Anlatılamayan bir şeyin anlatılmaya çabalanmasının sonunda, anlatılabilir bir şeyin yeniden anlamlı kılınması için gösterilen bir çabanın sonunda, yeterince anlaşılmayan bir şeyin etkili bir anlatıma kavuşturulması uğrunda harcanan çabaların sonunda ortaya çıkmasıdır.
teknik bir olgu değildir. manevi hassasiyetleriniz hangi düzlemde olursa olsun herkesin kabul ettiği tek gerçek şiirin tanıma konu olmayan bir duygu ahengi olduğudur. ister buna yaradan'ın lütfu deyin ister içgüdü. ama insani olmanın ötesinde var olan bir olgu şiiri tetikliyor zannımca. şiirsiz dünyanın allah belasını versin bu arada, iyi ki vardır.
yazmadan önce uygun müziği itina ile seçmek gerekir. modunuzu değiştirecek farklı şarkılar dinlemek değişik ve anlamsız ruh geçişlerine neden olup ahengi bozabilir.
bazen o kadar zordur ki, kelimeler uçuşur beyninde , yazmaya başlarsın yakalayamazsın. elin titrer, gözün dalar. yine de işte o an en çok ihtiyacın olan şeydir yazmak.
çoğu ergen gibi benim de on üçlerimdeyken bir hevesle kendime defter alıp, akşamları gitar sesiyle ilham alarak(!) yaptığım olaydı. geçenlerde nasıl olduysa alakasız bir yerde buldum o defteri. atmadan önce de bir bakayım içine o kadar şevkle dolup taşıp neler yazıyordum öyle dedim, okumaz olaydım. ilk sayfadaki şiirin adı: "taşıtsız aşk durağı".
okudukça yemin ederim tiksindim kendimden, elimde olsa gidip kendimi çöp tenekesine tükürürdüm. lan o zamanlar aşık falan da değildin sen, allahın özentisi neyine senin şiir yazmak ?!
severdim şiir okumayı ama, o günden sonra soğudum tabii. kısacası siz siz olun, elinize eskiden tuttuğunuz defterler filan geçerse kesinlikle içine bakmadan imha edin onu.
ergenlerin geceleri oturup balkonda sigara içerken yapmaya çalıştıkları eylemdir. doğuştan gelen bir yetenektir aslında ki çoğu yazar çocuk yaşta bu yeteneğini farkeder. bir yazar için dünyadan kendini soyutlayıp dünyasını kurmaktır..
daha önce hiç deniz görmemiş bir çocuk babasından onu deniz kenarına götürmesini ister. beraber dağları, tepeleri aşıp birden denizi karşılarında gördüklerinde dururlar. babası çocuğun elinden tutar: 'çok güzel değil mi?' der. çocuk denizden gözlerini ayırmadan fısıldar titreyen sesiyle: 'baba,yardım et göreyim.'
işte bu çocuğa o anda sadece şiir okunabilir.
1- duygusal değilde piskolojiktir.
2- kişi şiiri hissetmelidir. yani çok mutlu yada çok kederli olmasına gerek yoktur.
3- ortam önemlidir. özellikle yeni gittiğiniz bir yerde şiir yazamazsınız.
4- beğenilme kaygısı taşımalıdır. yoksa şiir değil makale olur.
5- minimal şiirde olsa kafiyeli olmalıdır misal:
pes oynarken başladı ellerim yorulmaya
zamanım yoktu minimal şiir yazmaya
messi'yi gönderdim markete gazoz almaya
o da gitmiş arjantin'e balık tutmaya
arjantin'in sazanı meşhur diyorlar
gidince balık tutmayanı dövüyorlar
teveze burda hamsi diyorlar
marketlerde gazoz satmıyorlar.royal001