*konstantinos alexander kavafis. iyi bir aileden gelen , bi ara istanbul'da yaşamış, yunanlı, garip bi şair, şiirleri de bi o kadar garip. şiirlerinin içinde bir gerçek gizlidir, içinde kalırsınız şiirlerinin. içinde kalmayanı da, kendince, şehir'e hapseden şairdir.

şehir
bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin
bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.

yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
bu şehir arkandan gelecektir.
sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
başka bir şey umma-
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
Bizans ve Helen tarihine oldukça meraklı, şiirlerinde onlara dair öğeleri çok sık kullanmış, şehir gibi akıl dondurucu, efsane bir şiire imza atmış önemli bir yunan şairi. diğer bir şiiri için (bkz: duvar)

"Yunan şiir geleneğinin dışında kendine özgü bir şiir yaratan Yunanlı şair Konstantinos Kavafis 17 Nisan 1863'te iskenderiye'de doğdu, 29 Nisan 1933'te yine aynı kentte öldü. Tam adı Konstantinos Pétrou Kaváfis'tir. istanbul'dan iskenderiye'ye göç eden bir Rum ailesinin dokuzuncu çocuğudur. Kavafis çocukluğunda bir süre ailesiyle birlikte ingiltere'de Londra'da kaldıktan sonra yeniden Mısır'a dönmüş, istanbul'a, Paris'e, Londra'ya ve Atina'ya yaptığı kısa yolculuklar dışında yaşamının tamamını iskenderiye'de sürdürmüştür. iskenderiye'ye döndükten sonra Su işleri Bakanlığı'nda uzun yıllar kâtiplik yapmış, iskenderiye Borsası'nda simsar olarak çalışmıştır. Ömrünün son yıllarında gırtlak kanserine yakalanan Kavafis yalnızlık içinde ölmüştür. ilk şiirleri 1903'te Yunanistan'da yayımlandı. Bir yıl sonra 14 şiirden oluşan ilk kitabını çıkardı. 1907'de Nea Zoe adlı edebiyat dergisinin çevresinde toplanan genç sanatçılarla ilişki kurdu. 1910'da birinci kitabını 12 şiir ekleyerek yeniden yayımladı. 1911'den ölümüne dek şiirlerini dergilerde yayımlayan Kavafis'in 154 şiiri toplu olarak 1935'te yayımlanabildi. Bütün şiirleri 1963'te gün yüzü görebildi. En önemli şiirlerini 40 yaşından sonra yayımladığı için kendisini "yaşlılığın şairi" olarak nitelendirmiştir.

http://www.siir.gen.tr
1863 iskenderiye doğumlu yunanlı şair.uzun zaman alan şiir serüveninde eserleri ancak 40 yaşını devirmesi ile beraber okuyucu ile buluşmuştur.bu anlamda okuyucu tarafından gec bir keşfediliştir kavafis şiiri.gelenekten beslenen bir şair olmasına rağmen,tutuculukla arasına mesafe koyabilecek bir dil anlayışı geliştirmiştir.dramatik kurgusunu lirikligiyle okuyucuya ustaca içirmeyi bilmektedir.bu yanıyla kuvvetli olmasının en önemli özelliği ise şiiri bir duz yazı atmosferinde ilerletebilmesindendir.1933 senesinde doğduğu kentte hayata gözlerini yumdu.

tanrinin antonius'u birakmasidir

birdenbire duyarsan geceyarısı
görünmeyen bir alayın geçtiğini
eşsiz ezgilerle, seslerle-
artık boyun eğen yazgına başarısız
yapıtlarına, tasarladığın işlere
hepsi aldanışlarla biten-
ağlamayasın boş yere.
coktan hazırmış gibi bir yiğit gibi
hoşçakal de ona, giden iskenderiye'ye.
hele kendini aldatmayasın demeyesin:
bu bir düştü, kulaklarım iyi duymadı;
böyle boş umutlara eğilmeyesin.
coktan hazırmış gibi bir yiğit gibi
böyle bir kente erişmiş sana yaraşırcasına,
kesin adımlarla yaklaş pencereye,
dinle duygulanarak, ama
yanıp yıkılmalarıyla değil korkakların-
son bir kez, dinle doya doya ezgileri,
o gizli alayın eşsiz çalgılarını,
hoşçakal de ona, yitirdiğin iskenderiye'ye.
"itaki'ye doğru yola çıktığında,
dua et yolun uzun,
serüvenler, bilgilerle dolu olsun...
dua et yolun uzun olsun.
nice yaz sabahlar ıdoğsun,
görmediğin limanlar göresin
öyle keyifli, sevinç içinde..."
1863-1933 yılları arasında yaşamış olan yunan şair.

