türkiye'ye şeriat gelse dahi uygulama yönünden sınıfta kalacağı bir gerçektir. yüz yıllardır bu coğrafya'da oynanan oyunlar bunu apaçık göstermektedir. osmanlı'da kullandıkları gibi türkiye'mizde de milletimizin hassas noktası olan dinimizi bize karşı bir silah olarak kullanacak olan dış kuvvetler gelişmemizi engellemek ve bilimsellikten uzaklaşmaması sağlamak için ellerinden geleni daha önce yaptıkları gibi bunu tekrar yapmaktan çekinmeyeceklerdir. gerek suudi arabistan, gerekse iran buna en iyi örneklerdir. sözde bu ülkelerde şeriat vardır fakat bunun gerçek şeriat olmadığı malumunuzdur. hatta osmanlı da dahi tam anlamıyla şeriat uygulanmamıştır. (bkz: kardeş katli)
not: vahabilik mezhebini dahi ingilizlerin kurduğu söylenmektedir.
mecburi not: dine karşı değilim.
Şeriat ve örgütleşme zaten islam dininde karşı olunan düşüncelerdir.Yerimi değil mi bilmiyorum. Arapçada bir kelimenin bir sürü anlamı var.Kitabın orjinalinin değişmesi imkansız.Yani çeviren insan kendi aklına hangisi uygunsa öyle çeviriyor. islam dini tüm zamanların dini olduğundan esnek bir dili var hayliyle yobazlarda bundan payını kendi menfaati için şeriat fikriyle sağlıyor.
şeriat der ki hırsızlık yapanın elini kesin fakat yapan kişi bundan dolayı tövbe ederse yani bir daha yapmamak için Allaha söz verirse onu affedin. şimdi bu yetki kimlere verilecek? proletarya bu kararda ne kadar söz sahibi olacak? şeriat gelse, baklava çalan fakir insan tövbe etmezse eli kesilecek, ama zengin için aynı şey tam olarak uygulanacak mı? devlet yöneticilerinden ya da büyük sermaye sahiplerinden birisinin yakını hırsızlık yapıp tövbe etmediğinde onun da eli kesilecek mi? bu adamın tövbe edip etmediği nereden bilinecek? doğru haberi kim verecek yavşak medya mı verecek? demem odur ki, tüm insanların eşit sayılmadığı bir sistemde şeriatın doğru uygulanması mümkün değildir. önce tüm insanlığa sözde değil özde eşit haklar verilmelidir. önce kapitalizm devrilmelidir.
aslında sadece şeriat değil adı ne olursa olsun bu coğrafyada hiç bir bok uygulanamaz. bu coğrafyadaki insanlar o kadar ahlaksızlaşmış, o kadar yozlaşmış ki her şeyi kendine göre çevirir.
"şeriat sistemi",
hangi din için olursa olsun, sadece ama sadece o dinin peygamberinin hayatta olduğu dönem içerisinde uygulanabilir.
Zira dinlerde, peygamberlerin vahiy/his/düşünce/rüya gibi kanallarla, inanılan ilahtan taze ve doğru bilgi aldığına inanılır. Pek çok kutsal kitapta, yaşanılan anlık bir mevzu üzerine vahiy gelerek Tanrının o konu üzerindeki buyruğunun aktarıldığı görülür. Yani toplumda, daha önce örneği bulunmayan benzersiz bir olay vuku bulduğunda, tanrı o olaya özel bir açıklama/kanun/yasa/uygulama getirip bunu peygamberi vasıtası ile bildirebilir ve böylece o dinin şeriatı canlı tutulabilir. Her duruma cevap verebilir. Ancak peygamber öldükten sonra vahiy kapısı kapandığı için böyle bir imkan ortadan kalkar ve kural/kanun koyuculuk tamamen yöneticilerin yorumlamalarına bırakılmış olur. vahiysiz insan yorumu ise düpedüz siyasettir. Siyaset ise ranttır/çıkardır/koltuk sevdasıdır.
Ayrıca şu da var ki,
şeriat dediğimiz sistemin amacı, yeni ortaya çıkmış dinlerin peygamberlerini aynı zamanda bir yönetici olarak meşrulaştırmak ve öğretilerini yaymayı sistemli ve kolay hale getirmek için vardır. Peygamber ölür, şeriat yerini, dönemin koşullarına uygun, adaletli başka bir yönetim biçimine bırakır. Yeni sistemde dini kurallardan faydalanılabilir bu halkın tercihidir ancak şeriatı korumak, bunu iddia etmek kadar mesnetsiz bir iddia da yoktur. Kimse kendini kandırmasın.
Aslında bu konu ile ilgili olarak hristiyan ve Musevi şeriatına da girilerek kapsamlı bir yazı yazılabilir de..
geç oldu be..
şeriatın de olduğunu bilmeyen cahillerin yorum yapmaması gereken konudur. siz bindörtyüz yıl önceki kuralları kucaklar insanların kafasına fırlatırsanız kimse istemez, kimse de kabul etmez. doğru uygulama isteniyorsa önce şartlar, koşullar bugüne göre toparlanmalı. bu da yeni mezheplere, ayrılıklara yol açacağından kimse bu yükün altına girmez. neticede ne şeriat doğru uygulanır ne de şeriat kalır.
kaldı ki artık dinler siyasi özelliklerini yitirip artık yalnızca yaratıcı ve birey arasında kalmaktadır. 'şeriat uygulanabilir mi yihaa' diye lüzumsuz şeyler düşünecekler gelsinler ben onlara düşünülecek bi sürü iş vericem.
baya bir karışıklık olacaktır ülkeye gelirse. gelince gayrimüslimler sokağa dökülür bize uygulanmasın diye, bu sefer çoğu sivri zekalı müslüman geçinen neden ayrımcılık var der, onlar meydanı boşaltır boşaltmaz zina da ederim, alkol de içerim sizene gibisinden sözler söyleyenler gelir. velhasılı baya karışır ülke. o yüzden öyle höt diye gelmez şeriat.
hiç bir çıkarcı siyasetçinin şeriatı türkiye'ye getirmeye g.tü yemez diyerek kısmen katıldığım önerme.
eğer ki şeriat gelirse meclis'i s.ktiret. o ünlü iş adamlarından tut deli gibi parası olan bir çok artist'in kolu bacağı kesilmesi gerekir. haliyle buna da şu menfaatçi dünyada kimse yanaşmaz. ne güzel yiyoruz eğleniyoruz değil mi ? öteki tarafta halletsinler efendim..
şimdi efenim, şeriat nedir ? kurana göre bakarsak bu coğrafyadaki şeriat devletlerinde olmayandır aslında, nitekim bu şeriat devletcikleri kurandan ziyade hadis/mezhep öğretilerine göre hüküm vermektedir, ancak bu kuranın ret ettiği sistemdir. ayrıca şeriat, teokrasi değildir. şeriat, federal laiklikdir aslında. güzeldir müslüman müslüman gibi yaşar, ateist ateist gibi. herkes, kendi fikrine göre yaşar. kuran' da bunu ister, gerek dinde zorlama yoktur ayeti, gerek dinle dalga geçilirken onların yanından uzaklaşınız kendilerini toplayana kadar ayeti vs. ha, hükümler bana göre zamana, koşula, kültüre göre farklılık göstermelidir bence. örneğin; kol kesmek, bu zaman' daki cezası hapis sistemi olmalıdır.
not: Atatürkçüyüm, fakat kurana göre şeriat deseler burun kıvırmam. ama, arkadaşın dediği gibi; bu millet her zaman dinin afyon yüzünü görecektir..*
