bugün
- neden evlenmiyorsunuz10
- üstteki yazar tarzında entry gir8
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız21
- sözlüğün en iyi 10 yazarı14
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi9
- gratis indirim günü kavgaları11
- ismet gurbuz 20249
- suriyelilere karşı sorumluluklarımız16
- jose mourinho73
- zalbert'in karşısında dans etmek9
- sözlük erkeklerinin şımarık laubali tipler olması17
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür11
- türkiye de intihar vakalarının artması12
- kova burcu erkeği8
- ismail kartal duruşu8
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi13
- eşcinsellik kendi kendini hadım etmektir27
- şimdiye kadar duyulan en güzel iltifat10
- neden sevgilim yok10
- insanı zengin hissettiren şeyler19
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba23
- barbara palvin'in aldatılması17
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır14
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri8
- aleyna tilki10
- ismail kartal8
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı19
- geldi yine deli11
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği10
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
- erkekler ne işe yarar19
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler9
- arda güler11
- askerliğe veda gecesi8
- icardi190521
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
- iremga9
- anın görüntüsü11
- magicovento10
- carlo ancelotti8
- albay kemal11
- albay kemal'in yazdıklarıni okumamak9
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması9
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- nihavend longa20
sevdiği entry'ler
ürünün kullanımı çok basit. ne zamandır aklımda vardı. bu ürün üzerinden para kazanabilir miyim diye düşünceler içerisindeydim, bi nabız yoklayayım dedim.
Adı ''BEL BÜKÜCÜ''
görsel
tahta veya demir profil kullanılarak yapılabilir. aparat kıza resimde görüldüğü gibi takılır ve aparatın arka kısmında hafifçe bastırılır. bu sayede doggy style bir süre sonra kızın vucuduna daha yatkınlaşır. posizyona alışıp yadırgamaz. bir süre sonra aparata gerek dahi kalmaz.
bu aparat sex oyuncağı değil, geçici süreliğine kullanılan pozisyon bilgisi arttırma amacıyla yapılmış bir buluştur.
EDiT: Kadın yazarlar 3 kuruşluk kapasiteleriyle feminist damarlarını kabartıp mesaj kasmayı bıraksınlar. Hiç birine cevap vermiyorum. Mizah bu. nasıl bi ölümcül yaranız var ki böyle tepki gösteriyosunuz. Hani kadınlara bi hakaretimde olmadı. Erken boşalan bi erkeğin eleştirilmesi gibi birşey bu.
Adı ''BEL BÜKÜCÜ''
görsel
tahta veya demir profil kullanılarak yapılabilir. aparat kıza resimde görüldüğü gibi takılır ve aparatın arka kısmında hafifçe bastırılır. bu sayede doggy style bir süre sonra kızın vucuduna daha yatkınlaşır. posizyona alışıp yadırgamaz. bir süre sonra aparata gerek dahi kalmaz.
bu aparat sex oyuncağı değil, geçici süreliğine kullanılan pozisyon bilgisi arttırma amacıyla yapılmış bir buluştur.
EDiT: Kadın yazarlar 3 kuruşluk kapasiteleriyle feminist damarlarını kabartıp mesaj kasmayı bıraksınlar. Hiç birine cevap vermiyorum. Mizah bu. nasıl bi ölümcül yaranız var ki böyle tepki gösteriyosunuz. Hani kadınlara bi hakaretimde olmadı. Erken boşalan bi erkeğin eleştirilmesi gibi birşey bu.
benimdir bu.
