bugün

bulunan durumdan, yaşanılan olaydan, muhattap olunan kişiden memnun olmadığını, rahatsız olunduğunu dile getirme.
(bkz: şikayetname)
ondan şikayet, bundan şikayet, ne iştah kaldı ne de afiyet. mfö doğru söylemiş. yurdum insanının en çok sevdiği şey. herşeyden şikayet etmek. nefes alıyoruz daha ne gerek var şikayete.
serdar ortaç gold remix albümünde ki 4 yeni şarkısından ilk sırada olanıdır.
sözleri şöyle:

aşk şikayet ederken herşeyden
bense onu severdim
en güzeline taparken dünya
kahrını da cekerdim
gün geceye kızardım erkenden battığında güneşe
hangi gönül azardı korkumdan
sus pus oldu yürekler

senin olmayan yanım uyanmasın
onu koklayan tenim utanmasın
ya cesaretin bu deli kabusu
onu bekleyen kader usanmasın

üzgünüm bütün olanlar için
kırdığım bütün o anlar için
üstüme düşen bütün o hayallerimi
unuturmuyum yaşamadan
seni bir kalemde silsem
ya da çok cabuk üzülsem
hadi son sözümü bırakıp
firar etsem gecelere

senin olmayan yarım uyanmasın
onu koklayan tenim utanmasın
ya cesaretin bu deli kabusu
onu bekleyen kader usanmasın

kızdılar bana ne kadar uslusun
eskiden beri bana tutuklusun
üzgünüm dedim kime inandılar
sorma biliyorum
(bkz: ispit) *
serdar ortaçın 2009 yazında çıkardığı singleda bulunan güzel tipik bir serdar ortaç şarkısı. sözleri kadar müziğide güzeldir. ayrıca serdar ortaç severlerin beğeneceklerini düşündüğüm şarkıdır.

Aşk şikayet ederken herseyden
Bense onu severdim
En güzeline taparken dünya
Kahrınıda cekerdim
Gün geceye kızardım erkenden battıgında güneşe
Hangi gönül azardı korkumdan
Suspus oldu yürekler

Senin olmayan yanım uyanmasın
Onu koklayan tenim utanmasın
Ya cesaretin bu deli kabusu
Onu bekleyen kader usanmasın

Üzgünüm bütün olanlar için
Kırdığım bütün o anlar için
Üstüme düşen bütün o hayallerimi
Unuturmuyum yaşamadan
Seni bir kalemde silsem
Ya da cok cabuk üzülsem
Hadi son sözümü bırakıp
Firar etsem gecelere

Senin olmayan yarım uyanmasın
Onu koklayan tenim utanmasın
Ya cesaretin bu deli kabusu
Onu bekleyen kader usanmasın

Kızdılar bana ne kadar uslusun
Eskiden beri bana tutuklusun
Üzgünüm dedim kime inandılar
Sorma biliyorum

Senin olmayan yarım uyanmasın
Onu koklayan tenim utanmasın
Ya cesaretin bu deli kabusu
Onu bekleyen kader usanmasın
pişmanlığın toksik utanca dönüşümünü engellemenin en delikanlı yolu ayna kullanmaktır. fakat en kötüsü, ayna gereksinimi dahi duyulmayan kimi durumlarda peyda olan o kıvrandırıcı can sıkıntısıdır ki sızılmadık tek bir alan kalmayana değin kendine siktir çekebilmekten geçiyormuş sarsılan egonun kompanse edilişi; test edildi - onaylandı. kendi modernimizde farkına vardığımız tüm yeni detaylar yüksek duyarlılıklı ilkelimizi yüceltebileceğimiz ayrıksı bir bakışım alanı yaratıyor. and since we know an end will come.

