuyor. hem fazlasıyla hayali, hem fazlasıyla gerçek.
evli iseler boşuna değildir, vardır sebebi. mis gibi hatunlar başkaları tarafından kapılmıştır. kapamayanları imrendiriyorsa demek ki.
bir olayın acısının şiddeti = olay /olayın yaşanmasının üzerinden geçen zaman (dt).
mothered-daughtered soup olabilir.
sevgi, tüm canlıların ortak dili ve tek gerçekliktir.
ihtiyacı olmayanlara burs çıkarken, gerçekten ihtiyacı olanlara çıkmayınca mecbur kalınan durumdur.
parayı sağda solda erkeklerle yemedim, yemiyorum. kişisel ve eğitim ihtiyaçlarımı görüyorum ve arada kendime küçük kaçamaklar yapıp gerek midemi mutlu ediyorum, gerek yeni eşyalar ile ufacık şımarıyorum. zor olacak biliyorum ama bir gün bu borcu ödeme zamanı gelince de, evleneceğim beye kuruşunu ödetmeyeceğim. kendime harcadım.
parayı sağda solda erkeklerle yemedim, yemiyorum. kişisel ve eğitim ihtiyaçlarımı görüyorum ve arada kendime küçük kaçamaklar yapıp gerek midemi mutlu ediyorum, gerek yeni eşyalar ile ufacık şımarıyorum. zor olacak biliyorum ama bir gün bu borcu ödeme zamanı gelince de, evleneceğim beye kuruşunu ödetmeyeceğim. kendime harcadım.
monster abra a5 9.2.2 kullanıyorum. 1,5 sene önce canavar diye almıştım, kendisiyle mutluyum fakat çabuk ısınıyor ve ısınınca fanları deli gibi çalışıyor ya hu.
şu an fan sesine odaklandım ister istemez de, not edeyim dedim.
şu an fan sesine odaklandım ister istemez de, not edeyim dedim.
kız veya erkek fark etmiyor anlaşılan. allah da seni güldürsün.
1 idi 2 oldu.
2 idi 4 oldu.
4 idi 8 oldu.
evdeki beslediğim kedi sayısı her geçen zaman diliminde ikinin üsleri halinde artmakta.
allah "yürü ya kulum" dedi, gönderdikçe gönderiyor.
geçen sene bu civarlarda sokakta tahminen araba çarpması sonucu arka ayaklarını sürüyor halde bulduğumuz bi dişi kediyi eve aldık, zamanla bel altı minimum hasarla iyileşti. 2 ayın sonlarına doğru fark ettim ki hamileymiş. doğum günü gecemde, odamda, dobiş burunlu bir erkek bebek doğurdu. devamı gelecek diye bekledim ama biricikmiş. büyüdükçe tam hayalini kurduğum o kedi haline geldi.
doğumun 13. gününde anne kedinin kötü kokulu vajinal akıntılarının olması ve kızgınlık döneminde gibi davranması sebebiyle veterinere götürdük. veteriner hekim, kedinin biometra denen bir hastalığı olduğunu ve rahmi alınmazsa yemeden/içmeden kesileceğini söyledi. babam da işten ayrılmıştı o sıralar. hem ameliyat masrafını nasıl karşılayacağımızı, hem de kedinin doğal döngüsünü ne hakla bozacağımızı kara kara düşünürken kapıdan içeri elinde kutu olan bir adam girdi ve oturdu. kutunun içinden kedi ciyaklamaları geliyordu. bir kedi manyağı olarak "aa burada da mı kedi var?" diyerek kutuya doğru koştuktan sonra içerideki görüntüyü görmek içimi sızlattı: zayıflıktan kemikleri sayılan ve açlıktan ciyak ciyak bağıran yeni doğmuş ki adet kedi yavrusu. babamla kısa bir süre muhabbet ettiler. adam ve ailesi, kedileri başka şehirde annesizken bulmuş. şırıngayla beslemeye çalışmışlar, becerememişler.