şehir isimli ünlü bir şiiri vardır.
(bkz: iskenderiye dortlusu)
duygularımıza tercüman olmayı başarmış, bırakıp gitmek isteyenlerin şairi.

"Dedin, "Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim.
Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet.
Yazgıdır yakama yapışır neye kalkışsam;
ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.
Aklım daha nice kalacak bu ülkede.
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam
hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma,
yıllarımı kıydığım boşa harcadığım."
Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler
bulamayacaksın.

Bu kent peşini bırakmayacak. Aynı sokaklarda
dolaşacaksın. Aynı mahallede yaşayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Bu kenttir gidip gideceğin yer. Bir başkasını umma,
Bir gemi yok, bir yol yok sana.
Değil mi ki hayatını kıydın burada.
bu küçük köşede, ona kıydın demektir bütün dünyada.

Diyorsun ki, bir başka ülkeye,
bir başka denize gitmek istiyorum ;
bundan daha güzel bir başka kent vardır kuşkusuz,
ama kötü yazgım peşimi bırakmaz ne yapsam,
ve kalbim gömülü bir ceset sanki burada.
Ruhum daha ne kadar katlanacak bu çoraklığa
nereye çevirsem yüzümü, nereye baksam
hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma
bunca yıllarımı boşa tükettiğim şu ülkede..?

Yeni bir ülke bulamazsın, arama;
bulamayacaksın başka denizler de;
nereye gitsen bu kent ardından gelecek senin,
aynı sokaklarda dolaşıp duracaksın yine,
aynı hep aynı mahallede yaşlanacaksın,
aynı hep aynı evlerde ağaracak saçların
ve dönüp bu kente geleceksin sonunda;
yanılma sakın, bir başka şey umma,
seni bekleyen bir gemi yok, bir çıkar yolun yok...
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte
öyle kıydın demektir ona, bütün yeryüzünde."
doğu kokar, evet. ama özdemir ince gibi yahya kemal'e benzetmeye çalışmayın. değil.
sehir isimli siirini cevat capan su sekilde cevirmistir:

bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin
bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.

yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
bu şehir arkandan gelecektir.
sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
başka bir şey umma-
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
dizginlemedim kendimi.aldım başımı gittim,
gittim ışıltılı geceye;
o yarı gerçek ve kafamda
yarı belirlenmiş zevklere.
ve başdöndürücü şaraplar içtim
şehvetle kucaklaşmaktan
korkmayanların içtiği.

şairin gittim şiiri.
Sophist Leaving Syria

eminent sophist, now that you are leaving syria
with plans to write a book about antioch,
it's worth your mentioning mevis in your work;
the famous mevis, unquestionably
the best looking, the most adored young man
in all antioch. no one of the others
living his kind of life, no one of them gets paid
what he gets paid. to have mevis
just for two or three days, they often give
as much as a hundred staters. i said in antioch;
but in alexandria as well, in fact in rome even,
you can't find a young man as attractive as mevis.

Konstantin Kavafis

Safsataci

muteber kalpazan, şimdi Suriye'den ayrılıyorsun ya
antakya hakkında bir kitap yazma planlarınla
eserinde mevis'ten bahsetsen ya
meşhur mevis, muhakkak ki antakya'nın
en hoş, en çok âşık olunan genç adamı
yaşantısı diğerlerininkine benzemez
ona bir bedel ödenecekse, diğerlerine ödenmez
yalnızca birkaç gün mevis'e sahip olmak için
yüzlerce sikke verirler. antakya'da,
iskenderiye'de, hatta roma'da bile
mevis kadar güzel bir delikanlı bulunamaz.

Çeviri:Baysungur
kendi ağzından;

iyi bir terzinin diktigi giysi, kusursuz bicimde yalnızca bir kisiye uyar, bir yagmurluk, iki ya da uc kisiye. Ben de boyleyim iste; siirlerim bir duruma uyabilir (to fit), belki de iki ucune... Benzetme kucultucu gelebilir; bense tersine dogru ve teselli edici buluyorum onu. Herkese gore degildir benim siirlerim, birkac kisiye goredir. Az sey degildir bu da. Has siir olduklarInIn kanıtıdır.

