bugün

sevdiği entry'ler

iş sağlığı ve güvenliği

Marmara üniversitesinde okuduğum ve 2 ay sonra mezun olmayı planladığım bölümdür.

Ayrıca ülkemizde yerleşmesini bir an önce istediğim kültürdür.

"bana bir şey olmaz" mantığı çok canın gitmesine neden olabilir daha.

nebe suresi 33 ayet tvde türkçe okunursa rtük

merak edip açtım Kur'anı, ayet şöyle; وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا (Ve kevâıbe etrâbân)
"ve" bağlacını saymazsanız iki kelimeden oluşuyor.
anlamı ise "ve yaşıt(uyumlu) eşler"
neredeyse tamamı copy-paste olan yalan yanlış meallere bakıp gaza gelen bir arkadaşın hevesle konu açmasından ibaret bir mevzu imiş.

otobüste kaptan orta saha diye bağırmak

ankaranın son zamanlarda ki sıcaklığı ve orucun verdiği yetkiye dayanarak kendini pilot ilan eden yazarın yaptığı gaftır.

kızılaya giden bir otobüsteydim yine ama sıcaktan bayılmak üzereyim.
otobüsümüzü görseniz uzay mekiği gibi.
uzay mekiği gibi ama bir teyzenin üşümesinden ötürü klimalarımız kapalı.
yanımda ki kız da açmış müziğin sesini, arkada ki bayanın kucağında ki çocuk kulağıma su tabancasını sokup su sıkıyor.
otobüs hemen hemen dolu sayılır. sol tarafımda oturan çocuk yanımda ki kızı kestiği için sürekli göz göze gelip duruyoruz.
her neyse efendim otobüste bir kargaşa başladı biri şu tavan penceresini açabilir mi diye yalvardı bir genç abimiz.
yalvardı yalvarmasına ama kendisi 1 metre 46 cm olduğu için kendi yapamadı.
ayağa kalktım ve tam bir görev adamı gibi tavan penceresini açtım.
almanlar bunu bilerek mi yaptı bilmiyorum ama bu pencereler her açıldığına "şurakkhhhhhhhh" diye ses çıkartıyor.
tüm otobüs bana döndü ve başıyla yaptığım iyiliği onayladı.
tabi ayağa kalktığım için oturduğum yer kapıldı.
bir an ne olduğunu anlayamadım. sanki bütün bunlar birer numara gibi geldi.
bu arada bir kız yanıma yanaştı ve düğmeye basabilir misiniz dedi.
elbette diyerek biraz önceki yaptığım kahramanlığa bir yenisini ekleyerek düğmeye bastım.
bu hareketimden sonra otobüsün en havalı yolcusu ben oldum, bunu gözlerden anlayabiliyordum.
ancak ters giden bir şey vardı...
otobüsün durmuş olması gerekmiyor muydu?
kızın yüzüne baktığım da olanları anladım.
şöför durması gereken durağı fark edemedi maalesef.
ve yine tüm gözlerin bana çevrildiğini hissettim.
gerekeni yapmalıydım kaptanı uyarıp otobüsü durdurmalıydım ya da biri beni durdurmalıydı...

kaptaaaaaaaaan ! orta sahaaaaaa

acı bir fren sesiiii

uzun bir sessizlik...

kanımın vücudumda dolaştığını duyabilecek kadar büyük sessizlik...

kapılar açıldı, kızımız indi ve kapıların kapanmasıyla beraber otobüste bir kahkaha tufanı...

arkadan kelimeleri ancak seçebiliyordum;

"yok forvet huamınaa hahhaha" tarzı kelimeler ve gülüşmeler duyuyordum sadece.

ve ineceğim yere kadar öylece kalakaldım.

o yanımda dım tıs müzik dinleyen kız indiğimde yanıma geldi ve kulağıma;

"biz izmirliler her şeye başka isim takarız ama bu nedir be kardeşim puahahahaa" dedi.

