bugün

entry'ler (15)

bana ne

En nefret ettiğim kelimelerden biridir bu.

Küçükken abimin söylediği bir şeye –bana ne- diye cevap yetiştirmem sonrasında, bu lafımı duyan babamın yüzümde patlattığı tokadın sebebidir aynı zamanda.

O yüzden biri ne zaman –bana ne- dese tokat yemiş gibi olurum.

asi olmak

Asilik; farklı algılanıyor insanlar tarafından:

Söz dinlemeyen
Kafa tutan
Kavgacı
Uyumsuz

gibi...

Bence asilik, asıl olmaktır; yani insanın aslı. Bozulmamış olmamak...
Bu bozulmamışlıkta yukarıdaki unsurlar tabii ki olacaktır. Ama bu unsurlar insanlığa karşı değil, insanlık için olacaktır.

Eğer söz, insanlığa zarar veriyor ve kirlenmeye neden oluyorsa; dinlenmeyecek...
Eğer kafa, insanı eziyor ve kirletiyorsa, ona karşı; tutulacak...
insanlık için gerekiyorsa; kavga edilecek...
Çürümüş sisteme dâhil edilmek isteniyorsa; uyum göstermeyecek...

Okkadarr

herkese her görüşe saygı duyan ezik

Saygı..

Say beni sayayım seni

1
2
3
4
5

Abaküs ahlakı..

Bir de bu saygı denilen şey var. Ne olduğunu da kimse bilmiyor.
Ezberlenmiş ama bir kere..

say kı
say ki
say ko
say ko killer
kes kö se
fafa fa fa fa fa fa fa

Sahi, Ne kadar kaldı yılbaşına?

sahiplenmek

Sahiplenmek ile sahip olmak arasında belki küçük ama önemli bir fark var bence.
merdivenin ardışık basamakları gibi..

Mesela sevgilinin doğum gününü hatırlamak.
Sevgililer günü ritüelleri.
ya da "bizim şarkımız" dan yükselen melodi..

Sahiplenmek, sahiplenilmek. aşk pek dışlamaz, hatta biraz kışkırtır sanki..

Merdiven, nerde durduğun önemlidir.

kırılmak

Kırıldığın nokta, hayata yönelmiş en sert bakış açısından kopar. Her kırık, açıyı biraz daha daraltır. Köşeleri çoğaltır. Keskinlik bileylenir. her seferinde daha kolay kırılır..

Birazda bu yüzden, yara hiç kapanmaz.

herkez

Kendimi savunmak mıydı niyetim, anlatmak mıydı, sevdirmek mi?
Ben herkes değilim..
Herkes gibi herkesten bahsediyorsun işte ve ben, herkes gibi, ben diye atılıyorum herkesin önüne.
Ben herkes değilim..
Tirbuşon gibi bi laf işte, gazozun gazı kaçıncaya kadar ayrılıp, yakın durduk birbirimize.. Oysa ben herkesim, senin gibi...
Hadi iç şekerli suyunu, on yüz milyon baloncuk adına..

öteki

ötede olan, ötede kalan, öteye gönüllü olan, öteye atılan, öteye sürülen, ötede sanılan, buralarda kaybolup, ötede açığa - sahile vuran, kendini ötesine kazan, kendini ötesinde keşfeden, kendini ötesinde arayan....

Ötede olduğu için vurulan, yakılan, sindirilen, ayıplanan, suçlanan, sevilmeyen...

Ötede olduğu için sevilen, alkışlanan, izlenen..

Ötede kaldığı için duyulamayan ama ötede olduğu için gene hemen kendisine kulak kabartılan…

Diğer ırk, diğer insan, diğer sevgili, diğer dost ama en çok düşman..

Kendini bölen insan..kendine yabancılaşan insan ..kendini vuran insan…

Ötelere kayıp, çekip giden insan..Diğerlerinin arasında dolaşıp da ben yokum.lütfen gördüğünüzü itiraf etmeyin diyen insan.

insan bilincindeki ağır suçlu profili, günah keçisi, insandaki kendine salaklığın zirvesi, tüm günahların biricik sorumlusu. Korkak insanın öteleme tutkusunda kendinden kovulmaya çalışılan... Sunulan hayatın çatlaklarını görüp, aradan kaçan insan. Büyük kuleleri yıkıp, dışarı çıkan insan. Vazgeçebilen, vazgeçirilen insan. Yolunu çizen, yoluna atılan insan… Göç insanı, ağır vaka, kayıpların altında göçük insanı. kurtulmanın insanı…Ağır saçmalıkları sırtından atıp kendine koşan insan..