alıntı.
pek az bilinen ama en güzel şiirlerinden biri de,
(bkz: yürek yolcularına ithaf olunur).
birkaç ay önce, istanbul'la ilgili bir araştırma esnasında öğrendiğim şairdir. yanlış hatırlamıyorsam, yeniköylüdür; veya orada yaşamış, en güzel şiirlerini orada yazmıştır. elimin altında veya ezberimde örnek şiiri yok ama, sıkı mısraları olan bir şairdir; etkileyicidir...
...yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
bu şehir arkandan gelecektir.
sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
başka bir şey umma..
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
istanbul yeniköylü şairdir. hayatının büyük bölümü mısır'da, iskenderiye'de geçmiş olsa da, yeniköy onun şiirine bir başka tat katmıştır...
''yalnız insanlar, bizim görmediğimiz şeyleri görürler: dünyaya son derece duyarlı bir bakışla bakarlar. yalnızlık, derin düşünce ve dünyadan elini eteğini çekme, ruhu inceltir, keskinleştirir. bizse insanlarla görüşerek, düşünmekten kaçarak ve yeryüzü zevkleriyle köreltiriz onu. bu nedenle bizim görmediklerimizi görürler. bir odada yalnız başına kalan insan, saatin vuruşlarını açık seçik duyar. ama içeri biri girer ve bir konuşma başlarsa onu artık duymaz olur. vuruşlar duyulmaz hale gelmemiştir oysa.''
şehir şiirini bestelediğim şair. http://www.facebook.com/v...200946563892&comments
biraz hızlı söylemişim ama idare edin efendim.
iyi şair, güzel şiir. Karşı kıyıdan.
hayal kurmanın şanstan ayrı düşünülemeyeceğini anlatıyordu bize. şehir adlı şiirini sevdik ama anlatmak istediğini anlamayı reddettik. sonra, güzeller güzeli çekip gitti. sonra, dinledik ama dinlenmedik. şehir nereye gidersek gidelim arkamızdan geldi.
haklıydı kavafis amca, sadece kabul etmekte geç kaldık. oyunun biletini geç bulduk, perde kapanıyordu artık.
şehir ve ithaka şiirleri ile tüm yaşam felsefesini ortaya koymuş, tapılacak özel ruh.
şehir isimli ünlü şiiri ile 90 sene önceden bana ayarın kralını veren şairdir.
Yarım Saat
Hiç benim olmadın, olacağın da
yok sanırım. Bir iki söz, bir yanaşma
Dün bardaki gibi - o kadar.
evet, acı bir şey bu. Ama biz sanata hizmet edenler
kimi zaman beyindeki gerilimle
Neredeyse tensel bir haz duyabiliriz
Kuşkusuz kısa bir süre.
işte dün barda böylece-
Güzel yardımıyla alkolün-
Cinsellikle dopdolu bir yarım saat geçirdim.
Sanırım anladın halimi
Ve biraz daha kaldın yanımda bilerek.
Gerekliydi bu. Çünkü bütün düşgücüne, alkolün
büyüsüne rağmen
Senin dudaklarını da göreliydim
Yanımda olsun istiyordum gövden.

Konstantinos Kavafis

Öyle Çok Baktım Ki

Öyle çok baktım ki güzelliğe
onunla dopdolu hayalim.

Gövdenin hatları. Kırmızı dudaklar. Hazla dolu kollar bacaklar
Sanki Yunan yontularından alınmış saçlar,
her zaman güzel, taranmış olsalar da,
hafifçe düşüvermiş solgun alınlara.
Aşkın yüzleri, tam şiirimin
istediği gibi... gençliğimin gecelerinde,
gizlice buluştuğum gecelerinde.

Konstantinos Kavafis
yaşlılığın şairidir çünkü en önemli şiirlerini 45 yaşından sonra yazmaya başlamıştır. yaşlılığı da pek doğal olarak onun yazdıkları kadar iyi anlatan az şiir vardır. duvar metaforu yaşlılık kavramına çok yakışmıştır bir şiirinde, artık 40 lı yaşlarına meriven dayamış olan kavafis'in. belki de eşcinsel duygularının günümüz dünyasına olan yabancılığını anlatmak istemiştir, kendi bedeni içine sıkışmış olan bu özgür ruh...

DUVARLAR

Düşünmeden, acımadan, utanmadan
kocaman yüksek duvarlar ördüler dört yanıma.

Ve şimdi oturuyorum böyle yoksun her umuttan.
Beynimi kemiriyor bu yazgı, hep bu var aklımda;

oysa yapacak bunca şey vardı dışarda.
Ah, önceden farketmedim örülürken duvarlar.

Ama ne duvarcının gürültüsü, ne başka ses.
Sezdirmeden, beni dünyanın dışında bıraktılar.
şiirleriyle insanı düşünmeye iten, saygı duyulası şair.