bugün
- kızların tipe bakmadığı gerçeği19
- sözlük kızlarının saç rengi9
- icardi190522
- düşün ki o bunu okuyor8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz34
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- bir kadın nasıl tavlanır12
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- anın görüntüsü11
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- en yaşlı özelliğiniz18
- hemşire kızlar nasıl oluyor24
- insana kendini kötü hissettiren şeyler8
- iğrenç bir his tarif et35
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir15
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek18
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- insanlar melek mi şeytan mı8
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- suriyeliler suriye'ye dönsün11
- fake hesabım için nick önerileri9
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- ahirette sorulacak ilk soru8
entry'ler (1781)
liseye kadar envai çeşit sınav yüzünden ders kitabından başka kitap açmanın sürekli vakit kaybı olarak empoze edilmesi. üniversiteye girince insan tabii maratondan çıktığı için kendini dağıtıp en az 2 yıl keyif yapıyor. hadi 3. ve 4. sınıflarda okudu diyelim, okul bitince de sabahtan akşama kadar it gibi çalışıp para kazanması gerektiği için, bütün gün yorulan birey eve gelip dinleniyor kitap okumak yine hayal oluyor.
aklı gelişmemiş ergen kızların durumudur. sadece takıntıdan ibaret olan davranıştır.
zaten olması gereken şeyin, akla yeni düşmesi halidir.
(bkz: bkvd) bordo klavyeli vatanperverler derneği.
başka bir batılılaşma örneği. amerika'da japonya'da da böyle ara ara sıralar oluyor. türkiye'de tek örneği olarak diablo 3 için taksim konseri verilmesi ve sıraya girilmesiydi bu iki olmuş. tamam gir sıraya bekle bir şey demiyorum da, ah be yavrum paramla rezil oluyorum niye diyorsun, o senin paran ile rezil oluşun değil, beynini kullanamayışından rezil oluşun. girmeyeydin sıraya olmazdın rezil. neyse kendinden akıllı telefonu alabildin mi bilmiyorum ama aldıysan bir daha böyle bi durum yaşamazsın. sen gitmek istesen de telefon "abi hele 1 gün daha bekle sakince git al, ilk gidip alana apple hisse vermiyo bak sen beni dinle apple'ın ciğerini bilirim ben!" diyerek durdurur.
orta okul zamanları açılıp sözlükte lise hayatı boyunca ezilip, itilip yine de yılmayıp bu günlere uğraşlar vererek gelip, şimdi hukuk fakültesinden mezun olmasına az kalmış yazar(lar) olarak, geçmişimi incelediğinde sözlük nicki dışında bir pişmanlığı olmayan yazarlar için af çıksa da tadından yenmese denilen hede.
edit: ha bu yazar akıllanmış mıdır? Hayır. Gidip Scarlett Johansson Hastasi diye yeni nick alır pişman da olmaz. * *
edit: ha bu yazar akıllanmış mıdır? Hayır. Gidip Scarlett Johansson Hastasi diye yeni nick alır pişman da olmaz. * *
ışıd değildir.
adamı zaman zaman gerer, hız böyle bi geriler bi yukarı çıkar kafasına göre.
zaman zaman ise çok tatminkar olabilir, bir başlar 50-100-200-450-700'ü görür mest olursunuz.
zaman zaman ise adamı sinir eder, 1-2 dakika 700 ile giderken birden kendini 350 civarına sabitler.
yine de boş vakitlerde çok güzel bir uğraştır efenim.
zaman zaman ise çok tatminkar olabilir, bir başlar 50-100-200-450-700'ü görür mest olursunuz.
zaman zaman ise adamı sinir eder, 1-2 dakika 700 ile giderken birden kendini 350 civarına sabitler.
yine de boş vakitlerde çok güzel bir uğraştır efenim.
hayatını rahat sürecek, ama o şehir dışındaki sürünme keyfini yaşamayacak, tek başına ayakta kalmayı çok geç öğrenecek insandır.
hiç çaba göstermemek demeyelim de, kızlar da hani ufak bir tebessüm ederek çaba gösterip buluyor.
erkekler ise götlerini yırtsa bile çoğu zaman nafile.
erkekler ise götlerini yırtsa bile çoğu zaman nafile.
