Zor eylem.
Daha çok geceleri gerçekleştirebiliyorum. Bir mum yakıp kalem kağıt alıyorum ve o an ne hissettiğime odaklanıyorum. Sonra ortaya böyle şeyler çıkıyor:
günümüzde kelime işidir. iyi bir şiir yazabilmek için örgü örmeyi iyi bilmek gerekir, annenizin örgü ipini toplamasına yardımcı olmak buna dahil değildir. örgü öreceksiniz, yani kelimeleri birbirine bağlayıp, yavaş yavaş devam edeceksiniz, her kelimeyi teker teker düşünüp birinde karar kılacaksınız, eğer iki kelime arasında kararsızlık yaşıyorsanız, bir kelimeyi şiirin ilerleyen kısımlarında kullanacaksınız ama mutlaka kullanacaksınız, çünkü, büyük ihtimalle seçtiğiniz kelime, şiirin dışına ittiğiniz kelimeye göre daha kötü bir tercihtir. mesaj verme, gönderme yapma kaygısı taşımayacaksınız ya da bir yere kadar taşıyıp sonra bir kenara bırakacaksınız. şiirin ortalarına doğru bıraksanız iyi olur hatta. eğer şiirinizi yazmaya başlamadıysanız umutlu olacaksınız çünkü hâlâ iyi bir şiir yazma ihtimaliniz var demektir. elbette şiirin ilk kısımlarını yazdıktan sonra bu umudu da bir kenara bırakabilirsiniz. ve asla dediklerimi ciddiye almayacaksınız;
güzel, keyifli, hoş bir iştir şiir yazmak lakin her zaman kitlesine ulaşamaz ve hiçbir zaman net doğruları yoktur, en kötü ve acımasız tarafı budur, şiirle biraz olsun uğraşmış herkes ama herkes bir akımdan etkilenmiştir veyahut özendiği, örnek aldığı şair vardır, onun tarzında yazmayı dener ilk olarak.
bu da matematik gibi fizik gibi formülü olmayan sanatın acımasızlığıdır, bir şiir birine harika gelebilir ama bir başkası tarafından hunharca eleştirilip çöpe atılabilir, biri için muazzam olan şey diğeri için rezalet olabilir.
Çünkü bir akımda kesinlikle mana önemliyken diğerinde soyutluk ve kapalılık önemlidir, bir akımda noktalama işaretleri aşırı önemliyken diğerinde kullanılmaz.
o yüzden benim düşüncem, her şeyden bağımsız olarak, şiir denilen şeyin eleştirisinin sadece yazdığı akımda yapılmasıdır, sadece o akıma mensup insanlara sorulmasıdır.
ve her şey şiir olabilir, nitekim olmuştur edebiyatımızda ayak nasırına dahi şiir vardır.
sonra dedim kendi kendime,
ne kadar arkadasin varsa uzaklas,
cunku anliyorum artik karakterlerini,
biliyorum igneleyici laflarini,
ortam kucuk dusurme zamaninda,
kimse kimseyi dinlemiyor dahi.
bazen insanın rüzgarda savrulan yaprak misali özgürce kalbinden geçenleri yazması, bazen kelebek gibi uçuşan kalbin bedeni bir tarafa iterek kalemi eline alması, bazen de yalnızca yıllarca acıların kasıp kavurduğu kurumuş kalbin son çırpınışlarını yaşarken kolu kanadı kırılmış bir halde zorla bedene hükmederek kendini dışarı çıkarmasıdır.
Zordur. Hissetmeden olmuyor. Bazen hiç isteksiz akar kelimeler kaleminizden. Bazen de ellerinize, yüreğinize kilit vurulmuş gibi yazamazsınız bile. Sessizliğe boğulur gidersiniz öyle.
dudaklarda sallanan kelimelerin aniden dökülmesidir bazen orada durur büyür,olgunlaşır,anlamlar katılır durdukça yıllanan şarap misalidir sallanan düşmeyi bekleyen kelimeler.
ve bazen de bir anda geliverir hiç bir sebep yokken hem ne sebep olması gerekli ki ?
sadece yazarsın
zordur yazmak ve yazdıkça lanetlenirsin
bir lanet gibidir şiir yazmak...
Yeteneğinse tek dostun kalemdir. Duygularını satır aralarında haykırırken mısraların ahengiyle aynı zamanda saklarsın. Şiir defterlerin birikir kütüphanende.
Kolay kolay bişeyler karalayabilen birisi olmadım hiç bi zaman, eğer yazıyosam kendi içimde boğuşup kimseye dökemiyorum demektir. Şiir yazmak değil bizimkisi karalamak bence.
" ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım" şiirinden sonra.
Yaklaşık 2 senedir yaptığım eylem. Hepsini bir toparlayayım dedim de sayıları 90'ı geçmiş. Bir felsefe hocam şiir felsefeden daha iyi açıklar düşünceleri demişti. Gerçekten de haklıydı adam. Aklımdaki düşünceleri tertemiz bir şekilde en iyi haliyle sunabildiğim tek yer şiirler. Denemeler yazdım,hikayeler yazdım ama bana göre değil bunlar. Benim eserim az sözle çok şey anlatacak. Ben bir yazarın 15 sayfa betimlediği bir manzarayı 8 dizede anlatabilirim. işte bu yüzden seviyorum şiiri.
Alanı geniş bir kere .Yazdığım şiirlerin konusu bazen sönmüş mum kokusu kadar saçma olabilirken bazen aşk kadar vatan kadar da ciddi olabiliyor. Ve ben bu duyguları yaşarken şiir sevmeyen insanlar var; hiç salıncakta sallanmamış, hiç çocukla çocuk olmamış insanlar ...