doğrudur yanlıştır şöyle bir kurgu çıkıyor ortaya:
hz muhammed putları kastederek "Gördünüz mü Lat'i, Uzza'yi ve üçüncüleri olan ötekini, Menat'i? Iste bunlar, yüce turnalardir... Sefaatleri de elbette ki umulur" der. Bu sözler Kur'an'in, Necm Suresi'nin 19. ve 20. ayetlerinin ilk seklidir.
daha sonra gelen yoğun tepkiler sonucunda büyük bir hata isledigini ve bu hata yüzünden taraftarlarindan bir çogunu kaybedebilecegini anlamakta gecikmez ve hatasini düzeltmenin yolunu arar. Cebrail'in gelip kendisine: "Ey Muhammed sen ne yaptin? Halka, benim sana getirmedigim sözleri söyledin" dedigini ilan eder. Tanri'dan geldi diyerek Kur'an'a sunu ekler:
"Ey Muhammed, senden önce gönderdigimiz hiçbir elçi ve peygamber yoktur ki, bir seyi arzuladigi zaman, seytan onun arzusuna vesvese karistirmamis olsun. Allah seytan'in karistirdigini giderir, sonra Allah kendi ayetlerini tahkim eder" (K. 22 Hacc 52).
bu da tam olarak temize çıkmasında yetersiz kalınca şu ayeti de kuran a ekler :
"(Ey Muhammed!) Seni, sana vahyettigimizden uzaklastirip baska bir seyi bize karsi uydurman için ugrasirlar. O zaman seni dost edinirler. Eger seni pekistirmis olmasaydik, andolsun ki, onlara egilim gösteriyordun, az kalsin. O zaman sana, yasami da, ölümü de kat kat azab biçiminde tattirirdik. sonra da bize karsi bir yardimci bulamazdin". (K. 17 Isra 73-75) 68.'
yayimlandigi andan itibaren once singapur, ardindan da hindistan'da yasaklanan kitap.
ayetullah humeyni, -kitabi okumamasina ragmen- "bu kitabin yazarini oldurmek her muslumanin gorevidir" diye fetva vermistir.
14 subat 1989 tarihinde, yine ayni zat-i muheterem * iran radyosuna cikmis ve "dunya'daki tum muslumanlra sesleniyorum! bu kitabin yazari, yayimcisi, dagitimcisi, cevirmeni vs herkes oldurulmelidir cunku bu kitap kuran'a, peygambere ve islamdinine hakaret icermektedir" demistir.
hemen bu konusmanin ardindan -ne kadar tesaduftur ki- once 11 temmuz 1991 tarihinde, kitabi japonca'ya ceviren hitoshi igarashi olduruluyor; hemen ardindan ayni ay icinde kitabi italyanca'ya ceviren ettore capriolo ciddi sekilde yaralaniyordu...
burada alti cizilmesi gereken nokta kanimca sudur ki; allah'n kitabi, peygamberi ya da insanlara gonderdigi din sadece yazilan bir kitap ile tum ozelligini kayip mi etmistir? eger boyle bir korku yok ise bu kadar tepki ve bu yok etme, oldurme arzusu neden?
eger muslumanlarin bahsettigi sey "iyi ama kimsenin baska bir dine hakaret etmeye hakki yok, hele ki bunu kitap yayimlayarak yalan yanlis bilgilerle insanlara dogru gibi gostermeye hic hakki yok" gorusunu savunmak ise; ben de onlara sunu derim:
"iyi diyorsun guzel diyorsun canim kardesim, ancak o zaman kuran'da incil icin "tahrif edilmis", yahudiler icin "domuzlar" tarzi hitab sekilleri kullanilirken acaba yukarda yazdigim yakaris sence anlam tasiyor mu?"
müminleri neden bu kadar kızdırdığını anlayamadığım kitaptır.
yahu "şeytan ayetleri"ni salman rüşti tarafından uydurulmuş değil ki! en güvenilir islami kaynaklardan taberi'de ve daha bir çok kaynakta geçiyor... kaldı ki hacc 52 şeytan ayetleri vakasını açıkça doğruluyor.
kuran dan kaldırılan bir bölüm falan yoktur. şeytan ayetleri iddiası tamamen hadislere dayanır. hadisler ise çok büyük çoğunlukla uydurmadır. daha önce de dediğimiz gibi: (#1209961)
islam dünyasında, bu denli tepki almasının nedeni, klasik hadislere dayalı islam anlayışının yara almasıdır. bu anlayışın bekçileri de bundan endişe duymuşlardır. dinin kaynağı kuran olmalıdır. (#2331082) (#2331177)
pakistan kokenli ingiliz yazar'in yazdigi kitap. hadi bu adam bir terbiyesizlik yapti diyelim, humeyni dedemizin yaptigi ne peki ? sen kimsin be adam baska birinin olum fermanini veriyorsun ? sen ne hakla binlerce insani provoke edip kana susamis kopek gibi havliyorsun ?