ardından burada ki yolcularla dönüşte karşılaşamayı temenni ederek kızılayın kalabalığının arasında kayboldum...

misafirlikte erken uyanıp yatakta mahsur kalmak

yatıya kalınan bir misafirlikte sabah olunca yatakta mahsur kalınmasıdır, kalkıp rahatça dolaşamaz, ben acıktım kahvaltı edicem diyemezsiniz. evinizde olsanız belki öğleye kadar uyumuş olurdunuz ama misafirdesiniz ya erkenden açılır gözler faltaşı gibi, lan bunlar ne zaman kalkar acaba diye beklemeye koyulursunuz. zamanı geçirmek için, telefonun müziğini açar yorgan altında dinlersiniz kulaklığınızla, insanın evi gibisi yok canım..

atatürk havalimanı ndaki isveç reklamı

GÜNEŞ Gazetesi tarafından, "Türkiye'de 15 yaşından küçüklere cinsel saldırı, istismar sayılmıyor" yalanını ortaya atan hadsiz isveç Dışişleri Bakanı Wallström'e yapılan kapaktır

Atatürk Havalimanı'na verilen ilanda "Travel warning! Did you know that Sweden has the highest rape rate worldwide?"

yani "Seyahat uyarısı! isveç'in dünyada tecavüz oranı en yüksek ülke olduğunu biliyor musunuz" yazmaktadır

merak edenler için fotoğrafı



görsel

gerdek gecesi diyalogları

birazdan anlatacaklarım haydar dümen'nin bir hikayesinden uyarlanmıştır.

vakti zamanında bir kızımız evlenmeden ilişkiye girmiş zarını deldirmiş ve sonradan bir erkeğe aşık olmuş bu erkek bakire olmayan kızla evlenmem bakire misin demiş kız da gerçeği saklamış ve bakireyim demiş bunlar evleneceklermiş kız düşünmüş taşınmış bir şey yapmalıyım demiş ve kırmızı bir mürekkep alıp bunu kan yerine yuttururum ışıkları kapatırım utanıyorum derim böylece göremez demiş pek cin fikirliymiş.gerdek gecesi öncesi bu kızın okula giden kardeşine kırmızı mürekkep lazım olmuş bu kız evi aramış taramış ablasının sakladığı mürekkebi bulmuş onu almış yeşil mürekkebi koymuş.

gerdek gecesi güzel güzel devam ederken kız taktiği uygulamış başarılı olduğunu sanarken ışıkları açmışlar ki ne görsünler her yer yemyeşil.

kız:hayatım açıklayabilirim.
erkek:neyi açıklayacaksın erkek adam soktumu işte böle safra kesesini bile deler

demiş...

kız amacına ulaşmış oğlan pek bi iyi niyetliymiş...herkes mutlu olmuş.

hans zimmer ve christopher nolan

daha önce hayatımda ve film dünyasında böyle bir ikili görmedim.

biri soundtrack tanrısı biri film tanrısı.

hans zimmer'ın christopher nolan filmleri için bestelediği tüm parçalar filmlerin akışına uygun ve bir zaman sonra filmi ikinci izleyişinizde sadece soundtrackleri dinlemeye götürecek kadar muazzamdırlar.

hepsi birbirinden muazzam hepsi enfes besteler. şahsi görüşüm olarak christopher nolan ile hans zimmer aynı zamanda ölmeli aynı zamanda film ve müzik dünyasını bırakmalı. kaliteli filmlerin soundtrackleri de kaliteli olmalı.

soundtracklerden favorilerim;

elbette ki inception'dan dream is collapsing, interstellar'dan mountains ve day one, the dark knight serisinden main theme.

şöyle ki bir liste yapsak güzel olur.