yorucu mesleğimin yanı sıra, 4 sene önce ciddi psikolojik sıkıntılarla karşı karşıya kaldım. alkolü bıraktım. aşk acısı, ayrılık, ölümler, yaşama isteğinin gittikçe azalması, hayatın çok anlamsız gelmeye başlaması, çabalarının karşılığını alamamak vb nedenlerle düştüğüm boşlukta kendimi alkolün pençesinde bulmuştum. önceleri doğal olarak inanılmaz keyif veriyordu bu madde. içtiğim zaman adeta 'ıspanak yemiş temel reis'i teke tekte yerim' modunda gezip tozuyorsun. çektiğin acıları sanki sihirli bir değnek değmişçesine resetliyorsun alkol sayesinde. eş dost ortamında espriler yapıyorsun, neşe saçıyorsun. hüzünlü iken karşındakine derin, gizemli, zeki birisi görüntüsü aktarıyorsun. beynin normalden 100 kat hızlı çalışıyor gibi hissediyorsun. en önemlisi çok çok cesursun. eskisinden kat be kat cesaretin var. 'ölümse ölüm kalımsa kalım' gibi hayali bir düsturla hiç bir şey seni korkutmuyor damarlarında gezerken alkol.
kısa zaman sonra bu sihirli iksiri kanında her zaman hissetmek istiyorsun. önce kendi kendine 'olmaz, o kadar da değil' diyorsun ama onsuz geçen sabahlarda bir şeylerin ters gittiğini anlıyorsun. olmuyor bir türlü. ve ertesi sabah kahvaltıdan sonra bol limonlu votkayı bardağa doldurup, bir sigara eşliğinde içiyorsun. o da ne? saat sabahın 8'i ve kendini bir anda mutlu hissediyorsun. çıkıyorsun evden işini gücünü akşama kadar güzelce yapıyorsun. arkadaşlarınla yine buluşup eğlenmek için akşam sözleşiyorsun. işten eve geldiğinde etkisi çoktan gitmiş sıvı arkadaşına buz dolabını açtığında adeta 'özledim seni' der gibi bakıyorsun. ama önce midene bir şeyler girmeli. nerden çıktı bu acıkmak? dercesine kendince bir bekar yemeği hazırlıyorsun alelacele. yemek bittiğinde saate bakıyorsun, arkadaşlarınla buluşmaya daha 2 saat var.
dolaptan şişeyi alıyorsun, içiyorsun ve gecen güzel geçiyor. bu şekilde aylar geçiyor.
sonra aniden, bedenini yorgun hisseteye başlıyorsun her daim. arkadaşlarının bazılarıyla nedensiz aran bozulmuş, seni seven ailen telefonun ucunda ağlıyor, neden bizi üzüyorsun? diyorlar. anlam veremiyorsun. değişen ne ki? neden böyle düşünüyorlar? ne yaptım? kendi halimde biriyim. sorun içki mi? onlara ne ki? içmeyince mutsuz olacağım bunu mu istiyorlar? öfke doluyorsun etrafındaki insanların senin için ağlayıp sızlanmalarına. o öfkenin bedelinin 70'lik votka olduğunu sızıp kaldıktan sonra, sabahın 4'ün de ansızın titreyerek uyandığında anlıyorsun ancak. çişini aceleyle yapıp, o sabahın kör vaktinde buzdolabının kapağını açıp başka bir şişeyi kafana sek olarak diktikten sonra diniyor o titremeler. fırtınalar kopan vücudun, 5 dakika sonra durulmaya başlayan süt liman bir deniz gibi sanki.
sonra o sukunetin ışığında, elinde sigara ve içki düşünüyorsun. dün gece ailemle telefonda kavga mı ettim? rüya mıydı? hatılayamıyorsun. gözlerinin morardığını söyleyen, artık bırak bu zıkkımı diyen arkadaşınla 'kafa sikme de işine bak, keyfimden içmiyorum' diye başlayan atışmadan sonra sana kırıldığını, aramadığını anlayabiliyorsun. demek ki henüz hala bir ruhun var.
ve 2.5 yıllık bir kabusun sonunda, ya ölüme gitmeye hazırlanmalısın 9. kattaki evinin camını açıp , ya da yaşamak için arabanın kontağını çalıştırıp, ailene gidip 'baba, bana yardım et ! tedavi olmalıyım ! demelisin.
camı usulca kapatmamıştım ama masadaki şişeyi alıp camdan aşağı fırlattığımı hatırlıyorum. sonra babama sabahın 4'ünde telefon edip uyandırdığımı, yarın hastaneye gitmek istediğimi, alkolü bıraktığımı söylüyorum. 'işte bu kadar aslan oğlum ! mu demişti babam, buna benzer bir şey işte. sadece sevindiğini biliyorum.