buradan sonrasında ise hikaye çok güzel:
babam yavrulardan birini alıp sepette yatmakta olan anne kedimize uzattı. anne kedi yavruyu koklayıp yalamaya başladı. babam yavru kediyi annenin önüne bıraktı. yavrucak annenin memesine yapıştı. anne kedi de yavruya sarıldı. olay diğer yavru kedi için de aynı sonuçlandı. adam babama "siz yeter ki bu kedileri 2 hafta besleyin, şu günleri atlatsınlar. ben kedilerin ameliyat, kum, mama masrafını karşılayacağım" dedi.
2 kediyle gittiğimiz veteriner kliniğinden 4 kediyle mutlu mesut evimize dönerken babam bana "allah'ın rızkı nereden vereceği belli olmuyor, görüyor musun?" demişti. Olayı birilerine anlatırken bu cümleye gelince hep gözlerim dolar. Şimdi o kediler neredeyse 1 yaşındalar ve hala evimizdeler. evde asla hayvan istemeyen annem bile evin her yerini saran kedi kılları yüzünden bize ne kadar kızsa da kedilerden vazgeçemiyor.
hikayemiz buraya kadar sanıyordum ama bitmemiş.
evde beslediğim kediler dışında, evimin önünde beslediğim 6-8 kedi daha var. her gün odamın camına çıkıp verdiğim mamaları yiyorlar. içlerinden biri boyut olarak normal bir kediye göre aşırı küçüktü ve 1 yaşında bile olmamasına rağmen 1,5 hafta önce doğum yapmıştı. yavruların nerede olduğunu bilmiyorduk ama anneyi her gün yavrularını besleyebilsin diye bolca besliyorduk. 4-5 gün önce komşunun kapıya gelmesi ve "bahçenizde kedi ölmüş" demesiyle bizi ailecek üzüntü kapladı. anne kedi büyük ihtimalle aşırı küçükken anne olup yetersiz kalmaktan ölmüştü. beni daha çok üzen nokta ise en az 4 tane karnı aç yavrusu vardı ve ben nerede olduklarını bilmiyordum. ertesi gün kardeşimin "abla, balkondan ses geliyor" demesiyle yataktan fırladım. balkona çıkıp sesleri dinledim. yavru kedileri bulduğum an gözyaşlarımı tutamadım.
4 tane 2 haftalık mini mini minnacık yavru var odamda şu anda. veterinerden kedi sütü tozunu, biberonlarını aldım. anneleri olmadığı için tuvalet sorunumuz da var. her gün 2-3 saatte bir karnımızı doyuruyoruz, çiş yapıyoruz. bazen her tarafımız poh oluyor bıcı bıcı yapıp altımızda sıcak su torbası ile soba karşısına geçiyoruz. Sonra da pamuk gibi olup sonraki mama ve çiş saatine kadar uyuyoruz. günlerdir uyku uyuyamıyorum ve uykusuzluktan halüsinasyon bile gördüm ama en azından içim rahat, 4 tane daha mini can nefes alıyor.
ben bu kedilerle ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum sözlük*
2 idi 4 oldu.
4 idi 8 oldu.
evdeki beslediğim kedi sayısı her geçen zaman diliminde ikinin üsleri halinde artmakta.
allah "yürü ya kulum" dedi, gönderdikçe gönderiyor.
geçen sene bu civarlarda sokakta tahminen araba çarpması sonucu arka ayaklarını sürüyor halde bulduğumuz bi dişi kediyi eve aldık, zamanla bel altı minimum hasarla iyileşti. 2 ayın sonlarına doğru fark ettim ki hamileymiş. doğum günü gecemde, odamda, dobiş burunlu bir erkek bebek doğurdu. devamı gelecek diye bekledim ama biricikmiş. büyüdükçe tam hayalini kurduğum o kedi haline geldi.