1. inception

time - http://www.youtube.com/watch?v=RxabLA7UQ9k

dream is collapsing - http://www.youtube.com/watch?v=v6ziKuWe5BE

2. interstellar

mountains - http://www.youtube.com/watch?v=o_Ay_iDRAbc

Day One - http://www.youtube.com/watch?v=DITy3T2BgbI

day one dark - http://www.youtube.com/watch?v=kdComTp7KsA

Main Theme Extended - http://www.youtube.com/watch?v=QFn2JcfKtJo

no time for caution - http://www.youtube.com/watch?v=85C-IAoL-nA

first step(piano cover - http://www.youtube.com/watch?v=Acv8deK5Rok

3. the dark knight

like a dog chasing cars - http://www.youtube.com/watch?v=ox7S0Nttbh0

And I Thought My Jokes Were Bad - http://www.youtube.com/watch?v=wbcVAtmQbMk

Aggressive Expansion - http://www.youtube.com/watch?v=oI_mDPIj4IA

Agent of Chaos - http://www.youtube.com/watch?v=HZTsgfjOHnE

why so serious - http://www.youtube.com/watch?v=5eTU7EOjBUg

dark knight - http://www.youtube.com/watch?v=94TAFSMdkvk

i am not a hero - http://www.youtube.com/watch?v=zh0Oh5zF2iA

4. the dark knight rises

Gotham's Reckoning - http://www.youtube.com/watch?v=uU5FyxKLfm8

main theme - http://www.youtube.com/watch?v=vLqKSv1F42A

5. batman begins

the chase - http://www.youtube.com/watch?v=YyAIrRjkcc4

ending theme - http://www.youtube.com/watch?v=S0wk88rjYS8

anne yatakları açarken yerdeki yorgana atlamak

küçük afacanların yapmış olduğu hededir. anne yatağı açmak için yastığı yorganı falan yere atar, çocuk da oyun olsun diye koşup bunların üzerine atlar. genelde erkek çocuğu yapar bunu, yatak olayına küçükten alışır. yapmayanlar ilerde erken boşalacaktır. süt sevmezler.

milgram deneyi

deney kısaca şöyledir; bir grup sanık sorgu odasındadır ve denekler, sanığa elektrik veren bir aletin başına oturtulur. elbette elektrik yoktur ve sanıklar deneyin parçasıdır.
sanıklara bir takım sorular tipi yazılar okunur ve ardından bunlar sorulur, oradaki doktor her yanlış cevapta 50 volt artırarak sanığa elektrik vermelerini ister.
sanıklar bilemez, bildikçe elektrik şiddetini artırır. dünyanın dört bir yanında yapılan deneylerde hiç kimse 300 volta kadar durmamıştır. sanık acı içinde bağırırken voltajı artırmayı sürdürmüşlerdir.
tereddüt ettikleri zaman, doktor hadi hadi devam diyerek devam etmelerini sağlar. 300 volta kadar bir kişi bile çıkıp, manyak mıyız biz niye elektrik veriyoruz adamlara demez.
deneklerin %65'i sorun çıkarmadan eletriği maksimum düzey olan 450 volta kadar yükseltirler.
deney sonucunda şu çıkar, insanlar, kendinden emin ve otoriter birinden emir aldıkları müddetçe ne kadar acı olursa olsun emirleri uygulamaktan çekinmiyorlar. vicdan, acıma duygusu kayboluyor ve emirleri yerine getirmek daha önemli hale geliyor.
düşünün ki tamamen rastgele seçilen ve dünyanın her yerinde defalarca tekrarlanan bu deneyde insanların yüzde 65'i karşıdakini öldürecek düzey olan 450 volta çıkmakta bir sakınca görmüyorlar. çünkü biri öyle emir veriyor.

bu da özellikle hitler almanyasında milyonlarca insanın nasıl koyun gibi, bir psikopatın peşinden gittiğini özetliyor.

braveheart

giriş sözü;

sizlere william wallace'ı anlatacağım. ingiliz tarihçiler benim bir yalancı olduğumu söyleyecekler ama tarih kahramanları asanlar tarafından yazılıyor.