şimdi 4 yıl geçti ve ağzıma alkol sürmedim. bu enrtyde alkol aldığım günlere dair yazamadığım o kadar çok şey var ki. belki de şu an alkolden nefret ettiğim için yazmak istemedim ayrıntıları daha fazla.
şimdi mutlu muyum? hayır. ama alkolün verdiği sahte mutluluğu ve sonrasında benden her şeyimi almasını reddediyorum. hepsi bu.
çok mutsuz bir insansanız ya da buna eğilimli iseniz içmeyiniz. .
yorucu mesleğimin yanı sıra, 4 sene önce ciddi psikolojik sıkıntılarla karşı karşıya kaldım. alkolü bıraktım. aşk acısı, ayrılık, ölümler, yaşama isteğinin gittikçe azalması, hayatın çok anlamsız gelmeye başlaması, çabalarının karşılığını alamamak vb nedenlerle düştüğüm boşlukta kendimi alkolün pençesinde bulmuştum. önceleri doğal olarak inanılmaz keyif veriyordu bu madde. içtiğim zaman adeta 'ıspanak yemiş temel reis'i teke tekte yerim' modunda gezip tozuyorsun. çektiğin acıları sanki sihirli bir değnek değmişçesine resetliyorsun alkol sayesinde. eş dost ortamında espriler yapıyorsun, neşe saçıyorsun. hüzünlü iken karşındakine derin, gizemli, zeki birisi görüntüsü aktarıyorsun. beynin normalden 100 kat hızlı çalışıyor gibi hissediyorsun. en önemlisi çok çok cesursun. eskisinden kat be kat cesaretin var. 'ölümse ölüm kalımsa kalım' gibi hayali bir düsturla hiç bir şey seni korkutmuyor damarlarında gezerken alkol.
kısa zaman sonra bu sihirli iksiri kanında her zaman hissetmek istiyorsun. önce kendi kendine 'olmaz, o kadar da değil' diyorsun ama onsuz geçen sabahlarda bir şeylerin ters gittiğini anlıyorsun. olmuyor bir türlü. ve ertesi sabah kahvaltıdan sonra bol limonlu votkayı bardağa doldurup, bir sigara eşliğinde içiyorsun. o da ne? saat sabahın 8'i ve kendini bir anda mutlu hissediyorsun. çıkıyorsun evden işini gücünü akşama kadar güzelce yapıyorsun. arkadaşlarınla yine buluşup eğlenmek için akşam sözleşiyorsun. işten eve geldiğinde etkisi çoktan gitmiş sıvı arkadaşına buz dolabını açtığında adeta 'özledim seni' der gibi bakıyorsun. ama önce midene bir şeyler girmeli. nerden çıktı bu acıkmak? dercesine kendince bir bekar yemeği hazırlıyorsun alelacele. yemek bittiğinde saate bakıyorsun, arkadaşlarınla buluşmaya daha 2 saat var.
dolaptan şişeyi alıyorsun, içiyorsun ve gecen güzel geçiyor. bu şekilde aylar geçiyor.