doğumun 13. gününde anne kedinin kötü kokulu vajinal akıntılarının olması ve kızgınlık döneminde gibi davranması sebebiyle veterinere götürdük. veteriner hekim, kedinin biometra denen bir hastalığı olduğunu ve rahmi alınmazsa yemeden/içmeden kesileceğini söyledi. babam da işten ayrılmıştı o sıralar. hem ameliyat masrafını nasıl karşılayacağımızı, hem de kedinin doğal döngüsünü ne hakla bozacağımızı kara kara düşünürken kapıdan içeri elinde kutu olan bir adam girdi ve oturdu. kutunun içinden kedi ciyaklamaları geliyordu. bir kedi manyağı olarak "aa burada da mı kedi var?" diyerek kutuya doğru koştuktan sonra içerideki görüntüyü görmek içimi sızlattı: zayıflıktan kemikleri sayılan ve açlıktan ciyak ciyak bağıran yeni doğmuş ki adet kedi yavrusu. babamla kısa bir süre muhabbet ettiler. adam ve ailesi, kedileri başka şehirde annesizken bulmuş. şırıngayla beslemeye çalışmışlar, becerememişler.
buradan sonrasında ise hikaye çok güzel:
babam yavrulardan birini alıp sepette yatmakta olan anne kedimize uzattı. anne kedi yavruyu koklayıp yalamaya başladı. babam yavru kediyi annenin önüne bıraktı. yavrucak annenin memesine yapıştı. anne kedi de yavruya sarıldı. olay diğer yavru kedi için de aynı sonuçlandı. adam babama "siz yeter ki bu kedileri 2 hafta besleyin, şu günleri atlatsınlar. ben kedilerin ameliyat, kum, mama masrafını karşılayacağım" dedi.
2 kediyle gittiğimiz veteriner kliniğinden 4 kediyle mutlu mesut evimize dönerken babam bana "allah'ın rızkı nereden vereceği belli olmuyor, görüyor musun?" demişti. Olayı birilerine anlatırken bu cümleye gelince hep gözlerim dolar. Şimdi o kediler neredeyse 1 yaşındalar ve hala evimizdeler. evde asla hayvan istemeyen annem bile evin her yerini saran kedi kılları yüzünden bize ne kadar kızsa da kedilerden vazgeçemiyor.
hikayemiz buraya kadar sanıyordum ama bitmemiş.
evde beslediğim kediler dışında, evimin önünde beslediğim 6-8 kedi daha var. her gün odamın camına çıkıp verdiğim mamaları yiyorlar. içlerinden biri boyut olarak normal bir kediye göre aşırı küçüktü ve 1 yaşında bile olmamasına rağmen 1,5 hafta önce doğum yapmıştı. yavruların nerede olduğunu bilmiyorduk ama anneyi her gün yavrularını besleyebilsin diye bolca besliyorduk. 4-5 gün önce komşunun kapıya gelmesi ve "bahçenizde kedi ölmüş" demesiyle bizi ailecek üzüntü kapladı. anne kedi büyük ihtimalle aşırı küçükken anne olup yetersiz kalmaktan ölmüştü. beni daha çok üzen nokta ise en az 4 tane karnı aç yavrusu vardı ve ben nerede olduklarını bilmiyordum. ertesi gün kardeşimin "abla, balkondan ses geliyor" demesiyle yataktan fırladım. balkona çıkıp sesleri dinledim. yavru kedileri bulduğum an gözyaşlarımı tutamadım.
