Çünkü cennet sadece ikimizin olabildigi yerdi benim için...
Uykunda sadece ikimiz vardik... Askima dar gelen sevgi sözcüklerine ihtiyacim yoktu orada...
Sana sevgimi anlatmaya, ispat etmeye ihtiyacim yoktu artik...
Seni yollarca, sehirlerce uzagindan sevdim. Seni kelimelerce, siirlerce yakinindan sevdim...
Seni dünya üzerinde sanki ilk kez benim için kalemi eline alip da yazdigin mektuplarca sevdim...
Sensiz geçen gecelerde yüregimde biriken kiskançligin, öfkenin, kirginligin ve hasretin hummali karanligi, sana kavustugum anlarda sevinçten çildirmanin esiginde tarifsiz bir hazza dönüsürdü...
Sana yeniden dokunmak, sanki bulutlara öpücükler kondurmak gibiydi...
Huzurla huzursuzluk, hasret ve kavusma, ask ve öfke, merhamet ve acimasizlik,kirginlik ve bagislama her sey ama her sey sevgimizin taskin sularinda birbirine karisirdi.
Iki kalbin bir ömre sigdirabilecegi tüm duygulari biz o kisacik anlarda soluk soluga yasardik...
Hala seninle geçirecegim anlarin telasiyla tüketir gibi yasiyorum sensiz geçen günlerimi...
Yillar geçti, hala seni görecek olmanin kalp çarpintilariyla, yalniz senin için giyiniyorum en güzel giysilerimi.
Sen güzel bulasin diye geçiyorum aynalarin karsisina...
Seninle geçen zaman bir daha tekrari olmayan, dogaçlama bir melodi gibi benim için...
Sanki birlikte yazilmis kaderimizin sayili dakikalarindan an çaliyorum...
Öylece karsinda oturup seni seyretmeyi,sana yemek hazirlamayi, seninle sohbet etmeyi ,dostlarini agirlamayi, seninle birlikte uyumayi, yani paylastigimiz ne varsa
hepsini bir daha asla okuyamayacagim bir siiri kelime kelime içime sindirir gibi, soluk soluga hissederek yasiyorum...
cezmi ersoz' ün her kitabinda oldugu gibi duygu sömürüsü yaptigi, mazosistce yazdigi bir kitap. okumaya baslandiginda yazdigi cümleler, anlattiklari etkiliyor insani fakat devam ettikçe hepsinin ayni oldugunu, sirf can acitmak, insanlarin duygusal boslugundan yararlanmak adina bir cümleyi farkli tarzda otuz kere yazip okuyucuya sunmak oldugunu anliyorsunuz yazarin. lise yillarinin basucu kitabi..
cezmi ersöz'ün şöyle bir göz gezdireyim diyerek kitabı açmamla daha ilk birkaç sayfasında gözlerimin dolmasına sebep olan kitabıdır. adam yazmış ama yaaa...
altları kursun kalemle çizilesi satırlara sahip olan kitap. asıksanız ve ayrıysanız feci sekilde hırpalandıgınızı hissedebilirsiniz okudugunuzda..
"... öyle cesaretsizdim ki karsında
ve öyle açık sözlüydün ki bana karsı,
ancak iddiasız bir sıgınmacı olabildim hayatında.
hayatına iltica etmek isteyen bir yürek sürgünü...
bir aşk meczubu sadece..."
"dürüstlük kimi zaman yalanlardan cok daha acımasızmıs sevgili.
gerceğin buzdan ülkesinde yapayalnız kalan yürek,
hayatta kalabilmek için yalanları bile özleyebilirmiş kimi zaman..."
kelimeler aklima gelmiyor. iste buraya kadar diyorum ve agliyorum sadece. neden agladigimi bile tam olarak algilayabilmis degilim. ask, yalnizlik, mutsuzluk, ofke, kader gibi kelimeler var aklimda ama bir cumle cikartamiyorum. mantikli olmuyor hepsiyle kurulan bu cumle.
sig kaldim ben. oysaki ne kadar cok okudum, izledim, dinledim. asla bir yone yonelmedim hayatim boyunca hic bir konuda, sirf sig kalmamak adina. bosaymis, ise yaramamis. sigim iste. bir kasik suda boguluyorum ustelik. derinliginde bogulmayi ve algilayabilmeyi cok isterdim oysaki.
