bugün
- yazarların evlenmek istedikleri dizi karakterleri11
- görüldü bile atmayan insan tipi18
- iğrenç bir his tarif et17
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks15
- allah yerine hızır'dan yardım istemek14
- rusyaya gidince kızlar etrafımda pervane olacak9
- eloande'ye zengin koca bulmak8
- aşık olmak12
- mimarlığı bırakmak13
- flörtü eleme sebepleri12
- erkeklerin iğrenç özellikleri22
- öğretmen maaşları18
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj19
- keki kabarmayan sözlük kızı30
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat12
- sözlükteki kızlar mı dışardaki kızlar mı10
- deniz gezmiş25
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek20
- fenerbahçe neden şampiyon olamıyor17
- eloande14
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması19
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek29
- fener olmasa galatasaraylılar kimle dalga geçecek9
- anın görüntüsü10
- galatasaray16
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı30
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi12
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay15
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- hayatta kalmak için cebinde köpek maması taşı9
- düşün ki o bunu okuyor13
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni17
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam13
- en yaşlı özelliğiniz10
- durduk yere tribe giren erkek17
- allah ile tanrının farkı var mı9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı19
- icardi19058
- bir türlü ısınmayan ayaklar11
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- sözlük kızlarının saç rengi9
- budweiser14
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
entry'ler (1859)
2005 sonraki seriyle yetinmeyip 1963'te başlayan kalasik seriyi izleyen, kitaplarını okuyanları da vardır elbet. hatta üzerinde the angels have the phone box yazan bir tişörtü olanları bile vardır.
evde oturmayı sevmeyen, gezmelerde, eğlenmelerde eli olan kişiler için kullanılan sözcük.
evcimen'in zıttı.
evcimen'in zıttı.
stream protokolüdür. internet üzerinden video paylaşımı yapıldığında; videonun (ya da neyi stream ediyorsanız) buffer edilmeden direkt olarak yayınlanmasını hedefleyen bir protokol.
evinizde rtp üzerinden yayın yapan herhangi bir yayını izlemek/dinlemek için vlc player kullanabilirsiniz.
evinizde rtp üzerinden yayın yapan herhangi bir yayını izlemek/dinlemek için vlc player kullanabilirsiniz.
öncelikle (bkz: çin odası deneyi)
ruhu olmasa bile ruhu varmış gibi davranabilir. şu anki bilgisayar teknolojileri bu kadar gelişmedi, ama ileride yeterli miktarda veri işleme hızı ve bellek sağlanırsa insanları simule eden biligisayarlar yapılabilecektir. fakat bu sadece ruhu taklit etmek şeklinde olacaktır. elektornik sistemlerde bilinç, kendi kararını vermek, kararsızlık, duygular gibi sistemleri simule etmek bile şu an mümkün görünmüyor.
tabi teknoloji ne getirir bilinmez...
ruhu olmasa bile ruhu varmış gibi davranabilir. şu anki bilgisayar teknolojileri bu kadar gelişmedi, ama ileride yeterli miktarda veri işleme hızı ve bellek sağlanırsa insanları simule eden biligisayarlar yapılabilecektir. fakat bu sadece ruhu taklit etmek şeklinde olacaktır. elektornik sistemlerde bilinç, kendi kararını vermek, kararsızlık, duygular gibi sistemleri simule etmek bile şu an mümkün görünmüyor.
tabi teknoloji ne getirir bilinmez...
1890 yılında John Searle tarafından ortaya atılan deney. günümüzde yapay zekanın kendi bilinci olamayacağını savunanların elindeki en önemli kozdur.
deney şu şekilde; kapalı bir odaya bir insan konuyor. bu insana bir kitap veriliyor; kitapta nesneler (elma, armut, kalem...) ve bu nesnelere karşılık gelen çince kelimelerin yazılışı var. bu odanın bir yerinde sadece bir kağıdın ve bu nesnelerin sığabileceği bir boşluk var.
dışardan gelen bir adam bu delikten içeriye, üzerinde çince kelimeler yazan kağıtlar veriyor. içerdeki adam da kitaptan bakıp o nesneyi bulup adama veriyor aynı delikten. dışardaki adam, içeride çince bilen birisi olduğunu düşünecektir. ama aslında içerideki insan sadece anlamadığı, ne olduğunu bilmediği kelimelerin karşılığı olarak yapması ona söylenen şeyleri yapmaktadır.
özetle deney şunu savunur; bir bilgisayar, ne kadar insan gibi davransa da, insan gibi hissetmesi ya da düşünmesi gibi bir şey düşünülemez. o sadece kendisine verilmiş komutlar sayesinde insanı taklit edebilir. bu sebeple hiç bir elektronik sistemin bilinci ya da ruhu olamaz.