rıza nur'un hezeyanlarının memleketimizde zaten basıldığını bilmeyen malların "bak bir gün atatürk'ü koruma kanunu kalkıp, rıza nur'un hezeyanları basılırsa..." diye olmayan aklıyla gözdağı vermeye çalışmasına vesile olan ayetlerdir.
seni gidi cahil ve de yalancı yobaz seni...
rıza nur'un hezeyanları basıldı, henüz basılmayan şudur: (bkz: ebu cehil in hatıratı)
asıl bu basılırsa sen ne yapacaksın, onu düşün!...
şeytan âyetleri olayını bilen bilir ama bilmeyenler için bu zamana kadar değinilmemiş farklı bir açıdan değineceğim ben.
iddialara göre Hz.muhammed mekkede putperestlere kur'an okuyarak doğruları anlatmaktadır. necm suresi ilk 18 âyeti okuduktan sonra meşhur 19 ve 20. âyetleri okur. buraya kadar bir sıkıntı yoktur. işte ne olursa 21. âyette olur.
necm 19 : gördünüz mü o lat ve uzza yı!
necm 20 : ve üçüncüleri olan ötekini, menat ı !
burada bahsi geçenler putperestlerin tanrıçalarıdır.
iddialara göre Hz.muhammed necm 21 i okumak üzereyken şeytan vesvese ile devreye girip kendisine ''bunlar şefaatleri umulan yüce turnalardır(varlıklardır)'' dedirtmiştir. rivayet edilen olaya göre Hz.muhammed böyle deyince putperestler sevinmiş ve ''şimdi muhammed ile aramızdaki farklılıklar sona erdi'' diyerek secde etmişlerdir. Müslümanlar olayın saçmalağını dile getirince bu şeytan âyeti kur'an dan çıkartılıp yerine günümüzdeki orijinal hâli konulmuş, Allah ise hacc suresi 52. âyet ile olaya gönderme yapmıştır.
yıllardır bu olayın doğruluğu veya yanlışlığı tartışılmaktadır.
Oysaki necm süresinin ilk 18 âyetinde ne anlatıldığına baksak ve konunun neden putperestlerin tanrıçalarına geldiğini görsek olayın saçmalağını anlayabiliriz. 13-18 âyetleri arasında Hz.muhammed'in miracından bahsedilir ve mirActa gördükleri anlatılır. Özellikle 18. âyette allahın mucizelerini gördüğü söylenir ki o an bulunduğu yer Cebrail dâhil hiçbir varlığın gidemeyeceği yer olan sidretü'l müntehâ nın ötesi yani allah katıdır.
allah buraya kadar olan bölümde peygamberi için ''kendisine ait mucizeleri gördüğünü'' söyler ve işte bu andan itibaren necm 19-20-21 de ''siz lat, uzza ve menat ile ilgili ne gördünüz'' mesajını verir.
mantık çerçevesinde konunun gelişiminde bir sıkıntı yoktur yani konu devam etmesi gerektiği gibi devam etmiştir.
hacc suresi 52. âyetteyse bir anormallik yoktur çünkü şeytanın amacı zaten vesvese vermektir. ''garânik olayı doğru değilse hacc 52 ne anlama geliyor'' diye sallamaya çalışmak bu yüzden komedi olur. ateistlerin inanmadığı bir kitaptan hacc 52 yi kanıt göstermesi ayrıca bir komedi unsuru.
Velev ki bu garânik olayı yani şeytan âyetleri konusu doğru. neden sadece tek bir kaynak var? neden tüm hadisçiler muhammed ibn ka'b kaynaklı? böyle büyük bir iddia yaşanmış onlarca muhaddis bu olaydan bahsetmeliydi ama sadece ibn ka'b kaynaklı bir olay.
garânik olayı neresinden tutarsız tutun elde kalıyor.
kurandan kaldırılmış olan bölümdür, lakin kaldırılmasaydı müslüman alemi tarafından çelişkilerle suçlanmış olacaktı. şeytan aytleri, kuran'da muhammedin lat, menat ve uzza adlı 3 puttan iyi bahsettiği, ve bunları yüce varlıklar diye betimlediği ayetlerdir. çelişki midir evet çelişkidir, sen puta tapma de, sonra git bunlar yüce varlıklardır de, ama böyle yaparak o kavmi de müslüman yapmıştır tabi, yani biraz üçkağıt var gibi işin içinde, bu konuda daha bir çok konuda olduğu gibi ilahiyat profesorleri de bir fikir birliğinde değillerdir.
