Yeni bir ülke bulamazsın
Başka bir deniz bulamazsın
Bu şehir ardından gelecektir
Sen yine aynı sokata dolaşacaksın
Aynı mahallede kocayacaksın
Yeni bir ülke bulamazsın
Başka bir deniz bulamazsın
Bu şehir arkandan gelecektir
Aynı evde kır düşecek saçlarına
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin
Geleceksin bu şehre sonunda
Başka birşey umma
Başka şey umma!
isimleri genellikle alkollü yada dumanlı bir şekilde konulan. Bangkok'un eski adını duyduğunuz da dudak uçuklattıran, haritalar üzerinde isimlerine göre bölünmüş kara parçaları..
Bangkok şehrinin eski adı:
Krungthepmahanakornamornratanakosinmahintarayutt hayamahadilokphopnopparatrajathaniburiromudomrajaniwesmahasatharnamornphimarnavatarnsathit sakkattiyavisanukamprasit
+abi ben gidiyorum.
-nereye lan?
+booşverr uzun hikaye
en alası istanbuldur.yaş geldi 19 halen bi bok yapamadım şu hayatta.heryere binalarla dolu. 90 larda ve 2000 lerin başında fena değildi, o kadar da bina yoktu. hiç değilse mahalleye top oynamaya çıkardım, hey gidi günler! ne macera var ne yaşam enerjisi. dışarda eğlenip gülebilen insanlar gördükçe kafalarını ezmek istiyorum. nasıl mutlu olabiliyorlar anlamıyorum. neden böyle oldum bilmiyorum. yıllardır evden çıkmamakdan ruhum göçtü gibi yok oldu sanki. yanımda bomba patlasa tepki bile vermem. nasıl böyle oldum bilmiyorum. bu şehir dar gelirlileri asosyal etmeye mahkum olmuş, hatta asosyallikten de öte herkesde seri katil olabilme potansiyeli var bunu gözlerinde görebiliyorum, herşey anlamsız geliyor. tanrıya bile öfkeliyim.
"...nitekim yüksek öğrenim görmüş kişilere bile "türkiye 'de kaç şehir vardır" şeklinde sorulduğunda cevap "81" olmaktadır. "81" türkiye'deki il(=vilayet) sayısıdır. oysa türkiye'de yüzlerce şehir vardır. bünkü nüfusu 10 bini geçen her yerleşim yeri bir şehir (= kent)dir..."
"442 sayı/1924 tarihli köy kanunu'na göre nüfusu 20000 ve üstü olan yerleşim birimi. ayrıca ruşen keleş'e göre il ve ilçelerin tamamına verilen ad. yani il kelimesinin karşılığı kesinlikle değil..."
saat sabahın 3 buçuğu,ben vazgeçilmez ritüelim olan film izleme gecelerimi gerçekleştirmiş,biten filmin ardından terden sırılsıklam olduğumu farkedip, rahatlamak için kendimi balkona attım.sokaklar da tıpkı benim gibi yalnızdıar.arada bir geçen araba ve insan sesleriyle biraz hareketlenip, rahatsız gibi oldular ama anladılar ki bu sesler geçiciydi.sonra bir ses duydum.bunun topuklu ayakkabı giymiş bir kadının adımlarına ait olabileciğini düşünüp,başımı cevirip baktığımda sesin, yazın ortasında bile siyah kösele, burnu sivri ayakkabı giymiş bir abazaya ait olduğunu üzülerek anladım.ardından etrafa bakmaya devam ettim,evlere balkonlarına.belki benim gibi bu saatte uyuyamamış,hani belki görürsem kendimi daha az aciz hissederim diye.ama bulamadım.içimden bulamadım derken,ibrahim tatlıses in bulamadım şarkısını da söylemeyi unutmadım.şu an duyduğum tek sey caddedeki kedinin mırıltılarıydı.ne ezik kedi dedim kendime,sonra anladım ki ben bu kediden daha eziktim.o kedi bile birazdan diğer kedilerin yanına gidecekti.ya ben ne yapacaktım? odama gidip uyumaya çalışıp düşüncelere boğulacaktım.
bu da benim şehrimden, mahallemden ve benden bir küçük kesit.
şehir denen yerler eskiden komple dutluk'muş be yavrum.
şu an, komple dutluk olan yerler de var fakat. kimselerin rağbet etmediği, şimdilik. oralar, yani bugünün küçükleri yarının şehirleri, korkuyla yozlaşacakları günleri bekliyorlar.
tali bir köy yolunun kenarındaki bir ot kadar değerin yok gözümde,
ey plaza!
plazalara bok atan iş bu entry sahibi
ey plaza insanı,
ben sana daha ne diyem ki!
Bir sınıf öğretmeninin(köy öğretmeninin) 10 yıldan önce sadece rüyalarında görebildiği kalorifer,internet,restorant ve günlük gazetenin bulunduğu müstesna yerleşim birimidir...
söz konusu şiirin şairi, kavafis ise, çocukluğu peşinde koşan iskenderiye şehridir. uzun denilebilecek yaşamının sonunda gözlerini dünyaya orada kapamayı seçmiştir.
Ey şehir koca şehir çok küçüksün biliyor musun
Dinlemek istemiyorsun ama hala ayaklarımın altındasın
Kaybolmam için mi bu sokaklar
Usandırmak için mi caddelerin
Bu duman,bu sis,bu is kokusu
Benim için mi söyle ey şehir
Ey şehir koca şehir çok yalnızsın biliyor musun
Dinlemek istemiyosun ama
Hala eziyorum seni ağır ağır
Kaçıp gitmem için mi bu yağmur
Yağmuru severim ben, bilmiyorsun
Bu mezar, bu taş, bu kara toprak
Beni yutmak için mi ey şehir
Soğuktan üşümem için mi bu karlar
Yoksa beyaz bir perde mi örtüyorsun karanlık yüzüne
Gerek yok nasılsa, betondan peçelerin var ya yüzünde
Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin
bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
adamın amına koyan şarkılar kategorisine alınabilecek güzellikte bir şarkı. candan* söylediğinden tüyleri diken diken eden akabinden ceza'nın solosu girdiğinde isyankar yo yo replikleri eşliğinde eşlik edilebilecek harika bir şarkı. şarkı sözlerinde anlatılmak istenenlere dikkat...