(bkz: sie go)
Bir insanın doğru kişi olup olmadığını anlamak çok zor bence,
daha doğrusu onu sen anlayamazsın, adını getiremediğim bir takım hisler onun o olduğunu söyler,
o andan sonra ona bakışın artık değişir, bunu kendine itiraf edemezsin, sadece ona olan bakışın değişir.
Bir kimsenin arkadaşlığından çok keyif alıyorsundur, o gülmüyorken gülemiyorsundur,
o gülsün de, o içi parlayan gözler açığa çıksın, gözleri gözlerime değsin ve o iç huzuru yakalayayım,
ben de güleyim istiyorsundur, sürekli onunla vakit geçirmek istiyorsundur. onun sesini duyabilmek için aptal aptal bahaneler üretiyorsundur.
Peki, ne oluyor da artık sana bu arkadaşlık yetmez oluyor ?
Peki, ne oluyor da artık onun bir arkadaştan fazla olmasını istiyorsun?
Peki, ne oluyor da artık arkadaşlık sana yetmemeye başlıyor?
Peki, ne oluyor da artık onun yanında sadece arkadaş olarak kalmak, onun diğer samimi arkadaşlarıyla görmek
sana eziyet oluyor?
insanoğlu! Sana diyorum! Sen asla bu değişimleri kendine itiraf edebilecek kadar cesur olamadın!
Ben sana söyleyeyim! Sen o kişiye kendini aşırı kaptırıyor, onunla bir hayat paylaşmak istiyor,
onu hayatına ortak etmek, onun hayatına ortak olmak istiyorsun.
Peki bu neden oluyor? Ayrıca nasıl oluyor? Arkadaşın olan o kişinin gözlerine niye artık eskisi gibi bakamıyorsun?
Ayrıca onun manevi yönüne mi tutuluyorsun? Onun fiziğine mi? Bunu bile bilmiyorsun.
Ben biliyorum, maneviyatına. Eğer fiziğine aşık olsaydın bunu kolayca itiraf ederdin ve o kadar değerli olmazdı senin için
çünkü günümüzde bir insanın dışına aşık olmak, günümüz gençleri arasında utanç verici değildir, çünkü arkadaşlıklar gibi
aşklar da yüzeysel olmaya başlamış, sadece güzel bir kızın onun sevgilisi olduğunu alemlere duyurarak haz duymak isteyen
gençler ortaya çıkmıştır.
Dedim ya, itiraf edebilmen için fiziksel benliğine aşık olman gerek diye, itiraf edememen ise, onun maneviyatına aşık
olman demektir. Bu yüzden itiraf edemezsin çünkü, günümüz insanlığına "Onunla çok iyi vakit geçiriyorum ve fazlasını
istiyorum" dersen seninle dalga geçerler. "bıraksana yaaa" derler. Bu yüzden bu sözleri kendine de diyemezsin,
Ama o kişi senin için doğru kişidir, önüne iki seçenek gelir, ya duygularını belli edip karşı taraftan bir cevap bekler,
ya da arkadaş olarak yanında onu kıskanarak varlığına devam edersin.
Genelde hep ikinciyi seçmek durumunda kalırız.
Sebebiyse açık, Eğer ona olan hislerini açar, ve sonra ondan olumsuz bir geri dönüt alırsan, cidden duygusal açıdan
büyük bir yıkım olur, aylarca kendine gelemezsin onu kaybettiğin için, bu duygusal boşluk fiziksel acıya bile
sebep olur zaman zaman.
Olumlu yanıt alma umudu bir anda uzayda boşlukta uçuşunuza sebep olur.