(tabi bunun tam tersini savunan gruplar da var)
deney şu şekilde; kapalı bir odaya bir insan konuyor. bu insana bir kitap veriliyor; kitapta nesneler (elma, armut, kalem...) ve bu nesnelere karşılık gelen çince kelimelerin yazılışı var. bu odanın bir yerinde sadece bir kağıdın ve bu nesnelerin sığabileceği bir boşluk var.
dışardan gelen bir adam bu delikten içeriye, üzerinde çince kelimeler yazan kağıtlar veriyor. içerdeki adam da kitaptan bakıp o nesneyi bulup adama veriyor aynı delikten. dışardaki adam, içeride çince bilen birisi olduğunu düşünecektir. ama aslında içerideki insan sadece anlamadığı, ne olduğunu bilmediği kelimelerin karşılığı olarak yapması ona söylenen şeyleri yapmaktadır.
özetle deney şunu savunur; bir bilgisayar, ne kadar insan gibi davransa da, insan gibi hissetmesi ya da düşünmesi gibi bir şey düşünülemez. o sadece kendisine verilmiş komutlar sayesinde insanı taklit edebilir. bu sebeple hiç bir elektronik sistemin bilinci ya da ruhu olamaz.
(tabi bunun tam tersini savunan gruplar da var)
tatlıya italyanca'da "yukarı kaldır" manasına gelen tirami su ismini koymaktır.
neyi yukarı kaldırıyor, kim kaldırıyor, bunların tatlı ile ilgisi ne? onu italyanlara sormak lazım.
neyi yukarı kaldırıyor, kim kaldırıyor, bunların tatlı ile ilgisi ne? onu italyanlara sormak lazım.
mirhan burgeri, doymak bilmeyen bünyelere ilaç gibi gelen mekan.
kitabın en başındaki "gezegenden nasıl ayrılabilirsiniz" kısmı bile apayrı bir sebeptir bu kitabı bu kadar sevmek için.
--spoiler--
GEZEGENDEN NASIL AYRILABiLiRSiNiZ
1 - NASA'ya telefon açın. işte onların numarası: (713)483 31 11. Onlara buradan olabildiğince çabuk ayrılmanızın çok önemli olduğunu anlatın.
2 - Eğer sizinle iş birliği yapmaya yanaşmazlarsa, Beyaz Sarayda çalışan herhangi bir arkadaşınızı arayın -oranın numarası (202) 456 14 14- ve NASAdaki adamlara sizin tarafınızı tutan birkaç laf etmesini söyleyin.
3 - Eğer Beyaz Sarayda arkadaşınız yoksa, Kremline telefon açıp (uluslararası santrale bağlanıp 0107 095 295 90 51'i bağlamasını isteyin). Onların da orada (en azından konuşabilecekleri) bir arkadaşları olmayabilir, ama biraz da olsa bir ağırlıkları vardır, o yüzden deneseniz iyi olur.
4 - Eğer yine başarısız olursanız, yol göstermesi için Papayı arayın. Telefonu şu: 011 39 669 82 ve telefon santralı hata yapmıyormuş.
5 - Eğer bütün bu denemeler başarısızlıkla sonuçlanırsa, tepenizden uçup giden bir ufoyu bayrak sallayarak yere indirin ve telefon faturanız gelmeden önce bu gezegenden ayrılmanızın ne kadar hayati bir önem taşıdığını açıklayın.
--spoiler--
--spoiler--
GEZEGENDEN NASIL AYRILABiLiRSiNiZ
1 - NASA'ya telefon açın. işte onların numarası: (713)483 31 11. Onlara buradan olabildiğince çabuk ayrılmanızın çok önemli olduğunu anlatın.
2 - Eğer sizinle iş birliği yapmaya yanaşmazlarsa, Beyaz Sarayda çalışan herhangi bir arkadaşınızı arayın -oranın numarası (202) 456 14 14- ve NASAdaki adamlara sizin tarafınızı tutan birkaç laf etmesini söyleyin.
3 - Eğer Beyaz Sarayda arkadaşınız yoksa, Kremline telefon açıp (uluslararası santrale bağlanıp 0107 095 295 90 51'i bağlamasını isteyin). Onların da orada (en azından konuşabilecekleri) bir arkadaşları olmayabilir, ama biraz da olsa bir ağırlıkları vardır, o yüzden deneseniz iyi olur.
4 - Eğer yine başarısız olursanız, yol göstermesi için Papayı arayın. Telefonu şu: 011 39 669 82 ve telefon santralı hata yapmıyormuş.