guclu kadinim ya soyleyemem sana, paylasamam yalnizligimi... hic geyik yapasim yok. kendimi ciddi ciddi asktan bahsederken bulmak istemiyorum. agzim kulaklarima yapisik dogduguma inanirdim. birakti kulaklarim agzimi. alt dudagim bukuk ne yalan soyleyeyim azcikta cenem titriyor. korkuyorum bakamam aynaya... baskasi bu cunku. yuzum kaniyor. kaniyorum ben. kanlar icinde boguluyorum. iflastayim ama ayaktayim iste.
keske sana gercekleri hatirlatacak kadar bencil olmasaydim. sen evlisin ve bizim mutlu bir sonumuz yok. eninde sonunda uzulecegiz demeseydim. huzura ok saplamasaydim. o oku saplayan ben olmasaydim. icim yaniyor. actim soguk suyu, oturdum altina. ne fayda vucuduma degen her bir damla buharlasiyor, buharinda boguluyorum.
saat kac olmus hala dusunuyorum faydasizca. olan biten geliyor aklima. istersen beni nasil elde edebilecegini dusunuyorum da. ne kadar acizim. yalnizim. sevmiyorum asik olmayi bu yuzden. teslim olmayi da. dengesizlesiyorum. iyi ki bozdum huzurumuzu diyorum. bu huzur beni icine hapsetmeden, duvarlari netlesmeden icinden kactim iyi ki diyorum.
sonra seni dusunuyorum. yine siglasiyorum. yerine kendimi koyup empati yapmak seni anlamak geciyor icimden. ama bir bakiyorum seni istedigim gibi algiliyorum. baskalastiriyorsun beni. boyle olmak istemiyorum ben. seninle olmak istiyorum.
empati yaparsin ama isine geliyorsa yaparsin. bunun disinda yaptigin sey sempatik bir bakis acisi olur kendi acizligine.
ask durdukca gitsen kac yazar. ya da ask yoksa beraber olmak nasil bir eziyettir. sen simdi gitsen hayatimda hic olmamissin gibi yapamayacagim ben. ya kalsan ask romani mi yasayacagiz saniyorsun. kimse uzulmeden biten cocuk romanlarindan. senin gibi dusunmuyorum ben. karsindakini uzmeden ask mi yasanir? sen kimi kandiriyorsun. kac adam harcadim ben bu ugurda. gelecek bir yilimizin hikayesini yazarim ama sig yerimden vuruldum ben.
baglanirsam neler olur dusunmek bile istemiyorum. aklimdan gecenleri kendime yakistiramiyorum. o aklimdan gecenlerdi korktugum, aklimdan gecenlerdi baglanmamak icin olan gucumle kalbimi avuclarimin icine alip savsaklayisimin nedeni.
ozunde seni sevmek hayatina taniklik etmekti sadece. varligimin sana verdigi huzuru dusunup mutlu olmaktan ibaretti seni sevmek. ruhumun beni sana getirisi ise, bastan onume koydugun sartlarin zorlu olmasiydi. benim huzursuzlugum senin huzurun olmadan ben aklimi dinledim, onu da yitirmeden.
sana arkami dondum ve yasanilani avucuma aldim. bazen tasinamayacak kadar agir, bazen kustan hafifti benim icin. attim ucurumdan asagi. beraber atlamayi dusundugumu soylemeyecegim asla sana. sonra anladim ki; seni sevmek icin yasanmisliga yada sahiplenmeye ihtiyacim yok benim. kendi kendime sevdim seni.
simdi ise gitme zamani sevgili; bana yakismaz bogazima kadar camura saplanmak. sen oldugun yerde kal ben arinmaya gidiyorum. ve eger bunu basarabilirsem unutacagima yemin ediyorum.
cezmi ersöz ün cezmi ersöz olduğu yıllardaki en tatlı kitaplarından bir tanesi. yeni kitaplarına bakıp da "off amma sıktı" diyenler ve bu kitabını okumayanlara tavsiye edilmelidir.