aklıma bir de anı geldi, lisedeyken din hocama bu konuyu sormuştum da, bsg diyerek beni sınıftan atmıştı, o zaman dedim kesin doğru bu olay.*
salman rüşdi nin savunduğu şey, kökenin özel bir otoritenin özel bir alanı olmaktan çıkması için, köken karşısında adaleti gerçekleştiren eylem olarak edebiyattır. kökenin anlatısı, ortak ve dokunulmaz bir arşive emanet edilmiş olarak ya da yalnızca hakkı olanın dokunabileceği şekilde kalmamalıdır...
bu iktidarın herkese eşit ölçüde ait olması gerektiği cümlesi, önerilen anlaşmanın doğasını açıkça belirtmektedir; bir serbest kullanım anlaşmasıdır bu yapısöküm uygulamak alaya almak değiştirmektir. herkes buna kendi payınca katılır.
böylelikle, başlangıcın anısı olan kutsal emanet, tanrısal hukukun yargısından sıradan hukukun yargısına geçer.kökenin hakikati tamamen öznel bir hal alır. bu kişinin kökeniyle ilgili bir tür edebiyat hakkıdır.
ayrıca salman rüşdi şunu kabul eder ki: ''benim işaret etmek istediğim islam tarihi üzerindeki iktidarın kime ait olduğunu bilmek budur. benim romanım edebi anlamda bir yetenek olmasa da tarihi yeniden anlatma, tarihi düşünme, onu yapısöküm e uğratma anlamında önemsiz sayılamayacak bir teşebbüstür. ''der
fethi benslama - islam ın psikanalizi
edit: salt kurgusal bir roman yazmış üstelik çokta iyi olmadığını da kabul etmiş yazar; hergün sanal alemlerde trollük yapan neye/niçin inanmadıklarını bile bilmeyen küstüm oynamıyorumcu ateistlerden daha fazla zarar vermemiştir islamiyet e fikrimce.
13yy. a kadar rahatlıkla felsefesinin sorgulamasının yapıldığı yazıldığı islam a ait kaynakların günümüzde bile hala o yüzyıla ait olması salman rüşdi yi taşlayanların ayıbıdır en çok da.
bu eser dünyaya ölçüsüz bir şiddetin pompalandığı 90 ların ve körfez savaşı nın bahanelerinden biridir fikrimce. ne büyük çelişkidir ki artık sadece aptallığın pompalandığı günümüzde herşey rahatlıkla söylenebiliyor yazılabiliyor.
inkar edilemediğinden unutturulmaya çalışılan bir olaydır. salman rüşdi'nin kitabının başına gelenler bu çabanın sadece bir parçasıdır.
Kuran'da, Hacc suresi'nde, seytanlarin, Tanrı'nin gönderdigi her peygambere musallat oldukları, onları yanılttıkları ve fakat Tanrı'nin bu peygamberleri yanılgıdan ve seytanın vesvesesinden korudugu ve böylece teblig isinin kusursuz bir sekilde yapılmasını sagladığı yazılıdır. Ayet söyle:
"(Ey Muhamed!) Biz, senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o, bir temennide bulundugunda, seytan onun dilegine ille de (beseri arzular) katmaya kalkismasin. Ne var ki Allah, seytanin katacagi seyi iptal eder. Sonra Allah, kendi ayet'lerini (lafiz ve anlam bakimindan) sağlam olarak yerlestirir..." (Hacc 52)
Anlasilan o ki seytan, bir yolunu bulup peygamberleri yaniltmakta ve böylece onlari peygamberlik görevini gereğince yerine getirmekten alıkoymakta, ve fakat Tanrı seytanın oyununu bozmaktadır.
Bunu izleyen ayet'de de seytan'in böyle yapmasina izin verenin Tanrı oldugu ve çünkü "kalblerinde hastalik olanların" Tanrı tarafindan bu şekilde denendigi eklenmistir.
islam kaynaklarinin bildirmesine göre yukardaki ilk ayet, Muhammed'in seytan tarafindan kandirilması ile ilgili olarak inmiştir. Güya şeytan, Muhammed'i, putataparlar tarafından kutsal bilinen ve adlari Lat, Uzza ve Menat olan üç putu övücü sözler söylemeye kandırmış ve bu sözleri onun diline ayet olarak sokmuştur. şeytan'in bu oyunu sonucunda Muhammed: "Lat'ı, Uzza'yı ve üçüncü (put) olan Menat'ı gördünüz mü? işte bunlar, yüce turnalardır. şefaatleri de elbette ki umulur" diye konuşmuş ve bu sözleri Kuran'a Tanri'dan gelmis vahy'ler olarak koymustur. Fakat Tanri, Muhammed'i bu yanilgidan kurtarmis ve onun seytan sözleri olarak Kur'an'a koydugu bu şeytan ayet'leri ni Kuran'dan çikarmistir.