sonra aniden, bedenini yorgun hisseteye başlıyorsun her daim. arkadaşlarının bazılarıyla nedensiz aran bozulmuş, seni seven ailen telefonun ucunda ağlıyor, neden bizi üzüyorsun? diyorlar. anlam veremiyorsun. değişen ne ki? neden böyle düşünüyorlar? ne yaptım? kendi halimde biriyim. sorun içki mi? onlara ne ki? içmeyince mutsuz olacağım bunu mu istiyorlar? öfke doluyorsun etrafındaki insanların senin için ağlayıp sızlanmalarına. o öfkenin bedelinin 70'lik votka olduğunu sızıp kaldıktan sonra, sabahın 4'ün de ansızın titreyerek uyandığında anlıyorsun ancak. çişini aceleyle yapıp, o sabahın kör vaktinde buzdolabının kapağını açıp başka bir şişeyi kafana sek olarak diktikten sonra diniyor o titremeler. fırtınalar kopan vücudun, 5 dakika sonra durulmaya başlayan süt liman bir deniz gibi sanki.
sonra o sukunetin ışığında, elinde sigara ve içki düşünüyorsun. dün gece ailemle telefonda kavga mı ettim? rüya mıydı? hatılayamıyorsun. gözlerinin morardığını söyleyen, artık bırak bu zıkkımı diyen arkadaşınla 'kafa sikme de işine bak, keyfimden içmiyorum' diye başlayan atışmadan sonra sana kırıldığını, aramadığını anlayabiliyorsun. demek ki henüz hala bir ruhun var.
ve 2.5 yıllık bir kabusun sonunda, ya ölüme gitmeye hazırlanmalısın 9. kattaki evinin camını açıp , ya da yaşamak için arabanın kontağını çalıştırıp, ailene gidip 'baba, bana yardım et ! tedavi olmalıyım ! demelisin.
camı usulca kapatmamıştım ama masadaki şişeyi alıp camdan aşağı fırlattığımı hatırlıyorum. sonra babama sabahın 4'ünde telefon edip uyandırdığımı, yarın hastaneye gitmek istediğimi, alkolü bıraktığımı söylüyorum. 'işte bu kadar aslan oğlum ! mu demişti babam, buna benzer bir şey işte. sadece sevindiğini biliyorum.
şimdi 4 yıl geçti ve ağzıma alkol sürmedim. bu enrtyde alkol aldığım günlere dair yazamadığım o kadar çok şey var ki. belki de şu an alkolden nefret ettiğim için yazmak istemedim ayrıntıları daha fazla.
şimdi mutlu muyum? hayır. ama alkolün verdiği sahte mutluluğu ve sonrasında benden her şeyimi almasını reddediyorum. hepsi bu.
çok mutsuz bir insansanız ya da buna eğilimli iseniz içmeyiniz. .
En yakınınız sandığız size bir yalan söyler ve siz bunun farkındasınızdır daha sonra ona güvenmek istersiniz ama güvenemezsiniz çaresiz bıraktıran bir durum.
Etrafında sevgiliyle kendini eş değer tutan bi sürü hemcinsleri vardır.
iyi bi arkadaşsanız zaten takılmazsanız böyle şeylere. Takılan olursa onları ben siliyorum zaten. Ne lan kız gibi tripler.
iyi bi arkadaşsanız zaten takılmazsanız böyle şeylere. Takılan olursa onları ben siliyorum zaten. Ne lan kız gibi tripler.
kendilerine "ben" merkezli bir dünya kurarlar ve oradan pek çıkmak istemezler.
bir de şalter çabuk atar.
- Eda ? noldu simdi ?
+ ben senle konuşmuyorum.
bir de şalter çabuk atar.
- Eda ? noldu simdi ?
+ ben senle konuşmuyorum.
bu sabah bir umut var içimde nasıl olsa geri gelirsin diye her şey yerli yerinde yine bu sabahların bir anlamı olmalı.
en iyi becerdiğim şey.
Mundar olmuştur.
görsel
görsel
Vajina beyazlatmanın tam tersi.
Zencilere özenen zengin bebeler arasında pek popüler olacak.
At fava bekle.
Tamer bey melaba.
Zencilere özenen zengin bebeler arasında pek popüler olacak.
At fava bekle.
Tamer bey melaba.