Olumlu yanıt alma şansınız da vardır ancak doğru zaman çok önemlidir. Karşı taraf da arkadaşlığından yeterince
memnun olmuş ve güzel vakit geçiriyorsa, sanırım doğru an bu olmalı.
bir de iki arada bi derede durum vardır, siz ona belli edersiniz ama ne olumlu ne olumsuz yaklaşmaz size.
Bu daha kötüdür. "Acaba anlamadı mı?" "Anladı ama arkadaş kalalım diye anlamamazlıktan mı geliyor?"
"Anladı, ama benim acınası birisi olduğumu düşünüyor." gibi düşüncelere sürüklenir. işte o yüzden doğru kişinin
anlaşılması çok zordur, size bağlı değildir, insansındır, duyguların vardır, duygularında bir şeyler yaşarsınız,
birisini seversiniz, bu asla sizin elinizde olmaz. Ama bunlar açığa çıktıktan sonra hiçbir şey elinizde olmaz.
Ne kız bunu anlarsa eskisi gibi arkadaş olabilir, ne de erkek kişisi duygularını kendine itiraf ettiği zamandan sonra
kıskançlığıyla boğulduğu için eskisi gibi olamazlar.
işte bütün bu hislerin sebebidir belki de doğru kişi. belki de değil, doğru kişinin doğru kişi olduğu bence nötr bir durum. anlaşılması her daim imkansız olmuştur. sadece akışına bırakılmıştır. zaten o da doğru kişiyse ve seni doğru kişi gördüyse her şey kendiliğinden gelir. tek üzüntüm, doğru kişiyi bulanın hep tek taraflı olması, karşıdakinin senin doğru kişi olduğunu söylememesidir. yine de üstünden gelip arkadaş kalabilmek istersin, bunu zor bela da yaparsın ama kıskançlığın her daim çatışmalara neden olacaktır.
daha doğrusu onu sen anlayamazsın, adını getiremediğim bir takım hisler onun o olduğunu söyler,
o andan sonra ona bakışın artık değişir, bunu kendine itiraf edemezsin, sadece ona olan bakışın değişir.
Bir kimsenin arkadaşlığından çok keyif alıyorsundur, o gülmüyorken gülemiyorsundur,
o gülsün de, o içi parlayan gözler açığa çıksın, gözleri gözlerime değsin ve o iç huzuru yakalayayım,
ben de güleyim istiyorsundur, sürekli onunla vakit geçirmek istiyorsundur. onun sesini duyabilmek için aptal aptal bahaneler üretiyorsundur.
Peki, ne oluyor da artık sana bu arkadaşlık yetmez oluyor ?
Peki, ne oluyor da artık onun bir arkadaştan fazla olmasını istiyorsun?
Peki, ne oluyor da artık arkadaşlık sana yetmemeye başlıyor?
Peki, ne oluyor da artık onun yanında sadece arkadaş olarak kalmak, onun diğer samimi arkadaşlarıyla görmek
sana eziyet oluyor?
insanoğlu! Sana diyorum! Sen asla bu değişimleri kendine itiraf edebilecek kadar cesur olamadın!
Ben sana söyleyeyim! Sen o kişiye kendini aşırı kaptırıyor, onunla bir hayat paylaşmak istiyor,
onu hayatına ortak etmek, onun hayatına ortak olmak istiyorsun.
Peki bu neden oluyor? Ayrıca nasıl oluyor? Arkadaşın olan o kişinin gözlerine niye artık eskisi gibi bakamıyorsun?
Ayrıca onun manevi yönüne mi tutuluyorsun? Onun fiziğine mi? Bunu bile bilmiyorsun.
Ben biliyorum, maneviyatına. Eğer fiziğine aşık olsaydın bunu kolayca itiraf ederdin ve o kadar değerli olmazdı senin için
çünkü günümüzde bir insanın dışına aşık olmak, günümüz gençleri arasında utanç verici değildir, çünkü arkadaşlıklar gibi
aşklar da yüzeysel olmaya başlamış, sadece güzel bir kızın onun sevgilisi olduğunu alemlere duyurarak haz duymak isteyen
gençler ortaya çıkmıştır.