5 - Eğer bütün bu denemeler başarısızlıkla sonuçlanırsa, tepenizden uçup giden bir ufoyu bayrak sallayarak yere indirin ve telefon faturanız gelmeden önce bu gezegenden ayrılmanızın ne kadar hayati bir önem taşıdığını açıklayın.
--spoiler--
içinde bulunduğum eylem.
lisans hayatımı özel bir üniversitede tamamladım. yüksek lisansıma da aynı üniversitede devam ediyorum. şikayetçi değilim durumdan.
öğrencilerin bir kısmı gerçekten baba parası ile okuyan (ya da okuyor gibi görünen) insanlar olsa da, siz kendiniz için bir şeyler yapmak istediğiniz sürece diğer üniversitelerden farkı olmuyor. arkadaş kitleniz daha küçük oluyor, orta halli bir ailedeyseniz -bursluysanız bile- okul masrafları biraz tuzlu gelebiliyor...
ama okul size devlet okullarından daha çok imkan sunabiliyor genelde. çünkü ödenek sıkıntısı gibi bir derdi yok. ayrıca öğretim üyeleri de genelde o kadar kötü olmaz (hepsi diyemiyorum ne yazık ki, ama çoğu iyidir). çünkü okul, öğretim üyesi seçerken ne kadar kaliteli seçerse, reklamı o kadar iyi olur diye düşünür. bu da kaliteyi biraz yükseltir.
tabi dediğim gibi; bu okulların en büyük eksisi, öğrencilerin yarısının boş beyinli zenginler olması. bir yerden sonra onları görmezden gelebilirseniz gerçekten verimli bir eylem olabiliyor özel üniversitede okumak.
lisans hayatımı özel bir üniversitede tamamladım. yüksek lisansıma da aynı üniversitede devam ediyorum. şikayetçi değilim durumdan.
öğrencilerin bir kısmı gerçekten baba parası ile okuyan (ya da okuyor gibi görünen) insanlar olsa da, siz kendiniz için bir şeyler yapmak istediğiniz sürece diğer üniversitelerden farkı olmuyor. arkadaş kitleniz daha küçük oluyor, orta halli bir ailedeyseniz -bursluysanız bile- okul masrafları biraz tuzlu gelebiliyor...
ama okul size devlet okullarından daha çok imkan sunabiliyor genelde. çünkü ödenek sıkıntısı gibi bir derdi yok. ayrıca öğretim üyeleri de genelde o kadar kötü olmaz (hepsi diyemiyorum ne yazık ki, ama çoğu iyidir). çünkü okul, öğretim üyesi seçerken ne kadar kaliteli seçerse, reklamı o kadar iyi olur diye düşünür. bu da kaliteyi biraz yükseltir.
tabi dediğim gibi; bu okulların en büyük eksisi, öğrencilerin yarısının boş beyinli zenginler olması. bir yerden sonra onları görmezden gelebilirseniz gerçekten verimli bir eylem olabiliyor özel üniversitede okumak.
yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda ulaşılan kuraldır.
ilişkide büyük olan tarafın yaşının yarısından yedi fazlası, partnerin bulunması gereken minimum yaş olmalıymış. bundan daha küçük olursa cinsel ve psikolojik açıdan ilişkinin mutsuz gitme ihtimali çok yüksekmiş.
ilk duyduğumda saçma gibi gelse de adamlar bunun üzerine tezler, makaleler yazmış.
(bkz: science bitch)
ilişkide büyük olan tarafın yaşının yarısından yedi fazlası, partnerin bulunması gereken minimum yaş olmalıymış. bundan daha küçük olursa cinsel ve psikolojik açıdan ilişkinin mutsuz gitme ihtimali çok yüksekmiş.
ilk duyduğumda saçma gibi gelse de adamlar bunun üzerine tezler, makaleler yazmış.
(bkz: science bitch)
yarısı artı yedi kuralına uygun olmayan ilişki.
nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama böyle bir denklem çıkarmıştı abiler. Mantıklı ilişkiler için minimum ilişki yaş sınırı senin yaşının yarısı artı yedidir diye. ben onların yalancısıyım.
21/2 + 7 = 17.5
22/2 + 7 = 18
1 sene bekleyin, sonra olur.
nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama böyle bir denklem çıkarmıştı abiler. Mantıklı ilişkiler için minimum ilişki yaş sınırı senin yaşının yarısı artı yedidir diye. ben onların yalancısıyım.