4 tane 2 haftalık mini mini minnacık yavru var odamda şu anda. veterinerden kedi sütü tozunu, biberonlarını aldım. anneleri olmadığı için tuvalet sorunumuz da var. her gün 2-3 saatte bir karnımızı doyuruyoruz, çiş yapıyoruz. bazen her tarafımız poh oluyor bıcı bıcı yapıp altımızda sıcak su torbası ile soba karşısına geçiyoruz. Sonra da pamuk gibi olup sonraki mama ve çiş saatine kadar uyuyoruz. günlerdir uyku uyuyamıyorum ve uykusuzluktan halüsinasyon bile gördüm ama en azından içim rahat, 4 tane daha mini can nefes alıyor.
ben bu kedilerle ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum sözlük*
4 senede bitmiyor. 4 senede bitirebilenin de bir geçmişi oluyor (mtok vs.) ya da kafası bu işe cidden çalışıyor.
kaldı ki 4 senede gerçek bir mühendis yetişebileceğine inanmıyorum. (bkz: tekniker) *
mühendislik 4 senede yalanıp yutulacak bir şey değil. kişinin kendisini ömür boyu geliştirmesi ve dünya çapında gelişmelerle senkronize olması zorunludur.*
inandığım diğer bir şey: mühendis olunmaz, mühendis doğulur. mühendis kafası olan kişiler de kendini küçüklükten belli eder. sonradan kafaya zorla sokamazsınız bazı şeyleri, kişinin kafasının çalışma prensibinin okuduğu bölümle uyuşması ve aradaki mantığın kurulabilmesi lazım. demem o ki armut iseniz elma olmaya çalışmayın. önce kendinizi tanıyın. zor olan bir şey yoktur, yatkınlık vardır.
kaldı ki 4 senede gerçek bir mühendis yetişebileceğine inanmıyorum. (bkz: tekniker) *
mühendislik 4 senede yalanıp yutulacak bir şey değil. kişinin kendisini ömür boyu geliştirmesi ve dünya çapında gelişmelerle senkronize olması zorunludur.*
inandığım diğer bir şey: mühendis olunmaz, mühendis doğulur. mühendis kafası olan kişiler de kendini küçüklükten belli eder. sonradan kafaya zorla sokamazsınız bazı şeyleri, kişinin kafasının çalışma prensibinin okuduğu bölümle uyuşması ve aradaki mantığın kurulabilmesi lazım. demem o ki armut iseniz elma olmaya çalışmayın. önce kendinizi tanıyın. zor olan bir şey yoktur, yatkınlık vardır.
kadınlar mutfak robotu ve seks makinesi değildir. insanız. osururuz da sıçarız da.
bu inanca değil, kişiye bağlı bir şeydir.
sen * kıskandın mı??
mezheplere göre değişmekle beraber köpeğin ağız suyu veya salyası necistir. Vücudunun diğer yerleri buna kıyas edilmez. Ağzını kaba sokarsa kap yedi defa yıkanır. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “içinizden birinin kabından köpek (ağzını sokup bir şey) içerse o kabı yedi kere yıkasın!” [Buhârî, Sahih, Vudû’, 33; Müslim, Sahih, Tahâre, 89]
köpeğin bulunduğu eve melek girmez. köpeğin salyasının değdiği kıyafetlerle abdest alınamaz, namaz kılınamaz. köpek ancak ev dışında, bahçede beslenebilir. bunun için dışında köpek beslenecek evde korunacak değerli bir şeyler olması gerekir. şöyle ki:
| Allah Resûlü (asm), faydalanma amacı olmaksızın köpek barındırmayı, bilhassa köpeklerin evlerin içine alınmasını yasaklamıştır. Fakat, bunun dışında; koyun, ziraat, koruma, bekçilik veya av köpeği olarak köpeklerden faydalanmaya izin vermiştir. (Buhârî, Hars, 1046-8)
Evin yeri ve konumu itibariyle ihtiyaç duyulduğunda, hırsızlara, arsızlara veya güvensiz kişilere karşı evi koruması ya da caydırıcı bir tedbir olması amacıyla, evin terasında veya bahçesinde (mümkünse özel kulübesinde olması daha iyidir) köpek barındırmakta bir sakınca yoktur. | (alıntıdır)
------ ------- ------- ------- -------- ------- -------- -------- -------- --------- -------- ----------
kedi dünyanın en temiz hayvanlarındandır. kedi abdest bozmaz, abdestin kabul olmasına engel olmaz, kıyafete veya kişinin tenine sürünmesi de herhangi bir engele sebebiyet vermez. kedinin yediğinden yenilir, içtiğinden içilir.