*yok bu beni kesmedi*

pişman olunanın, o ân'ın çoğulladığı bigâneliğin kışkırtıcı yanılsamasının etkisi çoğu kez uzun sürmez. bu da ruh sağaltımı gerektiren, ileride adı 'alışıldık' diye anılacak olan mütemadi öğrenim sürecinin bir parçası. üniversite sınavının bir sene evveline gitmeyi ilk kez gerçekten istediğinde, küs ayrıldığın, düşman kaldığın, ayrı gittiğin birini ilk kez düşünüp keşkelendirdiklerinin lejantında "aman ya sikerim nedir" fikrine yine ilk kez uğradığında, yanisi her pişmanlığı yine kendi kompleks mantığında kendi fikrinin doğruluğuna, güzelliğine, iyiliğine yorduğunda bir kez daha pişman olarak görünür toplamda üzülüyorsun. şimdi ben adına insan olma ağırlığı derim, sen "amına kodumun salağı" dersin. değişikmiş bak o da. 'tekhnem dolu müfsidle'. yine de zamanın zihne kodladığı 'zaten' stereotiplerinin geçen zamanla muarızların hiddetini dindirmesini bekleyip; başta olumsuz olan anlamın nötr'e evrilmesini, şehre belki bir film gelir umuduyla işte, kotaramamak. uzlaşılamıyordu. protokooperasyonu bilmiyorlardı, besbelli yürümüyordu, karaya oturmuştu, şimdi de suya ihtiyaç duyuyordu, yetinmiyordu, merdivenleri çıkıyordum, yanımızda farklı insanlar, farklı konumlarda farklı yerlerde farklı uzamlarda geçmişten sek-sek; bu bi şehri bir diğerine terk edip gitme anksiyetesinin baş vermesi. boğazlı kazağım yoruyordu. masaların arasında dolanan masa boyunda bir çocuk; cebimdeki tüm bozukluklar ikimilyondörtyüzbinlira ediyordu (10kuruşum daha olsa sakızı haketmiş oluyordum), doğal bir afetti, evet birazdan bira içecektim. döndüğümde gitmiştim.
Bir gün beni anlayacaksın
Bir gün sen de kıralacaksın
Ah elbet o gün yıklacaksın
Anlayacaksın ve ağlayacaksın

Gözünden yaşlarla akarken anılar
Gölgen gibi seninle aldığın ahlar

Yar, seni tanrıya ben şikayet ettim
Cektirdiklerini sen de yaşa istedim
Yar, seni tanrıya ben şikayet ettim
Benim gibi yüreğin yansın istedim
Benim gibi yüreğin dağlansın istedim...
sibel tüzün' ün enfes şarkısı.
icra hukuku'nda kendine özgü bir kanun yoludur. bir dava değildir.
Şikayetim var cümle yasaktan
Dillerimi hakim bey bağlasan durmaz
Gelsin jandarma polis karakoldan
Fikrim firarda mapusa sığmaz eyvah
Gün olur yerle yeksan olurum
Gün olur şahım devri devranda,
Kanun üstüne kanun yapsalar,
Söz uçar yazı iki cihanda eyvah,
Sussan olmuyor susmasan olmaz,
Dil dursa hakim bey tende can durmaz,
Yazsan olmuyor yazmasan olmaz,
Kaleme tedbir koma tek durmaz.
saçmadır. şikayet sana verilen bir hakkın elinden alınması sonucu, ben bu bedeli ödedim, o da bu bedeli ödesin diye başvurulmuş bir yoldur. evet saçmadır, şikayete gerek yoktur, gideceksin döveceksin olay budur.

yaşanmış bir örnek: arkadaş acil bir durum için taksi çağırmıştır. o sıra da da kimse de araba yoktur.

kız arkadaş: taksi çağıralım hemen.
ben: taksi mi çok saçma ya ben kucağımda götürürüm taksicilere bulaştırma beni.
erkek arkadaş: hede doğru söylüyor gelmez hemen bak.
başka kız arkadaş: bak 15 dakika oldu daha gelmedi.
ben: taksicinin numarasını ver bir de telefonunu, bir de buranın adresini.
kız arkadaş: al.