21/2 + 7 = 17.5
22/2 + 7 = 18
1 sene bekleyin, sonra olur.
orjinal crossfire'da var olmasına rağmen girmenin imkansız olduğu oda. bazı serverlerde bu odaya girilmesi icin duvarda bir kapı oluşturulmuş, değiştirilmiş crossfire mapleri kullanılırdı.
esinlenme yoktur. varsa bile arrow, batman'den daha eskidir.
kaynak:
http://en.wikipedia.org/wiki/Arrow_(comics) -> eylül 1938
http://en.wikipedia.org/wiki/Batman -> mayıs 1939
kaynak:
http://en.wikipedia.org/wiki/Arrow_(comics) -> eylül 1938
http://en.wikipedia.org/wiki/Batman -> mayıs 1939
küçük bütçeyle ortaya çıkarılan, fakat gün geçtikçe büyük firmalara yaklaşmaya başlayan oyun türü.
reklam ve pazarlama gibi etmenleri genelde içinde barındırmadığı için zaten bir kaç adım geride başlar bu tür. microsoft, sony, ea gibi firmalarla kapışmasına zaten imkan yoktur. indie oyun geliştiriciler de bunun farkındadır. gerçekçi grafikler ya da pahalı olan diğer etmenlerin yanına bile yaklaşamazlar. bu açığı oyunun hikayesine, oynanabilirliğine ve orjinalliğine yüklenerek kapatmaya çalışırlar.
bu da bazen o kocaman firmaların uğraşıp oluşturamadığı kalitede hikayelerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. bazıları gerçekten sanat eseri kalitesindedir.
(bkz: to the moon)
(bkz: braid)
(bkz: Psychonauts)
reklam ve pazarlama gibi etmenleri genelde içinde barındırmadığı için zaten bir kaç adım geride başlar bu tür. microsoft, sony, ea gibi firmalarla kapışmasına zaten imkan yoktur. indie oyun geliştiriciler de bunun farkındadır. gerçekçi grafikler ya da pahalı olan diğer etmenlerin yanına bile yaklaşamazlar. bu açığı oyunun hikayesine, oynanabilirliğine ve orjinalliğine yüklenerek kapatmaya çalışırlar.
bu da bazen o kocaman firmaların uğraşıp oluşturamadığı kalitede hikayelerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. bazıları gerçekten sanat eseri kalitesindedir.
(bkz: to the moon)
(bkz: braid)
(bkz: Psychonauts)
doğal durum. maddi getirisi az olduğu için çoğu firman uğraşmak istemiyor. çünkü orjinal oyun alan kitle çok büyük değil bizim ülkemizde. para getirmeyeceğini bile bile de adamlar bu işe emek ve sermaya harcamaya yanaşmıyor.
hayat, mutsuz olmak için çok kısa.
buradaki bit, veri yolu genişliğini temsil eder. işlemci ve ramin anlaşması için yollanan kodlardaki opcode ve adresin toplamı veri yolu kadar olmalıdır. daha gelişmiş sistemlerde ram kullanımı arttığı için adres büyür. bu sebeple gelişmiş uygulamalar daha büyük veri yolu kullanır.
teknik olmayan biçimiyle;
senin 2 metre yüksekliğinde bir tünelin var. bu tünele en gelişmiş havalandırma sistemini de kursan, en kaliteli ışıklandırma sistemini de döşesen bu tünelden 3 metrelik otobüsü geçiremezsin.
yani saçmalık değildir. daha fazla yük taşımak istiyorsan (daha detaylı oyun) o büyük tünele ihtiyacın olması doğal.
teknik olmayan biçimiyle;
senin 2 metre yüksekliğinde bir tünelin var. bu tünele en gelişmiş havalandırma sistemini de kursan, en kaliteli ışıklandırma sistemini de döşesen bu tünelden 3 metrelik otobüsü geçiremezsin.
yani saçmalık değildir. daha fazla yük taşımak istiyorsan (daha detaylı oyun) o büyük tünele ihtiyacın olması doğal.
çok tırt başlayan, ama giderek toparlayan; ve ilk sezonun sonlarına doğru oldukça izlenesi bir yapım haline dönen dizi.
bir de garip şekilde bana fallout'u anımsatıyor bu dizi. nükleer savaş sonrasında dünyaya dönme olayı yüzünden olabilir tabi bu anımsama.
--spoiler--
o değil de; mount man mount man diyip durdular. ben de yabani gibi bir şeylerdir diye düşünmüştüm. abiler baya baya gaz bombası ile, tatik lazerli silahlarla falan geldiler lan. çok güzel sağ gösterip sol vurmuş senarist.
--spoiler--
bir de garip şekilde bana fallout'u anımsatıyor bu dizi. nükleer savaş sonrasında dünyaya dönme olayı yüzünden olabilir tabi bu anımsama.
--spoiler--
o değil de; mount man mount man diyip durdular. ben de yabani gibi bir şeylerdir diye düşünmüştüm. abiler baya baya gaz bombası ile, tatik lazerli silahlarla falan geldiler lan. çok güzel sağ gösterip sol vurmuş senarist.
--spoiler--