peygamber efendimiz de (s.a.v.) kedi beslemiştir. bir gün oturduğu yerden kalkarken eteğinde uyuyan kediyi rahatsız etmemek için kıyafetinin eteğini kesmiştir. kedinin islam'daki yerini şöyle de görebiliriz:
| Ka’b b. Malik’in kızı Kebşe anlatıyor: Ebu Katade bana geldi, sonra şu mealde bir şey söyledi:
“Rasulullah’a abdest suyu döküyordum. Bir kedi geldi, sudan içti. Rasulullah kabı eğerek içmesine yardım etti. Kebşe diyor ki:
Ebu Katade kendisine baktığımı görünce: “Ey kardeşimin kızı, hayret mi ediyorsun?” dedi. Ben de:
“Evet.” dedim. Bunun üzerine Ebu Katade şunları söyledi: Rasulullah “Kedinin artığı pis değildir. Onlar etrafınızda dolaşıp gezen evcil hayvanlardandır.” buyurdu. | (alıntıdır)
köpeğin bulunduğu eve melek girmez. köpeğin salyasının değdiği kıyafetlerle abdest alınamaz, namaz kılınamaz. köpek ancak ev dışında, bahçede beslenebilir. bunun için dışında köpek beslenecek evde korunacak değerli bir şeyler olması gerekir. şöyle ki:
| Allah Resûlü (asm), faydalanma amacı olmaksızın köpek barındırmayı, bilhassa köpeklerin evlerin içine alınmasını yasaklamıştır. Fakat, bunun dışında; koyun, ziraat, koruma, bekçilik veya av köpeği olarak köpeklerden faydalanmaya izin vermiştir. (Buhârî, Hars, 1046-8)
Evin yeri ve konumu itibariyle ihtiyaç duyulduğunda, hırsızlara, arsızlara veya güvensiz kişilere karşı evi koruması ya da caydırıcı bir tedbir olması amacıyla, evin terasında veya bahçesinde (mümkünse özel kulübesinde olması daha iyidir) köpek barındırmakta bir sakınca yoktur. | (alıntıdır)
------ ------- ------- ------- -------- ------- -------- -------- -------- --------- -------- ----------
kedi dünyanın en temiz hayvanlarındandır. kedi abdest bozmaz, abdestin kabul olmasına engel olmaz, kıyafete veya kişinin tenine sürünmesi de herhangi bir engele sebebiyet vermez. kedinin yediğinden yenilir, içtiğinden içilir.
peygamber efendimiz de (s.a.v.) kedi beslemiştir. bir gün oturduğu yerden kalkarken eteğinde uyuyan kediyi rahatsız etmemek için kıyafetinin eteğini kesmiştir. kedinin islam'daki yerini şöyle de görebiliriz:
| Ka’b b. Malik’in kızı Kebşe anlatıyor: Ebu Katade bana geldi, sonra şu mealde bir şey söyledi:
“Rasulullah’a abdest suyu döküyordum. Bir kedi geldi, sudan içti. Rasulullah kabı eğerek içmesine yardım etti. Kebşe diyor ki:
Ebu Katade kendisine baktığımı görünce: “Ey kardeşimin kızı, hayret mi ediyorsun?” dedi. Ben de:
“Evet.” dedim. Bunun üzerine Ebu Katade şunları söyledi: Rasulullah “Kedinin artığı pis değildir. Onlar etrafınızda dolaşıp gezen evcil hayvanlardandır.” buyurdu. | (alıntıdır)
ezanı allah'ın okuduğunu zannetmek.
yakın arkadaşımın "ben dinozorlara inanmıyorum" demesinden sonra, ejderhalara inanılması tarafımca çok daha acayip olurdu.
deniz, pişmaniye, sanayi, deprem.