taksici: efendim bilmem ne taksi.
ben: hocam kolay gelsin kaç dakika oldu şu adrese henüz taksi gelmedi.
taksici: o adrese taksi istenmedi ki.
ben: yavrum ne diyor bu adam.
kız arkadaş: yalan söylemeyin hemen gönderiyorum dediniz evet siz konuştunuz benimle.
erkek arkadaş: geliyor gelmiyor mu taksi.
ben: lan bana bak kaç yaşındasın bilmiyorum ama adresini ver pezevenk, sen gelme ben geliyorum oraya.
taksici: ama abi. bir dakika.
ben: bak telefonda sövdürtme bana, adresini ver, taksici arkadaşlarını da çağır camını çerçeveni indirmeye geliyorum.
taksici: abi şimdi gelir taksi.

neyse 25 dakika boyunca taksi gelmedi, taksici de dibimizdeymiş hemen, taksici verilen adrese gitti, sonra ben tek başıma taksi durağına gittim amacım camı indirmekti, sonucuna katlanırım ben ne olursa olsun. ama ettiklerini yanlarına da bırakmam. neyse gittim ayağımda harley davidson çizme var, taksi durağında bir kişi var ses tonuna baktım, konuştuğum arkadaş, 40 dakika evel telefonda konuşan ben ve benim arkadaşlarımdı dedim, masadaki sabit telefonu aldım yola fırlattım al orda konuş diye. sonra orada duran taksi şoförleri geldi mekan mı basıyor bu arkadaş diye. ben de evet bastım gel ne yapacaksınız dedim, sonra benim arkadaşlar beni takip etmişler falan filan. sonra taksiciler toplandı almış ellerine sopa, çıktım dışarı ulan adamsanız bana bir kere vurun dedim, sonra sessizlik, sonra tekrar girdim içeri, orada soğuk su içilen dolap vardı ismi ne unuttum, hani çeşmeli falan. oraya da ayağımdaki çizmeyle iki tekme savurdum. çıktım dışarı, bir sigara yaktım arkadaşlarımda yanımda, hocam hadi kolay gelsin hayırlı işler dedim çıktım.

not: hayır amacım bela çıkartmak değil. acil bir şey için taksi çağırmak hepsi bu. ikincisi küfür eden bir insan değilim. üçüncüsü, konuşarak her şeyi halledebilirim, dördüncüsü yakınlarım için her şeyi yapabilirim. beşincisi, kimseden korkmam köpekten başka. bildiğin it lan evet. *
1.http://www.sikayetvar.com
2.http://www.sikayetim.com
3.http://www.sikayetbank.com
4. http://www.alosikayet.com
v.s.
Yıldırımlar sağdım umut bahçeme
Hasretimi yangınlarla süsledim
Depremleri dost eyledim geceme
Yüreğimde fırtınalar besledim
Bekledim ki sen gelesin yanıma
Gelmiyorsun yetti gayri canıma

Kokuştu, acıdı, gazlaştı sular
Bozuldu, değişti, yozlaştı sular
Kurudu, savruldu, tozlaştı sular
Bekledim ki sen gelesin yardıma
Gelmiyorsun, ortağım yok derdime

Boş dergahta tek dervişim, gerçek bu
Yalnızlığa boş vermişim gerçek bu
Sabır, sebat benim işim gerçek bu
Silahımı kalemime yasladım
Bekledim ki sen gelesin muradım
Gelme gayri, kapıları kapadım

(bkz: Abdurrahim Karakoç)
"Cep telefonum şarjda dura dura ev telefonu gibi oldu."(ç-alıntı)
günün şikayeti ismail saymazdan: " Ekrem imamoğlu bile mazbatasını aldı, ben paramı alamıyorum "

ismail saymaz cem küçük' ten 10.000 tl tazminat kazanmıştı. o duruma gönderme yapıyor.

not: verin la ismailin parasını...
hakkımda kötü konuşan veya hakaret edenlere karşı hiç çekinmeden başvurduğum eylem. savcılık olur yönetim olur. hiç acımam. hakarete cevapta vermem.
futbolseverler tarafından da iyi bilinir. gol sonrası elini hakeme doğru ilk kaldıran %99 ofsaytı bozan kişidir.