Her ne kadar bazi yorumcular "seytan ayet'leri diye bir sey yoktur" derlerse de gerek Kur'an ve Hadis hükümlerinden, ve gerek Taberi gibi en saglam kaynaklardan ögrenmekteyiz ki seytan ayet'leri olayi diye bir sey vardir ve hikayesi söyledir:
Mekke döneminde Muhammed, Kureyslileri kendisine kazanmak için ugrasirken bazan yumusak davranir fakat çogu zaman onlarin putlarina küfürler ederdi. Amcası olan ve kendisini Mekkelilere karsi daima koruyan Ebu Talib, Mekke'nin taninmıs kisilerinden oldugu için sirtını ona dayamıştı. Bu yüzden Mekke'liler Muhammed'e karsi pek birsey yapamazlardi. Yapmak söyle dursun ve fakat onun rahatsız edici davranislarından yılmıslardı. Bu nedenle bir gün toplanip yanina giderler ve hiç degilse bir yıllık uzlasma teklifinde bulunurlar; söyle derler:
"Ey Muhammed! Sen bizim ilahlarımıza küfretmekten vazgeç... bir yıl boyunca bizim ilahlarımız olan Lat ile Uzza'ya ve Menat'a ve bir yıl boyunca da biz senin ilahına (Tanrı'ya) ibadet edelim. Senin bizi kabule çagirdigin din, bizim dinimizden hayirli olursa, biz o din'den hissemizi aliriz; eger bizim dinimiz seninkinden hayırlı olursa, sen bizim dinimizden hisseni alirsin" (Bkz. Taberi, age 1966, Cilt II, sh. 150-160; Muhammed Ibn Ishak, age, 1980 sh. 165 ve d.).
Nasil olsa onlari daha sonra kendi yoluna sokabilecegini düsünerek Muhammed taviz yolunu seçer ve teklifi kabul edip Mekke'lilerin putlarini övücü su sözleri söyler:
"Gördünüz mü Lat'i, Uzza'yi ve üçüncüleri olan ötekini, Menat'i? Iste bunlar, yüce turnalardir. şefaatleri de elbette ki umulur"
Bu sözler Kur'an'in, Necm Suresi'nin 19. ve 20. ayetlerinin ilk şekli ve devamıydı. Bu sözler üzerine Kureysliler: "Muhammed bizim ilhalarımızı överek güzel bir suretde andi" diyerek hosnud olurlar. Ancak ne var ki Muhammed'in bu tutumu müslümanlar arasinda tepki yaratir. Hele haber, Habesistan'a göç etmis bulunan müslümanlara ulastikta, onlar tarafindan pek olumsuz sekilde karsilanir. Bunu farkeden Muhammed büyük bir hata isledigini ve bu hata yüzünden taraftarlarindan bir çogunu kaybedebilecegini anlamakta geçikmez ve hatasini düzeltmenin yolunu arar. Cebrail'in gelip kendisine: "Ey Muhammed sen ne yaptin? Halka, benim sana getirmedigim sözleri söyledin" dedigini ilan eder. Tanri'dan geldi diyerek Kur'an'a sunu ekler: "Ey Muhammed, senden önce gönderdigimiz hiçbir elçi ve peygamber yoktur ki, bir seyi arzuladigi zaman, seytan onun arzusuna vesvese karistirmamis olsun. Allah seytan'in karistirdigini giderir, sonra Allah kendi ayetlerini tahkim eder" (Hacc 52).
Bunu yaptiktan sonra Kur'an'a seytan ayet'leri olarak girdigini söyledigi sözlerin son kismini, yani "Iste bunlar, yüce turnalardir... Sefaatleri de elbette ki umulur" seklindeki tümceyi Kur'an'dan çikarir.
Fakat kendisini biraz daha temize çikarmak için, kendisinin sadece seytan tarafindan degil fakat ayni zamanda Kureys halki tarafindanda kandirildigini anlatmak ister ve Tanri'nin söyle dedigini ayet olarak Kur'an'a geçirir:
"(Ey Muhammed!) Seni, sana vahyettigimizden uzaklastirip baska bir seyi bize karsi uydurman için ugraşırlar. O zaman seni dost edinirler. Eger seni pekistirmiş olmasaydik, andolsun ki, onlara egilim gösteriyordun, az kalsin. O zaman sana, yasami da, ölümü de kat kat azab biçiminde tattirirdik. sonra da bize karsi bir yardimci bulamazdin". (isra 73-75)
Görülüyor ki "Seytan ayet'leri" hikayesi, Muhammed'in yanılgı sorumlulugundan, kurtulmasini saglamaya yönelik bir amaca dayalidir.