Her insan bir yerde birilerine öteki kalmıştır...ötekiliğinde kırılmış ya da ötekiliğinden haz almış, yormuş, yorulmuştur..

hayal kurmak guzeldir

Çok önemlidir hayal gücü. Dünyayı sadece bu süslendirmelerle sevebiliriz ve kendimizi değiştirebiliriz. Yoksa tüm doğa ve çevremiz su kenarına toplanıp su içen Afrika’da ki o güzel hayvancıklara benzer; sadece doğanın ve yaşamın maddi yönü ile var olup bunun ötesinde bir kullanım değeri yokmuş gibi çevremizi basitleştirip biz de basitleşiriz. insan hayali muazzam bir umuttur. Evet, hayal etmek güzeldir.

karanlık

aydınlığın zıddı ya da tamamlayıcısı değil, yabancısıdır.
aydınlığı izleyen ve ya takip eden değil, durağanlığıyla aydınlığın dahi içine sızdırandır.
kaybolan, histerik, kurtulma çabalarından yorgun insanın kıyıya vurduğunda, ilk kez kendiyle tanıştığı yerdir.
yıldızların parlamak için mecbur olduğu ama, görünmek için yıldızlara gerek duymayandır.

karanlık, ışığın kendini yeniden yorumlayarak yoğunlaştırmasının belki de ikizidir. soluk yüzlü ve hınzır olanı.
kim bilir..

mutluluk

orhan boran’a sormuşlar

"mutlu musunuz"

"hayır, istanbulluyum" demiş...

üstadın kendi geyikliğidir ama "mut" ne peki?

"bütün özlemlerin eksiksiz ve sürekli olarak yerine gelmesinden duyulan kıvanç, kut, saadet."

eksiksiz ve sürekli.... yok böyle bir şey..

fal

avuç içine kazınmış yol. dibe vurmuş telvenin çizdiği resim. ağzında bakla ıslanmaz şekil.
maça kızı, ay kartı, kader çarkı. papatyanın kanatlarını kopartan hırs. sevgiliye tutulmuş şarkı.
bulanık zihne çöküp durulan görüntü. düşen tetik. üç vakte bırakılan söz.

kayıp anahtar. yarına açılan kapı. umut çilingiri.

hangisi? hiçbiri. diğeri.

tıkanma

tıkanma; boğaza bir düğüm kilitlenir. yediğin, içtiğinle alakası yoktur, görünmezdir. gelir gelir, boğazına kilitlenir. bir mahkûm gibi, özgürlüğünü bekler.

sevgi

sevgi, kendimizde olmayanı başkasında aramak, bulunca da kendimize yönlendirmek, bununla benliğimizi tatmin etmektir.

sevgi, ilgidir, bize gösterilen şefkattir, bizi adam yerine koymak, insanlaştırmaktır.

sevgi uzun süreli bir ilgi gösterme halidir. sevginin artabilmesi için kişinin özverili ve sabırlı bir çalışma içine girmesi, karşındakinin yanlışlarını bağışlayabilecek hoşgörüyü gösterebilmesi gerekir. bu aynı zamanda karşımızdakini ne kadar sevdiğimizin de ölçüsüdür.

sevgiyi alıp başkalarına verebilirsek, nefreti yenebiliriz. eğer bize sevgi gösterilmemişse, biz de birer nefret makinesine dönüşür, çevremize nefret yay

aydın

aydın, toplumun önünde giden, bilgisi ve erdemleriyle bilgeliğe ulaşmaya çalışan, örnek alınması gereken kişidir. başkalarından fazla bilgiye sahip olması nedeniyle toplumda kabul görmesi genellikle zordur ve neredeyse her zaman yalnızdır. gerçekleri başkalarından önce görüp fark etmek ve bunu bilgisiz insanlara anlatıp kabul etmelerini sağlamak çok zor bir iş olduğundan, genellikle kendi içlerine dönerek toplumdan soyutlanmış bir yaşam sürerler.

öte yandan sürekli bir arayış içinde olmanın verdiği çaba toplum tarafından anlaşılamadığından, yaptıklarının bir işe yaramadığı düşüncesine de kapılabilirler. ama her zaman bilgisini toplumla paylaşmayı, insanlara bir şeyler vermeyi kendisine görev edinmiş kişiler olarak tarihte yerlerini alırlar.

linç

linç, isim, ingilizce lynch

birden çok kimsenin kendilerine göre suç olan bir davranışından ötürü birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak taş, sopa vb. araçlarla döverek öldürmesi. tdk

son dönemlerde türkiye’ye damgasını vurmuş bulunan bu kavramın batıdan alıntı olmasına karşın doğu toplumlarında da yaygın olarak görüldüğünü kabul etmek gerekiyor. bingöl'de şehit düşen polisin cenaze töreninde bakana ve milletvekillerine 'bu ülkeyi ne hale getirdiniz' diye haykıran kadın linç edilmesi, malatya’nın sürgü beldesinde yaşayan alevi ailenin linç girişiminden son anda kurtarılması ve son olarak bütün dünyanın kanını donduran o olay; yaralı ele geçen kaddafi’ nin muhaliflerce gizli bir yere götürülüp, linç edilmesi.

acaba insan doğasında var olan ve küçük bir hareketle tahrik olan bir yanımız hiç yok olmayacak mı ?