Dedim ya, itiraf edebilmen için fiziksel benliğine aşık olman gerek diye, itiraf edememen ise, onun maneviyatına aşık
olman demektir. Bu yüzden itiraf edemezsin çünkü, günümüz insanlığına "Onunla çok iyi vakit geçiriyorum ve fazlasını
istiyorum" dersen seninle dalga geçerler. "bıraksana yaaa" derler. Bu yüzden bu sözleri kendine de diyemezsin,
Ama o kişi senin için doğru kişidir, önüne iki seçenek gelir, ya duygularını belli edip karşı taraftan bir cevap bekler,
ya da arkadaş olarak yanında onu kıskanarak varlığına devam edersin.
Genelde hep ikinciyi seçmek durumunda kalırız.
Sebebiyse açık, Eğer ona olan hislerini açar, ve sonra ondan olumsuz bir geri dönüt alırsan, cidden duygusal açıdan
büyük bir yıkım olur, aylarca kendine gelemezsin onu kaybettiğin için, bu duygusal boşluk fiziksel acıya bile
sebep olur zaman zaman.
Olumlu yanıt alma umudu bir anda uzayda boşlukta uçuşunuza sebep olur.
Olumlu yanıt alma şansınız da vardır ancak doğru zaman çok önemlidir. Karşı taraf da arkadaşlığından yeterince
memnun olmuş ve güzel vakit geçiriyorsa, sanırım doğru an bu olmalı.
bir de iki arada bi derede durum vardır, siz ona belli edersiniz ama ne olumlu ne olumsuz yaklaşmaz size.
Bu daha kötüdür. "Acaba anlamadı mı?" "Anladı ama arkadaş kalalım diye anlamamazlıktan mı geliyor?"
"Anladı, ama benim acınası birisi olduğumu düşünüyor." gibi düşüncelere sürüklenir. işte o yüzden doğru kişinin
anlaşılması çok zordur, size bağlı değildir, insansındır, duyguların vardır, duygularında bir şeyler yaşarsınız,
birisini seversiniz, bu asla sizin elinizde olmaz. Ama bunlar açığa çıktıktan sonra hiçbir şey elinizde olmaz.
Ne kız bunu anlarsa eskisi gibi arkadaş olabilir, ne de erkek kişisi duygularını kendine itiraf ettiği zamandan sonra
kıskançlığıyla boğulduğu için eskisi gibi olamazlar.
işte bütün bu hislerin sebebidir belki de doğru kişi. belki de değil, doğru kişinin doğru kişi olduğu bence nötr bir durum. anlaşılması her daim imkansız olmuştur. sadece akışına bırakılmıştır. zaten o da doğru kişiyse ve seni doğru kişi gördüyse her şey kendiliğinden gelir. tek üzüntüm, doğru kişiyi bulanın hep tek taraflı olması, karşıdakinin senin doğru kişi olduğunu söylememesidir. yine de üstünden gelip arkadaş kalabilmek istersin, bunu zor bela da yaparsın ama kıskançlığın her daim çatışmalara neden olacaktır.
aynı nesile mensup olduğumuz için aslında biraz utanç verici olan yazar.
leyla ile mecnun, işler güçler, avrupa yakası gibi dizilerdir.
(bkz: anket yaptım yer misin)
(bkz: anket yaptım yer misin)
az evvel bir kaç hbbia başlığını görmem ile "yoksa..." oldum ama yeni gelen nesillerin, bu trolizm akımını bilmemelerini sebebiyle ona laf soktuklarını görmemle "oh" çekmem bir olmuştur.
Sen nasıl bir kezbansın amk karısı diyip, ağzına tekme atıp kaçılasıdır.